KOBANÉ DİRENİŞİ VE ANKARA'NIN SAVAŞ TEZKERESİ
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

01 Ekim 2014 / Enternasyonal Bülten / Sayı: 144


15 Eylül'den bu yana Kobané kenti İD(İslam Devleti) güçlerinin saldırısı ve kuşatması altında.
İD güçleri, Musul'da Irak ordusundan, Heseke'de Suriye alaylarından ele geçirdikleri tank, top, NATO ve Rus füzeleriyle Kobané'ye saldırıya geçtiler.
Kobané Kuzey Suriye'deki Rojava Devrimi'ni başlatan kent. Afrin ve Cezire kantonlarından uzakta ortadaki kanton. İD ağır silahlarla Kobané'yi düşürerek Rojava Devrimi'nin intikamını almak ve onu yenilgiye uğratmak istiyor.
YPG(Halk Savunma Güçleri), bu yılın Mart ayından bu yana Rojava özerk bölgelerine yönelik İD'in yoğunlaşan saldırılarını geri püskürtmeyi, İD'nin işgal ettiği köyleri geri almayı başarmıştı.
İD, Musul fethinden sonra, açıklamasının tersine Bağdat'a değil, Şengal Ezidi Kürtleri, Maxmur kampı Kürtleri ve Rojava üzerine yürüdü. Hem de önemli bir avantajla, elde ettiği ağır silah üstünlüğüyle. İD güçleri, önce Rojava'dan Şengal ve Güney Kürdistan'a uzanan güvenlik koridoru üzerindeki Cezaa'ya saldırdılar ama YPG'nin kahramanca direnişyle yenilgiye uğratıldılar.
Kobané diğer kantonlardan uzaklığı ve aradaki Arap yerleşimlerinde İD askeri üsleri nedeniyle silah edinme imkanına sahip değildi. Bu avantajlarla İD güçleri Kobané özerk bölgesine saldırdı. YPG güçleri köylerden sivil halkı ağır silah saldırılarından kurtarmak için geri çektiler. Çatışa çatışa aşırı silah eşitsizliği nedeniyle Kobané kentine çekilmek zorunda kaldılar.
Suriye içinde doğu-batı ve güney'den saldıran İD güçlerine, Kuzey'de Türkiye sınırından Türk hükümeti silah, cephane ve militan akışına izin vererek yardımcı oldu.
YPG güçleri, 20 gün boyunca aşırı silah eşitsizliğine rağmen kahramanca direnerek İD güçlerine ağır darbeler indiriyorlar. Kadın ve erkek savaşçıları feda eylemleri gerçekleştirerek daha büyük darbe vuruyor. Kobané içine İD güçlerini sokmamaya ve girerlerse İD güçlerini yoketmeyi hedefleyen savaş taktikleri uyguluyorlar. YPG direnişini Stalingrad ve Leningrad direnişlerine benzetiyor. Bölge halklarının devrimci ve ilerici güçleri de bu benzetmeyi tekrarlıyorlar.
Gerçekten Kobané direnişi Rojava Devrimi için kader tayineden direniştir ve Kürt halkımızın Stalingrad'ıdır. Son savaşçısı şehit düşene değin devrimciler Kobané'yi barbar İD sürülerine terketmeyecekler. İD güçlerini Kobané'de mezara gömecekler.

