20 HARAMİLER TÜRKİYE'DE!
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

1999'da kurulan, dünyanın en güçlü 19 ülkesinden ve AB'den oluşan G20 diye tanımlanan ülkeler topluluğu 10. zirvesini 15-16 kasım 2015'te Türkiye'de gerçekleştirecek.

Toplantı sahasında kuşların uçmasına dahi izin vermeyecek güvenlik tedbirleri önce IŞİD'e karşı operasyonlarla alınmaya başladı.


Uluslararası mali sistemin sorunlarını tartışmak, iyileştirme adımları atmak için maliye bakanları ve merkez bankaları şeflerinin bir forumu olarak kurulan G-20 süreç içinde devlet ve hükümet başkanlarının katıldığı toplantılara dönüştürüldü.

Şimdiye kadar hani soruna çözüm getirdi diye soracak olursak, ilkeleri doğrultusunda hemen hemen hiçbir soruna çözüm getirmediğini söyleyebiliriz.


G-20 dünya ekonomisinin yüzde 90’ını, dünya ticaretinin yüzde 80’ini ve dünya nüfusunun da üçte ikisini temsil ediyor. Bu bakımdan oldukça güçlü bir kurumlaşma. Ama aynen ülkelerden oluşan başka kurumlaşmalarda olduğu gibi, G-20'de de ülkeler son kertede kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmekteler. Bunun böyle olduğunu 2008'den sonraki dünya ekonomik krizi sürecinde yapılan toplantılarda ortaklaşa alınan kararlara rağmen kendi ülke çıkarlarına göre hareket etmelerinde gördük. Bu toplantı sonrasında da yapılacak açıklamada alınan ortak kararlardan bahsedilecek, ama her bir ülke kendi çıkarları doğrultusunda hareket edecektir.


Antalya'daki zirvenin daha öncekilerden ayırt edici özelliği, siyasal konuların gündem maddesi olarak kabul edilmesidir. Şüphesiz daha önceki toplantılarda da siyasal konular ele alınmıştı, ama ekonomik-ekolojik-sosyal sorunların çözümüne çare arayışlarının yanı sıra ele alınmıştı. Şimdi ise doğrudan gündem maddesi olarak toplantıya getiriliyor. Burada söz konusu olan Suriye'de iç savaş sorundur. Toplantının ilk gündem maddesi olarak katılımcılar Suriye iç savaşı ve bundan kaynaklanan göçmen/mülteci sorunu üzerine fikir alış verişinde bulunacaklar, dünya kamuoyuna bu konularda ne düşündüklerini açıklayacaklar. Esas görüşmeler, pazarlıklar ise ikili veya üçlü görüşmelerde yapılacaktır.


Suriye halkına sormadan bu ülkenin geleceğine karar vermek için bir taraftan ABD-AB-Türkiye-S. Arabistan ve diğer taraftan da arkasına Çin'i alan Rusya Antalya'da kıyasıya pazarlık yapacaklar.

Terör ve mülteci sorunu” adı altında özellikle Türkiye IŞİD'e karşı mücadeleyi vurgularken, Kürt Özgürlük Hareketine karşı imha saldırılarını, katliamlarını kendini savunma adı altında sunacaktır.


Faşist diktatörlük bu kapsamlı forumu bozulan ilişkileri yeniden tazelemek için kaçırılmaması gereken bir fırsat olarak değerlendirecektir. Bunun böyle olması için kapsamlı güvenlik tedbirlerinin yanı sıra, program akışını ve ayrıntılı ikili görüşme trafiğini iyi değerlendirecek ve ne kadar elzem olduğuyla bağlam içinde kendini pazarlayacaktır. R. T. Erdoğan'a, faşist rejimin baskılarına, IŞİD ve diğer İslami örgütlerle ilişkilerine yöneltilen eleştirileri ve uyarıları boşa çıkarmak için Türkiye'ye ne denli muhtaç olduklarını anlatmaya çalışacaktır; evet bu konuda baskıcı olacaktır. Kendisi olmaksızın Suriye'de iç savaşa bir çözümün getirilemeyeceğini; IŞİD'e karşı mücadelenin sürdürülemeyeceğini anlatacak ve Cerablus-Azez arasında “güvenli bölge”nin ne denli kaçınılmaz olduğunu vurgulayacaktır. Burada başta AB olmak üzere ABD'nin, daha doğrusu Çin ve Rusya hariç hemen hemen diğer tüm katılımcıların onayını alacaktır.


