Yasemince Yürüyeceğiz Kavganın Orta Yerine
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

 

Ocak - Şubat 2013 / Partinin Sesi / Sayı: 73

 

PDF formatında okumak için tıklayınız. 

 

Şu soğuk kış gününde seninle buluştuk işte. Yalan yok, baharı yaşıyorum.
Merhaba güzel kadın, hem yakınım, hem de uzağında kaldığım derin okyanus. Sana kocaman öpücükler gönderiyorum. Yanyanayken yüreğimizde tuttuğumuz öpücükler. Geç kalmış söylenmemiş sözlerim var, sana dair, dostlara dair. Soluk soluğa yaşam içinde, dillendirme beceresi, girişkenliği gösteremediğimiz sözler. Hakiki, mutlu, gülüşlü sözler.
Penceremin biri doğayı beyaz güzelliğiyle odama taşıyor, düşler kuruyorum kitap sayfalarımda olmayan. Güzel bir mutluluk dudaklarımın minik hareketiyle yaşam buluyor. Lapa lapa yağan karla sevgimi yolluyorum saçlarına takılı kalsın diye. Olur da yağıyorsa bütün görkemiyle senin oralarda, yoldaş yürekleri parkanın altına al sokağa çık, nasıl güzel, nasıl güçlü bir kadın olduğunu fısıldasın kulağına, kar taneleri, sokak lambaları, beyaz dallı ağaçlar, üşüyen kediler ve daha kimler, neler neler...

Epey gezdiysen, sıcacık ortamdaki randevumuza bekliyorum seni. Dağ başında özgür yanan ateşin başındayım. Kadın kadına buluşmuşken güzel göründüğümüz bir ortamı seçeyim dedim. Ateşin kızıllığı yüze değende, gözüme daha bir güzel görünür bütün suretler, ama sende bir başka sanki, ya da bana öyle gelir. Gülünce sevincin en büyüğünü, dalınca hüznün en koyusunu ne de güzel ortaya çıkarıyor gözlerin. Ateşin bulunması medeniyetin gelişmesinde çok önemli yer tutar öyle değil mi? Her ne kadar bu ilişki dünkü gibi olmasa da, ateşin insanları sosyalleştirdiği, yakınlaştırdığı, yalınlaştırdığı, yoğunlaştırdığı gerçeğini yaşatanlar var hala. En güzel sohbetler onun etrafında yapılır, dalıp dalıp gitmeler, yüreği ezgilerin eşliğinde yolcu etmeler, verilmiş sözler, içilmiş antlar, tutulan halaylar, yıldızlaşan gözler hepsi böyle anlarda olur. Yeniden ateşle ve gözlerinin ışığıyla buluşmak ne güzel. Ayrılmak istemiyoruz ama görevler yolumuzu gözlüyor. Vedalaşmıyoruz, çünkü ayrı yerlerde de olsak, pratikler de buluşacağız, bilmez değilim.
Şimdi en çok sevdiğin, benim seni en güzel bulduğum yere gideceğiz, adımlarımı o kadar güvenle atıyorum ki, ''sessiz olmalısın'' diyeceksin diye korkuyorum. Kadın devriminin aydınlığına yüzünü dönmüş kararlı bir kadına eylem arkadaşı olmak kolay değil tabi.
Böyle yolculuklarda insan bir daha göremem diye herşeyi söylemek ister ya, fakat yapamaz, ben de bunu bilerek sadece kısa bir şey söylemek istiyorum: seni hep sevecen ve güzel bulmuşumdur. Bir ağız dolusu gülerken o çocuksu halini, bir de hedefe kilitlendiğindeki o keskin halini. Birinde saf temiz, diğerinde kararlı ve sert. İki durumda da, sen, en çok sen oluyorsun benim nazarımda.
Birazdan varılacak hedefe, uyarınla susuyorum. Sokakta bir kadın karşılıyor bizi, uzanmış boylu boyunca, genç bedeniyle meydan okumuş tüm kötülüklere. Nasıl bir yere çıktık, kan ve metal, özgürlük ve acı nasıl da sarmaş dolaş. Sıcacık bir gelecek için üşüyen bir beden, güneşli günlerin karanlık gecelerde kazanılması. Gözlerimizin içine bakıyor, ne kadar da tanıdık değil mi, hatta yaklaştıkça soluğumuzu kesecek kadar tanıdık, canımız, yoldaşımız karşılıyor bizi. Ne söylenir, ne yapılır! Onun sesiyle kendimize geliyoruz: ''öyle şaşkın bakmayın, eylemimin müjdesini koşarak verecektim, olmadı! Kavga sizi bekliyor, bombalarımız patlasın düşman hedeflerde, sesinde, yapmak istediklerim, kulaktan kulağa yayılsın coşkun bir ezginin sözleri gibi. Önce kadınlar duyacak beni, onların yüzleri sıcaktır, sardıkça bedenimi elleri kendilerinden çok şey bulacaklar biliyorum. Biz gençliğin ruhunu taşıyoruz yoldaşlar, bu yüzden hep hızlı olacağız, kadınların, halklarımızın acısı büyüdükçe hızımız daha da artacak, tahrip gücü yüksek bombalar gibi kanatlanacağız zulmün karargahlarına."
Söylemek isteyip de diyemediklerimiz boğazımızdaki düğümde asılı kalıyor bir kez daha. Ne zaman kelimelere dönüşeceğini bilmeden. İnsan nasıl dayanır yoldaş yüreklere yaslanmazsa. İyi ki yanımdasın. ''Eylemimiz en büyük gücümüz olacak" diyorsun, "onda arınacak, acılarımız onda dinecek, çalınmış bütün çocuk düşleri, saklı tutulmuş ya da dindirilememiş bütün kadın çığlıkları onunla rahata kavuşacak, erken gidenlerimizin devrimci hayalleri, tepeden tırnağa insani düşleri onunla gerçek olacak." Seni duyuyoruz, hep duyacağız. Çağrını iyi kavradık, son nefesimize kadar pratiğini yapacak, yeni kuşaklara aktaracağız. Koynumuzda Yasemin çiçekleriyle çoğaltacağız, özgür yürüyüşümüzün adımlarını.

