Cumhurbaşkanlığı Seçimleri:Karamsarlık Yok Demokratik Cephe Var
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

01 Ağustos 2014 / Enternasyonal Bülten / Sayı: 142


Cumhurbaşkanlığı seçimleri ilk defa gerçekleşiyor. Başbakan Erdoğan,kısmi Anayasa değişikliğiyle seçim yoluyla cumhurbaşkanını belirlemeyi, başkanlık rejimine geçişin ön adımı olarak atmıştı.

 

İkinci adımı muhtemel yeni burjuva anayasasıyla atacağını, yürütme yetkisini devletbaşkanlığının elinde toplayacağını hesaplıyordu. Fakat yeni anayasayı yapamayıınca veya yapmaktan vazgeçince “seçilmiş cumhurbaşkanı” otoritesiyle de fakto başkanlık rejimine geçmeyi planlıyor.


10 Ağustos oy verme günü. 3 aday yarışıyor. Daha fazla aday çıkamıyor, Çünkü cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yalnızca parlamentoda 20 ve üzeri milletvekiline sahip partiler parlamento grubu kuarbiliyor ve cumhurbaşkanlığına aday gösterebiliyor. Parlamento seçimlerindeki%10 baraj engeline benzer bir engel de cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki bu engel.


3 aday olmasına rağmen gerçekte iki karşıt cephe mücadele yürütüyor.

 

AKP'nin adayı Başbakan Erdoğan ile MHP-CHP'nin ortak adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, ayrıntı farklar dışında anahatlarıyla aynı gerici çizginin temsilcileridirler. İhsanoğlu, Erdoğan'ın milliyetçi dozu daha yüksek biçimidir.

 

Bu gerici faşizan cepheye karşı, HDK-HDP'nin adayı Selahattin Demirtaş, ilerici güçlerin, ezilenlerin temsilcisidir.

 

Demirtaş etrafında yürütülen kampanya, halklara ve değişik inançtan topluluklara, emekçi sınıflara demokratik sosyal haklar temelinde bir program ileri sürülerek yapılıyor. Şovenizm-muhafazakarlık ve kapitalist bireyciliğin etkisindeki halk kitleleri üzerinde önemli izler bırakıyor. Burjuva gericiliği ve faşizmi karşısında, emekçi ve ezilen sınıflara, etrafında toplanacakları alternatif bir odak sunuyor. Daha doğrusu kitle mücadeleleriyle oluşturulan bu odağı, seçim süreçlerindeki çalışma ve mücadeleyle genişletip yaygınlaştırıyor. Seçim sonrasının kitle hareketine daha geniş katılım imkanı hazırlıyor.

 

Öte yandan demokratik cephenin halklarımıza sunduğu bu saflaşma, onyıllardır Türk emekçilerinde oluşturulmuş Kürt düşmanı şovenizmi geriletiyor. Bu açıdan da demokratik güçlerin büyümesine önemli olanak sunuyor. İyi koku alan köpek gibi bu durumu sezen AKP iktidarı, faşist güçlerin linç saldırılarını teşvik etti, kışkırttı. Faşist güçler Karadeniz bölgesinde birçok ilde demokratik cephenin çalışmasını yapan kadrolara saldırdılar. En son olarak İstanbul'un bir semtinde AKP iktidarı aşırı islamcı güçleri silahlı sopalı olarak HDP binasına saldırttı. Birçok yoldaş yaralandı. Bu Rojava Devrimini canbedeli mücadeleyle koruyanlardan intikam alma saldırısıdır. Yanısıra Erdoğan diktatörünün Haziran ayaklanmasına karşı islami muhafzakar güçlerden paramiliter faşist güçler oluşturma çabasının bir ürünüdür .

 

Halkların, ilerici ve devrimci güçlerin oluşturduğu demokratik cephenin adayı Demirtaş etrafındaki demokratik mücadele kampanyasının prop-ajit dili dili de kitlelerin basitçe anlayacağı halk dili yönünde gelişiyor. Kampanyanın kadro ve sempatizanları halk diliyle talepleri ve programı anlatmayı öğreniyorlar.

