YAKLAŞAN YEREL SEÇİMLER VE BURJUVA PARTİLERİN TELAŞI
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

01 Ocak 2014 /Enternasyonal Bülten / Sayı: 135

30 Mart 2014'te yerel seçimler yapılacak. Daha şimdiden burjuva partileri bir telaş aldı. Özellikle hükümet partisi AKP bu seçimleri, Türkiye'nin gelecek 10-15 yılı veya 2-3 seçim döneminde daha belirlemek için bir araç olarak görmektedir. Yerel seçimlerde alacağı güçle yeni hamleler peşinde koşmaktadır. Bu yerel seçimler 2014 Cumhurbaşkanı seçimi ve 2015 genel seçimler için bir ön yoklama özelliği taşımaktadır. Bu nedenle oy oranının şimdiye kadarki seçimlerde elde ettiğinin altında kalmaması için çaba harcamaktadır.

Bolca özgürlükten, demokrasiden bahseden AKP,  sadece Gezi Ayaklanması sürecinde ve sonrasında   demokrasi ve özgürlükten ne anladığını yeteri kadar göstermiştir. Erdoğan'ın “ileri demokrasi”si  Gezi sürecinde milyonlarca insana terör uygulanmasından; yüzlerce  insanın göz altına almasından ve tutuklamasından; 12 kişini gözünün çıkartılmasından; 6'sının katledilmesinden başka bir şey değildi. Geniş emekçi yığınların üzerine terör estirerek yürüyen AKP şimdi aynı insanlardan oy isteyecektir.

 

AKP'nin  Kürt halkına da vereceği bir şey yoktur. İnkar, asimilasyon ve imha ile Kürt ulusunu yok edilemeyeceğini anlayan AKP, şimdilerde bir taraftan “barış süreci”yle ve diğer taraftan da seçimler nedeniyle Kuzey Kürdistan'a yaptığı siyasi ve ekonomik yatırımlarla Kürt ulusunun PKK tarafından temsiliyetini bölmeye, ama en azından geriletmeye çalışmaktadır. Geçenlerde  Irak Federal Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesut Barzani ile Amed'de  yaptığı siyasi şov tamamen bu amaca hizmet etmekteydi.

 

Ana muhalefet partisi olarak ortalıkta dolaşan CHP'nin de vereceği bir şey olmadığı için pek fazla vaadde bulunmuyor. Bu partinin yerel yönetiminde rantın, çıkarın, kent zenginliklerini hortumlamanın ne denli önemli olduğu bilinmiyor değil. CHP, Kürt ulusuna karşı şovenizmin, asimilasyonun, inkar ve imhanın hala bayraktarlığını yapabilmektedir. Bu nedenle bu partinin Kürt ulusuna da vereceği bir şey yoktur.

 

30 Mart (2014) yerel seçimleri, salt bir yerel seçim olarak algılanmamalıdır; bu seçimler Cumhurbaşkanı seçiminin ve genel seçimlerin provasıdır; bu seçimler için bir yatırımdır.

Bu nedenle burjuva partiler bu yerel seçimleri genel seçimlerin bir parçası olarak görmekteler ve ona göre de hareket ediyorlar. Sanki genel seçim yapılıyormuş gibi bir hava uyandırmanın nedeni budur.

 

Yerel veya genel olsun seçimleri sınıf mücadelesinin, Kuzey Kürdistan'da Kürt ulusal kurtuluş mücadelesinin dayattığı nesnel siyasi koşullardan ve bu koşulların şekillendirebileceği güç ilişkilerinden; ittifak arayışlarından bağımsız olarak ele alamayız.

 

Bu seçimlerde ön plana çıkan ve seçimlerin seyrini belirleyecek olan faktörler oldukça belirgindir:

1) Bu seçimin seyrini etkileyecek en önemli faktör Kürt ulusunun verdiği mücadele ile kendini kabul ettirmesidir. Yadsınamaz bu gerçek karşısında Kuzey Kürdistan'da siyasi bakımdan perişan hale düşen AKP, Kürt ulusunun yekvücut hareket etmesini engellemek, Kürt ulusal kurtuluş hareketini bölmek ve güçsüz düşürmek için adımlar atmaktadır. Kürtler ise devam etmekte olan “barış süreci”nin sonuç almaya götürecek bir müzakere sürecine devrilmesi gerektiğini dile getiriyorlar. Bu anlamda bu seçimlerde Kuzey Kürdistan'da seçmen AKP'nin sürecini ve BDP'nin müzakere talebini oylamış olacak.

