KİRLİ SAVAŞ KOŞULLARINDA SEÇİM
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

7 Haziran 2015 genel seçimleri HDP'nin zaferi, seçim kampanyasına fiilen katılan Cumhurbaşkanı T. Erdoğan ve AKP'nin yenilgisi oldu. HDP, T. Erdoğan'a “Seni başkan yaptırmayacağız” dedi ve seçim sonuçlarıyla ona başkanlık yolunu kapadı. 400 vekil isteği bir yana, 13 yıldır hükümet eden AKP'nin tek başına hükümet olma çoğunluğuna da son verdi.


Osmanlı Sultanı havalarıyla ülkeyi ve hükümeti yönetmeye çalışan T. Erdoğan, seçim sonuçlarını hazmedemedi. Ve seçimleri yenilemenin politik planlarını yaptı, Anayasa ve yasalara da uymadı. Koalisyon görüşmeleri oyalamaları ile zaman tüketti ve 1980 askeri faşist cuntasının yaptığı Anayasaya göre erken seçim kararı aldı. Ve bir seçim hükümeti kurdu. Kirli savaş koşullarında seçim yapmayı tercih etti.


T. Erdoğan, “TSK ve İçişleri Bakanlığına emir verdim 1 Kasım 7 Haziran gibi olmayacak” açıklaması yaptı. Bu, seçim sürecinde Kürdistan'da karşıdevrimci devlet zoru ve terörüyle sonuç alma politikasının uygulanacağı anlamına gelir. Ve bugün Kürt illeri ve ilçelerinde faşist terörle katliamlar yapılıyor. Onlarca sivil katledildi, yüzlercesi yaralandı. Binlerce HDP'li ve Kürt yurtseveri gözaltına alınmaya devam ediliyor. Keskin nişancılarla çocuklar öldürülüyor, asker ve özel harekat polisleriyle zulüm yapılıyor. Ormanlar yakılıyor, kentler yıkılıyor. Gerilla cenazelerine işkence yapılıyor ve kadın gerilla cenazeleri çıplak olarak sokaklarda teşhir ediliyor.

T. Erdoğan, Osmanlı'dan gelen ajanlaştırma politika ve faaliyetlerine de girişmiş bulunmaktadır. İhbarcılıkla toplumun doğal, geleneksel ve ahlaki yapısını para vaatleriyle çürütüyor. Devletin siyasal zoru ve korkusunu köy muhtarları, esnaflar, müftüler ve taksiciler üzerinden topluma yansıtıyor.


Kürt halkına korku ve gözdağı verilerek göç etmeye zorlanıyor. Onbinlerce Kürt katliamlardan kaçıyor. Yüzbinlerce Kürdün kirli savaş korkusuyla oy kullanmaktan vazgeçmesi isteniyor. Yani bu seçimlerde seçim güvenliği olmayacak ve seçimlerde her türlü hile, tertip ve hırsızlık olayları yaşanacaktır.


T. Erdoğan ve AKP hükümeti, Ekim 2014 MGK toplantısında cezaevlerinde çıkardığı faşist generallerle birlikte Kürt halkına karşı saldırı konsepti kararı aldı. 7 Haziran seçimleri sonrasında kirli savaşı başlattı.


Bu savaş, Türkiye, Kürdistan ve Rojava'da devrimle karşıdevrim arasında bir irade savaşıdır. ABD, Barzani ve KDP, AKP ve sömürgeci faşist rejimi bu savaşta yan yana getiren, PKK ve Kürt özgürlük hareketini yenilgiye uğratma ya da Barzani çizgisine çekme politikasıdır, Rojava devrimini tasfiye etme hedefidir. Bu, Türkiye'de birleşik devrimci mücadelenin adresi haline gelen HDP'nin geriletilmesi, devrimci dinamiklerin zayıflatması ve tasfiye edilmesi demektir.


Bütün anketler ve siyaset yorumcularının düşünceleri, 1 Kasım 2015 seçimleri sonucunda bir değişikliğin olamayacağı yönündedir. Yine AKP ve Erdoğan'ın beklentilerinin tersine HDP'nin oy oranının yükselişte olduğu yönündedir. Çok açık ki, bu durumda T. Erdoğan ve AKP savaş hükümeti, seçimlerde devlet zoru ve yasaklarla sonuç almaya çalışacaktır. Bu konuda yol alınmazsa, seçimleri yeniden erteleme yoluna da gidebilir.


Seçim süreci, hükümetin politikaları sonucu kaotik gelişmeler, saldırı ve katliam girişimleri, politik gerginlik ve sertliklerle geçecektir. Öyle ki, Kürdistan'da seçim güvenliği ciddi olarak ortadan kalkmış durumdadır. Seçim hilesi ve baskıların yoğunlaşması üzerine HDP'nin bu seçimlerde çekilmesi olasılığı sürpriz olmayacaktır.