 

Çünkü kampanyaya Demirtaş dışında da, HDP'nin başta Eş Genelbaşkanı Figen Yüksekdağ olmak üzere, HDP'nin kadrolatrının yanısıra artan sayıda yeni gönüllüler katılıyor. HDP'nin saflarını genişletiyor, kitle çalışmasında deney kazanıyor ve prop-ajit dilini halkın anlayacağı biçimde geliştirmeyi öğreniyorlar.

 

HDP'nin seçim kampanyası ve mücadelesi, aynı zamanda Haziran ayaklanmasına katılan güçlere umutlarını seçimler alanında da koruma kapısı ve ışığıdır. Çünkü bilinç geriliği nedeniyle, Erdoğan'dan kurtulmak için kötünün iyisine oy verme tavrının bu güçler içinde egemen kılınmaya çalışıldığı ortamda, bu güçlerin seçimlerde karamsarlığa itildiği koşullarda, onlara tutarlı demokratik alternatif sunuyor özgürlükler haklar için kampanya örneği gösteriyor, demokratik güçlerin bu alnda da güçleneceğini kanıtlayarak umutlarını artırıyor.


Seçimler bölgede Sunni-Şii gerici çatışmasıının şiddetlendirildiği ama buna karşı Rojava'da Devrimin kendisini savunma kararlılığını yükselttiği ve halklara alternatif sunarak umut verdiği zamanda gerçekleşiyor. AKP iktidarı, emperyalistlerle, Suudi kralı ve Arap emirlikleriyle birlikte sunni eksenin gerici savaşını şiddetlendirerek bölgede iflas eden politikasını bu yolla etki sağlayarak kurtarmaya çalışıyor. Rojava Devrimine karşı islami gerici güçlerin savaşını örgütleyip kışkırtıyor.

 

Demokratik cephe, Rojava Devriminin savunucusu olarak, bölgede de halkların demokratik ve antiemperyalist cephesinin bir parçasıdır. Bu mücadelenin önümüzdeki süreçte geliştirilmesine katkıda bulunuyor.

 

Seçim sürecindeki mücadelede de güç biriktirerek, etkisi genişleyerek çıkacak olan demokratik cephe, sonraki süreçte içte ve bölgede mücadeleyi yükseltecektir.

 

Umut ayakta çünkü yükselen demokratik cephe var, HDP var.


 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

Cumhurbaşkanlığı Seçimleri:Karamsarlık Yok Demokratik Cephe Var
fc Share on Twitter
 

01 Ağustos 2014 / Enternasyonal Bülten / Sayı: 142


Cumhurbaşkanlığı seçimleri ilk defa gerçekleşiyor. Başbakan Erdoğan,kısmi Anayasa değişikliğiyle seçim yoluyla cumhurbaşkanını belirlemeyi, başkanlık rejimine geçişin ön adımı olarak atmıştı.

 

İkinci adımı muhtemel yeni burjuva anayasasıyla atacağını, yürütme yetkisini devletbaşkanlığının elinde toplayacağını hesaplıyordu. Fakat yeni anayasayı yapamayıınca veya yapmaktan vazgeçince “seçilmiş cumhurbaşkanı” otoritesiyle de fakto başkanlık rejimine geçmeyi planlıyor.


10 Ağustos oy verme günü. 3 aday yarışıyor. Daha fazla aday çıkamıyor, Çünkü cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yalnızca parlamentoda 20 ve üzeri milletvekiline sahip partiler parlamento grubu kuarbiliyor ve cumhurbaşkanlığına aday gösterebiliyor. Parlamento seçimlerindeki%10 baraj engeline benzer bir engel de cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki bu engel.


3 aday olmasına rağmen gerçekte iki karşıt cephe mücadele yürütüyor.

 

AKP'nin adayı Başbakan Erdoğan ile MHP-CHP'nin ortak adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, ayrıntı farklar dışında anahatlarıyla aynı gerici çizginin temsilcileridirler. İhsanoğlu, Erdoğan'ın milliyetçi dozu daha yüksek biçimidir.

 

Bu gerici faşizan cepheye karşı, HDK-HDP'nin adayı Selahattin Demirtaş, ilerici güçlerin, ezilenlerin temsilcisidir.

