22 Temmuz ve toplumsal mücadele
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

22 Temmuz seçim sürecinin işçi ve emekçiler bakımından önemli bir deneyimi, sosyalist adaylar etrafında bir bağımsız adaylar kanalı örgütleyen Ezilenlerin Sosyalist Platformu'nun seçim çalışmaları olmuştur. ESP, Batı illerinde 8 bağımsız sosyalist aday çıkarmış, Kürdistan'da ise, Kürt ulusuna ve onun DTP başta olmak üzere legal kurumlarına yönelik artan baskılar ve yükselen şovenist kışkırtmalardan kaynaklı olarak DTP'li adayları desteklemiştir. Batı'da İstanbul 3. Bölgede DTP'li tutsak, bağımsız aday Sebahat Tuncel'i desteklerken, kimi illerde de devrimci ilerici güçlerin ortak olarak çıkardığı adaylar çerçevesinde çalışma yürütmüştür.
Komünist öncü, sokağı vazgeçilmez bir mevzi olarak görmüştür ve dolayısıyla seçim çalışmalarını, sokak merkezli bir hatta örgütlemiştir. Başka bir deyişle komünist öncünün seçim çalışması, faşizmin gerici iç savaş planlarına ve saldırılarına karşı sokakta kitle hareketini ve mücadelesini örgütlemeyi içeriyordu. Bu çalışma çerçevesinde on binlerce işçi ve emekçiye sosyalizm düşünü ulaştıran Marksist Leninist Komünistler, onların yüzlercesini sokak şenliklerinde, sokak parlamentolarında ve sokak mahkemelerinde buluşturdular.
Sokak mahkemelerini ve sokak parlamentolarını/meclislerini sokağı örgütlemenin bir biçimi olarak gören Marksist Leninist Komünistler, yaygın kitle ajitasyonuyla sokağın eylem gücünü örgütlemeye çalıştılar. Komünist öncü, sokağın gücünün örgütlenmesini aynı zamanda faşist saldırganlığa karşı devrimci direnişin somut bir hazırlığı olarak ele aldı.
-Sokak mahkemeleri, hesap sorma bilincine pratik bir yanıt olmuştur.
-Sokak meclisleri işçi ve emekçilerin taleplerini haykırdığı bir kürsü olmuştur. Meclislerde sorun ve taleplerimiz, çözüm yolları ve nasıl hareket edileceği üzerine tartışılmıştır.
-özellikle sokak parlamentoları/meclisleri, coğrafyamız bakımından sadece seçim dönemiyle sınırlanmayıp ileri taşınabilecek, devrimci demokrasinin bilinç tohumlarını eken ve işçi sınıfı ve emekçilerin gelecek mücadelelerine deneyim taşıyan özgün bir araç olmuştur.

22 Temmuz seçimlerinin bir diğer önemli sonucu ise, DTP'li bağımsız adaylardan 22'sinin meclise girmesidir. DTP, siyasi partilere yönelik %10'luk baraj uygulaması nedeniyle seçimlere bağımsız milletvekilleriyle katılma kararı almıştı.

Devrimci cepheden bazı örgütler seçimleri boykot ederken, bazıları da bu süreci siyasal çalışma için değerlendirdiler.

22 Temmuz seçimleri geride kalırken, önümüzdeki süreç, gerek egemen klikleri arası çelişkiler, gerekse de işçi sınıfı ve emekçiler bakımından daha da sert mücadelelere tanıklık edecek. Cumhurbaşkanlığı seçimleri cephesinde ordunun, AKP'nin yalıtıldığı bir tablo oluşturamaması, bu çerçevedeki çatışmaların keskinleşmesini beraberinde getirebilir. Faşist diktatörlüğün Güney Kürdistan'a müdahale hevesi ve planları ise, çözümü seçim sonrasına ertelenen hayati bir sorun olmaya devam ediyor.
Buradan generaller cephesinin, AKP'nin seçim zaferi karşısında inisiyatif kazanmak için kolları sıvayacağı öngörülebilir. Kürt sorunu, egemenlerin gündeminde birinci sırayı almayı sürdürecek, Kürt halkına yönelik baskılar ve oynanan oyunlar devam edecektir. İşbirlikçi AKP'nin yeniden hükümete taşınmasıyla birlikte, işçi ve emekçileri yeni neoliberal ekonomik ve sosyal yıkım saldırıları, buna paralel olarak faşist baskı ve yasakların tırmanışı ve sert mücadeleler bekliyor.

MLKP`liler, kitlelerin politikaya ilgisinin arttığı seçim sürecini, sokak mücadelesi merkezde duracak biçimde sosyalist ajitasyon ve propagandayı büyütme, kitleleri devrim ve sosyalizm için örgütleme hedefiyle değerlendirdikleri gibi, seçim sonrası tablonun açığa çıkaracağı devrimci olanakları maddi güce dönüştürme ekseninde hareket edecektir. Yani şimdi sıra seçim mücadelesinin kazanımlarını örgütlemeye gelmiştir.İlişki kurabildiğimiz; bilincinde ve yüreğinde yer edindiğimiz işçi ve emekçiler ile bağlarımızı güçlendirmek, seçim çalışmalarında tanıştığımız ve faaliyetimize katılan taze güçleri görevlendirmek için gerekli araç ve mücadele biçimlerini örgütlemek göreviyle karşı karşıyayız.
Partimiz, egemenlerin birbirine alternatif olarak sunulan iki cephesine karşı, ilerici, devrimci, sosyalist güçlerin giderek bir "cepheleşme" süreci biçiminde örgütlenmesi için güçlerini seferber edecektir.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

