Bu Benim Devrimimdir
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Bir süredir” Rojava'dayım. Parti göndermeseydi belki aklımdan bile geçmeyecekti. Bu da ufkumun ne kadar dar olduğunu gösteriyor. Devrimci olduğumda, “devrimcinin evi, yurdu olmaz” demişti bir yoldaş. Bu sözün anlamını ve derinliğini yeni kavrıyorum. Bende böylesine büyük ufuklar açılmasını partime borçluyum.

Burada her şeyi yaşayarak öğreniyorum. Partimizdeki ideolojik kanama ve amaç açıklığındaki bulanıklığın ne gibi sonuçları olduğunu yaşayarak öğrendim. Buradan örnek vermek istiyorum, amacı sadece savaşmak olan bir kadronun nasıl gerilediğini yaşayarak öğrendim. Işık yoldaşın dediği gibi, çözülme önce yaşamda başladı. Yeniyi anlama ve onu yaşamda inşa etme görevlerini yadsıma, ”ben savaşçıyım, savaşırım, gerisi beni ilgilendirmez” anlayışı, işleri küçümseme, söz-eylem tutarsızlığı... Savaşta da görüldü ki böyle bir anlayış ve kişilik savaşta da verilen görevi yapmada, tutması gereken mevziyi tutmada kendine göre davranmayı üretiyor... Çünkü savaş yüksek disiplin istiyor. En küçük bir boşluk, düzensizlik ağır sonuçlar açığa çıkarıyor. Yönetmeyi zorlaştırıyor. Savaşta her şeyi en uçta yaşıyorsun. Demir disiplin, amaç açıklığı ve ideolojik netlik, hızlı kopuşlara hazır olmak, ancak yaşamdaki duruşla mümkün. İnsan yaşamda ne ise, savaşta da aynı şekilde davranıyor.

Devrimin bana kattığı iki şeyin önemli olduğuna inanıyorum. Birincisi sağlamcı, özünde güvensiz yaklaşımlarım konusundadır. “Acaba” ile başlayan, “yapabilir miyim yapamaz mıyım” ile devam eden, biraz zorlanınca iradesizleşen, inisiyatif geliştiremeyen biriydim. Gelişimim önündeki bu en büyük engelle, zaafla kopuşmaya başladım. Şimdi daha özgüvenli ve inisiyatifliyim. Bu benim devrimimdir. Bu benim mücadeleci yönümü açığa çıkardı. Daha önce sorunlar çıkınca eleştirip söyleniyordum. Şimdi sorguluyorum, nedenlerini açığa çıkarıp onun kavgasını yürütüyorum, tartışıyorum. Çözüm imkanlarına odaklanıyorum.

İkincisi gelişim hattıma dair kararsızlıktır. Yani hangi alanda, nasıl bir görevde, hangi yönde gelişeceğim konusudur. Bugün anlıyorum ki insanın kendisine dair bir fikri olmalıdır. Yani, “ne görev olursa yaparım” dışında, kişi ne istiyor, ne yapacak hangi yönde gelişecek, bu konuda fikri olmalıdır. Bu benim için artık nettir. Politik askeri çalışmada komutanlaşmak istiyorum. Bu alan beni arındırıyor, özgürleştiriyor. Bendeki yeni insanı açığa çıkarıyor. Geçmişteki bireyciliğimin ne gibi sonuçlar açığa çıkardığını, nasıl bir engele dönüştüğünü, savaşta daha iyi anlıyorum. Işık yoldaş yazılarında yaşamın devrimcileşmesi üzerine duruyordu. Sistemin kendisini nasıl ürettiğini, onunla kopuşulmazsa ne gibi sonuçlar açığa çıkardığını ortaya koyuyordu. Bu kopuş insanlaşmadır. Çünkü kapitalizmde ne varsa onu insan benliğinden çıkardığınızda geriye yalnızca insan kalıyor.

Her yeni durum yeni engeller açığa çıkarıyor. Şu an en büyük engelim yavaş hareket etmemdir. Yeniyi örgütleme ve geliştirme konusunda hız kazanmam gerekiyor. Buna bir örnek dil öğrenmemdir. Bunun zorluğunu yaşıyorum. Kendimi iyi ifade edememe gibi. Şimdi Kürt halkının yaşadığı acıları daha iyi anlıyorum. İnsan yaşamayınca yeterince hissetmiyor acıları.

Diğer bir konu ise girişkenliktir. Devrimci girişkenlik, yani bir şeyin gerekli olduğunu öğrenince hızla harekete geçmek. Örneğin araba kullanmak. Ya da bir şeyi görünce onu öğrenmeye çalışmamdır. Bu konuda daha önce yoldaşlar beni tutuk olmakla eleştiriyorlardı. İlk zamanlar bir anlam verememiştim. Şimdi anlıyorum ki bu eksiklik insanı köreltiyor. Bu engeli yıkıp cüreti kuşanmak zorundayım. Hız da bununla birlikte gelecektir. Yaşamın bütünlüğünün duyguda, düşüncede ve pratikte gelişeceğine inanıyorum.

