Devrimcinin Kendini Kadrolaştırması
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

 

01 Ocak 2014 /Partinin Sesi / Sayı: 78


Yeni kadrolar kazanma, hazır kadrolara nitelik kazandırma ve formasyonlarını yükseltme çalışmaları gündemimizden bir an bile düşmemelidir. Kadrolaşma çalışmasında kelimenin tam anlamıyla bütün imkanlar ve bütün yöntemler her düzeyde örgütlü, planlı ve iradi tarzda değerlendirilebilmelidir.
Deneyimi ve birikimi, devrimcilik tarihi ne olursa olsun, her devrimci, kadrolaşma çalışması yürütebilir!
Bu düşünce ezberlerimize uygun düşmüyor. Öyle değil mi? Kadrolaşma çalışmasını ancak bilgi donanımı ve deneyimi yüksek yoldaşların yapabileceğini düşünüyoruz. Aslında bu algı ve düşünce, kadro ve örgütlerde özgüvensizlik örgütleyip pasifize etmekten, başka yerlerden beklemeyi örgütlemekten başka bir işe yaramıyor. Olsa olsa kadro ve örgütlerin edilgenliğine, sorumluluklarını yerine getirmemelerine, görevlerini ihmal etmelerine meşruiyet kazandırıyor, kabul edilirleştirip normalleştiriyor.
Her devrimci kadrolaşma çalışması yürütebilir! Hatta bu örgütlü mücadeleye yeni katılanlar devrimciler için de bütünüyle geçerlidir!
Gerçekten böyle bir şey olabilir mi, her devrimci, hatta örgütlü mücadeleye yeni başlayan devrimciler bile kadrolaşma çalışması yürütebilirler mi?
Bu düşüncenin, parti çalışmasının nitelik boyutunu, kadrolaşma çalışmasını fazlasıyla basite aldığını düşünüyor olmanız şaşırtıcı olamaz. Hele de kadrolaşma çalışması için birazcık kımıldamıyorsanız anlatılanları gülünç bile bulabilirsiniz.
Partiyle ilişkileri yeni, örgütlü mücadeleye henüz adım atmış bir devrimci, hangi birikim, hangi bilgi ve deneyimle kimi, hangi yöntemle kadrolaştırabilir ki?
Demek ki örgütlü mücadeleye yeni başlayan devrimciye onun kadrolaştırabileceği birilerini, en azından birini bulmak gerekecektir. Herhalde sorunun en zor yanı bu olmalı!?
Fakat yalın gerçeğe devrimci gözle bakan herkes, muhakkak böyle bir sorunun olmadığı hakikatiyle yüz yüze gelecektir.
Gerçek somuttur.
Partili örgütlü mücadeleye yeni başlayan yoldaşlar, kadrolaştıracakları devrimciyi çok uzaklarda aramamalıdır.
Kadrolaşma çalışması yürütecekleri devrimci, başka hiç kimse yoksa bizzat kendileridir! Her devrimci, deneyim ve donanım düzeyi ne olursa olsun, kendi kendisinin hem eğitmeni ve hem de öğrencisidir. Her devrimcinin kendi devrimciliğini geliştirme görev ve sorumluluğu vardır. Devrimciliğinin, sosyalistliğinin iddiasıdır bu! Tabi ki bu, partiyi, parti örgütlerini, yöneticilerini sorumsuz ve görevsiz kılmaz. Parti örgütlerini uygulanabilir bütün değişik biçim ve yöntemlerle kadro çalışmasında görev ve sorumluluklarını yerine getirmeye yönlendirirken, aynı zamanda kadrolaştırma çalışmasının bir biçimi olarak, her yoldaşın kendi devrimci gelişimini yönetmede, kendine emek vermede, kendini partinin ve devrimin kadrosu olarak yetiştirmede, "kendini yetiştirme" yöntemini değerlendirmesini, bu yöntemin imkanlarının devreye iradi biçimde sokulmasını da güçlü biçimde aktivize etmek istiyoruz.
Kendi kendine eğitim, daha doğrusu kendini partizan ve devrimci tarzda yetiştirme, kadrolaştırma çalışmasının partili mücadelenin yapısı içinde az ya da çok adeta kendiliğinden işleyen süreğen bir yöntemidir. Partili, partiye gönül veren her devrimci, parti eylemlerine parti çalışmalarına katılır, parti basınını takip eder, okur, inceler. Özel ve somut olarak, partinin örgütleyiciliği ve yönlendiriciliği olmadığında "devrimci kendiliğindencilikle" malüldür bu. Fakat gerçeklikte "devrimci kendiliğindencilik" asla yalın bir kendiliğindencilik değildir. Çünkü daima tüm partiyi yönlendiren öncelikler, buna uygun yönlendirici parti materyalleri, etkinlik ve eylem çağrıları vardır. Yönetici örgütler ve kadrolar bunlardan feyz alarak, parti direktiflerini uygulama yetenek ve iradelerini geliştirerek, tek tek yönettikleri örgütleri, kadro, aktivist, taraftar ve sempatizanları geliştirecek kolektif kadrolaştırıcı çalışmaları örgütleyebilecekleri gibi, tek tek yoldaşların "kendi kendilerini yetiştirmeleri" için seferber olmalarını da örgütleyebilir, destekleyip katkı sağlayabilir, yönetip denetleyebilirler.
