SEKA DİRENİŞİ DERSLERİ
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

SEKA direnişi, bir işyeri işgaliydi. SEKA işçileri, eşleri ve çocuklarıyla birlikte 51 gün boyunca işyerlerini terk etmediler. Büyük bir kararlılık ve inatla direndiler. Geli-nen yerde SEKA direnişi uzlaşmayla so-nuçlandı. SEKA işçileri ve SEKA direnişini destekleyen emekçilerin eylemi, özel-leştirme saldırısını püskürtemedi. Diğer-lerinde olduğu gibi, tekil ve yerel bir direnişle genel saldırıyı püskürtmek mümkün olmadı.

SEKA direnişi, Türk-İş sendika ağa-larının oldu bittiye getirdikleri göstermelik bir oylamayla bitirildi. Oylama sonucu hükümetin SEKA'nın üretim araçları, işletme hakkı ve çalışanlarıyla birlikte İzmit belediyesine devredilmesi önerisi 510 evet, 61 hayır, 13 boş oyla kabul edildi. Böylece hükümet, SEKA'yı kapatarak işçilerin işine son verme kararından geri adım atmış oldu. Ama işçilerin talebi olan SEKA'da üretimin devam etmesi de belirsizliğe itildi.

SEKA, işçi sınıfı mücadelesinde etkili ve öncü bir direniş örneği sergiledi. Gelecek büyük ve sarsıcı direnişlerin yolunu açtı. Tıpkı, 1987 NETAŞ grevi gibi.

Çünkü, birincisi, SEKA, işçilerin bir mücadele biçimi ola-rak işyerini işgal etmeleriydi. İşyeri iş-gali, kazanma iradesi, gücü ve kararlı-lığını, iç örgütlülük ve dayanışmanın geliştirilmesini, dış dinamikler ve desteğin harekete geçirilmesini getirdi.

Partimiz MLKP, özelleştirme saldırısı karşısında işçilerin işyerlerini işgal eylemiyle savunmaları gerektiğini tespit etmiş, uygulamaya geçirilmesi çağrısında bulunmuştu. SEKA örneğinde olduğu gibi, işyeri işgalleri, direnişçilerin gücünü ve kararlılığını gösteren bir mücadele biçimidir. O nedenle SEKA, kendi dışındaki işçi bölüklerine, özellikle özelleştirme saldırısı ile yüz yüze kalan TEKEL gibi işletme işçilerine ilham kaynağı oldu. İşçi sınıfı hareketinin meşru direnme çizgisinde mücadele etmesini kamçıladı. İşgal eylemini yeniden sınıfın gündemine taşıdı.

İkincisi, işyeri işgal eylemini etkin kılan diğer bir unsur, işçi eşleri ve çocuklarının direnişin yoldaşları, bir parçası olmalarıdır. İşgal eylemi onları çekti, onlar, işgal eylemini güçlendirdiler. Aynı durum, Almanya'da OPEL işçileri direnişinde de görülmüştü. Kadınlar ve çocukların direnişte yer almaları, emekçilerin toplumsal vicdanı, duygu ve düşüncelerinde yer edindi. Ve SEKA İzmit'te giderek başka ezilen toplumsal sınıf ve kesimlerin desteğiyle bir yerel direniş merkezi olmaya başladı. Fabrika işgali bir direniş çekirdeği ise, bu direniş çekirdeğinin etrafında oluşan toplumsal hareket dalgaları giderek hükümet ve sermayeyi kaygılandırdı, telaşlandırdı ve onları uzlaşmaya yönelten önemli bir faktör de buydu.

Üçüncüsü, işgal eylemini etkili ve yaptırımcı kılan bir diğer unsur ise, ileri bir mücadele biçimi olarak şekillenen dayanışma ve destek hareketinin gücüyle beslenmesiydi. SEKA'nın diğer özelleştirme karşıtı mevzilerden daha etkili bir sonuç elde etmesinde, şüphesiz ki sınıfın gelişen bu eylemi temel bir rol oynadı.

