EMPERYALİST GÜÇLER ARASI ÇELİŞKİLER VE UKRAYNA
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

01 Mart 2014 /Enternasyonal Bülten / Sayı: 137                                                                    

 

Ukrayna'da “jeopolitik oyun” yeniden biçimlendiriliyor. Revizyonist blokun, sosyal emperyalist Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra AB'nin doğu sınırı nereden geçecek, Batı'nın nüfuzu nereye kadar uzanacak, Rusya'nın Batı'daki nüfuz alanı nerede sonlanacak türünden sorular sıkça sorulmuştu. Bu türden sorularda saklı olan emperyalist güçler ve bloklar arasında Ukrayna eksenli „jeopolitik oyun“a şimdi kalındığı yerden devam ediliyor.


Görünüşte iki emperyalist blok karşı karşıya: Bir taraftan Rusya (ve Çin), diğer taraftan AB ve ABD. Rusya karşısından ortak hareket eden AB ve ABD aslından farklı jeopolitik amaçlar için mücadele ediyorlar. AB'nin amacı Ukrayna'yı AB'ye bağlamak ve ekonomi eksenli nüfuz alanını biraz daha doğuya doğru yaymaktır. Amerikan emperyalizminin sorunu ise Ukrayna'nın AB'ye bağlanması ve AB'nin nüfuz alanının biraz daha doğuya doğru genişlemesi değildir. ABD'nin amacı, Ukrayna'yı Rusya'dan kopartmaktır. Ukrayna'sız bir Rusya'nın gücü ve jeopolitik oyun oynama kabiliyetiyle Ukrayna'lı bir Rusya'nın gücü ve jeopolitik oyun oynama kabiliyeti arasında ne denli önemli bir farkın olduğunu Amerikan emperyalizmi çok iyi bilmektedir. Unutmamak gerekir ki, Amerikan emperyalizmi dünya hakimiyeti stratejisinde hala “Avrasya jeopolitikası”nı temel alarak hareket etmektedir.


Ukrayna'nın Avrasya ve dünya hakimiyeti için ne denli önemli olduğunu Amerikan emperyalizminin en önemli stratejistlerinden olan Z. Brzezinski 1997'de şu sözlerle açıklıyordu: “Ukrayna Avrasya satranç tahtasında yeni ve önemli bir alandır; bir odak noktasıdır...Ukrayna olmaksızın Rusya bir Avrasya imparatorluğu olamaz. Ama Moskova, önemli yeraltı zenginliklerine sahip olan... Karadeniz'e açılan Ukrayna üzerinde hakimiyeti yeniden elde edecek olursa Rusya otomatik olarak Avrupa ve Asya'yı kapsayan güçlü bir imparatorluk olanaklarına sahip olmuş olur”.


Rusya ve ABD'nin bu anlayışında değişen bir şey olmamıştır. Revizyonist blokun ve Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra “iktidar boşluğu”nu AB ve ABD doldurmaya başlamışlardı; “renkli devrimler”le AB'nin doğuya doğru genişlemesi ve aynı zamanda bu ülkelerin NATO üyesi olmaları gerçekleştirilmişti. Gürcistan'daki sorun iktidarın Batı yanlısı güçler tarafından devrilmesiyle çözülürken Ukrayna'da “turuncu devrim”le Batı yanlısı V. Yuşçenko iktidara gelmişti. Şimdi hapisten çıkan J. Timoşenko'nun da dönemsel olarak katıldığı Yuşçenko hükümeti Batının taleplerini yerine getirecek yeteneğe sahip olmadığı için 2010'da iktidarı Rus yanlısı V. Yanukoviç'e bırakmak zorunda kalmıştı. Böylelikle Rusya, Ukrayna'da kaybettiği nüfuzunu yeniden kazanmış oldu. Ama Batılı güçler, Ukrayna'dan vazgeçmediler. Faşist güçler de dahil her türlü Rusya muhaliflerini örgütleyerek, açıktan destekleyerek sokak çatışmalarını kışkırtarak Ukrayna'yı yeniden kendilerine bağlamak istediler. Bunda başarılı da oldular. Çatışmalarda onlarca insan katledildi, sonunda AB, ABD ve Rusya arasında varılan anlaşmaya göre erken seçimlere gidilecekti, ama devam eden çatışmalar sonucunda V. Yanukoviç hükümeti devrildi. Batılı güçler kazanmış, Rusya kaybetmiş oldu. Böylece Batılı sermaye Ukrayna'yı yeniden devraldı, ama bunun karşısında Rusya ne kadar susacağını Kırım'ı işgal girişimi ile gösterecektir.

