Devrimci Önderliğin Uyum Yeteneği
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

 

Haziran - Temmuz 2013 / Partinin Sesi / Sayı: 75

Haziran halk ayaklanması yüz yıllık devrimci tarihimizde eşine rastlanmayan yeni bir olay-durumdur. Onbinler ve yüzbinler, beklenmedik bir şekilde görülmemiş bir yaratıcılık ve büyük bir dirençle harekete geçmiştir. Dumanı hala tüten Haziran ayaklanması devrimci tarihimizin eşsiz bir miladını oluşturmaktadır. Öncü, devrimci eğitim ve hazırlığını ancak ondan hakkıyla öğrenerek ilerletebilir.
Her ayaklanma gibi Haziran halk ayaklanması da yeni bir durumdur. Emekçi sol harekete derinliğine işlemiş halka, kitlelere güvensizlik gerçekliğinin tersine komünist öncü için Haziran ayaklanması ilkin, "beklenen bir durum"dur. Beklenen bir durumdur, çünkü komünist öncünün bütün siyasal ve örgütsel çalışmaları Türk halkının, işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilenlerin demokratik başkaldırı potansiyelinin muazzam ölçülerde biriktiği öngörüsüne dayanır. İşçi sınıfı ve emekçilerin, ezilenlerin, halkın demokratik bilincinin atılıma geçmesi kaçınılmazdır. Öncü bu potansiyel gerçekliği realize edecek, bunun katalizörü bir devrimci strateji geliştirmeyi denebilir ki, varlık nedeni sayan bir hareket tarzı geliştirmek için inatla ve sebatla çalışmıştır. İkinci olarak, Haziran ayaklanması komünist öncü için de "beklenmedik bir durumdur." Evet halkın demokratik bilincinin atılımı kaçınılmazdır, ama bunun ne zaman ve nasıl, hangi biçimde gereçekleşeceği öngörülemez.
Haziran ayaklanması, devrimci önderlik bağlamında "örgütsel görevler" bakımından ne anlama gelmektedir?
Haziran günleri gibi, kendiliğinden bir halk ayaklanması söz konusu oldu mu, bütün kadro ve örgütleriyle komünist öncü için "yeni bir durumun" oluştuğunu anlamak, birinci sorundur. "Yeni bir durum" kuşkusuz bu, siyasal bir durumdur. Yeni siyasal durumu anlamak komünist öncününü örgütsel görevlerinin kalkış noktasıdır.
Halk ayaklanarak kendi durumunu değiştirmiştir. Artık halk "eski halk" değildir. Dün egemen sınıfa ve hükümetlerine pasif bir şekilde iradesini teslim eden, rıza gösteren, boyun eğen, için için öfkelense de harekete geçmeyen, geçemeyen, değişik korku ve güvensizlikler içinde boğulan halk gerçeği gitmiş, tepki ve öfkesini eyleme döken, birleşen-örgütlenen, taleplerini yüksek sesle dile getiren, kendini savunan, karşı koyan, direnen, gücününü farkına varan ve özgüven kazanan, özgürleşmekte ve iradeleşmekte olan "yeni halk" gerçekliği oluşmuştur. Hangi toplumsal sınıflar ya da tabakalar, veya onların hangi kesimleri hareket geçmiştir, onları harakete iten en derin sebepler nelerdir? Ayaklananlar hangi biçimlerde örgütlenmektedir ve hangi mücadele biçimlerine başvurmaktadırlar? Halkın talep ve istemleri nelerdir? Halk ayaklanması hangi yönde ve nasıl gelişebilir? Halk ayaklanması devrimci program ve strateji yönünde nasıl itilebilir? Öncü ayaklanmadan ne öğrenmektedir ve ayaklanmaya ne katabilir vb. Yeni durumu kavramak, yeni duruma denk düşen, devrimci ihtiyaçlarını yanıtlayan siyasal ve örgütsel yönelimin oluşturulması demektir. Ve bunun saatlerle ölçülen bir zamanda yapılması gerekir. Ayaklanan halk öncü hazır mı diye sormamıştır ve sormaz! Düşünce, karar, örgüt, eylem, ama hepsi en azından ayaklanma hızında cereyan etmelidir.
"Yeni durum", öncünün içerisinde hareket ettiği siyasal, toplumsal, kültürel ve moral ortam, zaman ve mekan değişmiştir, yenidir. Öyle ya da böyle bizzat öncünün kendisi de değişmiştir ya da değişmektedir. Dünkü her şey hızla eskimekte ya da aniden değişmektedir. Dün işe yarayan yöntemler, hareket tarzları geride kalmaktadır. Yeni durum yeni bir düşünüş, yeni yöntemler, yeni örgüt biçimleri ve hareket tarzları istemektedir. Devrimci önderliğin örgütlenmesi sorunu da devrimi örgütleme sorunu da kendini yeni koşullar altında yeni biçimde koymaktadır.
