Şehitlerimizle, Kobanê'de onur ve özgürlük barikatındayız!
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

 

Suphi Nejat Ağırnaslı... Rojava'daki adıyla Paramaz Kızılbaş yoldaşımız, 5 Ekim günü Kobanê'de faşist DAİŞ çetelerine karşı, Miştenur cephesinde, elde silah savaşırken şehit düştü. Beraberindeki siper yoldaşlarıyla birlikte, ölümsüzler kervanına katıldı.

 

Emperyalistlerin dünya ezilenlerinin başına açtığı bir bela olan DAİŞ çeteleri, bölgemizde fütursuz bir saldırganlıkla, arkalarında kesik kafalar, tecavüz edilen kadın ve çocuklar, köleleştirilen erkekler bırakarak ilerlerken, Rojava halklarının onur ve özgürlük barikatına takıldılar. Paramaz yoldaşımız bu barikatlarda partimizin kızıl bayrağını dalgalandıran savaşçılardan biriydi. O ve Kobanê barikatlarında ölümsüzleşen Arîn Mîrxan gibi nice yiğit kadın ve erkek yoldaşımız can bedeli bir direnişle, faşist DAİŞ güruhlarını durdurdular.

 

Eşitsiz bir savaş sürüyor Kobanê'de ve genel olarak Rojava'da... Teknik imkanları, ağır silah çeşitleri, güçlü patlayıcıları, zırhlı birlikleri, tankları, füzeleri, topları, hızlı mobilizasyon imkanları ve anlık uydu istihbaratları olan bir "çete" DAİŞ. Başta sömürgeci faşist Türkiye olmak üzere, gerici bölge devletlerinden Katar ve Suudi Arabistan gibi ülkelerce her bakımdan destekleniyorlar. Bu devletlerin elinde, bölgesel hesaplarda kullanılıyorlar. Ancak, bu öyle tehlikeli bir silah ki, her an kendilerine de dönebilme potansiyeli barındırıyor.

 

Emperyalist merkezler, bölge gericileri ve DAİŞ çeteleri Kobanê'nin bir kaç günde düşeceğini sanıyorlardı. Çeteler kendilerinden o kadar emindiler ki, namaz davetlerini Kobanê'ye yapmışlardı. Hesapları yine tutmadı. Kobanê halkları YPG/YPJ önderliğinde kahramanca direnerek, tüm dünyaya haklı ve onurlu bir savaşın tarafı olduklarını gösterdi. Kuzey Kürdistan başta olmak üzere, dünyanın dört bir yanında yaşayan Kürtler ve dostları sokakları doldurdu ve Kobanê'nin yalnız olmadığını haykırdı.

 

Kobanê'nin direnerek DAİŞ güruhlarını durdurmasının ve milyonlarca insanın sokakları doldurmasının basıncıyla, emperyalistler bu sefer de "kurtarıcı" rolüne büründüler. Tıpkı faşist Hitler belasını Stalingrad'da püskürten sosyalistler gibi, Kobanê barikatlarındaki özgürlük savaşçıları da DAİŞ çetelerini püskürttüler. Emperyalistlerin kimi DAİŞ mevzilerini bombalamakta somutlaşan şimdiki yönelimleri, daha çok göstermeliktir. Dünyanın başına da bela olan bir çeteyi durdurma zaferine ortak olma, moral çalma, sokakları dolduran milyonlarca insanı teskin etme, onları üçüncü bir seçeneğin mümkün olduğu inancından koparma planına bağlıdır.