SEKA direnişi, özelleştirme karşıtı mücadele ekseninde önemli bir canlanmaya ve işçi sınıfının ülkedeki genel hareketi üzerinde önemli bir etkiye yol açtı. SEKA bu aşamadan sonra, artık sadece SEKA ve İzmit değildi, "Her yer SEKA, her yer direniş" şiarını gündeme getirdi. TEKEL, TÜPRAŞ ve sırada özelleştirilecek işletme işçilerinde bir mücadele bilinci ve uyanışı geliştirdi. Ve işçiler, "SEKA kıvılcım, TEKEL ateş" sloganı ile destek sundular.

Şüphesiz ki, MLKP'nin de burada çıkarması gereken dersler vardır:

Birincisi, Marksist Leninist Komünistler, fabrika önünde açtıkları çadırla fiilen direnişin içinde yer aldılar. SEKA'da daha öncede işyeri işgali ile gündeme giren direniş hamleleri olmuş ve her seferinde özelleştirme ertelenmişti. Ancak, gerçekleşen her işgal eylemi, gelecek çetin mücadelenin işaretlerini de veriyordu. Komünist öncü, buradan hareketle "içte" çalışma ve ilişki geliştirme yönüyle daha hazırlıklı olabilirdi. O zaman eyleme müdahalede daha etkili olabilme olanakları yaratabilirdi.

İkincisi, SEKA, özelleştirmeye karşı direniş bakımından önceki çatışmalardan daha önemliydi. Ama sınırları da belliydi. MLKP güçleri, buradan hareketle planlarını geliştirdiler, güçlerini düzenlediler. Bu çerçevede MLKP, önemli ölçüde kendini SEKA direnişine uyarlamayı başardı, direnişin yaygınlaşması ve genelleşmesi için ileri bir inisiyatif sergiledi. Yine de, oluşturulan hareket planı, SEKA'ya yansıdığı gibi, gündemin daha etkili ele alınmasına yetmedi. Bir kez daha görüldü ki, tarihsel ve toplumsal rolü ile işçi sınıfının tekil direnişleri, bazen genel direnişleri tutuşturan bir kıvılcım olabiliyor.

Yine görüldü ki, her özelleştirme çatışması mülkiyet sorusunu ortaya çıkarıyor. Bu soru, SEKA nezdinde, genel olarak "SEKA halkındır satılamaz", "SEKA vatandır" vb biçiminde yanıtlandı. Sorunun bu sınırlar içinde yanıtlanması, mülkiyet sorununun özünü karartan tehlikeli ve yanlış bir bilincin ürünüdür. Fabrikalar, işletmeler vs. halkın değil, kapitalistlerindir. Bu mülkiyetin özel sektör, ya da devlet sektörüne ait olması, mülkiyetin kapitalist niteliğini değiştirmiyor. Dolayısıyla özelleştirme karşıtı mücadelenin sınıf bilinçli programı, mülkiyetin neden işçilere, halka ait olmadığı ortaya koymalıdır.

"Mülkiyet halkın eline verilmelidir" talebinin propaganda edilmesi ve mülkiyetin toplumsallaştırılmasının savunulmasının önemi bir kez daha kendini dayatıyor. Zira özelleştirmeye karşı mücadeleyle, burjuva iktidarı yıkmak, kapitalizmin temellerine karşı mücadelenin sınıf mevzileri ve deneyimleri haline getirilmek isteniyorsa, işçilerin, mülkiyet sorununun özü konusunda sosyalist aydınlanmayla eğitilmesi zorunludur. Aksi taktirde bu yanılsama ve boşluk, burjuva milliyetçi ve liberal sol çözüm politikalarıyla doldurulur.