Devrimci önderliğin "devrimciliği" aynı zamanda yeni durumlara uyum sağlama, adaptasyon yeteneği demektir. Bu siyasi ve moral bakımdan olduğu kadar, örgütsel bakımdan da böyledir. Ezenlerle ezilenler, yönetenlerle yönetilenler, sömürenlerle sömürülenler arasındaki sınıf savaşımlarının sayısız deneyimleri, devrimci önderliğin kendini mücadele ettiği koşullara uyarlamasının zorunluluğunu öğretmektedir. Devrimlere önderlik eden muzaffer devrimci ve komünist partilerin deneyimleri de bunu söz götürmez biçimde doğrulamaktadır. Yeni durumlara uyum sağlama-adaptasyon, yeni durumlarla birlikte yenilenme yeteneği devrimci önderliğin siyasal ve örgütsel esnekliği demektir. Kendi durumuna saplanıp kalan, yeni durumlara adapte olmakta ayak sürüyen, bocalayan bir devrimci önderliğin, devrimci kalması ve başarılı olması mümkün değildir.
Halk ayaklanması gibi bir yeni durum, hemen ve duraksamadan öncünün başlıca yönetici örgütlerinin bu duruma uyum sağlamak üzere, "günlük karargah düzenine" geçmesini gerektirir. Merkezde ve tüm yerel merkezlerde oluşturulması gereken bu "günlük karargah düzeni", alana (ve genele) dair bilgilerin toplanacağı, günlük, anlık siyasi, örgütsel, teknik vb. kararların alınacağı, karar vericilerin çalışma, örgütlenme ve koordinasyon üsleridir. Siyasi ordunuzu yöneterek ayaklanma içinde önderleşebilmeniz için ana güçlerinizle bağlantılarınızı korumanız, parti güçlerinin ve ayaklanmanın ihtiyaçlarını günlük, saatlik, anlık yanıtlayacak direktifler vermeniz gerekir. "Günlük karargah düzeni" bir olağan dışı yönetim biçimi, bir devrimci kriz yönetim tarzıdır.
Ayaklanma önderlik iddiasını taşıyanlardan bireysel ve kolektif olarak en az kendi yaratıcılığı kadar inisiyatif ister. Ayaklanma içerisinde yerel önderliklerin gelişmelere düşüncede hakim olması ve ana güçlerle ilişkilerinin kopmaması, ayaklanma içerisinde örgütlü hareket edebilmesinin, durumu yönetebilmesinin temel koşuludur. Halk ayaklanması "eski çalışma düzeni ve hareket tarzını" sarsıp yıktığı gibi, örgütleri de çözer, dağıtır. Öncünün eski çalışma düzeni ve örgütlülüğünü korumaya çalışması yersiz ve yanlış olduğu kadar nafile bir çabadır. Bu nedenledir ki, "öncünün uyum yeteneği" dediğimiz, kendini yeniden örgütleme, çalışma tarzı ve işleyişini yeni durumun ihtiyaçlarına ve koşullarına adapte etme hız ve esnekliğidir. Ancak ana güçleriyle bağlarını koruyan ve hızla günlük karargah düzenine geçen bir yerel önderlik hareketi etkileme, yönlendirme ve yönetme iddiasını koruyabilir.
Halk ayaklanması devrimci önderliğin önüne, kendini yeniden örgütlemeyi devrimin sarsılmaz tunç yasası gibi koyar. Bunu kuvvetle vurguluyoruz, çünkü ayaklanmanın ortaya çıkardığı örgütsel görevlerin öncelikli boyutunu öncünün kendini yeni duruma, yeni koşullara göre örgütlemesi oluşturur. Ayaklanmanın etkilenmesi, yönlendirilmesi, örgütlenmesi ve yönetimi ikinci düzeyi veya temel halkayı oluşturur. Kuşkusuz her iki düzey içiçe geçer ama kendini yeni duruma adapte ederek güncelleyemeyen öncü, ikinci halkadaki devrimci görevleri örgütlü ve enerjik şekilde gerçekleştiremez.
Halk ayaklanması muazzam bir bir özgürleşme ve etkinleşme "an"ıdır. Onbinlerin ve yüzbinlerin deneyimi, savaşım ve örgütlenme gücü, bilgisi, tahayyül gücü, arzuları, zekası ve yaratıcı gücü, barajlanmış yetenekleri harekete geçer. Yüzbinlerin göz kamaştırıcı ışıklar saçan uyanışı ve dirilişidir zamanın tanık olduğu. Bu nedenledir ki, günler onyıllara bedeldir... Devrimci öncünün etkilemek, yönlendirmek, "örgütlemek ve yönetmek" iddiasında olduğu böyle eşsiz bir durumdur. Harekete geçen yığınların içinde ve en önünde olmayan, harekete geçen yığınları anlamaya-okumaya kilitlenmeyen bir önderliğin iddialarını gerçekleştirme "şansı", söz konusu bile olamaz. Devrimci iradenin yalnızca kendi sınırlarını geometrik şekilde aşması da yetmez, muhakkak zirveye sıçraması gerekir. Onbinleri ve yüzbinleri saat saat, an be an etkilemek onlarca ve yüzlerce kişiyi, küçük bir örgütü etkilemeye, örgütlemeye ve yönetmeye hiç mi hiç benzemez! Burada devrimci görev, ayaklanmış halkın, bizzat ayaklanma içerisinde iradeleşmesi, ordulaşması ve kendisini alternatifleştirmesi veya kendi alternatifini oluşturmasıdır. Devrimci öncü kendini halk ayaklanmasının devrimci görevlerine tereddütsüz adayabilmelidir.