 

 

Arşiv

 

2019
Aralık Kasım
Temmuz Mayıs
2018
Ekim Ocak
2017
Kasım Ağustos
Mayıs Şubat
2016
Eylül Temmuz

 

Yasemince Yürüyeceğiz Kavganın Orta Yerine
fc Share on Twitter
 

 

Ocak - Şubat 2013 / Partinin Sesi / Sayı: 73

 

PDF formatında okumak için tıklayınız. 

 

Şu soğuk kış gününde seninle buluştuk işte. Yalan yok, baharı yaşıyorum.
Merhaba güzel kadın, hem yakınım, hem de uzağında kaldığım derin okyanus. Sana kocaman öpücükler gönderiyorum. Yanyanayken yüreğimizde tuttuğumuz öpücükler. Geç kalmış söylenmemiş sözlerim var, sana dair, dostlara dair. Soluk soluğa yaşam içinde, dillendirme beceresi, girişkenliği gösteremediğimiz sözler. Hakiki, mutlu, gülüşlü sözler.
Penceremin biri doğayı beyaz güzelliğiyle odama taşıyor, düşler kuruyorum kitap sayfalarımda olmayan. Güzel bir mutluluk dudaklarımın minik hareketiyle yaşam buluyor. Lapa lapa yağan karla sevgimi yolluyorum saçlarına takılı kalsın diye. Olur da yağıyorsa bütün görkemiyle senin oralarda, yoldaş yürekleri parkanın altına al sokağa çık, nasıl güzel, nasıl güçlü bir kadın olduğunu fısıldasın kulağına, kar taneleri, sokak lambaları, beyaz dallı ağaçlar, üşüyen kediler ve daha kimler, neler neler...