Ankara Rojava Devrimi'ni İD Eliyle ve Savaşla Ezmek İstiyor
AKP iktidarı, Suriye gerici iç savaşı başladığında “Suriye iç sorunumuzdur” diyerek kuzeyini işgal ederek Kürtleri ezmek istedi. Rojava Devrimi'ni ve  önderliğini savaş sebebi saydı. Uluslararası çekişme işgale izin vermeyince yıpratıcı savaşı sadece Esad'a karşı değil Kürtlere karşı da yürüttü. Önce  ÖSO ve El Kaide yanlısı Nusra çetelerini sonra daha barbar İD çetelerini Kürtlere ve Rojava halklarına saldırttı.
İD'nin Kobané'yi 15 Eylül'den beri kuşatması sürecinde, Türkiye sınırından İD askeri militanlarının girişini sağladı. Trenle onlara askeri malzeme taşıdı. Kirli savaşta kullandığı kontrgerilla görevlilerini İD'ye yardıma gönderdi. Sınırda Kobané halkıyla dayanışma eylemindeki kitleye saldırdı ve iki köyü boşaltarak İD sürülerinin  Kuzey'den de Kobané'ye rahatça saldırmasını sağlamaya çalıştı.
Rojava Özerk Bölgesi lideri Salih Müslim'le görüşmede, üç şart dayatarak “Türkiye üzerinden Kobané'ye silah aktarılması” talebini reddetti. Dayattığı şartlar; 'a)Rojava Özerklikten vazgeçmeli, b) PYD (Demokratik Birlik Partisi- Rojav Devrimi'nin öncü partisi) PKK ile bağlantısını kesmeli ve c)PYD-YPG, Suriye'de silahlı muhalefet cephesine katılarak Esad rejimine karşı savaşmalı'
Ankara, bütün bunları dayatarak Kobané'ye silah aktarılmasını engelledi.
Bütün bunları yaptığı aynı süreçte, emperyalist güçlerin İD'ne hava saldırısı kararına ilişkin  Ankara zikzak çizen politika izledi. Galler'de NATO toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan NATO'ya üye devletlerin çekirdek ittifakı kararına katıldı. Ardından Suudi Arabistan'da ABD liderliğinde bölge Sunni mezhebinden devletlerin toplantısındaki karara çekimser kaldı. Erdoğan'ın ABD'de  kulağı bükülünce Ankara yeniden tavır değiştirerek İD'ye savaş kararına katıldı. Fakat bu kez de, Suriye'nin Kuzeyi/Rojava'da “tampon/uçuşa yasak/güvenli bölge” kurma(Erdoğan), 'Türkiye'nin İD'ye karşı  kara savaşına katılması için Esad'ın düşürülmmesi hedeflenmeli'(Başbakan Davutoğlu) şartlarını ileri sürüyor. Erdoğan'ın sınır kenti Gaziantep'te konuşmasında sevinerek ifade ettiği “Kobané düştü, düşüyor” gerçekleşmeyince,  barbar İD katliamcıları  YPG'yi yenemeyince, Rojava'ya askeri birikler sokmanın yeniden yollarını arıyor. Emperyal yayılmadan vazgeçmiyor.
2 Ekim'de Parlamento'da savaş tezkeresini onaylatan Erdoğan ve partisi, bu tezkere vesilesiyle Genelkurmay Başkanı'ndan birifing aldı. Brifingde, 'güvenli bölge'/uçuş yasağı ve 3 tugay askerle Rojava Özerk bölgelerini işgal ederek, Suriye rejiminin olası hava saldırılarından da koruma planı ortaya kondu. Erdoğan ve çömezi Başbakan Davutoğlu şimdi bunu halka benimsetmeye çalışıyorlar.
Ankara'nın  Rojava Devrimi'ni İD'ye ezdirme ve ve savaşla  ezme oyununa karşı, Kuzey Kürdistan halkı kent ve kasabalarda Kürtçe adıyla Serhildanları(genel direniş) yükseltti. Başta Amed(Diyarbakır) olmak üzere, başlıca Kuzey Kürdistan kentlerinde yüzbinler eyleme geçti. AKP (Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın partisi) diktatörlüğü, Amed, Van ve diğer bazı Kürt illerinde sokağa çıkma yasağı ilan ederek, yoğun polis terörüyle ve Kürt illerindeki islamcı kontrgerilla örgütü Hizbullah çetelerinin silahlı saldırısıyla -8 Ekim tarihine kadar- en az 10 yurtseveri öldürerek, onlarcasını yaralayarak mücadeleyi kırmaya çalışıyor. Ağır yaralananlar arasında Marksist Leninist Komünistler de var.
Türkiye kentlerinde ise tüm demokratik güçler ile Kürt ulusal özgürlük hareketi, Kobani Özerk bölgesindeki devrimci direnişle dayanışmak için,  birleşik eylemleri yükselttiler. Burada da faşist MHP güçlerinin linç ve polisin kimyasal gaz saldırısını kullanarak AKP iktidarı mücadeleyi kırmaya çalışıyor. Fakat halklarımızın ilerici ve devrimci güçleri bu saldırganlığa boyun eğmeyerek direnişi sürdürüyor. 8-9 Ekim tarihlerinde ilerici Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu 2 günlük iş bırakarak mücadeleye katılıyor.
Avrupa kentlerinde de Kürt demokratik hareketinin güçleri ile Marksist Leninist Komünistler başta gelmek üzere devrimci ve demokratik güçler Kobané direnişiyle dayanışma eylemlerini yaygınca sürdürüyorlar.