 

Her ne kadar emperyalistler bugün DAİŞ'i uçaklarla bombalıyorlarsa da, bu vahşi çeteyi kullanılışlı bir silah olarak elde tutmayı sürdürüyorlar. DAİŞ, emperyalistlerin bölge halklarını sıtmaya razı etmek için, gösterdikleri ölümün vahşi bir temsilcisidir çünkü. Kirli ve kanlı bir ölüm makinesidir. Vahşet, başlıca savaş yöntemleridir. Yakaladıkları esirlerin kafalarını kesmeleri, kalp ve ciğerlerini yemeleri, kanlarını içmeleri hep korku salmaya dönüktür. Herhangi bir ahlaki, moral değeri olmayanların, onur ve özgürlük gibi dertleri bulunmayanların çokça bulunduğu bir coğrafyada, DAİŞ etkili bir silahtır. Ne de olsa, can ve mal derdinde olanların, böylesi bir güruh karşısında, yapabilecekleri fazlaca bir şey olmuyor. Zaten, DAİŞ çetelerinden önce korkuları gidiyor her yere. Psikolojik savaş yöntemleriyle, korku terörüyle pek çoklarının iradesini kırmayı başardılar şimdiye kadar. Tam da, bu yüzden, faşist DAİŞ çeteleri kendilerini yenilmez sayıyorlardı. Onları besleyenler, Ortadoğu'nun bir çölü andıran egemen siyaset zemininin aksine, halkların eşitliğine, dayanışmasına ve bir arada yaşama iradesine dayalı, hayat dolu bir vaha olan Rojava'yı cehenneme çevirmekle görevlendirdiler DAİŞ çetelerini.

 

Onbinlerce askerin "koruduğu" Musul'u ve binlerce peşmergenin "savunduğu!" Şengal'i bir kaç saatte ele geçiren DAİŞ çeteleri, aynı tempoda Rojava'da da ilerleyebileceklerini sanıyorlardı. Gerçi daha önce Serêkaniyê'de, Til Koçer'de, Rabia'da, Hesekê'de, Cezaa'da, Til Hemis'te ve onlarca Rojava cephesinde tüm imkanlarına ve saldırgan taktiklerine rağmen YPG/YPJ güçleri karşısında ilerleyememişlerdi ama şimdi hem teknik bakımdan daha güçlenmişlerdi hem de baş müttefikleri faşist Türkiye devleti ile eşgüdümlü bir plan hazırlamışlardı. Üç yandan onlar kuşatacaktı Kobanê'yi. Dördüncü cepheyi ordusu, polisi, MİT'i, medyası ve işbirlikçileriyle AKP Türkiyesi tutacaktı. Korkunun soğuk rüzgarları esmeye başlayınca, Kobanê halkı kaçacak, Türkiye insani yardım bahanesiyle tampon bölge ilan edecek, DAİŞ çeteleri de, Rojava'nın diğer kantonlarını düşürmek için Kobanê'yi temel bir üs haline getirecekti. Hesapları buydu...Tutmadı! Tutmaz da! Çünkü Rojava'da Arîn Mîrxanlar, Baran Mardin'ler, Berfîn Efrîn'ler ve Suphi Nejat'lardan örülü bir adanmışlık barikatı vardı karşılarında. Aşamadılar, aşamayacaklar!

 

Günlerdir tüm güçleriyle Kobanê kapısındalar. O çok güvendikleri yüksek teknikleri, bomba yüklü araçları ve yaygaracı Türkiye devletinin bütün oyunlarına rağmen, Kobanê direniyor. Kobanê barikatlarında savaşanlar insanlık adına, barbar, faşist ve kan emici DAİŞ çetelerine geçit vermiyor.

 

O en güzel yaşamı seçti!

 

Suphi Nejat Ağırnaslı, buradaki adıyla Paramaz Kızılbaş yoldaşımız, "hawar" diyen Kobanê siperlerine tereddütsüz koşarken, bunu aynı zamanda insanlığın kurtuluşu mücadelesini omuzlamak bilinciyle yapıyordu. Zira Kobanê'de, ezilen insanlığın tüm güzel değerleri için bir mücadele yürütülüyordu. Partisi, yoldaşları bu savaşın içindeydi... O ve beraber geldiği yoldaşları bu bilinçle kuşanmışlardı silahlarını.