İktidar değişiminden sonra Batılı güçler, destek çağrılarını güçlü bir biçimde dile getirirlerken, Rusya Ukrayna'ya mali desteği kestiğini açıkladı.


Amerikan emperyalizmi ve Avrupalı müttefikleri Ukrayna'daki iktidar değişimini başka amaçlar için de kullanacaklar; henüz nüfuz alanlarına katamadıkları eksi Sovyetler Birliği ülkelerinde istikrarsızlığı kışkırtmaya çalışacaklardır. Ukrayna onlar için bir fırsat oldu.


Ukrayna'da iktidar değişiminde ilerici bir yan yok. Ukrayna burjuvazisinin farklı kanatları arasında gerici bir iktidar savaşı yürütülmüş ve Rusya yanlısı kanat kaybederken, Batı yanlısı kanat kazanmıştır.


Açık ki Ukrayna'da yaşanmakta olan değişimde söz konusu olan ne iç sorunlardır ne demokrasi ve özgürlüktür ne de yolsuzluğa karşı mücadeledir. Şüphesiz ki, insanlar bu amaçla gösterilere katılmışlardır. Ama çatışmaların altında yatan esas neden Sovyetler Birliği'nin dağılmasından bu yana güç dengesinin bozulmamasından dolayı hep sürüncemede kalan jeopolitik hakimiyet sorunudur. Bu, emperyalist güçler arasında (Özellikle de ABD ve Rusya arasında) bir “it dalaşı”dır. Son dönemdeki hükümet ile muhalefet arasındaki çatışmalar her iki emperyalist blokun nihai sonuç almak istediklerini göstermekteydi. Hem Rusya hem de AB ve ABD iktidar mücadelesini kendi lehlerine sonuçlandırmak için baskılarını arttırmışlardı. Ukrayna hükümeti, Rusya'nın ambargo tehdidinden sonra bir sene önce AB ile ortaklık anlaşmasını imzalamamıştı. Rusya, Ukrayna'yı kısmi değil, esas nüfuz alanı içinde tutmayı, Avrasya'da hegemonya mücadelesinin doğrudan bir parçası yapmayı istemektedir. Buna karşın AB ve ABD göre Ukrayna, Batıya bağımlı kılınmalıdır ve bu bağımlılık ilişkileri üzerinden özellikle ABD'nin Avrasya jeopolitikasının temel dayanaklarından birisi olmalıdır. Sorunun arka planı bu jeopolitika olduğu için sorunun unsurları olan Ukrayna büyük burjuvazisinin Rus yanlısı fraksiyonu ile Batı yanlısı fraksiyonu arasındaki bu çatışmada ilerici bir yönün olamayacağı açıktır. Şöyle de diyebiliriz: Ukrayna'daki çatışmalar veya iktidar değişimi emperyalistler arası çelişkilerin; somutta da Rusya ile ABD ve AB arasındaki çelişkilerin keskinleşme derecesini göstermektedir. Aynı güçler yapılanmasını Suriye'de de görmekteyiz; bir taraftan Rusya ve gerici Esad rejimi, diğer taraftan ABD ve gerici muhalefet güçleri. Nasıl ki bu iç savaşta Suriye halklarının bir çıkarı yoksa, Ukrayna'da da Ukrayna halkının ve azınlık durumunda olanların bu iktidar dalaşında bir çıkarı yoktur.


Burjuvazinin her iki kanadı da kitleleri kendi çıkarlarına koşmaya, her iki emperyalist blokun çıkarları için kullanmaya çalışmışlardır. Ama gösterilere katılan insanlar, burjuvazinin kendi arasındaki iktidar için „it dalaşı“na katılmamışlardır. Onların gösterilere katılmalarının temel nedeni yaşam koşullarından, sürdürülen politikadan memnun olmadıklarını; demokratik haklara ve özgürlüklere yapılan saldırıları kabul etmeyeceklerini göstermek içindi.


Rojava'da veya gerici iç savaşların sürdürüldüğü her yerde olduğu gibi Ukrayna'da da demokrasi ve özgürlükten yana olan güçler her türlü emperyalist müdahaleye son verecekleri, onların yerli işbirlikçilerini alt edecekleri bir üçünü yol bulacaklardır. Gerçek demokrasi ve özgürlük için ancak bu yolda mücadele edilecektir.