Yönetici kadro ve örgütlerin partiye yaklaşan, örgütlü mücadeleye katılan yoldaşları yetiştirme ya da hazır kadrolara nitelik kazandırma, partizanlıklarını, devrimci düşünüş ve eylem güçlerini geliştirme, formasyonlarını yükseltme çalışmasında yetersiz kaldıklarında, yetişemediklerinde ya da kabul edilemez bir sorumsuzlukla ihmal ettiklerinde bile, kendi kendini yetiştirme, deneyim ve birikim düzeyi ne olursa olsun, her devrimcinin kendini kadrolaştırma çalışması yürütmesi tamamen mümkün olduğu gibi, gerekli ve zorunludur da.
Kadro yetiştirme çalışması denince, yaygın şekilde ilk akla gelenin, okuma ve bilgilerini artırma olarak anlaşılması devrimci olmayan bir algı ve yanılsamadır. Devrimci, her şeyden önce, devrimci eylem insanıdır. Devrimci, hazır bulduğu duruma hücum eden ve pratik biçimde değiştirendir. En basitinden, en alt düzeydekilerden en gelişkinine, en kapsamlı ve karmaşık olanına değin, en barışçısından en şiddetlisine değin en geniş anlamda devrimci eylemden söz ediyoruz. Bir halk ayaklanmasının örgütlenmesi de devrimci eylemdir, bildiri dağıtımı, imza toplama, şurada bir ev emekçisi kadınla sohbet edip onun devrimci cins bilincini uyandırma, partiye kazanma, mücadeleye katma bire bir çabası da devrimci eylemdir.
Eylem yoksa sözün, düşüncenin anlamı yoktur!
İster parti yöneticisi ister parti aktivisti, isterse taraftar ya da sempatizan olsun, örgütlü devrimci, devrimci düşünceyle devrimci eylemin birliği demektir. Devrimci düşünce, devrimci eylemin önünü açmakla, devrimci eyleme yol, yöntem bulmakla, amaçlarını ve ufkunu aydınlatmakla mükelleftir, eylem verili durumu pratik biçimde değiştirmekle, devrimci düşünceye hayat vermekle, uygulayıp pratikleştirmekle, onu maddi bir güce dönüştürmekle sorumlu ve görevlidir. Devrimcinin kendi kendini yetiştirme ve geliştirme çalışması muhakkak bu iki hattın birliği, bütünlüğü, birbirini tamamlayıcılığı üzerine kurulmalıdır. Devrimci duygular, moral değerler de bu temel üzerinde gelişip serpilirler.
Devrimcinin kendini yetiştirme, geliştirme çabası, devrimci düşünce ve eleştiri gücünü, devrimci eylem güç ve yeteneğini, deneyimini büyütme ve ilerletme çalışmalarını olduğu kadar, devrimci moral değerleri içselleştirmesini, sindirmesini de kapsayan bütünlüklü bir çalışmadır. Devrimcinin duygularını devrimci biçimde örgütlemesi, sosyalist ve devrimci moral değerlerle özdeşleşmesi, devrimcinin kendini yetiştirme çalışmasının ilk ikisiyle bağlı üçüncü bir boyutudur, düzeyidir.
Devrimcinin düşünce gücü, teorik kavrayışı, günlük sosyal, siyasal, iktisadi, kültürel vb. gelişmeleri sosyalist ve devrimci bir bakış açısıyla algılama, yorumlama ve eleştirme yeteneği nasıl geliştirilebilir? Devrimci gelişme, zaman ve mekanla bağlı, tarihsel ve mekansal gerçek, somut eylemlerin oluşturduğu bir harekettir. Ve keza yetiştireceğiniz devrimcinin partili bir devrimci olduğunu unutmayın! İlk akla gelenden, kitap okuma listeleri yapacak birilerini arayarak işe başlamak isabetli olamaz.