ABD İD'ni Bahane Ederek Suriye'ye Doğrudan Savaşı Deniyor
ABD liderliğindeki emperyalist ve bölge gerici devletlerinin İD'ye karşı savaş kararı, İD'i bahane ediyor. Amacı Suriye'ye doğrudan  savaşla girmek. ABD ve Fransız emperyalistleri İD güçlerine daha çok Irak'ta hava saldırları düzenlerken, Suriye'de etkisiz bazı hava saldırıları düzenlediler.İD'in Kobané'de Rojava Devrimi'nin güçlerine ağır darbeler indirmesini bekleyip ondan sonra İD'den kurtarıcı rolüyle Suriye'ye doğrudan savaşı önce yoğun hava saldırılarılarıyla başlatma taktiği izliyorlar. Nitekim ABD emperyalizminin dış bakan sözcüsü Psaki, “önceliğimiz Kobané değil” diyerek gerçeği ifade etti. Önceliği Kobané olmayan hava saldırılarıyla başlatacakları doğrudan savaşı, İD'in barbarlığını kullanarak meşrulaştırmayı hesap ediyorlar. Sonrasında ise işbirlikçileri bölge gerici devlerlerinin ordularıyla kara savaşını tartışacaklar. Bu noktada Ankara şimdiden kara savaşını öneriyor ve bunu gönüllüce üstlenip kendi koşullarını dayatıyor. Yukarıda değindiğimiz koşullar, birinci olarak Rojava Devrimi'ni ezecek Suriye'nin kuzeyini işgali kapsıyor. Ayrıca  Esad rejimini devirmeyi özellikle Ankara şart koşuyor. ABD'yle birlikte gerici silahlı muhalif güçleri yeniden silahlandırıp savaşa sürmeyi de kapsıyor.


Bütün bu emperyalist ve bölge gerici devletlerinin kanlı hesapları sürerken, İD'in, tanklar,toplar, füzelerle saldırdığı Kobané devrimci güçleri, içinde partimiz MLKP savaşçılarının da yeraldığı YPG, destansı direnişi sürdürüyor. 8 Ekim itibariyle 23 gündür, yüzlerce şehit vererek-partimiz MLKP Kobané'de bir savaşçısını şehit verdi-ve feda eylemleri gerçekleştirerek YPG, İD barbarlarına karşı, aşırı silah eşitsizliğine rağmen yenilmeyeceğini kanıtlıyor.
Kobané direnişi, Rojava Devrimi'ni İD eliyle boğazlamak isteyen bölge gerici devletleri, özellikle sömürgeci Ankara ile emperyalistlere karşı kader tayinedici direniştir. Bölge devriminin kilometre taşıdır.
Dünyanın bütün ilerici ve devrimci güçleri enternasyonalist dayanışma eylemleriyle Kobané direnişini desteklemelidir. 