Dayanışmamız ve desteğimiz Ukrayna işçi sınıfı ve emekçi yığınlarınadır.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

EMPERYALİST GÜÇLER ARASI ÇELİŞKİLER VE UKRAYNA
fc Share on Twitter
 

01 Mart 2014 /Enternasyonal Bülten / Sayı: 137                                                                    

 

Ukrayna'da “jeopolitik oyun” yeniden biçimlendiriliyor. Revizyonist blokun, sosyal emperyalist Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra AB'nin doğu sınırı nereden geçecek, Batı'nın nüfuzu nereye kadar uzanacak, Rusya'nın Batı'daki nüfuz alanı nerede sonlanacak türünden sorular sıkça sorulmuştu. Bu türden sorularda saklı olan emperyalist güçler ve bloklar arasında Ukrayna eksenli „jeopolitik oyun“a şimdi kalındığı yerden devam ediliyor.


Görünüşte iki emperyalist blok karşı karşıya: Bir taraftan Rusya (ve Çin), diğer taraftan AB ve ABD. Rusya karşısından ortak hareket eden AB ve ABD aslından farklı jeopolitik amaçlar için mücadele ediyorlar. AB'nin amacı Ukrayna'yı AB'ye bağlamak ve ekonomi eksenli nüfuz alanını biraz daha doğuya doğru yaymaktır. Amerikan emperyalizminin sorunu ise Ukrayna'nın AB'ye bağlanması ve AB'nin nüfuz alanının biraz daha doğuya doğru genişlemesi değildir. ABD'nin amacı, Ukrayna'yı Rusya'dan kopartmaktır. Ukrayna'sız bir Rusya'nın gücü ve jeopolitik oyun oynama kabiliyetiyle Ukrayna'lı bir Rusya'nın gücü ve jeopolitik oyun oynama kabiliyeti arasında ne denli önemli bir farkın olduğunu Amerikan emperyalizmi çok iyi bilmektedir. Unutmamak gerekir ki, Amerikan emperyalizmi dünya hakimiyeti stratejisinde hala “Avrasya jeopolitikası”nı temel alarak hareket etmektedir.


Ukrayna'nın Avrasya ve dünya hakimiyeti için ne denli önemli olduğunu Amerikan emperyalizminin en önemli stratejistlerinden olan Z. Brzezinski 1997'de şu sözlerle açıklıyordu: “Ukrayna Avrasya satranç tahtasında yeni ve önemli bir alandır; bir odak noktasıdır...Ukrayna olmaksızın Rusya bir Avrasya imparatorluğu olamaz. Ama Moskova, önemli yeraltı zenginliklerine sahip olan... Karadeniz'e açılan Ukrayna üzerinde hakimiyeti yeniden elde edecek olursa Rusya otomatik olarak Avrupa ve Asya'yı kapsayan güçlü bir imparatorluk olanaklarına sahip olmuş olur”.


Rusya ve ABD'nin bu anlayışında değişen bir şey olmamıştır. Revizyonist blokun ve Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra “iktidar boşluğu”nu AB ve ABD doldurmaya başlamışlardı; “renkli devrimler”le AB'nin doğuya doğru genişlemesi ve aynı zamanda bu ülkelerin NATO üyesi olmaları gerçekleştirilmişti. Gürcistan'daki sorun iktidarın Batı yanlısı güçler tarafından devrilmesiyle çözülürken Ukrayna'da “turuncu devrim”le Batı yanlısı V. Yuşçenko iktidara gelmişti. Şimdi hapisten çıkan J. Timoşenko'nun da dönemsel olarak katıldığı Yuşçenko hükümeti Batının taleplerini yerine getirecek yeteneğe sahip olmadığı için 2010'da iktidarı Rus yanlısı V. Yanukoviç'e bırakmak zorunda kalmıştı. Böylelikle Rusya, Ukrayna'da kaybettiği nüfuzunu yeniden kazanmış oldu. Ama Batılı güçler, Ukrayna'dan vazgeçmediler. Faşist güçler de dahil her türlü Rusya muhaliflerini örgütleyerek, açıktan destekleyerek sokak çatışmalarını kışkırtarak Ukrayna'yı yeniden kendilerine bağlamak istediler. Bunda başarılı da oldular. Çatışmalarda onlarca insan katledildi, sonunda AB, ABD ve Rusya arasında varılan anlaşmaya göre erken seçimlere gidilecekti, ama devam eden çatışmalar sonucunda V. Yanukoviç hükümeti devrildi. Batılı güçler kazanmış, Rusya kaybetmiş oldu. Böylece Batılı sermaye Ukrayna'yı yeniden devraldı, ama bunun karşısında Rusya ne kadar susacağını Kırım'ı işgal girişimi ile gösterecektir.