Devrimcinin kendini yetiştirme, geliştirme çabası, Türkiye ve Kuzey Kürdistan birleşik devriminin ve bölge devriminin gelişim çizgisine kopmazcasına bağlı olmalı, ufku dünya devrimine açılmalıdır. Tam da bu nedenledir ki, devrimcinin düşünce, yorum ve eleştiri gücünü geliştirecek, yapılandıracak çalışmaların kalkış noktası, başlangıç momenti partidir, "parti çizgisi"dir. Somut bir gerçeklik olarak parti çizgisi, partinin mücadele tarihinden başka bir şey değildir. Programın, stratejinin, örgütlenme teorisinin vb. önderlik ve mücadele anlayış ve tarzının isçi sınıfı ve ezilenlerin mücadelesiyle etkileşime girerek, burjuvazi ve faşist diktatörlükle mücadele içinde somutlaşıp sınanmış halidir o. Parti tarihi, partili devrimcilerin besleneceği, kendilerini yetiştirmede temel alacakları devasa bir hazinedir. Partinin, burjuvazi ve gericilikle, faşist diktatörlükle özgürlük ve sosyalizm mücadelesi içerisinde işçi sınıfı ve ezilenleri örgütleme, iradeleştirme çalışmaları bakımından olduğu kadar, önüne çıkan zorlukları aşma, yeni yollar yöntemler bulma, sorunları çözerek, zorlukları yenerek, engelleri aşarak, sınırlarını yıkarak ilerleme ve birlik mücadelesi ve Birlik Devriminden günümüze parti içi mücadele yoluyla gelişme deneyimleri bakımından da eşsiz bir hazinedir. Partizanlık, partili mücadelenin özüdür. Partinin mücadele tarihini bilmeyen, işçilere, emekçilere, kadınlara ve gençlere anlatamayan, açıklayamayan, onları partili mücadele istek ve tutkusuyla aydınlatamayan, önüne çıkan sorunları partinin deneyimlerine dayanarak ve parti çizgisine bağlı kalarak çözme tarzına bağlı kalmayan bir partili ne kadar partizandır? Partili, parti tarihinden, mücadele deneyimlerinden güç almayı düşünüş ve eylem tarzının temeli yapmak zorundadır. Parti tarihini inceleme, parti tarihini ya da değişik kesimlerini anlatan kitapları, yayınları inceleme, canlı tanıklarla görüşmeleri vb kapsar. Bu çalışma okunacak, incelenecek ek kaynakların doğru adreslerini de gösterir. Marksist klasikler, diğer ülkelerin devrimci deneyimleri, keza değişik ülkelerden partilerin deneyimlerini okumak, incelemek bu çalışmanın teorik arka planını besleyecektir.
Parti çizgisi partinin mücadele tarihi demektir. Partinin bugününün ve geleceğinin temelidir. Partinin geleceğini yöneten parti programı ve parti stratejisidir, partinin örgütlenme teorisi ve anlayışıdır. Partili devrimcinin kendini yetiştirme çabasının birinci boyutunun görevleri arasında, partinin demokratik ve sosyalist amaçlarını açıklayan programın, keza partinin devrimci amaçlarına ulaşmasını sağlayacak mücadele çizgisinin, yol ve yöntemlerin, ittifak ilişkilerinin izleyeceği gelişme seyrini genel çizgileriyle ortaya koyan partinin devrimci stratejisini incelemek ve kavramak, partili devrimciye hem sağlam bir gelecek görüş açısı ve yönelimi ve hem de kapitalist düzeni ve burjuvazinin egemenliğini devrimci biçimde eleştirme görüş açısı kazandırır, propogandacı ve ajitatör olarak devrimci görevleri için hazırlar. Burada da yöntem aynıdır, program ve stratejiyi inceleme çalışmasını besleyecek tarzda marksist klasiklere, diğer ülkelerin devrimci deneyimlerine gidilecektir.
Aynı yaklaşım, partinin tüzüğü, örgütlenme teorisi ve taktiklerinin incelenmesi ve kavranması bakımından da geçerlidir. Fakat burada her şey daha somuttur, partimizin deneyimlerini, devrimci ve emekçi sol hareketin ve Kürt yurtsever hareketin deneyimlerini çok somut olarak incelemeye, sonuçlar çıkartmaya büyük bir değer biçilmelidir.
Partinin çalışma tarzının, düzgün parti işleyişinin, parti hukukunun öğrenilmesi ve incelenmesi partili devrimciye örgütlü hareket etme ve "kolektif etkin" birey olarak kendini geliştirme yeteneği kazandıran, partizanlaşmak bakımından büyük bir önem taşıyan çok özel bir çalışma alanıdır. Parti basını kaynak bakımından oldukça zengindir. Partinin illegalite ve gizlilik anlayışından, organsal işleyiş, disiplin, kolektivizm, denetim, eleştiri ve özeleştiriye, parti içi ideolojik mücadele anlayışına değin, birbiriyle ilişkili bir dizi temel bileşeni kapsayan, çalışma tarzı üzerine deneyimli partililerin deneyim aktarımlarını da kapsayan canlı tartışmalar oldukça verimli olur.
Kadın kurtuluş mücadelesinde parti çizgisi, işçi, emekçi, genç kadınlar arasında parti çalışmasının geliştirilmesi, işçi sınıfı içerisinde parti çalışması, partinin gençlik arasındaki çalışma ve örgütlenme anlayışları, emekçi semtlerde parti çalışmasının geliştirilmesi, demokratik alevi hareketine, lgbt harekete yaklaşım, partinin çevre hareketiyle ilişkilenişi, Kürt ulusal sorununda emekçi çözüm, adil demokratik barış politikası, partinin eylem birlikleri ve cepheleştirme siyasetleri vb. sorunların her biri partili devrimcinin kendini siyasi düşünüş bakımından parti çizgisinde yetiştirmesinin sorun ve görevleri arasındadır.