Epey gezdiysen, sıcacık ortamdaki randevumuza bekliyorum seni. Dağ başında özgür yanan ateşin başındayım. Kadın kadına buluşmuşken güzel göründüğümüz bir ortamı seçeyim dedim. Ateşin kızıllığı yüze değende, gözüme daha bir güzel görünür bütün suretler, ama sende bir başka sanki, ya da bana öyle gelir. Gülünce sevincin en büyüğünü, dalınca hüznün en koyusunu ne de güzel ortaya çıkarıyor gözlerin. Ateşin bulunması medeniyetin gelişmesinde çok önemli yer tutar öyle değil mi? Her ne kadar bu ilişki dünkü gibi olmasa da, ateşin insanları sosyalleştirdiği, yakınlaştırdığı, yalınlaştırdığı, yoğunlaştırdığı gerçeğini yaşatanlar var hala. En güzel sohbetler onun etrafında yapılır, dalıp dalıp gitmeler, yüreği ezgilerin eşliğinde yolcu etmeler, verilmiş sözler, içilmiş antlar, tutulan halaylar, yıldızlaşan gözler hepsi böyle anlarda olur. Yeniden ateşle ve gözlerinin ışığıyla buluşmak ne güzel. Ayrılmak istemiyoruz ama görevler yolumuzu gözlüyor. Vedalaşmıyoruz, çünkü ayrı yerlerde de olsak, pratikler de buluşacağız, bilmez değilim.
Şimdi en çok sevdiğin, benim seni en güzel bulduğum yere gideceğiz, adımlarımı o kadar güvenle atıyorum ki, ''sessiz olmalısın'' diyeceksin diye korkuyorum. Kadın devriminin aydınlığına yüzünü dönmüş kararlı bir kadına eylem arkadaşı olmak kolay değil tabi.
Böyle yolculuklarda insan bir daha göremem diye herşeyi söylemek ister ya, fakat yapamaz, ben de bunu bilerek sadece kısa bir şey söylemek istiyorum: seni hep sevecen ve güzel bulmuşumdur. Bir ağız dolusu gülerken o çocuksu halini, bir de hedefe kilitlendiğindeki o keskin halini. Birinde saf temiz, diğerinde kararlı ve sert. İki durumda da, sen, en çok sen oluyorsun benim nazarımda.
Birazdan varılacak hedefe, uyarınla susuyorum. Sokakta bir kadın karşılıyor bizi, uzanmış boylu boyunca, genç bedeniyle meydan okumuş tüm kötülüklere. Nasıl bir yere çıktık, kan ve metal, özgürlük ve acı nasıl da sarmaş dolaş. Sıcacık bir gelecek için üşüyen bir beden, güneşli günlerin karanlık gecelerde kazanılması. Gözlerimizin içine bakıyor, ne kadar da tanıdık değil mi, hatta yaklaştıkça soluğumuzu kesecek kadar tanıdık, canımız, yoldaşımız karşılıyor bizi. Ne söylenir, ne yapılır! Onun sesiyle kendimize geliyoruz: ''öyle şaşkın bakmayın, eylemimin müjdesini koşarak verecektim, olmadı! Kavga sizi bekliyor, bombalarımız patlasın düşman hedeflerde, sesinde, yapmak istediklerim, kulaktan kulağa yayılsın coşkun bir ezginin sözleri gibi. Önce kadınlar duyacak beni, onların yüzleri sıcaktır, sardıkça bedenimi elleri kendilerinden çok şey bulacaklar biliyorum. Biz gençliğin ruhunu taşıyoruz yoldaşlar, bu yüzden hep hızlı olacağız, kadınların, halklarımızın acısı büyüdükçe hızımız daha da artacak, tahrip gücü yüksek bombalar gibi kanatlanacağız zulmün karargahlarına."
Söylemek isteyip de diyemediklerimiz boğazımızdaki düğümde asılı kalıyor bir kez daha. Ne zaman kelimelere dönüşeceğini bilmeden. İnsan nasıl dayanır yoldaş yüreklere yaslanmazsa. İyi ki yanımdasın. ''Eylemimiz en büyük gücümüz olacak" diyorsun, "onda arınacak, acılarımız onda dinecek, çalınmış bütün çocuk düşleri, saklı tutulmuş ya da dindirilememiş bütün kadın çığlıkları onunla rahata kavuşacak, erken gidenlerimizin devrimci hayalleri, tepeden tırnağa insani düşleri onunla gerçek olacak." Seni duyuyoruz, hep duyacağız. Çağrını iyi kavradık, son nefesimize kadar pratiğini yapacak, yeni kuşaklara aktaracağız. Koynumuzda Yasemin çiçekleriyle çoğaltacağız, özgür yürüyüşümüzün adımlarını.