Ayaklanan halk, belli istemler ve taleplerle, envai çeşit biçimlerde kendini örgütleyerek harekete geçmektedir. Ve devletin, karşıdevrimin bastırma ve dağıtma girişimlerine karşı değişik mücadele yöntemlerine başvurarak direnirken de örgütlenmekte, yeni örgütlenme biçimleri yaratmaktadır. Saflarından binlerce ve onbinlerce ajitatör, örgütçü, savaşçı ve önderler çıkartmaktadır. Devrimci önderliğin ayaklanmayı etkileme, yönlendirme ve yönetme iddiasının bir karşılığının oluşabilmesi kuşkusuz ayaklamanın içerisinde yer almasıyla başlar, ama bunun iddialarına denk düşen etkin bir yer alış olabilmesi için ayaklanan halkın istem ve taleplerini keza örgütlenme biçimlerini anlama, ayaklanan halktan öğrenme çabası başlangıç momentini oluşturur.
Halk ayaklanmasının eylem biçimlerini hatırlayalım:
Kent meydanı ya da varoşların meydanlarında kitle toplantıları, meydanlarını geri alma-kamulaştırma, kamulaştırılan meydanlarda komünal yaşamı örgütleme, ayaklanan halkın dayanışma ve yardıma koşma amaçlı kent içi uzun yürüyüşleri (Acıbadem'den ya da Sarıgazi'den Taksime yürüyüşler gibi) ve polis barikatlarının aşılması, kamulaştırılan alanların içsavaş aygıtı siyasi polisin saldırıları karşısında savunması için barikatlar-direnişin örgütlenmesi, AKP binalarına, karakollara yürüyüşler ve yer yer kitle saldırıları, kent meydanlarına kitlesel yürüyüşler-kitle toplantıları, varoşlardan çevre yollarına yürüyüşler ve çevre yollarının kitlesel geçici işgalleri, meydanlarda, parklarda, sokak köşelerinde kitle toplantıları-kitlenin kendini örgütlemesi... Eylemlerin hedefleri ve taleplerinin şekillendirilmesinde, ha keza eylem biçimlerinin saptanmasında halk inisiyatifi belirleyicidir. Küçük grupların inisiyatifiyle (gerilla tarzı eylem) Toma'ların, iş makinelerinin ele geçirilmesi, savunma amaçlı kullanımı ya da tahrip edilmesi, mobeselerin kullanılamaz hale getirilmesi..Karakol kuşatma (Gazi).. Eylemlere destek için kentin elektriğini kesme (Dersim)...
Halk ayaklanmasının örgütlenme biçimleri nelerdi?
Dayanışma platformları, forumlar, meclisler, çok değişik biçimlerde platformlar, komiteler, kamulaştırılan alanda komünal yaşamın örgütlenmesinin ortaya çıkardığı ihtiyaçları (temizlik, gıda-beslenme, yerleşim planlaması, aydınlatma-eğitim, eğlenme, savunma, haberleşme-iletişim, yürütme vb. komiteler, çalışma grupları, komisyonlar, atölyeler vs. vb.) karşılayacak değişik örgüt biçimleri, ilk yardım ve sağlık örgütlenmeleri, iletişim ağları, meslek grupları, semt komiteleri ve platformları, kadın grupları, gençlik grupları, polis saldırılarına karşı kitle direnişi içinde küçük inisiyatif grupları, bütün örgütlenmeleri genel olarak kolektif tartışmalardan sonra kişisel inisiyatif ve gönüllülük temelinde kurulmuş ya da oluşturulmuşlardır.
Kendini önder ilan etmekle önder olunmaz! Öyle hareket etmelisiniz ki, ayaklananlar kendi deneyimleriyle sizi önder kabul etsinler. Önceden tahmin edilemeyecek bir ateşleyiciyle tutuşan kendiliğinden bir halk ayaklanmasında sayısız neden, özlem ve talepler ile harekete geçenler, kendi inisiyatifleriyle envai çeşit biçimlerde örgütlenmiştir. Devrimci görevler hem ayaklanmanın özlem ve taleplerinin örgütlenmesi, keza hem de ayaklanmanın yerel organlarının oluşturulması düzeylerinde kendini ortaya koyar. Devrimci önderlik iddiası her iki düzlemdeki görevlere devrimci program ve stratejinin görüş açısından bakmayı, talepleri devrimci programa yönlendirme ve hareketi devrimci stratejiye bağlama görüş açısından hareket etmeyi gerektirir.
Birinci boyut ayaklanmanın taleplerini birleştirme ve genelleştirme, tüm harekete egemen kılarak yüzbinlerin ve milyonların iradesi haline getirmeyi kapsar.
İkinci boyut ayaklanmanın yerel organlarının oluşturulması ve merkezi bir iradenin-temsiliyetin inşasıdır.