 

"Yaşamak direnmektir" diyenlerin ayak izlerine basarak yürüdü Suphi Nejat yoldaşımız. Tam da bu bilinçle ve tereddütsüzce, direnmenin son zamanlardaki en görkemli adreslerinden biri olan Kobanê'ye döndü yüzünü. Direnenlerle birlikte, en güzel ve en mutlu yaşamı paylaşmak için onur ve özgürlük savaşına katıldı.

 

Saflar netti bu savaşta. Bir tarafta, insanlığa sadece zulüm ve karanlık vaat eden, emperyalistlerin ürünü bir çete güruhu, öte tarafta özgürlük için direnenler vardı. Aklı ve yüreği özgürlükten ve insanlığın mutlu geleceğinden yana olan herkes gibi Suphi Nejat yoldaşımız da, safını bu bilinçle, Rojava'da, Kobanê direnişçilerinin yanında seçti.

 

Partimiz MLKP'nin "Bu devrime katılın. Bu devrimi savunun. Kobanê için, hemen şimdi harekete geçin" çağrısına, başkalarının olmak ve kalmak için türlü değerlerini ayaklar altına aldıkları tüm statüleri ardında bırakıp, bizzat savaş siperlerine gelerek cevap oldu. Sicil beyanındaki tereddütsüz ve içtenlikli sözlerine eşlik eden, gülümseyen gözleri ile herkese bir şeyler söylemektedir Paramaz yoldaşımız.

 

İnsanlığın acılarına sırtını dönenlerin hayvanlaştıklarını söyleyen Marx'ın bir öğrencisi olarak O, yüzünü, özgürlük ve onur için elde silah dövüşenlere döndü. O bir komünist olarak görevini yaptı belki ama eylemiyle, herkese sözün bittiği yerde olduğumuzu gösterdi. Türkiye halklarından, Çerkes bir ailenin onurlu bir evladı olarak, başta Türkiye'de yaşayanlar olmak üzere, tüm dünyaya, kendine seçtiği adıyla, katıldığı safıyla net bir mesaj verdi. Kendine devrimci, demokrat, ilerici ya da aydın diyenlerin onurunu kurtardı. Herkese yol gösterdi. Süssüz, gösterişsiz ama net bir yoldur bu. Paramaz yoldaşımızın eylemiyle aydınlattığı bu yolda yürümek geride kalanların onur borcudur. Çünkü Paramaz yoldaş, onurdan ve özgürlükten yana olanların hangi barikatta duracaklarını kendi pratiğinde ortaya koydu.

 

Devrimci bir aydın olarak, tehlikedeki bir halkı ve devrimi savunmak için Kobanê'deki onur ve özgürlük barikatlarına koştu. Çünkü önce devrimciydi o. Diğer bütün özelliklerin ve sıfatların tabi olduğu bir kimliktir devrimcilik. Tam da bu yüzden, devrimci bir işçi olarak Serêkaniyê'deki barikatlarda ölümsüzleşen Serkan Tosun yoldaşımızla aynı amaçta, aynı yolda buluştular.

 

Şimdi görev şehitlerimiz, Paramaz'ın, Serkan'ın ve diğer ölümsüz kahramanların ayak izlerine basarak, insanlığın onurlu saflarında yer almaktır. Onlar, eylemleri ve duruşlarıyla yolumuzu aydınlatıyor. O yolda yürüyenlere selam olsun.

 

Onların uğruna düştükleri özgürlük savaşını zafere kavuşturacağız. DAİŞ'i, onların hamisi sömürgeci faşist Türk devletini ve tüm halk düşmanlarını yeneceğiz!

 

Kobanê kazanacak! Rojava ve Kürdistan özgür olacak!

Şehîdên rûmet û azadîyê bê mirinin!

Paramaz Yoldaş ölümsüzdür!

Rojava Devrimi onurumuzdur, ölümüne savunacağız!

Bijî Berxwedana Kobanê!

Bijî YPG/YPJ!

 

MLKP Rojava

 

 

 

 

 

 

Marksist Leninist Komünist Parti Türkiye / Kuzey Kürdistan

 

Parti Ve Devrim Şehitleri Ölümsüzdür!

