Kadın Kadrolar Yetiştirilmesi Tüm Parti Örgütlerinin Görevidir
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

 

01 Eylül 2013 /Partinin Sesi / Sayı: 76

 

 

Parti önderliğimiz, yakın dönemdeki yayınlarında, saflarımıza kadın kitle akışında ve kadın kadro rezervlerinde bir daralma yaşandığına; kadın kitleleri içindeki devrimci faaliyetleri yoğunlaştırması ve yeni kadın kadrolar hazırlanması ve yetiştirilmesi çalışmasının özel biçimde örgütlemesi, bir pratik müdahale planı ve iradesi ortaya konulması görevlerine dikkat çekmişti.

 Doğal olarak, parti örgütlerimizin, yapılan belirlemeyi sorunlaştırması, gündemleştirmesi ve pratik görevler çıkarması beklenir.  Ne var ki, bu çağrı ve direktif örgütlerimizden henüz anlamlı bir karşılık bulamamıştır. Bu durumun mutlaka değiştirilmesi gerekir.

Yeni kadın güçlerinin parti saflarına çekilmesi, değişik biçimlerde örgütlenmesi ve ilişkili olunan kadın güçlerimiz arasından hızla yeni kadrolar hazırlanıp yetiştirilmesi, tüm parti örgütlerinin ve üyelerinin görevidir. Ne genel olarak, ne de bu somut durum ve dönemde, belli kadrolara ya da kadın örgütlerine daraltılamaz ve havale edilemez. Ki zaten onların tek başına üstesinden gelebileceği bir görev de değildir.

Parti tarihimizin önemli kazanımlarından, parti çizgi ve tarzımızın belirgin özelliklerinden biri, kadın özgürlük mücadelesi alanındaki netliğimiz, teorik ve pratik kazanımlarımızdır. İşçi, emekçi ve genç kadınları özgürlük ve sosyalizm mücadelesine çekme çalışmasının güçlü bir iradeyle, özel araç ve biçimlerle yürütülmesiyle, kadın özgürlük savaşımının güncel talep ve sorunları karşısındaki siyasal refleksi ve başarılarıyla, kadın kurtuluş mücadelesinin teorik sorunlarında derinleşme düzeyiyle, ortaya çıkardığı kadın kadro birikiminin oranı, sayısı ve düzeyiyle, partimiz, yeni bir nitel sıçramanın temelini oluşturmuş, 4. Kongremizde "kadın şafağı" olarak tanımlanan örgütsel ve teorik çerçeve yeni bir atılım için gerekli temelleri hazırlamıştır.

Ancak son yıllarda, bu konuda gözle görülür bir tıkanıklık, daralma ve iradesizlik oluştu.

Daralmanın temel ekseni, dolayısıyla da tersinden, tıkanmayı aşmak için başlangıç noktası, kadınlar arasındaki kitle çalışmasının güçlendirilmesi, geliştirilmesi, bu faaliyetlerin içinden ve aynı zamanda onun açığa çıkaracağı yeni kitle bağları arasından yeni kadın kadroların öne çıkması ve yetiştirilmesidir.

Burada, parti kadın örgütlerine, kendi çalışmalarını iddialı biçimde yükseltmek kadar, tüm parti güçlerinin soruna yoğunlaşmasını sağlamada sürükleyicilik görevi düşmektedir.

Kadın önderleşmesi, her önderleşme süreci gibi, öncelikle siyasi mücadeleyi ve kazanımlarını, başarılarını sürekli büyütmede somutlanır.

Kadın önderleşmesi, yine her toplumsal, siyasal kuvvetin önderleşme süreci gibi, kendi fiziki gücünü, yani örgütsel tabanını nicel ve nitel olarak sürekli büyütüp genişletmekte cisimleşir. Yani sürekli yeni kadın kitlelerinin özgürlük ve sosyalizm mücadelesine çekilmesi, bunların kolektif kadın bilinciyle buluşturulması ve değişik düzey ve biçimlerde örgütlü hale getirilmesi, kadın iradesinin ve inisiyafinin, sürekliliğinin güvencesi ve temel göstergesi olacaktır.