Bunlar, ancak ve ancak devrimci önderliğin halk ayaklanmasının önderleriyle kapsayıcı, birleştirici demokratik işbirliğiyle çözülebilir. Tabi ki, devrimciler inisiyatifli ve etkin olmalıdır, ama kibirin, üsten bakışın, buyurganlığın, kendini dayatmanın inisiyatif ve etkin olmayla bir alakası yoktur, devrimciler nezdinde beş paralık değeri de olamaz, devrimcilik eşitlenmeyi gerektirir, emreder. Anlama-dinleme, diyalog, yapıcı tartışma, müzakere, ikna etme-inandırma, kararları sahiplenme, bağlı kalma-uygulama, hesap verme/demokratik denetim, eleştiri ve özeleştiri, ders çıkartma-deneyimleme gibi demokratik yöntemler halk ayaklanmasının özgürlük ve eşitlik tutkusuna, harekete geçen emekçilerin yeni ve onurlu bir yaşam arayışına yanıt verebilir.
Ayaklanmanın organlarının/önderliğinin örgütlenmesi hayatidir. Ancak ayaklanma sayısız mücadele ve hareket biçimi demek olduğu kadar, her bir durumda sayısız görevi yerine getirecek sayısız örgüt biçimlerinin, örgütlerin kurulması demektir. Ayaklanma hiçbir örgütlenme deneyimi olmayan binlerce ve on binlerce insanın, her yaştan kadın ve erkeğin örgütlenmesi, disipline edilmesi, öncünün kadro ve taraftarlarının onlarla yoldaşlaşması, birlikte çalışması, onları yönetmesi kadar onların inisiyatifini tanıması demektir. "Kitlelerle birlikte ve kitleler için" politika yapmak tam anlamıyla karşılığını bulur, sınar, eğitir, dönüştürür, çelikleştirir ya da eler.
Ayaklanma yeni, karmaşık ve kapsamlı, devasa boyutlarda, zengin ve karmaşık görevler olduğu kadar, muazzam ölçülerde yeni güçler demektir. Hareketin açığa çıkardığı taze, yeni güçlerin ayaklanmanın başarısı için ayaklanmanın organları ve ayaklanmayı meydana getiren sayısız mücadele biçiminin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde örgütlenmesi, disipline edilmesi ayaklanan halkın ordulaştırılması demektir. Ayaklanma içerisinde devrimci önderlik bütün bilgi ve deneyimini, örgütleme yeteneğini sınırsız biçimde ayaklanan halkın hizmetine sunmalı, kendini ortaya koyabilmelidir.
Haziran halk ayaklanması devrimci tarihimizin bir miladıdır. Ayaklanmaya katılmış, ayaklanmanın önsaflarında mücadele etmiş devrimci parti, yeni bir devrimci parti demektir. Devrimci önderlik iddiası, Haziran ayaklanması çıtasının koyduğu yüksekliktedir. Kriterler, ölçüler değişmiş bulunuyor. Devrimci öncünün kadro ve örgütleri için en sağlam devrimci ölçü Haziran ayaklanmasıyla ilişkilenişleri, ayaklanma karşısındaki duruşlarıdır. Haziran ayaklanması pratiği, kadro değerlendirmesinin en sağlam verilerini sunmaktadır. Karşılığını muhakak bulmalıdır.
Halk ayaklanmasının geriye çekilmiş olması ortaya çıkardığı yeni görevler ve yeni güçler gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Evet öncünün örgütleri dağıldı ve evet ayaklanmanın bedelini ödemenin onurunu taşıyoruz. Devrimci öncü şimdi herşeyden önce ayaklanmanın ileri sürdüğü yeni güçlerle kendini örgütleme devrimci kararlılığını göstermelidir. Asla teredüt etmeksizin, deneyim ve eğitim eksikliğine takılmaksızın Haziran ayaklanmasının cüretini kuşanarak yeni güçleri örgütlemek için eksiksiz bir örgütlenme seferberliği geliştirebilmeliyiz. Yeni güçlere görev ve sorumluluk vermekte, bütün dağılan örgütleri yeniden kurmakta duraksamamalıyız. Örgütlenmemizi partimize yaklaşan taze güçlerin olduğu her alana yaymalı, partiyi bütün yönlerde ve bütün biçimlerde 360 derece örgütlemeye devam etmeliyiz. Yeni güçleri örgütlemek ve eğitmek için deneyimli propogandacılarımızından ve örgütçülerimizden bir kaç misli enerjiyle çalışmalarını istemeli, onların tek bir saatinin verimsiz geçmesine izin vermemeliyiz.
Haziran ayaklanması yaklaşan büyük depremin öncü sarsıntısı, provasıydı. Antiemperyalist demokratik devrimin toplumsal güçleri, dinamikleri harekete geçti. Devrim güncel. Durum devrimci. Saatlerimizi devrime ayarlıyoruz. Haziran ayaklanması geri çekildi. Devrimci önderlik iddiasındaki siyasal yapılar ve ayaklanmaya katılan kitleler Haziran ayaklanmasının derslerini tartışıyor ve sindiriyorlar. Forumlarda yanlızca ayaklanmanın dersleri tartışılmıyor, aynı zamanda hareketin yeni baskısı hazırlanıyor. Devrimci görev gelecekteki ayaklanmayı en etkin biçimde hazırlamaktır.