SEKA direnişinin deneyleri ve pratiği, sınıf mücadelesini geliştirme ve ilerletmenin önemli bir laboratuarıdır. MLKP ve sınıf bundan öğrendi.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

SEKA DİRENİŞİ DERSLERİ
fc Share on Twitter
 

SEKA direnişi, bir işyeri işgaliydi. SEKA işçileri, eşleri ve çocuklarıyla birlikte 51 gün boyunca işyerlerini terk etmediler. Büyük bir kararlılık ve inatla direndiler. Geli-nen yerde SEKA direnişi uzlaşmayla so-nuçlandı. SEKA işçileri ve SEKA direnişini destekleyen emekçilerin eylemi, özel-leştirme saldırısını püskürtemedi. Diğer-lerinde olduğu gibi, tekil ve yerel bir direnişle genel saldırıyı püskürtmek mümkün olmadı.

SEKA direnişi, Türk-İş sendika ağa-larının oldu bittiye getirdikleri göstermelik bir oylamayla bitirildi. Oylama sonucu hükümetin SEKA'nın üretim araçları, işletme hakkı ve çalışanlarıyla birlikte İzmit belediyesine devredilmesi önerisi 510 evet, 61 hayır, 13 boş oyla kabul edildi. Böylece hükümet, SEKA'yı kapatarak işçilerin işine son verme kararından geri adım atmış oldu. Ama işçilerin talebi olan SEKA'da üretimin devam etmesi de belirsizliğe itildi.

SEKA, işçi sınıfı mücadelesinde etkili ve öncü bir direniş örneği sergiledi. Gelecek büyük ve sarsıcı direnişlerin yolunu açtı. Tıpkı, 1987 NETAŞ grevi gibi.

Çünkü, birincisi, SEKA, işçilerin bir mücadele biçimi ola-rak işyerini işgal etmeleriydi. İşyeri iş-gali, kazanma iradesi, gücü ve kararlı-lığını, iç örgütlülük ve dayanışmanın geliştirilmesini, dış dinamikler ve desteğin harekete geçirilmesini getirdi.

Partimiz MLKP, özelleştirme saldırısı karşısında işçilerin işyerlerini işgal eylemiyle savunmaları gerektiğini tespit etmiş, uygulamaya geçirilmesi çağrısında bulunmuştu. SEKA örneğinde olduğu gibi, işyeri işgalleri, direnişçilerin gücünü ve kararlılığını gösteren bir mücadele biçimidir. O nedenle SEKA, kendi dışındaki işçi bölüklerine, özellikle özelleştirme saldırısı ile yüz yüze kalan TEKEL gibi işletme işçilerine ilham kaynağı oldu. İşçi sınıfı hareketinin meşru direnme çizgisinde mücadele etmesini kamçıladı. İşgal eylemini yeniden sınıfın gündemine taşıdı.

İkincisi, işyeri işgal eylemini etkin kılan diğer bir unsur, işçi eşleri ve çocuklarının direnişin yoldaşları, bir parçası olmalarıdır. İşgal eylemi onları çekti, onlar, işgal eylemini güçlendirdiler. Aynı durum, Almanya'da OPEL işçileri direnişinde de görülmüştü. Kadınlar ve çocukların direnişte yer almaları, emekçilerin toplumsal vicdanı, duygu ve düşüncelerinde yer edindi. Ve SEKA İzmit'te giderek başka ezilen toplumsal sınıf ve kesimlerin desteğiyle bir yerel direniş merkezi olmaya başladı. Fabrika işgali bir direniş çekirdeği ise, bu direniş çekirdeğinin etrafında oluşan toplumsal hareket dalgaları giderek hükümet ve sermayeyi kaygılandırdı, telaşlandırdı ve onları uzlaşmaya yönelten önemli bir faktör de buydu.

Üçüncüsü, işgal eylemini etkili ve yaptırımcı kılan bir diğer unsur ise, ileri bir mücadele biçimi olarak şekillenen dayanışma ve destek hareketinin gücüyle beslenmesiydi. SEKA'nın diğer özelleştirme karşıtı mevzilerden daha etkili bir sonuç elde etmesinde, şüphesiz ki sınıfın gelişen bu eylemi temel bir rol oynadı.