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

KOBANÉ DİRENİŞİ VE ANKARA'NIN SAVAŞ TEZKERESİ
fc Share on Twitter
 

01 Ekim 2014 / Enternasyonal Bülten / Sayı: 144


15 Eylül'den bu yana Kobané kenti İD(İslam Devleti) güçlerinin saldırısı ve kuşatması altında.
İD güçleri, Musul'da Irak ordusundan, Heseke'de Suriye alaylarından ele geçirdikleri tank, top, NATO ve Rus füzeleriyle Kobané'ye saldırıya geçtiler.
Kobané Kuzey Suriye'deki Rojava Devrimi'ni başlatan kent. Afrin ve Cezire kantonlarından uzakta ortadaki kanton. İD ağır silahlarla Kobané'yi düşürerek Rojava Devrimi'nin intikamını almak ve onu yenilgiye uğratmak istiyor.
YPG(Halk Savunma Güçleri), bu yılın Mart ayından bu yana Rojava özerk bölgelerine yönelik İD'in yoğunlaşan saldırılarını geri püskürtmeyi, İD'nin işgal ettiği köyleri geri almayı başarmıştı.
İD, Musul fethinden sonra, açıklamasının tersine Bağdat'a değil, Şengal Ezidi Kürtleri, Maxmur kampı Kürtleri ve Rojava üzerine yürüdü. Hem de önemli bir avantajla, elde ettiği ağır silah üstünlüğüyle. İD güçleri, önce Rojava'dan Şengal ve Güney Kürdistan'a uzanan güvenlik koridoru üzerindeki Cezaa'ya saldırdılar ama YPG'nin kahramanca direnişyle yenilgiye uğratıldılar.
Kobané diğer kantonlardan uzaklığı ve aradaki Arap yerleşimlerinde İD askeri üsleri nedeniyle silah edinme imkanına sahip değildi. Bu avantajlarla İD güçleri Kobané özerk bölgesine saldırdı. YPG güçleri köylerden sivil halkı ağır silah saldırılarından kurtarmak için geri çektiler. Çatışa çatışa aşırı silah eşitsizliği nedeniyle Kobané kentine çekilmek zorunda kaldılar.
Suriye içinde doğu-batı ve güney'den saldıran İD güçlerine, Kuzey'de Türkiye sınırından Türk hükümeti silah, cephane ve militan akışına izin vererek yardımcı oldu.
YPG güçleri, 20 gün boyunca aşırı silah eşitsizliğine rağmen kahramanca direnerek İD güçlerine ağır darbeler indiriyorlar. Kadın ve erkek savaşçıları feda eylemleri gerçekleştirerek daha büyük darbe vuruyor. Kobané içine İD güçlerini sokmamaya ve girerlerse İD güçlerini yoketmeyi hedefleyen savaş taktikleri uyguluyorlar. YPG direnişini Stalingrad ve Leningrad direnişlerine benzetiyor. Bölge halklarının devrimci ve ilerici güçleri de bu benzetmeyi tekrarlıyorlar.
Gerçekten Kobané direnişi Rojava Devrimi için kader tayineden direniştir ve Kürt halkımızın Stalingrad'ıdır. Son savaşçısı şehit düşene değin devrimciler Kobané'yi barbar İD sürülerine terketmeyecekler. İD güçlerini Kobané'de mezara gömecekler.