A. Rojavalı

 

 

Arşiv

 

2019
Aralık Kasım
Temmuz Mayıs
2018
Ekim Ocak
2017
Kasım Ağustos
Mayıs Şubat
2016
Eylül Temmuz

 

Bu Benim Devrimimdir
fc Share on Twitter
 

Bir süredir” Rojava'dayım. Parti göndermeseydi belki aklımdan bile geçmeyecekti. Bu da ufkumun ne kadar dar olduğunu gösteriyor. Devrimci olduğumda, “devrimcinin evi, yurdu olmaz” demişti bir yoldaş. Bu sözün anlamını ve derinliğini yeni kavrıyorum. Bende böylesine büyük ufuklar açılmasını partime borçluyum.

Burada her şeyi yaşayarak öğreniyorum. Partimizdeki ideolojik kanama ve amaç açıklığındaki bulanıklığın ne gibi sonuçları olduğunu yaşayarak öğrendim. Buradan örnek vermek istiyorum, amacı sadece savaşmak olan bir kadronun nasıl gerilediğini yaşayarak öğrendim. Işık yoldaşın dediği gibi, çözülme önce yaşamda başladı. Yeniyi anlama ve onu yaşamda inşa etme görevlerini yadsıma, ”ben savaşçıyım, savaşırım, gerisi beni ilgilendirmez” anlayışı, işleri küçümseme, söz-eylem tutarsızlığı... Savaşta da görüldü ki böyle bir anlayış ve kişilik savaşta da verilen görevi yapmada, tutması gereken mevziyi tutmada kendine göre davranmayı üretiyor... Çünkü savaş yüksek disiplin istiyor. En küçük bir boşluk, düzensizlik ağır sonuçlar açığa çıkarıyor. Yönetmeyi zorlaştırıyor. Savaşta her şeyi en uçta yaşıyorsun. Demir disiplin, amaç açıklığı ve ideolojik netlik, hızlı kopuşlara hazır olmak, ancak yaşamdaki duruşla mümkün. İnsan yaşamda ne ise, savaşta da aynı şekilde davranıyor.

Devrimin bana kattığı iki şeyin önemli olduğuna inanıyorum. Birincisi sağlamcı, özünde güvensiz yaklaşımlarım konusundadır. “Acaba” ile başlayan, “yapabilir miyim yapamaz mıyım” ile devam eden, biraz zorlanınca iradesizleşen, inisiyatif geliştiremeyen biriydim. Gelişimim önündeki bu en büyük engelle, zaafla kopuşmaya başladım. Şimdi daha özgüvenli ve inisiyatifliyim. Bu benim devrimimdir. Bu benim mücadeleci yönümü açığa çıkardı. Daha önce sorunlar çıkınca eleştirip söyleniyordum. Şimdi sorguluyorum, nedenlerini açığa çıkarıp onun kavgasını yürütüyorum, tartışıyorum. Çözüm imkanlarına odaklanıyorum.

İkincisi gelişim hattıma dair kararsızlıktır. Yani hangi alanda, nasıl bir görevde, hangi yönde gelişeceğim konusudur. Bugün anlıyorum ki insanın kendisine dair bir fikri olmalıdır. Yani, “ne görev olursa yaparım” dışında, kişi ne istiyor, ne yapacak hangi yönde gelişecek, bu konuda fikri olmalıdır. Bu benim için artık nettir. Politik askeri çalışmada komutanlaşmak istiyorum. Bu alan beni arındırıyor, özgürleştiriyor. Bendeki yeni insanı açığa çıkarıyor. Geçmişteki bireyciliğimin ne gibi sonuçlar açığa çıkardığını, nasıl bir engele dönüştüğünü, savaşta daha iyi anlıyorum. Işık yoldaş yazılarında yaşamın devrimcileşmesi üzerine duruyordu. Sistemin kendisini nasıl ürettiğini, onunla kopuşulmazsa ne gibi sonuçlar açığa çıkardığını ortaya koyuyordu. Bu kopuş insanlaşmadır. Çünkü kapitalizmde ne varsa onu insan benliğinden çıkardığınızda geriye yalnızca insan kalıyor.

Her yeni durum yeni engeller açığa çıkarıyor. Şu an en büyük engelim yavaş hareket etmemdir. Yeniyi örgütleme ve geliştirme konusunda hız kazanmam gerekiyor. Buna bir örnek dil öğrenmemdir. Bunun zorluğunu yaşıyorum. Kendimi iyi ifade edememe gibi. Şimdi Kürt halkının yaşadığı acıları daha iyi anlıyorum. İnsan yaşamayınca yeterince hissetmiyor acıları.

Diğer bir konu ise girişkenliktir. Devrimci girişkenlik, yani bir şeyin gerekli olduğunu öğrenince hızla harekete geçmek. Örneğin araba kullanmak. Ya da bir şeyi görünce onu öğrenmeye çalışmamdır. Bu konuda daha önce yoldaşlar beni tutuk olmakla eleştiriyorlardı. İlk zamanlar bir anlam verememiştim. Şimdi anlıyorum ki bu eksiklik insanı köreltiyor. Bu engeli yıkıp cüreti kuşanmak zorundayım. Hız da bununla birlikte gelecektir. Yaşamın bütünlüğünün duyguda, düşüncede ve pratikte gelişeceğine inanıyorum.

A. Rojavalı