 

 

Arşiv

 

2019
Aralık Kasım
Temmuz Mayıs
2018
Ekim Ocak
2017
Kasım Ağustos
Mayıs Şubat
2016
Eylül Temmuz

 

Devrimci Önderliğin Uyum Yeteneği
fc Share on Twitter
 

 

Haziran - Temmuz 2013 / Partinin Sesi / Sayı: 75

Haziran halk ayaklanması yüz yıllık devrimci tarihimizde eşine rastlanmayan yeni bir olay-durumdur. Onbinler ve yüzbinler, beklenmedik bir şekilde görülmemiş bir yaratıcılık ve büyük bir dirençle harekete geçmiştir. Dumanı hala tüten Haziran ayaklanması devrimci tarihimizin eşsiz bir miladını oluşturmaktadır. Öncü, devrimci eğitim ve hazırlığını ancak ondan hakkıyla öğrenerek ilerletebilir.
Her ayaklanma gibi Haziran halk ayaklanması da yeni bir durumdur. Emekçi sol harekete derinliğine işlemiş halka, kitlelere güvensizlik gerçekliğinin tersine komünist öncü için Haziran ayaklanması ilkin, "beklenen bir durum"dur. Beklenen bir durumdur, çünkü komünist öncünün bütün siyasal ve örgütsel çalışmaları Türk halkının, işçi sınıfı ve emekçilerin, ezilenlerin demokratik başkaldırı potansiyelinin muazzam ölçülerde biriktiği öngörüsüne dayanır. İşçi sınıfı ve emekçilerin, ezilenlerin, halkın demokratik bilincinin atılıma geçmesi kaçınılmazdır. Öncü bu potansiyel gerçekliği realize edecek, bunun katalizörü bir devrimci strateji geliştirmeyi denebilir ki, varlık nedeni sayan bir hareket tarzı geliştirmek için inatla ve sebatla çalışmıştır. İkinci olarak, Haziran ayaklanması komünist öncü için de "beklenmedik bir durumdur." Evet halkın demokratik bilincinin atılımı kaçınılmazdır, ama bunun ne zaman ve nasıl, hangi biçimde gereçekleşeceği öngörülemez.
Haziran ayaklanması, devrimci önderlik bağlamında "örgütsel görevler" bakımından ne anlama gelmektedir?
Haziran günleri gibi, kendiliğinden bir halk ayaklanması söz konusu oldu mu, bütün kadro ve örgütleriyle komünist öncü için "yeni bir durumun" oluştuğunu anlamak, birinci sorundur. "Yeni bir durum" kuşkusuz bu, siyasal bir durumdur. Yeni siyasal durumu anlamak komünist öncününü örgütsel görevlerinin kalkış noktasıdır.
Halk ayaklanarak kendi durumunu değiştirmiştir. Artık halk "eski halk" değildir. Dün egemen sınıfa ve hükümetlerine pasif bir şekilde iradesini teslim eden, rıza gösteren, boyun eğen, için için öfkelense de harekete geçmeyen, geçemeyen, değişik korku ve güvensizlikler içinde boğulan halk gerçeği gitmiş, tepki ve öfkesini eyleme döken, birleşen-örgütlenen, taleplerini yüksek sesle dile getiren, kendini savunan, karşı koyan, direnen, gücününü farkına varan ve özgüven kazanan, özgürleşmekte ve iradeleşmekte olan "yeni halk" gerçekliği oluşmuştur. Hangi toplumsal sınıflar ya da tabakalar, veya onların hangi kesimleri hareket geçmiştir, onları harakete iten en derin sebepler nelerdir? Ayaklananlar hangi biçimlerde örgütlenmektedir ve hangi mücadele biçimlerine başvurmaktadırlar? Halkın talep ve istemleri nelerdir? Halk ayaklanması hangi yönde ve nasıl gelişebilir? Halk ayaklanması devrimci program ve strateji yönünde nasıl itilebilir? Öncü ayaklanmadan ne öğrenmektedir ve ayaklanmaya ne katabilir vb. Yeni durumu kavramak, yeni duruma denk düşen, devrimci ihtiyaçlarını yanıtlayan siyasal ve örgütsel yönelimin oluşturulması demektir. Ve bunun saatlerle ölçülen bir zamanda yapılması gerekir. Ayaklanan halk öncü hazır mı diye sormamıştır ve sormaz! Düşünce, karar, örgüt, eylem, ama hepsi en azından ayaklanma hızında cereyan etmelidir.
"Yeni durum", öncünün içerisinde hareket ettiği siyasal, toplumsal, kültürel ve moral ortam, zaman ve mekan değişmiştir, yenidir. Öyle ya da böyle bizzat öncünün kendisi de değişmiştir ya da değişmektedir. Dünkü her şey hızla eskimekte ya da aniden değişmektedir. Dün işe yarayan yöntemler, hareket tarzları geride kalmaktadır. Yeni durum yeni bir düşünüş, yeni yöntemler, yeni örgüt biçimleri ve hareket tarzları istemektedir. Devrimci önderliğin örgütlenmesi sorunu da devrimi örgütleme sorunu da kendini yeni koşullar altında yeni biçimde koymaktadır.