Ankara Rojava Devrimi'ni İD Eliyle ve Savaşla Ezmek İstiyor
AKP iktidarı, Suriye gerici iç savaşı başladığında “Suriye iç sorunumuzdur” diyerek kuzeyini işgal ederek Kürtleri ezmek istedi. Rojava Devrimi'ni ve  önderliğini savaş sebebi saydı. Uluslararası çekişme işgale izin vermeyince yıpratıcı savaşı sadece Esad'a karşı değil Kürtlere karşı da yürüttü. Önce  ÖSO ve El Kaide yanlısı Nusra çetelerini sonra daha barbar İD çetelerini Kürtlere ve Rojava halklarına saldırttı.
İD'nin Kobané'yi 15 Eylül'den beri kuşatması sürecinde, Türkiye sınırından İD askeri militanlarının girişini sağladı. Trenle onlara askeri malzeme taşıdı. Kirli savaşta kullandığı kontrgerilla görevlilerini İD'ye yardıma gönderdi. Sınırda Kobané halkıyla dayanışma eylemindeki kitleye saldırdı ve iki köyü boşaltarak İD sürülerinin  Kuzey'den de Kobané'ye rahatça saldırmasını sağlamaya çalıştı.
Rojava Özerk Bölgesi lideri Salih Müslim'le görüşmede, üç şart dayatarak “Türkiye üzerinden Kobané'ye silah aktarılması” talebini reddetti. Dayattığı şartlar; 'a)Rojava Özerklikten vazgeçmeli, b) PYD (Demokratik Birlik Partisi- Rojav Devrimi'nin öncü partisi) PKK ile bağlantısını kesmeli ve c)PYD-YPG, Suriye'de silahlı muhalefet cephesine katılarak Esad rejimine karşı savaşmalı'
Ankara, bütün bunları dayatarak Kobané'ye silah aktarılmasını engelledi.
Bütün bunları yaptığı aynı süreçte, emperyalist güçlerin İD'ne hava saldırısı kararına ilişkin  Ankara zikzak çizen politika izledi. Galler'de NATO toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan NATO'ya üye devletlerin çekirdek ittifakı kararına katıldı. Ardından Suudi Arabistan'da ABD liderliğinde bölge Sunni mezhebinden devletlerin toplantısındaki karara çekimser kaldı. Erdoğan'ın ABD'de  kulağı bükülünce Ankara yeniden tavır değiştirerek İD'ye savaş kararına katıldı. Fakat bu kez de, Suriye'nin Kuzeyi/Rojava'da “tampon/uçuşa yasak/güvenli bölge” kurma(Erdoğan), 'Türkiye'nin İD'ye karşı  kara savaşına katılması için Esad'ın düşürülmmesi hedeflenmeli'(Başbakan Davutoğlu) şartlarını ileri sürüyor. Erdoğan'ın sınır kenti Gaziantep'te konuşmasında sevinerek ifade ettiği “Kobané düştü, düşüyor” gerçekleşmeyince,  barbar İD katliamcıları  YPG'yi yenemeyince, Rojava'ya askeri birikler sokmanın yeniden yollarını arıyor. Emperyal yayılmadan vazgeçmiyor.
2 Ekim'de Parlamento'da savaş tezkeresini onaylatan Erdoğan ve partisi, bu tezkere vesilesiyle Genelkurmay Başkanı'ndan birifing aldı. Brifingde, 'güvenli bölge'/uçuş yasağı ve 3 tugay askerle Rojava Özerk bölgelerini işgal ederek, Suriye rejiminin olası hava saldırılarından da koruma planı ortaya kondu. Erdoğan ve çömezi Başbakan Davutoğlu şimdi bunu halka benimsetmeye çalışıyorlar.
Ankara'nın  Rojava Devrimi'ni İD'ye ezdirme ve ve savaşla  ezme oyununa karşı, Kuzey Kürdistan halkı kent ve kasabalarda Kürtçe adıyla Serhildanları(genel direniş) yükseltti. Başta Amed(Diyarbakır) olmak üzere, başlıca Kuzey Kürdistan kentlerinde yüzbinler eyleme geçti. AKP (Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın partisi) diktatörlüğü, Amed, Van ve diğer bazı Kürt illerinde sokağa çıkma yasağı ilan ederek, yoğun polis terörüyle ve Kürt illerindeki islamcı kontrgerilla örgütü Hizbullah çetelerinin silahlı saldırısıyla -8 Ekim tarihine kadar- en az 10 yurtseveri öldürerek, onlarcasını yaralayarak mücadeleyi kırmaya çalışıyor. Ağır yaralananlar arasında Marksist Leninist Komünistler de var.
Türkiye kentlerinde ise tüm demokratik güçler ile Kürt ulusal özgürlük hareketi, Kobani Özerk bölgesindeki devrimci direnişle dayanışmak için,  birleşik eylemleri yükselttiler. Burada da faşist MHP güçlerinin linç ve polisin kimyasal gaz saldırısını kullanarak AKP iktidarı mücadeleyi kırmaya çalışıyor. Fakat halklarımızın ilerici ve devrimci güçleri bu saldırganlığa boyun eğmeyerek direnişi sürdürüyor. 8-9 Ekim tarihlerinde ilerici Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu 2 günlük iş bırakarak mücadeleye katılıyor.
Avrupa kentlerinde de Kürt demokratik hareketinin güçleri ile Marksist Leninist Komünistler başta gelmek üzere devrimci ve demokratik güçler Kobané direnişiyle dayanışma eylemlerini yaygınca sürdürüyorlar.