Birinci boyutta yer alan görevlerin panoraması ilk anda göz korkutucu bir yekun oluşturabilir. Ama asıl olan başlamak, bir plan yaparak yürümektir. Süreklilik esastır. Üç ay sonra bir yere, altı ay sonra daha ileri bir yere, bir yıl sonra daha yüksek bir düzeye gelmeyi biraz daha hızlı ya da yavaş her devrimci başarabilir.
Partili günlük devrimci çalışmaya katılım, devrimci eylem deneyimi kazanmak, devrimci eylem güç ve yeteneğini geliştirmek devrimcinin kendini yetiştirmesinin ikinci temel boyutunu oluşturur. Burada partiyle ilişkilenişinde görev beklememenin, görevlere talip olmanın ve keza bireysel devrimci inisiyatifini etkin tarzda kullanmanın altını kalınca çizmek gerekir.
Deneyim, yalnızca "deneyerek", eylemle kazanılan bir birikim ve yetenektir. Örneğin aklı başında hiç kimse genç devrimcileri deneyimsizlikle eleştiremez. Tabi ki öyledir, başka nasıl olabilir ki! Ama partili mücadeleye yeni başlayan devrimciler için de aynı şey geçerlidir. Mücadele ve örgütlü hareket etme deneyimi kazanmanın hep basitten karmaşığa doğru olacağı düşünülür. Genellikle doğrudur da bu. Ama bir de Haziran Ayaklanması'nın barikatlarında dövüşen insanları düşünün? Kaçı, hangi mücadele deneyimlerinden geçerek gelmişti ki? Orada deneyimsizlerin deneyimlilerle birlikte, işbirliği içinde, deneyimlilerin düzeyine sıçradıklarına ve hatta deneyimlileri aştıklarına tanık olmadık mı?
Bütün sosyal ilişkilerine devrimciliğini ve partiyi taşımak, günlük parti çalışmalarında kendine hiç bir sınır tanımadan, görev ayrımı yapmadan koşmak, tüm gücüyle katılmak, partinin, işçi sınıfı ve ezilenlerin mücadelesinin çağrısına, devrimin çağrısına yanıt olmak, mücadeleye katıldığı alanın somut koşulları altında evet, "eylemden eyleme koşmak", durmaksızın yeni görevler ve sorumluluklar üstlenmek, devrimciliğini günlük mücadeleler içerisinde sınamak, devrimcinin pratik devrimci eğitiminin gelişim biçimleri ve izleyeceği gelişim yoludur. Devrimci, kendini devrimci biçimde yetiştirendir. Devrimci bakımdan düşünsel ve pratik olarak geliştirendir.
Devrimci duygularla beslenmeyen bir devrimcilik, nasıl bir devrimciliktir ya da gerçekten böyle bir devrimcilik olanaklı mıdır, tasavvur edilebilir mi? Kuşkusuz biyolojik-insani maddi bir temeli vardır fakat duygular "eğitimin eseridir". Ortalama her insan için de, devrimciler bakımından da geçerlidir bu. Örneğin, öğretilmiş insanlık gerçekliği içinde kadının ve erkeğin duyguları çok farklı eğitilmiştir. Hatta bu öyle normalleştirilmiştir ki, toplumun yapısal doğası gibi sunulmaktadır.
Devrimcinin kendini yetiştirme çabasının üçüncü boyutunu duygularının örgütlenmesi ve eğitimi oluşturur.
Devrimci, bugünkü toplum içerisinde yaşayan, toplumsal ilişkilerinin toplamı olan örgütlü bir bireydir, o da parti gibi, burjuvazinin kültürel, ideolojik ve politik vb kuşatması altındadır. Bu kuşatma, devrimcinin duygu ve düşüncelerine bulaşır-kirletir, etkide bulunur, kendine çeker. Devrimci devrimciliğine değer veren, devrimciliğinin değerini bilen, devrimciliği üzerine titreyendir, bilinçli ve iradi biçimde devrimciliğini geliştirendir. Devrimciyi eyleme götüren ve devrimci eylemini açığa çıkartan, en geniş anlamıyla hayat deneyimi dahil, devrimci bilinç ve duygu bütünlüğünün harekete geçirici gücüdür. Devrimci duygu gücüyle mahmuzlanmayan bilinç yalnızca kaydedilmiş, uyuşuk veya uyuyan ya da konservatif bir bilgidir, narkozludur, ışığı da takati de yoktur.
Kuşkusuz partili eylem, genel olarak devrimci eylem, devrimci duyguların uyanmasının ve gelişmesinin itici ve kışkırtıcı bir gücüdür. Duyguları eğitir. Keza bu, devrimci sosyalist bilinç bakımından da geçerlidir, sosyalist ve devrimci düşünce devrimci duyguları uyandırır, besler ve geliştirir, eğitir. Ancak yine de devrimci, duygularının gelişim seyrini kendi haline bırakamaz. Halk kültürümüzde derin kökleri olan "nefis terbiyesi", "nefis eğitimi" denen gerçeklik, duyguların terbiye ve eğitimiyle ilgilidir. Devrimci kendi duygularını devrimci biçimde örgütleyendir.