Komünist Gençlik Örgütü
 
Komünist Kadın Örgütü
   
Fakirlerin Ve Ezilenlerin Silahlı Kuvvetleri
 
Kürdistan Örgütü

 

 

     Güncel

27.01.20 / TKŞ'den Kobanê Zaferi Açıklaması

Kobanê'yi nasıl özgürleştirdiysek Efrîn'i, Girê Spi'yi, Serêkaniyê'yi de özgürleştireceğiz

26 Ocak 2015 DAİŞ'in ilk büyük yenilgisini aldığı gündür! Sömürgeci Türk devleti ve DAİŞ Kobanê'de başlayan Rojava ulusal demokratik devrimini Kobanê'yi işgal ederek ezmek istedi. Faşist Erdoğan kendinden emindi, DAİŞ çetelerine çok güveniyordu, bir kaç gün içinde Kobanê düşecekti. Plan sömürgeciliğe aitti, silahları, parayı, çeteleri hepsini o ayarlıyordu. Onun için çıktı televizyona ve 'Kobanê düştü düşecek' dedi. Ama Kobanê'de halk devriminin fedai kahramanları vardı: Arin Mirkan ve Sarya Özgür gibi kadın komutanlar; Heval Numan, Dıjvar, Çekdar, Berxwedan, Serxwebun ve daha yüzlerce fedai savaşçı; Paramaz, Elişer ve Algan Zafir gibi komünistler Kobanê zaferini bedenleriyle tuğla tuğla ördüler. Türkiye ve Kürdistan halkları direnişi sahiplendi, yüzlercesi seferberlik çağrısı ile Kobanê direnişine koştu. 20 Temmuz'da Pirsus'ta şehit düşen 33 genç komünist bize gösterdi ki, daha geride Kobanê için seferber olacak yüzler-binler vardı.

Kobanê'nin direndiğini ve direnişle özgürleştirildi. Kobanê zaferi Rojava devrimini güvence altına alırken, DAİŞ'in yenilgi sürecini de başlattı. Rojava-Kuzey Suriye halkları ilk kez DAİŞ'in yenilebileceğini gördüler ve başta Araplar olmak üzere Kuzey Suriye halkları devrime kitlesel biçimde katılmaya başladılar. Kobanê zaferi ile birlikte Girê Spi özgürleştirildi, Mınbiç, Tabqa-Tişrin ve sonra çetelerin başkent ilan ettikleri Rakka özgürleştirilerek devrim topraklarına dahil edildi. Politik islamcı faşist DAİŞ son olarak Deyr ez Zor'da kuşatıldı, Baxoz'da nihai olarak ezildi.
DAİŞ'le birlikte Türk devletinin planlarının da çöle gömüldü. DAİŞ sonrası emperyalistler arası çelişkilerden faydalanarak sömürgeci Türkiye doğrudan kendi ordusu ile Rojava devrimine karşı saldırıya girişti. Erdoğan Putin'e her türlü rüşvet ve tavizi vererek Ruslarla anlaşıp Efrîn'e saldırdı. Bu saldırıya karşı Efrîn halkı ve rojava devriminin devrimci ordusu direndi. Bu kahraman fedai direniş karşısında NATO'nun en büyük ikinci ordusu dedikleri işgalci ordu iki ay Efrîn'e giremedi.

Emperyalistlerin göz yummasından aldığı cesaretle faşist Erdoğan yüzünü Cizir bölgesine çevirdi. ABD ve Rus emperyalistleriyle yürüttüğü pazarlıklar sonrası Girê Spi ve Serêkaniyê'ye saldırdı. Fırat'tan Dicle'ye kadar tüm Rojava topraklarını işgal etmeyi hedefliyordu. Girê Spi ve Serêkaniyê'deki direniş bu yayılmacı planları bozdu. Ayn İsa ve Til Temir cephelerinden ileriye gidemedi. Ne elindeki teknik ne de para ile satın aldığı başıbozuklar çetesi direniş duvarını aşamadı.
Efrîn hala direniyor, Girê Spi-Serêkaniyê direniyor. Kobanê'yi nasıl özgürleştirdiysek Efrîn'i, Girê Spi'yi, Serêkaniyê'yi de özgürleştireceğiz. İşgalcileri topraklarımızdan söküp atmak için devrimci savaşımımızı yükseltelim! Biz kazanacağız, Rojava-Kuzey Suriye Halkları kazanacak.