Komünist kadınların siyasetin merkezine yürümesi, kadın iradesinin, kadın yaratıcılığının, kadın öncülüğünün politik mücadeleye damgasını vurması, işçi, emekçi, genç kadın kitleleriyle sımsıkı bağlı olmak, onların özgürlük mücadelesine önderlik etmek, onlar arasından yeni güçler kazanmak ve kavgaya seferber etmek dışında gerçekleştirilemez.

Kadın önderleşmesi nihayet, her önderleşme süreci gibi, kadın özgürlük mücadelesinin tüm sorunlarını partinin sorunu ve tüm görevlerini tüm parti örgütlerinin görevi haline getirerek, tersinden, partinin önündeki tüm sorunların çözümünde de kadın gücünü kolektif tarzda seferber edip harekete geçirerek gerçekleştirecektir. Siyasal bakımdan kendi talep ve gündemlerine, örgütsel bakımdan kendi güçlerinin faaliyetine darlaşan hiç bir toplumsal kuvvet önderlik iddiasını büyütemez. Konumuz bakımıdan bunun anlamı, komünist kadınların siyasal olarak salt kadın sorun ve taleplerine, örgütsel olarak da salt kadın cephesinde örgütlü kadın güçlerine dayanmak yerine, geniş kadın kitlelerinin, kadınların özgül talepleri dahil tüm toplumsal sorunlar ekseninde harekete geçirilmesi, örgütsel bakımdan da salt kadın örgütlenmelerimizin gücüyle değil, tüm bir parti güçlerinin kadın kitlelerini kazanma ekseninde seferber edilmesidir.

Kadın güçlerimiz bakımından, önemli bir enerji, iç mekanizmalar ve tartışmalarda, mevcut güçlerimiz arasındaki ilişkiler düzeninde boğulmaktadır. Güçlerimizin dikkatini hızla dışarıya, işçi, emekçi ve genç kadınlar arasında parti çalışmasının ve kadın özgürlük mücadelesinin büyütülmesi görevine çevirmesi gerekir. Bu zemin, teorik-ideolojik birikimin ilerletileceği, geleneksel kadınlık ve erkek egemen anlayışlarla mücadele gücünün de, siyasal savaşımın görevleriyle ilişkinin objektif ışığında ölçülüp yönetilebileceği temel olacaktır. Zaten geleneksellikten kopuşun da, büyüyen bir mücadelenin, genişleyen bir örgütsel tabanın ortaya çıkardığı yeni sınırlarla çarpışarak derinleşmesi, ayrıntılanması zorunludur. Aksi durum, aşılmış eşiklere geri dönmeye, yineleme ve kısır döngülere sürükleyecektir. O nedenle de, iç mekanizmalar sadeleştirilip, zaman ve enerji, yeni güçleri kapsayacak ve eğitecek örgütsel araçlara ve mekanizmalara yöneltilmelidir.

Verili koşullarda kadın üyelerimizin ve kadın örgütlerimizin yüklenmesi gereken işlev, parti toplamının dikkatini bu sorun ve göreve çekmek, kendi konumlarından bu göreve karşılık düşecek bir pratik müdahale planı oluşturulmasını gündemleştirmek, şekillendirmek, pratik örnekler oluşturarak ön açmak ve denetlemektir.

Parti örgütleri ise, kadın özgürlük mücadelesi görevlerini parti kadın örgütlerine havale etme yanlış pratiğini derhal terk etmeli, işçi, emekçi ve genç kadınlar arasında kitle çalışmasının sorun ve gündemlerini, mevcut kadın güçleri arasında kadrolaştırılacak güçlerin somut olarak belirlenip yetiştirilmesini özel olarak planlamalıdır. Parti örgütlerinin mevcut pratiği, bunların önemli bir kısmının başında ve içinde kadın yoldaşlarımızın bulunduğu gerçeği ile birlikte düşünüldüğünde özellikle çarpıcıdır.