İktidar değişiminden sonra Batılı güçler, destek çağrılarını güçlü bir biçimde dile getirirlerken, Rusya Ukrayna'ya mali desteği kestiğini açıkladı.


Amerikan emperyalizmi ve Avrupalı müttefikleri Ukrayna'daki iktidar değişimini başka amaçlar için de kullanacaklar; henüz nüfuz alanlarına katamadıkları eksi Sovyetler Birliği ülkelerinde istikrarsızlığı kışkırtmaya çalışacaklardır. Ukrayna onlar için bir fırsat oldu.


Ukrayna'da iktidar değişiminde ilerici bir yan yok. Ukrayna burjuvazisinin farklı kanatları arasında gerici bir iktidar savaşı yürütülmüş ve Rusya yanlısı kanat kaybederken, Batı yanlısı kanat kazanmıştır.


Açık ki Ukrayna'da yaşanmakta olan değişimde söz konusu olan ne iç sorunlardır ne demokrasi ve özgürlüktür ne de yolsuzluğa karşı mücadeledir. Şüphesiz ki, insanlar bu amaçla gösterilere katılmışlardır. Ama çatışmaların altında yatan esas neden Sovyetler Birliği'nin dağılmasından bu yana güç dengesinin bozulmamasından dolayı hep sürüncemede kalan jeopolitik hakimiyet sorunudur. Bu, emperyalist güçler arasında (Özellikle de ABD ve Rusya arasında) bir “it dalaşı”dır. Son dönemdeki hükümet ile muhalefet arasındaki çatışmalar her iki emperyalist blokun nihai sonuç almak istediklerini göstermekteydi. Hem Rusya hem de AB ve ABD iktidar mücadelesini kendi lehlerine sonuçlandırmak için baskılarını arttırmışlardı. Ukrayna hükümeti, Rusya'nın ambargo tehdidinden sonra bir sene önce AB ile ortaklık anlaşmasını imzalamamıştı. Rusya, Ukrayna'yı kısmi değil, esas nüfuz alanı içinde tutmayı, Avrasya'da hegemonya mücadelesinin doğrudan bir parçası yapmayı istemektedir. Buna karşın AB ve ABD göre Ukrayna, Batıya bağımlı kılınmalıdır ve bu bağımlılık ilişkileri üzerinden özellikle ABD'nin Avrasya jeopolitikasının temel dayanaklarından birisi olmalıdır. Sorunun arka planı bu jeopolitika olduğu için sorunun unsurları olan Ukrayna büyük burjuvazisinin Rus yanlısı fraksiyonu ile Batı yanlısı fraksiyonu arasındaki bu çatışmada ilerici bir yönün olamayacağı açıktır. Şöyle de diyebiliriz: Ukrayna'daki çatışmalar veya iktidar değişimi emperyalistler arası çelişkilerin; somutta da Rusya ile ABD ve AB arasındaki çelişkilerin keskinleşme derecesini göstermektedir. Aynı güçler yapılanmasını Suriye'de de görmekteyiz; bir taraftan Rusya ve gerici Esad rejimi, diğer taraftan ABD ve gerici muhalefet güçleri. Nasıl ki bu iç savaşta Suriye halklarının bir çıkarı yoksa, Ukrayna'da da Ukrayna halkının ve azınlık durumunda olanların bu iktidar dalaşında bir çıkarı yoktur.


Burjuvazinin her iki kanadı da kitleleri kendi çıkarlarına koşmaya, her iki emperyalist blokun çıkarları için kullanmaya çalışmışlardır. Ama gösterilere katılan insanlar, burjuvazinin kendi arasındaki iktidar için „it dalaşı“na katılmamışlardır. Onların gösterilere katılmalarının temel nedeni yaşam koşullarından, sürdürülen politikadan memnun olmadıklarını; demokratik haklara ve özgürlüklere yapılan saldırıları kabul etmeyeceklerini göstermek içindi.


Rojava'da veya gerici iç savaşların sürdürüldüğü her yerde olduğu gibi Ukrayna'da da demokrasi ve özgürlükten yana olan güçler her türlü emperyalist müdahaleye son verecekleri, onların yerli işbirlikçilerini alt edecekleri bir üçünü yol bulacaklardır. Gerçek demokrasi ve özgürlük için ancak bu yolda mücadele edilecektir.


Dayanışmamız ve desteğimiz Ukrayna işçi sınıfı ve emekçi yığınlarınadır.