 
Komünist Devrimci Hareket (Tevgera Komunist a Şoreşger- TKŞ )


27.01.20 / Kobanê Halkları Zaferi Kutladı

Kobanê'de Arap ve Kürtlerden oluşan binlerce kişi, Kobanê'nin DAİŞ çetelerinden kurtuluşunun 5'inci ve Kobanê Özerk Yönetimi'nin 6'ncı yıl dönümünü DAİŞ çetelerine karşı yoğun çatışmaların yaşandığı Şehit Egid Meydanı'nda kutladı.

"Tutumunuzda vefakar olun, Kobanê dünya direnişinin başkentidir. Dünya bugün imha tehditleriyle karşı karşıya" şiarıyla düzenlenen kutlamalara Kürt ve Arap halklarının yanı sıra PYD , JKŞ , Kongre Star, TKŞ , TEV- DEM, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Temsilcileri, Minbic ve Gire Spi'den çok sayıda kurum temsilcisi katıldı.

Bölgedeki kadın kurumları ve hareketleri adına konuşan Fırat Bölgesi Yasama Meclisi Eşbaşkanı Fewziyê Ebdi, "Kobanê insanlığın ve barışın simgesi oldu" dedi.
Ebdi, "Suriye, Türk devletinin bölgeye yönelik tehditlerine karşı sınırlarını korumalıdır. Kuzey ve Doğu Suriye'ye ilişkin anlaşmalar yapan Rusya ve ABD'yi Türk devletinin tehditlerine son vermeye ve göçmenlerin bölgeye güvenli bir şeklide geri dönebilmesi için gerekli koşulları sağlamaya çağırıyoruz" diye belirtti.

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Kadın Komitesi Başkanı Cihan Xidro, "Kobanê'nin özgürleştirilmesi tarihi bölge halkı için bir kıvılcımdır. Kobanê direnişi halkın iradesinin askeri araçlardan daha güçlü olduğunun göstergesidir. DAİŞ'i destekleyen ve farklı gerekçelerle bölgeyi işgal etmeye çalışan Türk devletine karşı direniş devam ediyor" diye belirtti.
Minbic Demokratik Sivil Yönetimi Temsilcisi, Kobanê yönetimine direnişlerinden dolayı ödül verdi.

Etkinlikte müzik grupları Kürtçe ve Arapça şarkılar söyledi.


21.01.20 / MLKP'nin 'Dema Baranan' Belgeseli Tamamlandı

MLKP'nin umut ve zafer yüklü devrim yürüyüşünden bir kesit olarak Yapıcılar Film Kolektifi tarafından hazırlanan "Dema Baranan" belgeseli tamamlandı.

Çekimleri Rojava ve Medya Savunma Alanları'nda gerçekleştirilen belgesel filmde, MLKP'nin 25 yıllık tarihinin yanısıra devrim stratejisi ve politik askeri mücadeleye bakış açısı anlatılıyor. Belgesel için kamera karşısına geçen komünistler, MLKP'nin Türkiye-Kürdistan devriminin yanısıra bölgesel anlamda Ortadoğu devrimine bakış açısını aktarıyor.

MLKP'nin Rojava ve özgür dağlarda yürüttüğü mücadele ile savaş deneyimlerinin de aktarıldığı belgeselde, Komünist Kadın Örgütü (KKÖ) ve Komünist Gençlik Örgütü (KGÖ) adına yapılmış röportajlar da yer alıyor. Belgeselde ayrıca farklı toplumsal kesimlerden ve uluslardan çok sayıda insan da komünistlerle buluştuktan sonra yaşamlarındaki değişimi anlatıyor.