SEKA direnişi, özelleştirme karşıtı mücadele ekseninde önemli bir canlanmaya ve işçi sınıfının ülkedeki genel hareketi üzerinde önemli bir etkiye yol açtı. SEKA bu aşamadan sonra, artık sadece SEKA ve İzmit değildi, "Her yer SEKA, her yer direniş" şiarını gündeme getirdi. TEKEL, TÜPRAŞ ve sırada özelleştirilecek işletme işçilerinde bir mücadele bilinci ve uyanışı geliştirdi. Ve işçiler, "SEKA kıvılcım, TEKEL ateş" sloganı ile destek sundular.

Şüphesiz ki, MLKP'nin de burada çıkarması gereken dersler vardır:

Birincisi, Marksist Leninist Komünistler, fabrika önünde açtıkları çadırla fiilen direnişin içinde yer aldılar. SEKA'da daha öncede işyeri işgali ile gündeme giren direniş hamleleri olmuş ve her seferinde özelleştirme ertelenmişti. Ancak, gerçekleşen her işgal eylemi, gelecek çetin mücadelenin işaretlerini de veriyordu. Komünist öncü, buradan hareketle "içte" çalışma ve ilişki geliştirme yönüyle daha hazırlıklı olabilirdi. O zaman eyleme müdahalede daha etkili olabilme olanakları yaratabilirdi.

İkincisi, SEKA, özelleştirmeye karşı direniş bakımından önceki çatışmalardan daha önemliydi. Ama sınırları da belliydi. MLKP güçleri, buradan hareketle planlarını geliştirdiler, güçlerini düzenlediler. Bu çerçevede MLKP, önemli ölçüde kendini SEKA direnişine uyarlamayı başardı, direnişin yaygınlaşması ve genelleşmesi için ileri bir inisiyatif sergiledi. Yine de, oluşturulan hareket planı, SEKA'ya yansıdığı gibi, gündemin daha etkili ele alınmasına yetmedi. Bir kez daha görüldü ki, tarihsel ve toplumsal rolü ile işçi sınıfının tekil direnişleri, bazen genel direnişleri tutuşturan bir kıvılcım olabiliyor.

Yine görüldü ki, her özelleştirme çatışması mülkiyet sorusunu ortaya çıkarıyor. Bu soru, SEKA nezdinde, genel olarak "SEKA halkındır satılamaz", "SEKA vatandır" vb biçiminde yanıtlandı. Sorunun bu sınırlar içinde yanıtlanması, mülkiyet sorununun özünü karartan tehlikeli ve yanlış bir bilincin ürünüdür. Fabrikalar, işletmeler vs. halkın değil, kapitalistlerindir. Bu mülkiyetin özel sektör, ya da devlet sektörüne ait olması, mülkiyetin kapitalist niteliğini değiştirmiyor. Dolayısıyla özelleştirme karşıtı mücadelenin sınıf bilinçli programı, mülkiyetin neden işçilere, halka ait olmadığı ortaya koymalıdır.

"Mülkiyet halkın eline verilmelidir" talebinin propaganda edilmesi ve mülkiyetin toplumsallaştırılmasının savunulmasının önemi bir kez daha kendini dayatıyor. Zira özelleştirmeye karşı mücadeleyle, burjuva iktidarı yıkmak, kapitalizmin temellerine karşı mücadelenin sınıf mevzileri ve deneyimleri haline getirilmek isteniyorsa, işçilerin, mülkiyet sorununun özü konusunda sosyalist aydınlanmayla eğitilmesi zorunludur. Aksi taktirde bu yanılsama ve boşluk, burjuva milliyetçi ve liberal sol çözüm politikalarıyla doldurulur.

SEKA direnişinin deneyleri ve pratiği, sınıf mücadelesini geliştirme ve ilerletmenin önemli bir laboratuarıdır. MLKP ve sınıf bundan öğrendi.