Devrimci önderliğin "devrimciliği" aynı zamanda yeni durumlara uyum sağlama, adaptasyon yeteneği demektir. Bu siyasi ve moral bakımdan olduğu kadar, örgütsel bakımdan da böyledir. Ezenlerle ezilenler, yönetenlerle yönetilenler, sömürenlerle sömürülenler arasındaki sınıf savaşımlarının sayısız deneyimleri, devrimci önderliğin kendini mücadele ettiği koşullara uyarlamasının zorunluluğunu öğretmektedir. Devrimlere önderlik eden muzaffer devrimci ve komünist partilerin deneyimleri de bunu söz götürmez biçimde doğrulamaktadır. Yeni durumlara uyum sağlama-adaptasyon, yeni durumlarla birlikte yenilenme yeteneği devrimci önderliğin siyasal ve örgütsel esnekliği demektir. Kendi durumuna saplanıp kalan, yeni durumlara adapte olmakta ayak sürüyen, bocalayan bir devrimci önderliğin, devrimci kalması ve başarılı olması mümkün değildir.
Halk ayaklanması gibi bir yeni durum, hemen ve duraksamadan öncünün başlıca yönetici örgütlerinin bu duruma uyum sağlamak üzere, "günlük karargah düzenine" geçmesini gerektirir. Merkezde ve tüm yerel merkezlerde oluşturulması gereken bu "günlük karargah düzeni", alana (ve genele) dair bilgilerin toplanacağı, günlük, anlık siyasi, örgütsel, teknik vb. kararların alınacağı, karar vericilerin çalışma, örgütlenme ve koordinasyon üsleridir. Siyasi ordunuzu yöneterek ayaklanma içinde önderleşebilmeniz için ana güçlerinizle bağlantılarınızı korumanız, parti güçlerinin ve ayaklanmanın ihtiyaçlarını günlük, saatlik, anlık yanıtlayacak direktifler vermeniz gerekir. "Günlük karargah düzeni" bir olağan dışı yönetim biçimi, bir devrimci kriz yönetim tarzıdır.
Ayaklanma önderlik iddiasını taşıyanlardan bireysel ve kolektif olarak en az kendi yaratıcılığı kadar inisiyatif ister. Ayaklanma içerisinde yerel önderliklerin gelişmelere düşüncede hakim olması ve ana güçlerle ilişkilerinin kopmaması, ayaklanma içerisinde örgütlü hareket edebilmesinin, durumu yönetebilmesinin temel koşuludur. Halk ayaklanması "eski çalışma düzeni ve hareket tarzını" sarsıp yıktığı gibi, örgütleri de çözer, dağıtır. Öncünün eski çalışma düzeni ve örgütlülüğünü korumaya çalışması yersiz ve yanlış olduğu kadar nafile bir çabadır. Bu nedenledir ki, "öncünün uyum yeteneği" dediğimiz, kendini yeniden örgütleme, çalışma tarzı ve işleyişini yeni durumun ihtiyaçlarına ve koşullarına adapte etme hız ve esnekliğidir. Ancak ana güçleriyle bağlarını koruyan ve hızla günlük karargah düzenine geçen bir yerel önderlik hareketi etkileme, yönlendirme ve yönetme iddiasını koruyabilir.
Halk ayaklanması devrimci önderliğin önüne, kendini yeniden örgütlemeyi devrimin sarsılmaz tunç yasası gibi koyar. Bunu kuvvetle vurguluyoruz, çünkü ayaklanmanın ortaya çıkardığı örgütsel görevlerin öncelikli boyutunu öncünün kendini yeni duruma, yeni koşullara göre örgütlemesi oluşturur. Ayaklanmanın etkilenmesi, yönlendirilmesi, örgütlenmesi ve yönetimi ikinci düzeyi veya temel halkayı oluşturur. Kuşkusuz her iki düzey içiçe geçer ama kendini yeni duruma adapte ederek güncelleyemeyen öncü, ikinci halkadaki devrimci görevleri örgütlü ve enerjik şekilde gerçekleştiremez.
Halk ayaklanması muazzam bir bir özgürleşme ve etkinleşme "an"ıdır. Onbinlerin ve yüzbinlerin deneyimi, savaşım ve örgütlenme gücü, bilgisi, tahayyül gücü, arzuları, zekası ve yaratıcı gücü, barajlanmış yetenekleri harekete geçer. Yüzbinlerin göz kamaştırıcı ışıklar saçan uyanışı ve dirilişidir zamanın tanık olduğu. Bu nedenledir ki, günler onyıllara bedeldir... Devrimci öncünün etkilemek, yönlendirmek, "örgütlemek ve yönetmek" iddiasında olduğu böyle eşsiz bir durumdur. Harekete geçen yığınların içinde ve en önünde olmayan, harekete geçen yığınları anlamaya-okumaya kilitlenmeyen bir önderliğin iddialarını gerçekleştirme "şansı", söz konusu bile olamaz. Devrimci iradenin yalnızca kendi sınırlarını geometrik şekilde aşması da yetmez, muhakkak zirveye sıçraması gerekir. Onbinleri ve yüzbinleri saat saat, an be an etkilemek onlarca ve yüzlerce kişiyi, küçük bir örgütü etkilemeye, örgütlemeye ve yönetmeye hiç mi hiç benzemez! Burada devrimci görev, ayaklanmış halkın, bizzat ayaklanma içerisinde iradeleşmesi, ordulaşması ve kendisini alternatifleştirmesi veya kendi alternatifini oluşturmasıdır. Devrimci öncü kendini halk ayaklanmasının devrimci görevlerine tereddütsüz adayabilmelidir.