 

 

Arşiv

 

2019
Aralık Kasım
Temmuz Mayıs
2018
Ekim Ocak
2017
Kasım Ağustos
Mayıs Şubat
2016
Eylül Temmuz

 

Devrimcinin Kendini Kadrolaştırması
fc Share on Twitter
 

 

01 Ocak 2014 /Partinin Sesi / Sayı: 78


Yeni kadrolar kazanma, hazır kadrolara nitelik kazandırma ve formasyonlarını yükseltme çalışmaları gündemimizden bir an bile düşmemelidir. Kadrolaşma çalışmasında kelimenin tam anlamıyla bütün imkanlar ve bütün yöntemler her düzeyde örgütlü, planlı ve iradi tarzda değerlendirilebilmelidir.
Deneyimi ve birikimi, devrimcilik tarihi ne olursa olsun, her devrimci, kadrolaşma çalışması yürütebilir!
Bu düşünce ezberlerimize uygun düşmüyor. Öyle değil mi? Kadrolaşma çalışmasını ancak bilgi donanımı ve deneyimi yüksek yoldaşların yapabileceğini düşünüyoruz. Aslında bu algı ve düşünce, kadro ve örgütlerde özgüvensizlik örgütleyip pasifize etmekten, başka yerlerden beklemeyi örgütlemekten başka bir işe yaramıyor. Olsa olsa kadro ve örgütlerin edilgenliğine, sorumluluklarını yerine getirmemelerine, görevlerini ihmal etmelerine meşruiyet kazandırıyor, kabul edilirleştirip normalleştiriyor.
Her devrimci kadrolaşma çalışması yürütebilir! Hatta bu örgütlü mücadeleye yeni katılanlar devrimciler için de bütünüyle geçerlidir!
Gerçekten böyle bir şey olabilir mi, her devrimci, hatta örgütlü mücadeleye yeni başlayan devrimciler bile kadrolaşma çalışması yürütebilirler mi?
Bu düşüncenin, parti çalışmasının nitelik boyutunu, kadrolaşma çalışmasını fazlasıyla basite aldığını düşünüyor olmanız şaşırtıcı olamaz. Hele de kadrolaşma çalışması için birazcık kımıldamıyorsanız anlatılanları gülünç bile bulabilirsiniz.
Partiyle ilişkileri yeni, örgütlü mücadeleye henüz adım atmış bir devrimci, hangi birikim, hangi bilgi ve deneyimle kimi, hangi yöntemle kadrolaştırabilir ki?
Demek ki örgütlü mücadeleye yeni başlayan devrimciye onun kadrolaştırabileceği birilerini, en azından birini bulmak gerekecektir. Herhalde sorunun en zor yanı bu olmalı!?
Fakat yalın gerçeğe devrimci gözle bakan herkes, muhakkak böyle bir sorunun olmadığı hakikatiyle yüz yüze gelecektir.
Gerçek somuttur.
Partili örgütlü mücadeleye yeni başlayan yoldaşlar, kadrolaştıracakları devrimciyi çok uzaklarda aramamalıdır.
Kadrolaşma çalışması yürütecekleri devrimci, başka hiç kimse yoksa bizzat kendileridir! Her devrimci, deneyim ve donanım düzeyi ne olursa olsun, kendi kendisinin hem eğitmeni ve hem de öğrencisidir. Her devrimcinin kendi devrimciliğini geliştirme görev ve sorumluluğu vardır. Devrimciliğinin, sosyalistliğinin iddiasıdır bu! Tabi ki bu, partiyi, parti örgütlerini, yöneticilerini sorumsuz ve görevsiz kılmaz. Parti örgütlerini uygulanabilir bütün değişik biçim ve yöntemlerle kadro çalışmasında görev ve sorumluluklarını yerine getirmeye yönlendirirken, aynı zamanda kadrolaştırma çalışmasının bir biçimi olarak, her yoldaşın kendi devrimci gelişimini yönetmede, kendine emek vermede, kendini partinin ve devrimin kadrosu olarak yetiştirmede, "kendini yetiştirme" yöntemini değerlendirmesini, bu yöntemin imkanlarının devreye iradi biçimde sokulmasını da güçlü biçimde aktivize etmek istiyoruz.
Kendi kendine eğitim, daha doğrusu kendini partizan ve devrimci tarzda yetiştirme, kadrolaştırma çalışmasının partili mücadelenin yapısı içinde az ya da çok adeta kendiliğinden işleyen süreğen bir yöntemidir. Partili, partiye gönül veren her devrimci, parti eylemlerine parti çalışmalarına katılır, parti basınını takip eder, okur, inceler. Özel ve somut olarak, partinin örgütleyiciliği ve yönlendiriciliği olmadığında "devrimci kendiliğindencilikle" malüldür bu. Fakat gerçeklikte "devrimci kendiliğindencilik" asla yalın bir kendiliğindencilik değildir. Çünkü daima tüm partiyi yönlendiren öncelikler, buna uygun yönlendirici parti materyalleri, etkinlik ve eylem çağrıları vardır. Yönetici örgütler ve kadrolar bunlardan feyz alarak, parti direktiflerini uygulama yetenek ve iradelerini geliştirerek, tek tek yönettikleri örgütleri, kadro, aktivist, taraftar ve sempatizanları geliştirecek kolektif kadrolaştırıcı çalışmaları örgütleyebilecekleri gibi, tek tek yoldaşların "kendi kendilerini yetiştirmeleri" için seferber olmalarını da örgütleyebilir, destekleyip katkı sağlayabilir, yönetip denetleyebilirler.