Partimiz bir dizi kampanya pratiğinde ve özellikle partinin siyasal atılım dönemlerinde tüm gövdesiyle bir kadın partisi gibi çalışmayı başarmıştır. Çıtamızı bu düzeyde tutmak zorundayız. Her kampanya bitiminde ya da parti çalışmalarının zayıfladığı her dönemde bu meselede yine başa sarmak; "kadın özgürlük sorunu kadın örgütlerinin sorunudur" darlaşmasına geri dönmek; konuyu  az sayıda kadın yoldaşın basın açıklamalarıyla, dar eylemlerle sınırlı bir çalışma alanı gibi algılayış düzeyine gerilemek; siyasal savaşımı sürekli büyütme, sürekli ileri yürüme, devrimi örgütleme iradesindeki bir gücün hareket tarzı değildir.

Bu anlamda erkek yoldaşlar, "kadın devrimi" kavram ve şiarı karşısındaki pratik konumlarını bu somut görevin ışığında yeniden tartışmalıdır. Kadının özgürleşme iradesi karşısında iknadan yoksun, irade ve bilince dönüşmemiş geri çekiliş, öte yandan kadın özgürlük mücadelesini büyütme görevlerini üstüne almada gerçek bir duyarsızlık, şu somut durum ve anda inceltilmiş erkekliğin saflarımızdaki en yakıcı görünümüdür. Burada sözler ve duyarlılık yeminleri değil, somut olarak, hangi siyasal pratikler, kaç yeni kadın ilişki, kaç yeni kadın kadro soruları ölçüt olacaktır. Kadın yoldaşlar cephesinden erkek egemenliğiyle çarpışma gücünün sınavdan geçeceği en önemli cephelerden biri ise, kadın güçlerimizin çerçevesine, iç örgütlülüklerine doğru bir geri çekiliş ve darlaşma pratiğinden çıkarak, kadın özgürlük mücadelesinin görevleri karşısında tüm partinin eylemini yönetme ve belirlemeye yönelmedir. Bu açıdan saflarımızda kadın ve erkek arasında son yıllarda açığa çıkan bu yeni uzlaşma hali kırılmalı ve mevyesi tüm güçlerimizin pratiğiyle yeni kadın güçlerinin kazanılması olan bir kavga başlamalıdır. Bunun için tüm muhatapların sözünü pratiğiyle kanıtlaması gerekmektedir.

Genç kadınlarımız ve gençlik örgütümüz, bu konuda bir başlangıç inisiyatifi sergilemiş ve belli bir pratik yanıt geliştirmiştir. Gençlik örgütümüz, bu pratiğinden güç alarak, dinamizmi ve inisiyatifiyle kadın kadrolar yetiştirilmesi konusundaki tıkanıklığın aşılmasına öncülük edebilir. Böyle bir iddia, plan ve enerjiyle hareket etmek, aynı zamanda, genç komünistlerin kendi tarihleriyle buluşma hamlesi olacaktır. Genç kadın yoldaşlar kendilerini ve kadın yoldaşlarını yetiştirmek için özel bir dikkat ve emek harcamalı, genç kadın kitlelerinin akışını sürekli kılmak için özgün araç ve biçimlerle kadın çalışmasını kesintisizleştirmeli, ısrarcı bir kitle çalışması pratiği sergilemelidir.

Haziran ayaklanması dikkatimizi geniş kitleleri kazanmaya, kitle çalışmasında derinleşmeye yöneltmek için muazzam bir zemin yaratmış, işçi, emekçi ve genç kadınların ayaklanmadaki duruşu büyük esin kaynağı oluşturmuştur. Öyleyse, yeni kadın kitleleriyle buluşmak, yeni kadın kadrolar hazırlamak ve yetiştirmek için kadın kitlelerine hücum!