 

2) Seçimleri doğrudan etkileyecek olan ikinci faktör, Haziran Ayaklanmasıyla ivme kazanan işçi sınıfı ve emekçi yığınların daha ziyade özgürlük ağırlıklı talepleridir.  Gezi sürecinde Türk halkının bağrındaki mücadele dinamikleri açığa çıktı ve direniş, çatışma biçimlerinde eyleme dönüştü. Bu gerçeği görmeyen bir seçim politikasının başarılı olma olanağının olmayacağını söylemek abartı olmaz.

AKP bu ayaklanmanın doğrudan karşısında yer alarak seçime katılırken CHP, bu ayaklanmanın etkisini kırarak veya mevcut düzenin çıkarlarına tabi kılarak seçime katılacaktır.

 

3)Seçimleri doğrudan etkileyecek olan üçüncü faktör son günlerde patlak veren yolsuzluk operasyonlarıdır. Bolca yolsuzluğa karşı mücadeleden bahseden ve bu nedenden dolayı da küçümsenemeyecek oy alan AKP, şimdi patlak veren doğrudan hükemete, bakanlarına yönelik bu operasyonlardan yara almadan kurtulamayacaktır.

 

Şüphesiz ki, seçimler  kurtuluş değildir. Bu yoldan düzen değişmez. Ama seçimler sınıf mücadelesinin ilerletilmesi, sosyalizm propagandası için siyasal bir arenadır. Bunun ötesinde bu seçimlerde emekçi yığınlar nezdinde alternatif olabilecek; bir “üçüncü yol” tutabilecek oluşum da var. Özgürlük ve demokrasi amacıyla bir araya gelen HDK-HDP var. Seçimlerde adres budur. Seçimlerde adres HDP'dir,  çünkü bu parti özgürlükten, demokrasiden, adaletten yana olanların, emekçilerin ve ezilenlerin ötekileştirilenlerin, inancından ve yaşam tarzından dolayı dışlananların, etnik azınlıkların, onurlu mücadelesini “müzakere” süreciyle devam ettirmek isteyen Kürt halkının partisidir. HDP, her iki burjuva cenah; hükümet partisi AKP ve ana muhalefet partisi CHP karşısında yeni bir alternatif olarak çıkmaktadır.

Demokrasi, özgürlük, barış isteyenlerin cephesi HDK-HDP dır.

 

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

YAKLAŞAN YEREL SEÇİMLER VE BURJUVA PARTİLERİN TELAŞI
fc Share on Twitter
 

01 Ocak 2014 /Enternasyonal Bülten / Sayı: 135

30 Mart 2014'te yerel seçimler yapılacak. Daha şimdiden burjuva partileri bir telaş aldı. Özellikle hükümet partisi AKP bu seçimleri, Türkiye'nin gelecek 10-15 yılı veya 2-3 seçim döneminde daha belirlemek için bir araç olarak görmektedir. Yerel seçimlerde alacağı güçle yeni hamleler peşinde koşmaktadır. Bu yerel seçimler 2014 Cumhurbaşkanı seçimi ve 2015 genel seçimler için bir ön yoklama özelliği taşımaktadır. Bu nedenle oy oranının şimdiye kadarki seçimlerde elde ettiğinin altında kalmaması için çaba harcamaktadır.

Bolca özgürlükten, demokrasiden bahseden AKP,  sadece Gezi Ayaklanması sürecinde ve sonrasında   demokrasi ve özgürlükten ne anladığını yeteri kadar göstermiştir. Erdoğan'ın “ileri demokrasi”si  Gezi sürecinde milyonlarca insana terör uygulanmasından; yüzlerce  insanın göz altına almasından ve tutuklamasından; 12 kişini gözünün çıkartılmasından; 6'sının katledilmesinden başka bir şey değildi. Geniş emekçi yığınların üzerine terör estirerek yürüyen AKP şimdi aynı insanlardan oy isteyecektir.

 

AKP'nin  Kürt halkına da vereceği bir şey yoktur. İnkar, asimilasyon ve imha ile Kürt ulusunu yok edilemeyeceğini anlayan AKP, şimdilerde bir taraftan “barış süreci”yle ve diğer taraftan da seçimler nedeniyle Kuzey Kürdistan'a yaptığı siyasi ve ekonomik yatırımlarla Kürt ulusunun PKK tarafından temsiliyetini bölmeye, ama en azından geriletmeye çalışmaktadır. Geçenlerde  Irak Federal Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesut Barzani ile Amed'de  yaptığı siyasi şov tamamen bu amaca hizmet etmekteydi.