Yönetici kadro ve örgütlerin partiye yaklaşan, örgütlü mücadeleye katılan yoldaşları yetiştirme ya da hazır kadrolara nitelik kazandırma, partizanlıklarını, devrimci düşünüş ve eylem güçlerini geliştirme, formasyonlarını yükseltme çalışmasında yetersiz kaldıklarında, yetişemediklerinde ya da kabul edilemez bir sorumsuzlukla ihmal ettiklerinde bile, kendi kendini yetiştirme, deneyim ve birikim düzeyi ne olursa olsun, her devrimcinin kendini kadrolaştırma çalışması yürütmesi tamamen mümkün olduğu gibi, gerekli ve zorunludur da.
Kadro yetiştirme çalışması denince, yaygın şekilde ilk akla gelenin, okuma ve bilgilerini artırma olarak anlaşılması devrimci olmayan bir algı ve yanılsamadır. Devrimci, her şeyden önce, devrimci eylem insanıdır. Devrimci, hazır bulduğu duruma hücum eden ve pratik biçimde değiştirendir. En basitinden, en alt düzeydekilerden en gelişkinine, en kapsamlı ve karmaşık olanına değin, en barışçısından en şiddetlisine değin en geniş anlamda devrimci eylemden söz ediyoruz. Bir halk ayaklanmasının örgütlenmesi de devrimci eylemdir, bildiri dağıtımı, imza toplama, şurada bir ev emekçisi kadınla sohbet edip onun devrimci cins bilincini uyandırma, partiye kazanma, mücadeleye katma bire bir çabası da devrimci eylemdir.
Eylem yoksa sözün, düşüncenin anlamı yoktur!
İster parti yöneticisi ister parti aktivisti, isterse taraftar ya da sempatizan olsun, örgütlü devrimci, devrimci düşünceyle devrimci eylemin birliği demektir. Devrimci düşünce, devrimci eylemin önünü açmakla, devrimci eyleme yol, yöntem bulmakla, amaçlarını ve ufkunu aydınlatmakla mükelleftir, eylem verili durumu pratik biçimde değiştirmekle, devrimci düşünceye hayat vermekle, uygulayıp pratikleştirmekle, onu maddi bir güce dönüştürmekle sorumlu ve görevlidir. Devrimcinin kendi kendini yetiştirme ve geliştirme çalışması muhakkak bu iki hattın birliği, bütünlüğü, birbirini tamamlayıcılığı üzerine kurulmalıdır. Devrimci duygular, moral değerler de bu temel üzerinde gelişip serpilirler.
Devrimcinin kendini yetiştirme, geliştirme çabası, devrimci düşünce ve eleştiri gücünü, devrimci eylem güç ve yeteneğini, deneyimini büyütme ve ilerletme çalışmalarını olduğu kadar, devrimci moral değerleri içselleştirmesini, sindirmesini de kapsayan bütünlüklü bir çalışmadır. Devrimcinin duygularını devrimci biçimde örgütlemesi, sosyalist ve devrimci moral değerlerle özdeşleşmesi, devrimcinin kendini yetiştirme çalışmasının ilk ikisiyle bağlı üçüncü bir boyutudur, düzeyidir.
Devrimcinin düşünce gücü, teorik kavrayışı, günlük sosyal, siyasal, iktisadi, kültürel vb. gelişmeleri sosyalist ve devrimci bir bakış açısıyla algılama, yorumlama ve eleştirme yeteneği nasıl geliştirilebilir? Devrimci gelişme, zaman ve mekanla bağlı, tarihsel ve mekansal gerçek, somut eylemlerin oluşturduğu bir harekettir. Ve keza yetiştireceğiniz devrimcinin partili bir devrimci olduğunu unutmayın! İlk akla gelenden, kitap okuma listeleri yapacak birilerini arayarak işe başlamak isabetli olamaz.