22 Temmuz ve toplumsal mücadele
fc Share on Twitter
 

22 Temmuz seçim sürecinin işçi ve emekçiler bakımından önemli bir deneyimi, sosyalist adaylar etrafında bir bağımsız adaylar kanalı örgütleyen Ezilenlerin Sosyalist Platformu'nun seçim çalışmaları olmuştur. ESP, Batı illerinde 8 bağımsız sosyalist aday çıkarmış, Kürdistan'da ise, Kürt ulusuna ve onun DTP başta olmak üzere legal kurumlarına yönelik artan baskılar ve yükselen şovenist kışkırtmalardan kaynaklı olarak DTP'li adayları desteklemiştir. Batı'da İstanbul 3. Bölgede DTP'li tutsak, bağımsız aday Sebahat Tuncel'i desteklerken, kimi illerde de devrimci ilerici güçlerin ortak olarak çıkardığı adaylar çerçevesinde çalışma yürütmüştür.
Komünist öncü, sokağı vazgeçilmez bir mevzi olarak görmüştür ve dolayısıyla seçim çalışmalarını, sokak merkezli bir hatta örgütlemiştir. Başka bir deyişle komünist öncünün seçim çalışması, faşizmin gerici iç savaş planlarına ve saldırılarına karşı sokakta kitle hareketini ve mücadelesini örgütlemeyi içeriyordu. Bu çalışma çerçevesinde on binlerce işçi ve emekçiye sosyalizm düşünü ulaştıran Marksist Leninist Komünistler, onların yüzlercesini sokak şenliklerinde, sokak parlamentolarında ve sokak mahkemelerinde buluşturdular.
Sokak mahkemelerini ve sokak parlamentolarını/meclislerini sokağı örgütlemenin bir biçimi olarak gören Marksist Leninist Komünistler, yaygın kitle ajitasyonuyla sokağın eylem gücünü örgütlemeye çalıştılar. Komünist öncü, sokağın gücünün örgütlenmesini aynı zamanda faşist saldırganlığa karşı devrimci direnişin somut bir hazırlığı olarak ele aldı.
-Sokak mahkemeleri, hesap sorma bilincine pratik bir yanıt olmuştur.
-Sokak meclisleri işçi ve emekçilerin taleplerini haykırdığı bir kürsü olmuştur. Meclislerde sorun ve taleplerimiz, çözüm yolları ve nasıl hareket edileceği üzerine tartışılmıştır.
-özellikle sokak parlamentoları/meclisleri, coğrafyamız bakımından sadece seçim dönemiyle sınırlanmayıp ileri taşınabilecek, devrimci demokrasinin bilinç tohumlarını eken ve işçi sınıfı ve emekçilerin gelecek mücadelelerine deneyim taşıyan özgün bir araç olmuştur.

22 Temmuz seçimlerinin bir diğer önemli sonucu ise, DTP'li bağımsız adaylardan 22'sinin meclise girmesidir. DTP, siyasi partilere yönelik %10'luk baraj uygulaması nedeniyle seçimlere bağımsız milletvekilleriyle katılma kararı almıştı.

Devrimci cepheden bazı örgütler seçimleri boykot ederken, bazıları da bu süreci siyasal çalışma için değerlendirdiler.

22 Temmuz seçimleri geride kalırken, önümüzdeki süreç, gerek egemen klikleri arası çelişkiler, gerekse de işçi sınıfı ve emekçiler bakımından daha da sert mücadelelere tanıklık edecek. Cumhurbaşkanlığı seçimleri cephesinde ordunun, AKP'nin yalıtıldığı bir tablo oluşturamaması, bu çerçevedeki çatışmaların keskinleşmesini beraberinde getirebilir. Faşist diktatörlüğün Güney Kürdistan'a müdahale hevesi ve planları ise, çözümü seçim sonrasına ertelenen hayati bir sorun olmaya devam ediyor.
Buradan generaller cephesinin, AKP'nin seçim zaferi karşısında inisiyatif kazanmak için kolları sıvayacağı öngörülebilir. Kürt sorunu, egemenlerin gündeminde birinci sırayı almayı sürdürecek, Kürt halkına yönelik baskılar ve oynanan oyunlar devam edecektir. İşbirlikçi AKP'nin yeniden hükümete taşınmasıyla birlikte, işçi ve emekçileri yeni neoliberal ekonomik ve sosyal yıkım saldırıları, buna paralel olarak faşist baskı ve yasakların tırmanışı ve sert mücadeleler bekliyor.

MLKP`liler, kitlelerin politikaya ilgisinin arttığı seçim sürecini, sokak mücadelesi merkezde duracak biçimde sosyalist ajitasyon ve propagandayı büyütme, kitleleri devrim ve sosyalizm için örgütleme hedefiyle değerlendirdikleri gibi, seçim sonrası tablonun açığa çıkaracağı devrimci olanakları maddi güce dönüştürme ekseninde hareket edecektir. Yani şimdi sıra seçim mücadelesinin kazanımlarını örgütlemeye gelmiştir.İlişki kurabildiğimiz; bilincinde ve yüreğinde yer edindiğimiz işçi ve emekçiler ile bağlarımızı güçlendirmek, seçim çalışmalarında tanıştığımız ve faaliyetimize katılan taze güçleri görevlendirmek için gerekli araç ve mücadele biçimlerini örgütlemek göreviyle karşı karşıyayız.
Partimiz, egemenlerin birbirine alternatif olarak sunulan iki cephesine karşı, ilerici, devrimci, sosyalist güçlerin giderek bir "cepheleşme" süreci biçiminde örgütlenmesi için güçlerini seferber edecektir.