Daha önceki toplantılarda dünya ekonomisinin -özellikle krizin dayattığı sorunları çözmek için birtakım kararlar aldılar. Şimdi de, farklı boyutlarda da olsa dünya ekonomisinde hakim olan durgunluk eğiliminin beraberinde getirdiği sorunlar üzerine birtakım kararlar alacaklar, ama sonuç, daha öncekilerden farklı olmayacaktır. Şimdiye adar olduğu gibi bu sefer de toplantı öncesinde iyi niyet açıklamalarında bulunacaklar, ama toplantılarda kendi sermayelerinin çıkarlarını savunacaklar. Şimdiye kadar büyük hedeflerden bahsettiler, ama “dağ fare doğurdu”yu geçemediler. Şimdiye kadar her bir ülke gündem maddelerine kendi sermayesinin çıkarları doğrultusunda yaklaştığı ve aralarında rekabet esas olduğu için, toplantı sonuçları da bir iyi niyet açıklamasından, suya sabuna dokunmayan birtakım genel kararlardan ileri gitmedi. Bu sefer de aynısı olacaktır.


Daha öncekileriyle karşılaştırıldığında bu toplantı oldukça siyasi bir atmosfer içinde geçecektir. Suriye sorunundan dolayı tartışmaların sertleşmesi; ABD-Rusya arasında bir gövde gösterisi söz konusu olabilir. 

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

20 HARAMİLER TÜRKİYE'DE!
fc Share on Twitter
 

1999'da kurulan, dünyanın en güçlü 19 ülkesinden ve AB'den oluşan G20 diye tanımlanan ülkeler topluluğu 10. zirvesini 15-16 kasım 2015'te Türkiye'de gerçekleştirecek.

Toplantı sahasında kuşların uçmasına dahi izin vermeyecek güvenlik tedbirleri önce IŞİD'e karşı operasyonlarla alınmaya başladı.


Uluslararası mali sistemin sorunlarını tartışmak, iyileştirme adımları atmak için maliye bakanları ve merkez bankaları şeflerinin bir forumu olarak kurulan G-20 süreç içinde devlet ve hükümet başkanlarının katıldığı toplantılara dönüştürüldü.

Şimdiye kadar hani soruna çözüm getirdi diye soracak olursak, ilkeleri doğrultusunda hemen hemen hiçbir soruna çözüm getirmediğini söyleyebiliriz.


G-20 dünya ekonomisinin yüzde 90’ını, dünya ticaretinin yüzde 80’ini ve dünya nüfusunun da üçte ikisini temsil ediyor. Bu bakımdan oldukça güçlü bir kurumlaşma. Ama aynen ülkelerden oluşan başka kurumlaşmalarda olduğu gibi, G-20'de de ülkeler son kertede kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmekteler. Bunun böyle olduğunu 2008'den sonraki dünya ekonomik krizi sürecinde yapılan toplantılarda ortaklaşa alınan kararlara rağmen kendi ülke çıkarlarına göre hareket etmelerinde gördük. Bu toplantı sonrasında da yapılacak açıklamada alınan ortak kararlardan bahsedilecek, ama her bir ülke kendi çıkarları doğrultusunda hareket edecektir.