Devrimcinin kendini yetiştirme, geliştirme çabası, Türkiye ve Kuzey Kürdistan birleşik devriminin ve bölge devriminin gelişim çizgisine kopmazcasına bağlı olmalı, ufku dünya devrimine açılmalıdır. Tam da bu nedenledir ki, devrimcinin düşünce, yorum ve eleştiri gücünü geliştirecek, yapılandıracak çalışmaların kalkış noktası, başlangıç momenti partidir, "parti çizgisi"dir. Somut bir gerçeklik olarak parti çizgisi, partinin mücadele tarihinden başka bir şey değildir. Programın, stratejinin, örgütlenme teorisinin vb. önderlik ve mücadele anlayış ve tarzının isçi sınıfı ve ezilenlerin mücadelesiyle etkileşime girerek, burjuvazi ve faşist diktatörlükle mücadele içinde somutlaşıp sınanmış halidir o. Parti tarihi, partili devrimcilerin besleneceği, kendilerini yetiştirmede temel alacakları devasa bir hazinedir. Partinin, burjuvazi ve gericilikle, faşist diktatörlükle özgürlük ve sosyalizm mücadelesi içerisinde işçi sınıfı ve ezilenleri örgütleme, iradeleştirme çalışmaları bakımından olduğu kadar, önüne çıkan zorlukları aşma, yeni yollar yöntemler bulma, sorunları çözerek, zorlukları yenerek, engelleri aşarak, sınırlarını yıkarak ilerleme ve birlik mücadelesi ve Birlik Devriminden günümüze parti içi mücadele yoluyla gelişme deneyimleri bakımından da eşsiz bir hazinedir. Partizanlık, partili mücadelenin özüdür. Partinin mücadele tarihini bilmeyen, işçilere, emekçilere, kadınlara ve gençlere anlatamayan, açıklayamayan, onları partili mücadele istek ve tutkusuyla aydınlatamayan, önüne çıkan sorunları partinin deneyimlerine dayanarak ve parti çizgisine bağlı kalarak çözme tarzına bağlı kalmayan bir partili ne kadar partizandır? Partili, parti tarihinden, mücadele deneyimlerinden güç almayı düşünüş ve eylem tarzının temeli yapmak zorundadır. Parti tarihini inceleme, parti tarihini ya da değişik kesimlerini anlatan kitapları, yayınları inceleme, canlı tanıklarla görüşmeleri vb kapsar. Bu çalışma okunacak, incelenecek ek kaynakların doğru adreslerini de gösterir. Marksist klasikler, diğer ülkelerin devrimci deneyimleri, keza değişik ülkelerden partilerin deneyimlerini okumak, incelemek bu çalışmanın teorik arka planını besleyecektir.
Parti çizgisi partinin mücadele tarihi demektir. Partinin bugününün ve geleceğinin temelidir. Partinin geleceğini yöneten parti programı ve parti stratejisidir, partinin örgütlenme teorisi ve anlayışıdır. Partili devrimcinin kendini yetiştirme çabasının birinci boyutunun görevleri arasında, partinin demokratik ve sosyalist amaçlarını açıklayan programın, keza partinin devrimci amaçlarına ulaşmasını sağlayacak mücadele çizgisinin, yol ve yöntemlerin, ittifak ilişkilerinin izleyeceği gelişme seyrini genel çizgileriyle ortaya koyan partinin devrimci stratejisini incelemek ve kavramak, partili devrimciye hem sağlam bir gelecek görüş açısı ve yönelimi ve hem de kapitalist düzeni ve burjuvazinin egemenliğini devrimci biçimde eleştirme görüş açısı kazandırır, propogandacı ve ajitatör olarak devrimci görevleri için hazırlar. Burada da yöntem aynıdır, program ve stratejiyi inceleme çalışmasını besleyecek tarzda marksist klasiklere, diğer ülkelerin devrimci deneyimlerine gidilecektir.
Aynı yaklaşım, partinin tüzüğü, örgütlenme teorisi ve taktiklerinin incelenmesi ve kavranması bakımından da geçerlidir. Fakat burada her şey daha somuttur, partimizin deneyimlerini, devrimci ve emekçi sol hareketin ve Kürt yurtsever hareketin deneyimlerini çok somut olarak incelemeye, sonuçlar çıkartmaya büyük bir değer biçilmelidir.
Partinin çalışma tarzının, düzgün parti işleyişinin, parti hukukunun öğrenilmesi ve incelenmesi partili devrimciye örgütlü hareket etme ve "kolektif etkin" birey olarak kendini geliştirme yeteneği kazandıran, partizanlaşmak bakımından büyük bir önem taşıyan çok özel bir çalışma alanıdır. Parti basını kaynak bakımından oldukça zengindir. Partinin illegalite ve gizlilik anlayışından, organsal işleyiş, disiplin, kolektivizm, denetim, eleştiri ve özeleştiriye, parti içi ideolojik mücadele anlayışına değin, birbiriyle ilişkili bir dizi temel bileşeni kapsayan, çalışma tarzı üzerine deneyimli partililerin deneyim aktarımlarını da kapsayan canlı tartışmalar oldukça verimli olur.
Kadın kurtuluş mücadelesinde parti çizgisi, işçi, emekçi, genç kadınlar arasında parti çalışmasının geliştirilmesi, işçi sınıfı içerisinde parti çalışması, partinin gençlik arasındaki çalışma ve örgütlenme anlayışları, emekçi semtlerde parti çalışmasının geliştirilmesi, demokratik alevi hareketine, lgbt harekete yaklaşım, partinin çevre hareketiyle ilişkilenişi, Kürt ulusal sorununda emekçi çözüm, adil demokratik barış politikası, partinin eylem birlikleri ve cepheleştirme siyasetleri vb. sorunların her biri partili devrimcinin kendini siyasi düşünüş bakımından parti çizgisinde yetiştirmesinin sorun ve görevleri arasındadır.