ABD İD'ni Bahane Ederek Suriye'ye Doğrudan Savaşı Deniyor
ABD liderliğindeki emperyalist ve bölge gerici devletlerinin İD'ye karşı savaş kararı, İD'i bahane ediyor. Amacı Suriye'ye doğrudan  savaşla girmek. ABD ve Fransız emperyalistleri İD güçlerine daha çok Irak'ta hava saldırları düzenlerken, Suriye'de etkisiz bazı hava saldırıları düzenlediler.İD'in Kobané'de Rojava Devrimi'nin güçlerine ağır darbeler indirmesini bekleyip ondan sonra İD'den kurtarıcı rolüyle Suriye'ye doğrudan savaşı önce yoğun hava saldırılarılarıyla başlatma taktiği izliyorlar. Nitekim ABD emperyalizminin dış bakan sözcüsü Psaki, “önceliğimiz Kobané değil” diyerek gerçeği ifade etti. Önceliği Kobané olmayan hava saldırılarıyla başlatacakları doğrudan savaşı, İD'in barbarlığını kullanarak meşrulaştırmayı hesap ediyorlar. Sonrasında ise işbirlikçileri bölge gerici devlerlerinin ordularıyla kara savaşını tartışacaklar. Bu noktada Ankara şimdiden kara savaşını öneriyor ve bunu gönüllüce üstlenip kendi koşullarını dayatıyor. Yukarıda değindiğimiz koşullar, birinci olarak Rojava Devrimi'ni ezecek Suriye'nin kuzeyini işgali kapsıyor. Ayrıca  Esad rejimini devirmeyi özellikle Ankara şart koşuyor. ABD'yle birlikte gerici silahlı muhalif güçleri yeniden silahlandırıp savaşa sürmeyi de kapsıyor.


Bütün bu emperyalist ve bölge gerici devletlerinin kanlı hesapları sürerken, İD'in, tanklar,toplar, füzelerle saldırdığı Kobané devrimci güçleri, içinde partimiz MLKP savaşçılarının da yeraldığı YPG, destansı direnişi sürdürüyor. 8 Ekim itibariyle 23 gündür, yüzlerce şehit vererek-partimiz MLKP Kobané'de bir savaşçısını şehit verdi-ve feda eylemleri gerçekleştirerek YPG, İD barbarlarına karşı, aşırı silah eşitsizliğine rağmen yenilmeyeceğini kanıtlıyor.
Kobané direnişi, Rojava Devrimi'ni İD eliyle boğazlamak isteyen bölge gerici devletleri, özellikle sömürgeci Ankara ile emperyalistlere karşı kader tayinedici direniştir. Bölge devriminin kilometre taşıdır.
Dünyanın bütün ilerici ve devrimci güçleri enternasyonalist dayanışma eylemleriyle Kobané direnişini desteklemelidir.