 

 

Arşiv

 

2019
Aralık Kasım
Temmuz Mayıs
2018
Ekim Ocak
2017
Kasım Ağustos
Mayıs Şubat
2016
Eylül Temmuz

 

Kadın Kadrolar Yetiştirilmesi Tüm Parti Örgütlerinin Görevidir
fc Share on Twitter
 

 

01 Eylül 2013 /Partinin Sesi / Sayı: 76

 

 

Parti önderliğimiz, yakın dönemdeki yayınlarında, saflarımıza kadın kitle akışında ve kadın kadro rezervlerinde bir daralma yaşandığına; kadın kitleleri içindeki devrimci faaliyetleri yoğunlaştırması ve yeni kadın kadrolar hazırlanması ve yetiştirilmesi çalışmasının özel biçimde örgütlemesi, bir pratik müdahale planı ve iradesi ortaya konulması görevlerine dikkat çekmişti.

 Doğal olarak, parti örgütlerimizin, yapılan belirlemeyi sorunlaştırması, gündemleştirmesi ve pratik görevler çıkarması beklenir.  Ne var ki, bu çağrı ve direktif örgütlerimizden henüz anlamlı bir karşılık bulamamıştır. Bu durumun mutlaka değiştirilmesi gerekir.

Yeni kadın güçlerinin parti saflarına çekilmesi, değişik biçimlerde örgütlenmesi ve ilişkili olunan kadın güçlerimiz arasından hızla yeni kadrolar hazırlanıp yetiştirilmesi, tüm parti örgütlerinin ve üyelerinin görevidir. Ne genel olarak, ne de bu somut durum ve dönemde, belli kadrolara ya da kadın örgütlerine daraltılamaz ve havale edilemez. Ki zaten onların tek başına üstesinden gelebileceği bir görev de değildir.

Parti tarihimizin önemli kazanımlarından, parti çizgi ve tarzımızın belirgin özelliklerinden biri, kadın özgürlük mücadelesi alanındaki netliğimiz, teorik ve pratik kazanımlarımızdır. İşçi, emekçi ve genç kadınları özgürlük ve sosyalizm mücadelesine çekme çalışmasının güçlü bir iradeyle, özel araç ve biçimlerle yürütülmesiyle, kadın özgürlük savaşımının güncel talep ve sorunları karşısındaki siyasal refleksi ve başarılarıyla, kadın kurtuluş mücadelesinin teorik sorunlarında derinleşme düzeyiyle, ortaya çıkardığı kadın kadro birikiminin oranı, sayısı ve düzeyiyle, partimiz, yeni bir nitel sıçramanın temelini oluşturmuş, 4. Kongremizde "kadın şafağı" olarak tanımlanan örgütsel ve teorik çerçeve yeni bir atılım için gerekli temelleri hazırlamıştır.

Ancak son yıllarda, bu konuda gözle görülür bir tıkanıklık, daralma ve iradesizlik oluştu.

Daralmanın temel ekseni, dolayısıyla da tersinden, tıkanmayı aşmak için başlangıç noktası, kadınlar arasındaki kitle çalışmasının güçlendirilmesi, geliştirilmesi, bu faaliyetlerin içinden ve aynı zamanda onun açığa çıkaracağı yeni kitle bağları arasından yeni kadın kadroların öne çıkması ve yetiştirilmesidir.

Burada, parti kadın örgütlerine, kendi çalışmalarını iddialı biçimde yükseltmek kadar, tüm parti güçlerinin soruna yoğunlaşmasını sağlamada sürükleyicilik görevi düşmektedir.

Kadın önderleşmesi, her önderleşme süreci gibi, öncelikle siyasi mücadeleyi ve kazanımlarını, başarılarını sürekli büyütmede somutlanır.

Kadın önderleşmesi, yine her toplumsal, siyasal kuvvetin önderleşme süreci gibi, kendi fiziki gücünü, yani örgütsel tabanını nicel ve nitel olarak sürekli büyütüp genişletmekte cisimleşir. Yani sürekli yeni kadın kitlelerinin özgürlük ve sosyalizm mücadelesine çekilmesi, bunların kolektif kadın bilinciyle buluşturulması ve değişik düzey ve biçimlerde örgütlü hale getirilmesi, kadın iradesinin ve inisiyafinin, sürekliliğinin güvencesi ve temel göstergesi olacaktır.