T. Erdoğan ve AKP hükümeti, burjuva demokrasisinin özgür seçim biçimselliğini bile bir yana bırakmaktadır. Türkiye çıplak ve kaba faşist politika, yasa ve kurumlarla yönetiliyor.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

KİRLİ SAVAŞ KOŞULLARINDA SEÇİM
fc Share on Twitter
 

7 Haziran 2015 genel seçimleri HDP'nin zaferi, seçim kampanyasına fiilen katılan Cumhurbaşkanı T. Erdoğan ve AKP'nin yenilgisi oldu. HDP, T. Erdoğan'a “Seni başkan yaptırmayacağız” dedi ve seçim sonuçlarıyla ona başkanlık yolunu kapadı. 400 vekil isteği bir yana, 13 yıldır hükümet eden AKP'nin tek başına hükümet olma çoğunluğuna da son verdi.


Osmanlı Sultanı havalarıyla ülkeyi ve hükümeti yönetmeye çalışan T. Erdoğan, seçim sonuçlarını hazmedemedi. Ve seçimleri yenilemenin politik planlarını yaptı, Anayasa ve yasalara da uymadı. Koalisyon görüşmeleri oyalamaları ile zaman tüketti ve 1980 askeri faşist cuntasının yaptığı Anayasaya göre erken seçim kararı aldı. Ve bir seçim hükümeti kurdu. Kirli savaş koşullarında seçim yapmayı tercih etti.


T. Erdoğan, “TSK ve İçişleri Bakanlığına emir verdim 1 Kasım 7 Haziran gibi olmayacak” açıklaması yaptı. Bu, seçim sürecinde Kürdistan'da karşıdevrimci devlet zoru ve terörüyle sonuç alma politikasının uygulanacağı anlamına gelir. Ve bugün Kürt illeri ve ilçelerinde faşist terörle katliamlar yapılıyor. Onlarca sivil katledildi, yüzlercesi yaralandı. Binlerce HDP'li ve Kürt yurtseveri gözaltına alınmaya devam ediliyor. Keskin nişancılarla çocuklar öldürülüyor, asker ve özel harekat polisleriyle zulüm yapılıyor. Ormanlar yakılıyor, kentler yıkılıyor. Gerilla cenazelerine işkence yapılıyor ve kadın gerilla cenazeleri çıplak olarak sokaklarda teşhir ediliyor.

T. Erdoğan, Osmanlı'dan gelen ajanlaştırma politika ve faaliyetlerine de girişmiş bulunmaktadır. İhbarcılıkla toplumun doğal, geleneksel ve ahlaki yapısını para vaatleriyle çürütüyor. Devletin siyasal zoru ve korkusunu köy muhtarları, esnaflar, müftüler ve taksiciler üzerinden topluma yansıtıyor.


Kürt halkına korku ve gözdağı verilerek göç etmeye zorlanıyor. Onbinlerce Kürt katliamlardan kaçıyor. Yüzbinlerce Kürdün kirli savaş korkusuyla oy kullanmaktan vazgeçmesi isteniyor. Yani bu seçimlerde seçim güvenliği olmayacak ve seçimlerde her türlü hile, tertip ve hırsızlık olayları yaşanacaktır.


T. Erdoğan ve AKP hükümeti, Ekim 2014 MGK toplantısında cezaevlerinde çıkardığı faşist generallerle birlikte Kürt halkına karşı saldırı konsepti kararı aldı. 7 Haziran seçimleri sonrasında kirli savaşı başlattı.


Bu savaş, Türkiye, Kürdistan ve Rojava'da devrimle karşıdevrim arasında bir irade savaşıdır. ABD, Barzani ve KDP, AKP ve sömürgeci faşist rejimi bu savaşta yan yana getiren, PKK ve Kürt özgürlük hareketini yenilgiye uğratma ya da Barzani çizgisine çekme politikasıdır, Rojava devrimini tasfiye etme hedefidir. Bu, Türkiye'de birleşik devrimci mücadelenin adresi haline gelen HDP'nin geriletilmesi, devrimci dinamiklerin zayıflatması ve tasfiye edilmesi demektir.


Bütün anketler ve siyaset yorumcularının düşünceleri, 1 Kasım 2015 seçimleri sonucunda bir değişikliğin olamayacağı yönündedir. Yine AKP ve Erdoğan'ın beklentilerinin tersine HDP'nin oy oranının yükselişte olduğu yönündedir. Çok açık ki, bu durumda T. Erdoğan ve AKP savaş hükümeti, seçimlerde devlet zoru ve yasaklarla sonuç almaya çalışacaktır. Bu konuda yol alınmazsa, seçimleri yeniden erteleme yoluna da gidebilir.


Seçim süreci, hükümetin politikaları sonucu kaotik gelişmeler, saldırı ve katliam girişimleri, politik gerginlik ve sertliklerle geçecektir. Öyle ki, Kürdistan'da seçim güvenliği ciddi olarak ortadan kalkmış durumdadır. Seçim hilesi ve baskıların yoğunlaşması üzerine HDP'nin bu seçimlerde çekilmesi olasılığı sürpriz olmayacaktır.

T. Erdoğan ve AKP hükümeti, burjuva demokrasisinin özgür seçim biçimselliğini bile bir yana bırakmaktadır. Türkiye çıplak ve kaba faşist politika, yasa ve kurumlarla yönetiliyor.