Ayaklanan halk, belli istemler ve taleplerle, envai çeşit biçimlerde kendini örgütleyerek harekete geçmektedir. Ve devletin, karşıdevrimin bastırma ve dağıtma girişimlerine karşı değişik mücadele yöntemlerine başvurarak direnirken de örgütlenmekte, yeni örgütlenme biçimleri yaratmaktadır. Saflarından binlerce ve onbinlerce ajitatör, örgütçü, savaşçı ve önderler çıkartmaktadır. Devrimci önderliğin ayaklanmayı etkileme, yönlendirme ve yönetme iddiasının bir karşılığının oluşabilmesi kuşkusuz ayaklamanın içerisinde yer almasıyla başlar, ama bunun iddialarına denk düşen etkin bir yer alış olabilmesi için ayaklanan halkın istem ve taleplerini keza örgütlenme biçimlerini anlama, ayaklanan halktan öğrenme çabası başlangıç momentini oluşturur.
Halk ayaklanmasının eylem biçimlerini hatırlayalım:
Kent meydanı ya da varoşların meydanlarında kitle toplantıları, meydanlarını geri alma-kamulaştırma, kamulaştırılan meydanlarda komünal yaşamı örgütleme, ayaklanan halkın dayanışma ve yardıma koşma amaçlı kent içi uzun yürüyüşleri (Acıbadem'den ya da Sarıgazi'den Taksime yürüyüşler gibi) ve polis barikatlarının aşılması, kamulaştırılan alanların içsavaş aygıtı siyasi polisin saldırıları karşısında savunması için barikatlar-direnişin örgütlenmesi, AKP binalarına, karakollara yürüyüşler ve yer yer kitle saldırıları, kent meydanlarına kitlesel yürüyüşler-kitle toplantıları, varoşlardan çevre yollarına yürüyüşler ve çevre yollarının kitlesel geçici işgalleri, meydanlarda, parklarda, sokak köşelerinde kitle toplantıları-kitlenin kendini örgütlemesi... Eylemlerin hedefleri ve taleplerinin şekillendirilmesinde, ha keza eylem biçimlerinin saptanmasında halk inisiyatifi belirleyicidir. Küçük grupların inisiyatifiyle (gerilla tarzı eylem) Toma'ların, iş makinelerinin ele geçirilmesi, savunma amaçlı kullanımı ya da tahrip edilmesi, mobeselerin kullanılamaz hale getirilmesi..Karakol kuşatma (Gazi).. Eylemlere destek için kentin elektriğini kesme (Dersim)...
Halk ayaklanmasının örgütlenme biçimleri nelerdi?
Dayanışma platformları, forumlar, meclisler, çok değişik biçimlerde platformlar, komiteler, kamulaştırılan alanda komünal yaşamın örgütlenmesinin ortaya çıkardığı ihtiyaçları (temizlik, gıda-beslenme, yerleşim planlaması, aydınlatma-eğitim, eğlenme, savunma, haberleşme-iletişim, yürütme vb. komiteler, çalışma grupları, komisyonlar, atölyeler vs. vb.) karşılayacak değişik örgüt biçimleri, ilk yardım ve sağlık örgütlenmeleri, iletişim ağları, meslek grupları, semt komiteleri ve platformları, kadın grupları, gençlik grupları, polis saldırılarına karşı kitle direnişi içinde küçük inisiyatif grupları, bütün örgütlenmeleri genel olarak kolektif tartışmalardan sonra kişisel inisiyatif ve gönüllülük temelinde kurulmuş ya da oluşturulmuşlardır.
Kendini önder ilan etmekle önder olunmaz! Öyle hareket etmelisiniz ki, ayaklananlar kendi deneyimleriyle sizi önder kabul etsinler. Önceden tahmin edilemeyecek bir ateşleyiciyle tutuşan kendiliğinden bir halk ayaklanmasında sayısız neden, özlem ve talepler ile harekete geçenler, kendi inisiyatifleriyle envai çeşit biçimlerde örgütlenmiştir. Devrimci görevler hem ayaklanmanın özlem ve taleplerinin örgütlenmesi, keza hem de ayaklanmanın yerel organlarının oluşturulması düzeylerinde kendini ortaya koyar. Devrimci önderlik iddiası her iki düzlemdeki görevlere devrimci program ve stratejinin görüş açısından bakmayı, talepleri devrimci programa yönlendirme ve hareketi devrimci stratejiye bağlama görüş açısından hareket etmeyi gerektirir.
Birinci boyut ayaklanmanın taleplerini birleştirme ve genelleştirme, tüm harekete egemen kılarak yüzbinlerin ve milyonların iradesi haline getirmeyi kapsar.
İkinci boyut ayaklanmanın yerel organlarının oluşturulması ve merkezi bir iradenin-temsiliyetin inşasıdır.