 

Ana muhalefet partisi olarak ortalıkta dolaşan CHP'nin de vereceği bir şey olmadığı için pek fazla vaadde bulunmuyor. Bu partinin yerel yönetiminde rantın, çıkarın, kent zenginliklerini hortumlamanın ne denli önemli olduğu bilinmiyor değil. CHP, Kürt ulusuna karşı şovenizmin, asimilasyonun, inkar ve imhanın hala bayraktarlığını yapabilmektedir. Bu nedenle bu partinin Kürt ulusuna da vereceği bir şey yoktur.

 

30 Mart (2014) yerel seçimleri, salt bir yerel seçim olarak algılanmamalıdır; bu seçimler Cumhurbaşkanı seçiminin ve genel seçimlerin provasıdır; bu seçimler için bir yatırımdır.

Bu nedenle burjuva partiler bu yerel seçimleri genel seçimlerin bir parçası olarak görmekteler ve ona göre de hareket ediyorlar. Sanki genel seçim yapılıyormuş gibi bir hava uyandırmanın nedeni budur.

 

Yerel veya genel olsun seçimleri sınıf mücadelesinin, Kuzey Kürdistan'da Kürt ulusal kurtuluş mücadelesinin dayattığı nesnel siyasi koşullardan ve bu koşulların şekillendirebileceği güç ilişkilerinden; ittifak arayışlarından bağımsız olarak ele alamayız.

 

Bu seçimlerde ön plana çıkan ve seçimlerin seyrini belirleyecek olan faktörler oldukça belirgindir:

1) Bu seçimin seyrini etkileyecek en önemli faktör Kürt ulusunun verdiği mücadele ile kendini kabul ettirmesidir. Yadsınamaz bu gerçek karşısında Kuzey Kürdistan'da siyasi bakımdan perişan hale düşen AKP, Kürt ulusunun yekvücut hareket etmesini engellemek, Kürt ulusal kurtuluş hareketini bölmek ve güçsüz düşürmek için adımlar atmaktadır. Kürtler ise devam etmekte olan “barış süreci”nin sonuç almaya götürecek bir müzakere sürecine devrilmesi gerektiğini dile getiriyorlar. Bu anlamda bu seçimlerde Kuzey Kürdistan'da seçmen AKP'nin sürecini ve BDP'nin müzakere talebini oylamış olacak.

 

2) Seçimleri doğrudan etkileyecek olan ikinci faktör, Haziran Ayaklanmasıyla ivme kazanan işçi sınıfı ve emekçi yığınların daha ziyade özgürlük ağırlıklı talepleridir.  Gezi sürecinde Türk halkının bağrındaki mücadele dinamikleri açığa çıktı ve direniş, çatışma biçimlerinde eyleme dönüştü. Bu gerçeği görmeyen bir seçim politikasının başarılı olma olanağının olmayacağını söylemek abartı olmaz.

AKP bu ayaklanmanın doğrudan karşısında yer alarak seçime katılırken CHP, bu ayaklanmanın etkisini kırarak veya mevcut düzenin çıkarlarına tabi kılarak seçime katılacaktır.

 

3)Seçimleri doğrudan etkileyecek olan üçüncü faktör son günlerde patlak veren yolsuzluk operasyonlarıdır. Bolca yolsuzluğa karşı mücadeleden bahseden ve bu nedenden dolayı da küçümsenemeyecek oy alan AKP, şimdi patlak veren doğrudan hükemete, bakanlarına yönelik bu operasyonlardan yara almadan kurtulamayacaktır.

 

Şüphesiz ki, seçimler  kurtuluş değildir. Bu yoldan düzen değişmez. Ama seçimler sınıf mücadelesinin ilerletilmesi, sosyalizm propagandası için siyasal bir arenadır. Bunun ötesinde bu seçimlerde emekçi yığınlar nezdinde alternatif olabilecek; bir “üçüncü yol” tutabilecek oluşum da var. Özgürlük ve demokrasi amacıyla bir araya gelen HDK-HDP var. Seçimlerde adres budur. Seçimlerde adres HDP'dir,  çünkü bu parti özgürlükten, demokrasiden, adaletten yana olanların, emekçilerin ve ezilenlerin ötekileştirilenlerin, inancından ve yaşam tarzından dolayı dışlananların, etnik azınlıkların, onurlu mücadelesini “müzakere” süreciyle devam ettirmek isteyen Kürt halkının partisidir. HDP, her iki burjuva cenah; hükümet partisi AKP ve ana muhalefet partisi CHP karşısında yeni bir alternatif olarak çıkmaktadır.

Demokrasi, özgürlük, barış isteyenlerin cephesi HDK-HDP dır.