23 Mart 2019'da katledilen MLKP MK üyesi Baran Serhad'ta atfedilen belgeselin yayınlanması, Türk devletinin Rojava'ya yönelik işgal saldırısı nedeniyle ileri bir tarihe ertelenmişti.

Belgeselde MLKP'nin Rojava ve Medya Savunma Alanlarındaki savaş pratiği de aktarılırken, geçtiğimiz aylarda işgal edilen Serêkaniyê'de çetelere karşı savaşan komünistler de deneyimlerini aktarıyor.

 Fragmanı izlemek için tıklayınız:

 


21.01.20 / Komünist Devrimci Hareket (TKŞ): ''Efrîn Bizimdir, Direnerek Özgürleştireceğiz''

Komünist Devrimci Hareket ( TKŞ ), Türkiye'nin Efrîn'i işgal edişinin ikinci yılı dolayısıyla "Efrîn bizimdir, direnerek özgürleştireceğiz" başlıklı açıklama yayınladı:

"2 yıl önce Rojava topraklarının önemli bir parçası olan Efrîn kantonunun Türkiye ve desteklediği çeteler tarafından uluslarası bir kuşatma konsepti ile işgal edildi. Devrimimizi parça parça işgal ederek boğma taktiği ile hareket eden işgalci Türk devleti 2 ay süren çağın direnişinin çelikten iradesine çarparak büyük kayıplar verdi. En ağır tekniği olmadan bir adım dahi ilerlemeyen faşist, işgalci Türk devleti başta Rusya, Amerika ve uluslarası emperyalist devletlerinin ve sömürgeci bölge devletlerinin onayı ile işgal hareketini başlattı.
Rusya'nın hava sahasını açarak, ABD, BM, AB gibi diğer emperyalist devletler ve örgütlerin ise Türkiye ve desteklediği çetelerin haftalar ve aylar süren insanlık suçlarına sessiz kaldı. Çünkü hepsi halk düşmanı, hepsi devrim düşmanı. Hepsinin ortak amacı ise bir halklar bahçesini ve özgürlükleri temsil eden Rojava devrimini ve kadın iradesini kırmaktır. Ve Kürdü, Arabı, Alevisi, Ermenisi ile kadın iradesi ile halkların kardeşliğini ve kadın iradesini temsil eden Efrîn'in hedef alınması ise tesadüfü değildir. İşgal sürecinde çocuğu, kadını, yaşlısı ile yüzlerce sivil halk katledildi. Yüzlerce savaşçının şehit düştüğü ve 2 ay süren destansı direnişin ardından Efrini işgal eden TC ve çeteleri başta Efrîn'e çete ailelerini yerleştirerek demografik yapıyı değiştirmeye girişti ve ardından halkın evleri, malları talan edildi, tarihi yerler yok edildi ve Efrîn ile sembolleşen on binlerce zeytin ağaçları kesilerek doğa katliamına girişti. Sivil halk kaçırılarak işkencelerden geçirildi ve kadınlara tecavüz edildi. Osmanlı'nın işgal manzaralarını bir kez daha Efrîn'de devreye sokan TC bu işgal hareketi ile başta Rojava devrimi ile Kürt halkının kazanımlarını ve devrim sayesinde özgürlüklerini elde eden bölge halkının ortak yaşam iradesini hedef aldılar. Bu devrim ile binlerce yıllık erkek egemenliğini gerileten kadın iradesinin kazanımlarını yok etmeyi hedeflediler. Fakat amaçlarına ulaşamadılar. Rojava ve Kuzey Suriye halkları bu işgal saldırısı karşısında kazanımlarını sahiplenmeye devam ettiler.

Buna karşı yok etme konseptine Serêkaniyê ve Girê Spî işgali ile devam eden Türkiye'nin bu gün Rojava devrimini yok etmeyi kendi varlık sebebi olarak gördü. Emperyalist güçler ve sömürgeci bölge devletleri bu işgal hareketine direk ya da dolaylı destek vererek devrimin kazanımlarını en geri noktaya çekerek teslimiyet dayatması yapmak istiyorlar.