Bunlar, ancak ve ancak devrimci önderliğin halk ayaklanmasının önderleriyle kapsayıcı, birleştirici demokratik işbirliğiyle çözülebilir. Tabi ki, devrimciler inisiyatifli ve etkin olmalıdır, ama kibirin, üsten bakışın, buyurganlığın, kendini dayatmanın inisiyatif ve etkin olmayla bir alakası yoktur, devrimciler nezdinde beş paralık değeri de olamaz, devrimcilik eşitlenmeyi gerektirir, emreder. Anlama-dinleme, diyalog, yapıcı tartışma, müzakere, ikna etme-inandırma, kararları sahiplenme, bağlı kalma-uygulama, hesap verme/demokratik denetim, eleştiri ve özeleştiri, ders çıkartma-deneyimleme gibi demokratik yöntemler halk ayaklanmasının özgürlük ve eşitlik tutkusuna, harekete geçen emekçilerin yeni ve onurlu bir yaşam arayışına yanıt verebilir.
Ayaklanmanın organlarının/önderliğinin örgütlenmesi hayatidir. Ancak ayaklanma sayısız mücadele ve hareket biçimi demek olduğu kadar, her bir durumda sayısız görevi yerine getirecek sayısız örgüt biçimlerinin, örgütlerin kurulması demektir. Ayaklanma hiçbir örgütlenme deneyimi olmayan binlerce ve on binlerce insanın, her yaştan kadın ve erkeğin örgütlenmesi, disipline edilmesi, öncünün kadro ve taraftarlarının onlarla yoldaşlaşması, birlikte çalışması, onları yönetmesi kadar onların inisiyatifini tanıması demektir. "Kitlelerle birlikte ve kitleler için" politika yapmak tam anlamıyla karşılığını bulur, sınar, eğitir, dönüştürür, çelikleştirir ya da eler.
Ayaklanma yeni, karmaşık ve kapsamlı, devasa boyutlarda, zengin ve karmaşık görevler olduğu kadar, muazzam ölçülerde yeni güçler demektir. Hareketin açığa çıkardığı taze, yeni güçlerin ayaklanmanın başarısı için ayaklanmanın organları ve ayaklanmayı meydana getiren sayısız mücadele biçiminin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde örgütlenmesi, disipline edilmesi ayaklanan halkın ordulaştırılması demektir. Ayaklanma içerisinde devrimci önderlik bütün bilgi ve deneyimini, örgütleme yeteneğini sınırsız biçimde ayaklanan halkın hizmetine sunmalı, kendini ortaya koyabilmelidir.
Haziran halk ayaklanması devrimci tarihimizin bir miladıdır. Ayaklanmaya katılmış, ayaklanmanın önsaflarında mücadele etmiş devrimci parti, yeni bir devrimci parti demektir. Devrimci önderlik iddiası, Haziran ayaklanması çıtasının koyduğu yüksekliktedir. Kriterler, ölçüler değişmiş bulunuyor. Devrimci öncünün kadro ve örgütleri için en sağlam devrimci ölçü Haziran ayaklanmasıyla ilişkilenişleri, ayaklanma karşısındaki duruşlarıdır. Haziran ayaklanması pratiği, kadro değerlendirmesinin en sağlam verilerini sunmaktadır. Karşılığını muhakak bulmalıdır.
Halk ayaklanmasının geriye çekilmiş olması ortaya çıkardığı yeni görevler ve yeni güçler gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Evet öncünün örgütleri dağıldı ve evet ayaklanmanın bedelini ödemenin onurunu taşıyoruz. Devrimci öncü şimdi herşeyden önce ayaklanmanın ileri sürdüğü yeni güçlerle kendini örgütleme devrimci kararlılığını göstermelidir. Asla teredüt etmeksizin, deneyim ve eğitim eksikliğine takılmaksızın Haziran ayaklanmasının cüretini kuşanarak yeni güçleri örgütlemek için eksiksiz bir örgütlenme seferberliği geliştirebilmeliyiz. Yeni güçlere görev ve sorumluluk vermekte, bütün dağılan örgütleri yeniden kurmakta duraksamamalıyız. Örgütlenmemizi partimize yaklaşan taze güçlerin olduğu her alana yaymalı, partiyi bütün yönlerde ve bütün biçimlerde 360 derece örgütlemeye devam etmeliyiz. Yeni güçleri örgütlemek ve eğitmek için deneyimli propogandacılarımızından ve örgütçülerimizden bir kaç misli enerjiyle çalışmalarını istemeli, onların tek bir saatinin verimsiz geçmesine izin vermemeliyiz.
Haziran ayaklanması yaklaşan büyük depremin öncü sarsıntısı, provasıydı. Antiemperyalist demokratik devrimin toplumsal güçleri, dinamikleri harekete geçti. Devrim güncel. Durum devrimci. Saatlerimizi devrime ayarlıyoruz. Haziran ayaklanması geri çekildi. Devrimci önderlik iddiasındaki siyasal yapılar ve ayaklanmaya katılan kitleler Haziran ayaklanmasının derslerini tartışıyor ve sindiriyorlar. Forumlarda yanlızca ayaklanmanın dersleri tartışılmıyor, aynı zamanda hareketin yeni baskısı hazırlanıyor. Devrimci görev gelecekteki ayaklanmayı en etkin biçimde hazırlamaktır.