Birinci boyutta yer alan görevlerin panoraması ilk anda göz korkutucu bir yekun oluşturabilir. Ama asıl olan başlamak, bir plan yaparak yürümektir. Süreklilik esastır. Üç ay sonra bir yere, altı ay sonra daha ileri bir yere, bir yıl sonra daha yüksek bir düzeye gelmeyi biraz daha hızlı ya da yavaş her devrimci başarabilir.
Partili günlük devrimci çalışmaya katılım, devrimci eylem deneyimi kazanmak, devrimci eylem güç ve yeteneğini geliştirmek devrimcinin kendini yetiştirmesinin ikinci temel boyutunu oluşturur. Burada partiyle ilişkilenişinde görev beklememenin, görevlere talip olmanın ve keza bireysel devrimci inisiyatifini etkin tarzda kullanmanın altını kalınca çizmek gerekir.
Deneyim, yalnızca "deneyerek", eylemle kazanılan bir birikim ve yetenektir. Örneğin aklı başında hiç kimse genç devrimcileri deneyimsizlikle eleştiremez. Tabi ki öyledir, başka nasıl olabilir ki! Ama partili mücadeleye yeni başlayan devrimciler için de aynı şey geçerlidir. Mücadele ve örgütlü hareket etme deneyimi kazanmanın hep basitten karmaşığa doğru olacağı düşünülür. Genellikle doğrudur da bu. Ama bir de Haziran Ayaklanması'nın barikatlarında dövüşen insanları düşünün? Kaçı, hangi mücadele deneyimlerinden geçerek gelmişti ki? Orada deneyimsizlerin deneyimlilerle birlikte, işbirliği içinde, deneyimlilerin düzeyine sıçradıklarına ve hatta deneyimlileri aştıklarına tanık olmadık mı?
Bütün sosyal ilişkilerine devrimciliğini ve partiyi taşımak, günlük parti çalışmalarında kendine hiç bir sınır tanımadan, görev ayrımı yapmadan koşmak, tüm gücüyle katılmak, partinin, işçi sınıfı ve ezilenlerin mücadelesinin çağrısına, devrimin çağrısına yanıt olmak, mücadeleye katıldığı alanın somut koşulları altında evet, "eylemden eyleme koşmak", durmaksızın yeni görevler ve sorumluluklar üstlenmek, devrimciliğini günlük mücadeleler içerisinde sınamak, devrimcinin pratik devrimci eğitiminin gelişim biçimleri ve izleyeceği gelişim yoludur. Devrimci, kendini devrimci biçimde yetiştirendir. Devrimci bakımdan düşünsel ve pratik olarak geliştirendir.
Devrimci duygularla beslenmeyen bir devrimcilik, nasıl bir devrimciliktir ya da gerçekten böyle bir devrimcilik olanaklı mıdır, tasavvur edilebilir mi? Kuşkusuz biyolojik-insani maddi bir temeli vardır fakat duygular "eğitimin eseridir". Ortalama her insan için de, devrimciler bakımından da geçerlidir bu. Örneğin, öğretilmiş insanlık gerçekliği içinde kadının ve erkeğin duyguları çok farklı eğitilmiştir. Hatta bu öyle normalleştirilmiştir ki, toplumun yapısal doğası gibi sunulmaktadır.
Devrimcinin kendini yetiştirme çabasının üçüncü boyutunu duygularının örgütlenmesi ve eğitimi oluşturur.
Devrimci, bugünkü toplum içerisinde yaşayan, toplumsal ilişkilerinin toplamı olan örgütlü bir bireydir, o da parti gibi, burjuvazinin kültürel, ideolojik ve politik vb kuşatması altındadır. Bu kuşatma, devrimcinin duygu ve düşüncelerine bulaşır-kirletir, etkide bulunur, kendine çeker. Devrimci devrimciliğine değer veren, devrimciliğinin değerini bilen, devrimciliği üzerine titreyendir, bilinçli ve iradi biçimde devrimciliğini geliştirendir. Devrimciyi eyleme götüren ve devrimci eylemini açığa çıkartan, en geniş anlamıyla hayat deneyimi dahil, devrimci bilinç ve duygu bütünlüğünün harekete geçirici gücüdür. Devrimci duygu gücüyle mahmuzlanmayan bilinç yalnızca kaydedilmiş, uyuşuk veya uyuyan ya da konservatif bir bilgidir, narkozludur, ışığı da takati de yoktur.
Kuşkusuz partili eylem, genel olarak devrimci eylem, devrimci duyguların uyanmasının ve gelişmesinin itici ve kışkırtıcı bir gücüdür. Duyguları eğitir. Keza bu, devrimci sosyalist bilinç bakımından da geçerlidir, sosyalist ve devrimci düşünce devrimci duyguları uyandırır, besler ve geliştirir, eğitir. Ancak yine de devrimci, duygularının gelişim seyrini kendi haline bırakamaz. Halk kültürümüzde derin kökleri olan "nefis terbiyesi", "nefis eğitimi" denen gerçeklik, duyguların terbiye ve eğitimiyle ilgilidir. Devrimci kendi duygularını devrimci biçimde örgütleyendir.