Bizler Komünist Devrimci Hareket olarak bir kez daha Rojava devrimi ve Efrin savunmasında şehit düşen binlerce şehidimize tüm halklarımıza sözümüzü bir kez daha tekrarlıyoruz. Avestaların, Barinlerin, Tirêjlerin, Özgürlerin, Zeynellerin, İlanların ve Gulanların direniş manifestosu ile devrimimizi ve kazanımlarımı mevzi mevzi savunacağız. Efrîn, Serêkaniyê, Girê Spî ve işgal altında ki tüm toprakların özgürleştirilmesi varlık sebebimizdir."


19.01.20 / Direniş İşgalcileri Kovacak, Efrîn'i Özgürleştirecek

Faşist Türk devletinin Efrîn'e yönelik 20 Ocak 2018'de başlayan işgali ikinci yılını doldurdu. İşgal saldırısı esnasında binlerce kişi katledildi, yüzbinlerce kişi yaşam alanlarını terk etmek zorunda kaldı. Efrîn yağmalandı, talan edildi. İşgalci AKP rejimi, Efrîn ve çevresinde soykırımı derinleştiriyor. Efrîn halkı halen çemberde tutularak boğulmak isteniyor. Kentte kalan Arap ve Kürt ailelerden binlerce kişi çeteler tarafından alıkonuldu. Hala haber alınamayan yüzlerce kişi var.

Efrîn halkı ve özsavunma güçleri, işgal saldırısına karşı iki ay boyunca canfeda bir direniş sergiledi. Faşist Türk ordusu ve çeteleri, Efrîn dağlarında ve kentlerinde direniş mevzilerinde karşılandı. Tarihe yazılan Efrîn direnişi, dünya halklarının umudu olan Rojava devriminin teslim olmayacağını gösterdi. HBDH güçleri de devrim topraklarını savunmak için Efrîn özsavunma güçleri ile birlikte cephelerde yer aldı. Raco'da, Cindires'te, Mabeta'da şehitler bedeli direnişin en ön saflarında dövüştü.

DEVAMI


15.01.20 / Komünist Tutsak İsmail Yılmaz'a İşkence

2017 yılından beri Elazığ 2 No'lu Yüksek Güvenlikli Hapishanesi'nde kalan MLKP tutsağı İsmail Yılmaz, hapishanede dayatılan "terör suçlusu" yazılı yaka kartını takmayı reddettiği için 2 yıldır açık görüş, telefon görüşü ve kargo alımı gibi haklarını kullanamıyor. Yılmaz'ın 7 Şubat'ta görülecek karar duruşması için aldığı savunma notlarına hapishane idaresi tarafından el konuldu. Sayım sırasında başındaki beresini çıkartmadığı için de tehdit edildi.
Kulak zarındaki yırtık nedeniyle ertelenmemesi gereken tedavisine kimlik dayatması nedeniyle devam edemezken, ağrı kesici ilaç dahi verilmiyor.
Ayrıca dini bayram, yılbaşı ve doğum günü dışında kitap alamayacağı da cezaevi idaresi tarafından Yılmaz'a bildirildi.
Ezilenlerin Hukuk Bürosu, müvekkili İsmail Yılmaz ve aynı hak ihlallerine maruz kalan Mahmut Soner üzerindeki baskıların derhal son bulmasını istedi.

Yılmaz, Nusaybin özyönetim direnişine katıldığı için ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılanıyor. İsmail Yılmaz, duruşmada verdiği ifadesinde, "Biz özyönetim direnişi ışığını Paris Komünü'nden aldık. Bugünkü özyönetim direnişlerinin ışığı da yarınların ışığı olacaktır" demişti.

 

 


Arşiv



  Sayfa 12345678
 

 

HBDH



PARTİNİN SESİ



KüRDİSTAN



FESK



 

 

 

MERKEZ KOMİTE



ÖZGüR KADIN



KKÖ



SöYLEşİLER