Komünist kadınların siyasetin merkezine yürümesi, kadın iradesinin, kadın yaratıcılığının, kadın öncülüğünün politik mücadeleye damgasını vurması, işçi, emekçi, genç kadın kitleleriyle sımsıkı bağlı olmak, onların özgürlük mücadelesine önderlik etmek, onlar arasından yeni güçler kazanmak ve kavgaya seferber etmek dışında gerçekleştirilemez.

Kadın önderleşmesi nihayet, her önderleşme süreci gibi, kadın özgürlük mücadelesinin tüm sorunlarını partinin sorunu ve tüm görevlerini tüm parti örgütlerinin görevi haline getirerek, tersinden, partinin önündeki tüm sorunların çözümünde de kadın gücünü kolektif tarzda seferber edip harekete geçirerek gerçekleştirecektir. Siyasal bakımdan kendi talep ve gündemlerine, örgütsel bakımdan kendi güçlerinin faaliyetine darlaşan hiç bir toplumsal kuvvet önderlik iddiasını büyütemez. Konumuz bakımıdan bunun anlamı, komünist kadınların siyasal olarak salt kadın sorun ve taleplerine, örgütsel olarak da salt kadın cephesinde örgütlü kadın güçlerine dayanmak yerine, geniş kadın kitlelerinin, kadınların özgül talepleri dahil tüm toplumsal sorunlar ekseninde harekete geçirilmesi, örgütsel bakımdan da salt kadın örgütlenmelerimizin gücüyle değil, tüm bir parti güçlerinin kadın kitlelerini kazanma ekseninde seferber edilmesidir.

Kadın güçlerimiz bakımından, önemli bir enerji, iç mekanizmalar ve tartışmalarda, mevcut güçlerimiz arasındaki ilişkiler düzeninde boğulmaktadır. Güçlerimizin dikkatini hızla dışarıya, işçi, emekçi ve genç kadınlar arasında parti çalışmasının ve kadın özgürlük mücadelesinin büyütülmesi görevine çevirmesi gerekir. Bu zemin, teorik-ideolojik birikimin ilerletileceği, geleneksel kadınlık ve erkek egemen anlayışlarla mücadele gücünün de, siyasal savaşımın görevleriyle ilişkinin objektif ışığında ölçülüp yönetilebileceği temel olacaktır. Zaten geleneksellikten kopuşun da, büyüyen bir mücadelenin, genişleyen bir örgütsel tabanın ortaya çıkardığı yeni sınırlarla çarpışarak derinleşmesi, ayrıntılanması zorunludur. Aksi durum, aşılmış eşiklere geri dönmeye, yineleme ve kısır döngülere sürükleyecektir. O nedenle de, iç mekanizmalar sadeleştirilip, zaman ve enerji, yeni güçleri kapsayacak ve eğitecek örgütsel araçlara ve mekanizmalara yöneltilmelidir.

Verili koşullarda kadın üyelerimizin ve kadın örgütlerimizin yüklenmesi gereken işlev, parti toplamının dikkatini bu sorun ve göreve çekmek, kendi konumlarından bu göreve karşılık düşecek bir pratik müdahale planı oluşturulmasını gündemleştirmek, şekillendirmek, pratik örnekler oluşturarak ön açmak ve denetlemektir.

Parti örgütleri ise, kadın özgürlük mücadelesi görevlerini parti kadın örgütlerine havale etme yanlış pratiğini derhal terk etmeli, işçi, emekçi ve genç kadınlar arasında kitle çalışmasının sorun ve gündemlerini, mevcut kadın güçleri arasında kadrolaştırılacak güçlerin somut olarak belirlenip yetiştirilmesini özel olarak planlamalıdır. Parti örgütlerinin mevcut pratiği, bunların önemli bir kısmının başında ve içinde kadın yoldaşlarımızın bulunduğu gerçeği ile birlikte düşünüldüğünde özellikle çarpıcıdır.