 

Demirtaş etrafında yürütülen kampanya, halklara ve değişik inançtan topluluklara, emekçi sınıflara demokratik sosyal haklar temelinde bir program ileri sürülerek yapılıyor. Şovenizm-muhafazakarlık ve kapitalist bireyciliğin etkisindeki halk kitleleri üzerinde önemli izler bırakıyor. Burjuva gericiliği ve faşizmi karşısında, emekçi ve ezilen sınıflara, etrafında toplanacakları alternatif bir odak sunuyor. Daha doğrusu kitle mücadeleleriyle oluşturulan bu odağı, seçim süreçlerindeki çalışma ve mücadeleyle genişletip yaygınlaştırıyor. Seçim sonrasının kitle hareketine daha geniş katılım imkanı hazırlıyor.

 

Öte yandan demokratik cephenin halklarımıza sunduğu bu saflaşma, onyıllardır Türk emekçilerinde oluşturulmuş Kürt düşmanı şovenizmi geriletiyor. Bu açıdan da demokratik güçlerin büyümesine önemli olanak sunuyor. İyi koku alan köpek gibi bu durumu sezen AKP iktidarı, faşist güçlerin linç saldırılarını teşvik etti, kışkırttı. Faşist güçler Karadeniz bölgesinde birçok ilde demokratik cephenin çalışmasını yapan kadrolara saldırdılar. En son olarak İstanbul'un bir semtinde AKP iktidarı aşırı islamcı güçleri silahlı sopalı olarak HDP binasına saldırttı. Birçok yoldaş yaralandı. Bu Rojava Devrimini canbedeli mücadeleyle koruyanlardan intikam alma saldırısıdır. Yanısıra Erdoğan diktatörünün Haziran ayaklanmasına karşı islami muhafzakar güçlerden paramiliter faşist güçler oluşturma çabasının bir ürünüdür .

 

Halkların, ilerici ve devrimci güçlerin oluşturduğu demokratik cephenin adayı Demirtaş etrafındaki demokratik mücadele kampanyasının prop-ajit dili dili de kitlelerin basitçe anlayacağı halk dili yönünde gelişiyor. Kampanyanın kadro ve sempatizanları halk diliyle talepleri ve programı anlatmayı öğreniyorlar.

 

Çünkü kampanyaya Demirtaş dışında da, HDP'nin başta Eş Genelbaşkanı Figen Yüksekdağ olmak üzere, HDP'nin kadrolatrının yanısıra artan sayıda yeni gönüllüler katılıyor. HDP'nin saflarını genişletiyor, kitle çalışmasında deney kazanıyor ve prop-ajit dilini halkın anlayacağı biçimde geliştirmeyi öğreniyorlar.

 

HDP'nin seçim kampanyası ve mücadelesi, aynı zamanda Haziran ayaklanmasına katılan güçlere umutlarını seçimler alanında da koruma kapısı ve ışığıdır. Çünkü bilinç geriliği nedeniyle, Erdoğan'dan kurtulmak için kötünün iyisine oy verme tavrının bu güçler içinde egemen kılınmaya çalışıldığı ortamda, bu güçlerin seçimlerde karamsarlığa itildiği koşullarda, onlara tutarlı demokratik alternatif sunuyor özgürlükler haklar için kampanya örneği gösteriyor, demokratik güçlerin bu alnda da güçleneceğini kanıtlayarak umutlarını artırıyor.


Seçimler bölgede Sunni-Şii gerici çatışmasıının şiddetlendirildiği ama buna karşı Rojava'da Devrimin kendisini savunma kararlılığını yükselttiği ve halklara alternatif sunarak umut verdiği zamanda gerçekleşiyor. AKP iktidarı, emperyalistlerle, Suudi kralı ve Arap emirlikleriyle birlikte sunni eksenin gerici savaşını şiddetlendirerek bölgede iflas eden politikasını bu yolla etki sağlayarak kurtarmaya çalışıyor. Rojava Devrimine karşı islami gerici güçlerin savaşını örgütleyip kışkırtıyor.

 

Demokratik cephe, Rojava Devriminin savunucusu olarak, bölgede de halkların demokratik ve antiemperyalist cephesinin bir parçasıdır. Bu mücadelenin önümüzdeki süreçte geliştirilmesine katkıda bulunuyor.

 

Seçim sürecindeki mücadelede de güç biriktirerek, etkisi genişleyerek çıkacak olan demokratik cephe, sonraki süreçte içte ve bölgede mücadeleyi yükseltecektir.

 

Umut ayakta çünkü yükselen demokratik cephe var, HDP var.