Antalya'daki zirvenin daha öncekilerden ayırt edici özelliği, siyasal konuların gündem maddesi olarak kabul edilmesidir. Şüphesiz daha önceki toplantılarda da siyasal konular ele alınmıştı, ama ekonomik-ekolojik-sosyal sorunların çözümüne çare arayışlarının yanı sıra ele alınmıştı. Şimdi ise doğrudan gündem maddesi olarak toplantıya getiriliyor. Burada söz konusu olan Suriye'de iç savaş sorundur. Toplantının ilk gündem maddesi olarak katılımcılar Suriye iç savaşı ve bundan kaynaklanan göçmen/mülteci sorunu üzerine fikir alış verişinde bulunacaklar, dünya kamuoyuna bu konularda ne düşündüklerini açıklayacaklar. Esas görüşmeler, pazarlıklar ise ikili veya üçlü görüşmelerde yapılacaktır.


Suriye halkına sormadan bu ülkenin geleceğine karar vermek için bir taraftan ABD-AB-Türkiye-S. Arabistan ve diğer taraftan da arkasına Çin'i alan Rusya Antalya'da kıyasıya pazarlık yapacaklar.

Terör ve mülteci sorunu” adı altında özellikle Türkiye IŞİD'e karşı mücadeleyi vurgularken, Kürt Özgürlük Hareketine karşı imha saldırılarını, katliamlarını kendini savunma adı altında sunacaktır.


Faşist diktatörlük bu kapsamlı forumu bozulan ilişkileri yeniden tazelemek için kaçırılmaması gereken bir fırsat olarak değerlendirecektir. Bunun böyle olması için kapsamlı güvenlik tedbirlerinin yanı sıra, program akışını ve ayrıntılı ikili görüşme trafiğini iyi değerlendirecek ve ne kadar elzem olduğuyla bağlam içinde kendini pazarlayacaktır. R. T. Erdoğan'a, faşist rejimin baskılarına, IŞİD ve diğer İslami örgütlerle ilişkilerine yöneltilen eleştirileri ve uyarıları boşa çıkarmak için Türkiye'ye ne denli muhtaç olduklarını anlatmaya çalışacaktır; evet bu konuda baskıcı olacaktır. Kendisi olmaksızın Suriye'de iç savaşa bir çözümün getirilemeyeceğini; IŞİD'e karşı mücadelenin sürdürülemeyeceğini anlatacak ve Cerablus-Azez arasında “güvenli bölge”nin ne denli kaçınılmaz olduğunu vurgulayacaktır. Burada başta AB olmak üzere ABD'nin, daha doğrusu Çin ve Rusya hariç hemen hemen diğer tüm katılımcıların onayını alacaktır.


Daha önceki toplantılarda dünya ekonomisinin -özellikle krizin dayattığı sorunları çözmek için birtakım kararlar aldılar. Şimdi de, farklı boyutlarda da olsa dünya ekonomisinde hakim olan durgunluk eğiliminin beraberinde getirdiği sorunlar üzerine birtakım kararlar alacaklar, ama sonuç, daha öncekilerden farklı olmayacaktır. Şimdiye adar olduğu gibi bu sefer de toplantı öncesinde iyi niyet açıklamalarında bulunacaklar, ama toplantılarda kendi sermayelerinin çıkarlarını savunacaklar. Şimdiye kadar büyük hedeflerden bahsettiler, ama “dağ fare doğurdu”yu geçemediler. Şimdiye kadar her bir ülke gündem maddelerine kendi sermayesinin çıkarları doğrultusunda yaklaştığı ve aralarında rekabet esas olduğu için, toplantı sonuçları da bir iyi niyet açıklamasından, suya sabuna dokunmayan birtakım genel kararlardan ileri gitmedi. Bu sefer de aynısı olacaktır.


Daha öncekileriyle karşılaştırıldığında bu toplantı oldukça siyasi bir atmosfer içinde geçecektir. Suriye sorunundan dolayı tartışmaların sertleşmesi; ABD-Rusya arasında bir gövde gösterisi söz konusu olabilir.