Partimiz bir dizi kampanya pratiğinde ve özellikle partinin siyasal atılım dönemlerinde tüm gövdesiyle bir kadın partisi gibi çalışmayı başarmıştır. Çıtamızı bu düzeyde tutmak zorundayız. Her kampanya bitiminde ya da parti çalışmalarının zayıfladığı her dönemde bu meselede yine başa sarmak; "kadın özgürlük sorunu kadın örgütlerinin sorunudur" darlaşmasına geri dönmek; konuyu  az sayıda kadın yoldaşın basın açıklamalarıyla, dar eylemlerle sınırlı bir çalışma alanı gibi algılayış düzeyine gerilemek; siyasal savaşımı sürekli büyütme, sürekli ileri yürüme, devrimi örgütleme iradesindeki bir gücün hareket tarzı değildir.

Bu anlamda erkek yoldaşlar, "kadın devrimi" kavram ve şiarı karşısındaki pratik konumlarını bu somut görevin ışığında yeniden tartışmalıdır. Kadının özgürleşme iradesi karşısında iknadan yoksun, irade ve bilince dönüşmemiş geri çekiliş, öte yandan kadın özgürlük mücadelesini büyütme görevlerini üstüne almada gerçek bir duyarsızlık, şu somut durum ve anda inceltilmiş erkekliğin saflarımızdaki en yakıcı görünümüdür. Burada sözler ve duyarlılık yeminleri değil, somut olarak, hangi siyasal pratikler, kaç yeni kadın ilişki, kaç yeni kadın kadro soruları ölçüt olacaktır. Kadın yoldaşlar cephesinden erkek egemenliğiyle çarpışma gücünün sınavdan geçeceği en önemli cephelerden biri ise, kadın güçlerimizin çerçevesine, iç örgütlülüklerine doğru bir geri çekiliş ve darlaşma pratiğinden çıkarak, kadın özgürlük mücadelesinin görevleri karşısında tüm partinin eylemini yönetme ve belirlemeye yönelmedir. Bu açıdan saflarımızda kadın ve erkek arasında son yıllarda açığa çıkan bu yeni uzlaşma hali kırılmalı ve mevyesi tüm güçlerimizin pratiğiyle yeni kadın güçlerinin kazanılması olan bir kavga başlamalıdır. Bunun için tüm muhatapların sözünü pratiğiyle kanıtlaması gerekmektedir.

Genç kadınlarımız ve gençlik örgütümüz, bu konuda bir başlangıç inisiyatifi sergilemiş ve belli bir pratik yanıt geliştirmiştir. Gençlik örgütümüz, bu pratiğinden güç alarak, dinamizmi ve inisiyatifiyle kadın kadrolar yetiştirilmesi konusundaki tıkanıklığın aşılmasına öncülük edebilir. Böyle bir iddia, plan ve enerjiyle hareket etmek, aynı zamanda, genç komünistlerin kendi tarihleriyle buluşma hamlesi olacaktır. Genç kadın yoldaşlar kendilerini ve kadın yoldaşlarını yetiştirmek için özel bir dikkat ve emek harcamalı, genç kadın kitlelerinin akışını sürekli kılmak için özgün araç ve biçimlerle kadın çalışmasını kesintisizleştirmeli, ısrarcı bir kitle çalışması pratiği sergilemelidir.

Haziran ayaklanması dikkatimizi geniş kitleleri kazanmaya, kitle çalışmasında derinleşmeye yöneltmek için muazzam bir zemin yaratmış, işçi, emekçi ve genç kadınların ayaklanmadaki duruşu büyük esin kaynağı oluşturmuştur. Öyleyse, yeni kadın kitleleriyle buluşmak, yeni kadın kadrolar hazırlamak ve yetiştirmek için kadın kitlelerine hücum!