26 Ekim 2007 Duruşması: Komünistler Faşizmi Yargılıyor, Sosyalizm İçin Savaşmak Onurdur!
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Tutsaklardan Seyfi Polat: "Bugün burada yargılanmak istenen MLKP ve MLKP'nin temsil ettiği dünya görüşüdür, burada siyasi bir parti olarak MLKP'nin felsefesi, politik çizgisi, eylemleri yargılanıyor. Tabii ki MLKP de buna yanıtını verecektir. MLKP'nin savunmasını yapmaktan onur duyarız. Bu dava ile ilgili kararı tarih ve halkımız verecektir".
 

 Kasım 2007 / Enternasyonal Bülten / Sayı: 63

 
 Eylül 2006'dan bu yana tutuklu bulunan 23 komünist 26 Ekim 2007'de ilk kez hâkim karşısına çıkartıldı. Tutsaklar, mahkemede yaptıkları kısa konuşmalarda savcının "Anayasal düzeni zor yoluyla değiştirerek yerine Marksist Leninist bir düzen getirmeye çalışmak" iddiası karşısında devrim ve sosyalizmin meşruluğunu savundular.
İstanbul Beşiktaş Adliyesi'ne kardeşlik şiarı ile giren komünist tutsaklar, bu davanın ezen ve ezilenlerin tarihsel hesaplaşması olduğunu belirterek, fikirlerini savundular.
Tutsaklardan Seyfi Polat, "Bugün burada yargılanmak istenen MLKP ve MLKP'nin temsil ettiği dünya görüşüdür, burada siyasi bir parti olarak MLKP'nin felsefesi, politik çizgisi, eylemleri yargılanıyor. Tabii ki MLKP de buna yanıtını verecektir. MLKP'nin savunmasını yapmaktan onur duyarız. Bu dava ile ilgili kararı tarih ve halkımız verecektir" dedi.
Arif Çelebi ve Ziya Ulusoy, savcının iddianameyi dayandırdığı "Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye teşebbüs etmek" iddiasını yanıtlayan iki dilekçe okudular. Sistemi her yönüyle teşhir ederek, sosyalizm için savaşmanın onur olduğunu vurguladılar. Arif Çelebi, Şemdinli'den Hrant Dink cinayetine uzanan kontrgerilla zincirini teşhir ederken, halkın temel sorunlarının ancak sosyalist bir düzende çözüme kavuşacağını ve bu düzenin "halk konseylerine dayalı bir cumhuriyet" olacağını belirtti ve "böyle bir düzen için savaşmak onurdur" diyerek sosyalizmi savundu.
Ziya Ulusoy ise, son dönemde gelişen ırkçı, milliyetçi dalgaya dikkat çekerek, Kürt halkının taleplerinin demokratik talepler olduğunu, ırkçılık ve faşist gösterilerin çözüm olmadığını ve Türk halkının sınır ötesi operasyona karşı sesini yükseltmesi gerektiğini söyledi. Ulusoy, bu düzenin "mutlaka yıkılacağını ve bir komünist olarak bu kavgada yer almaktan gurur duyduğunu", bu düzenin alternatifinin sosyalizm olduğunu belirterek birçok yönüyle sosyalist düzeni anlattı.
Ali Hıdır Polat ise, sosyalizmi savunarak, "Egemenler eliyle örgütlenen ulusalcı görünümlü ırkçı faşist gösteriler yapılmaktadır, bu gösteriler Türk Halkının onurunu yükseltmiyor aksine zarar veriyor, halklar kardeşliği yükseltmelidir" dedi.
Atılım Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Çiçek "Sosyalist bir gazeteci" olduğunu belirterek, Terörle Mücadele Yasası'nın (TMY) toplum ve basın üzerindeki baskısına dikkat çekti. Özgür Radyo Genel Koordinatörü Füsun Erdoğan da işçiler ve tüm ezilenlerden yana yayın yaptıklarını belirti.
Diğer tutsakların da yaptıkları konuşmalarda faşist diktatörlüğün teşhir edildiği ttiği duruşmada sanık avukatları, hazırladıkları ortak dilekçede, soruşturma sürecinde birbiriyle çelişkili karar ve uygulamalar olduğuna dikkat çektiler. TMY'nin Küresel OHAL düzeninin Türkiye'deki yansıması olduğunu belirten avukatlar, TMY'yi teşhir ettiler. Soruşturmanın hukuka uygun olmadığını, ideolojik bir yaklaşımla yürütüldüğünü ifade ettiler. Sanıkların üzerine atılan suçların herhangi bir kanıta dayandırılmadığını, delillerin kendilerine verilmediğini, bu nedenle savunma haklarının engellendiğini açıkladılar. Sahte delillerin ve eski yargılamalara ait kayıtların dosyadan çıkarılmasını talep ettiler.
Tutsakların ve avukatların tahliye istemlerine karşılık, tutsakların tutukluluk hallerinin devamına karar veren mahkeme, duruşmayı 28-29 Şubat 2008 tarihine erteledi.
Eylül tutsaklarıyla dayanışma amacıyla gerek Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da gerekse de uluslararası alanda geniş bir dayanışma hareketi oluştu. Birçok ilde eylemler, açıklamalar, çağrılar yapıldı. Aydınlardan Haluk Gerger, Vedat Türkali, Mihri Belli ve Sevim Belli, 25 Ekim'de İHD İstanbul Şubesi'nde 128 aydın adına bir basın toplantısı yaparak 26 Ekim duruşmasını yakından izleme ve duyarlılık çağrısı yaptılar.
Davaya uluslararası alandan Almanya, İtalya ve Fransa'dan delegeler katıldılar. Moskova'da davadan önceki süreçte, Arjantin'de Belçika, İngiltere ve Almanya'da Türkiye Büyükelçilikleri önünde 25 Ekim'de yapılan eylemlerle 10 Eylül tutsaklarına özgürlük istendi.
Arnavutluk, ABD, Almanya, Belçika, Bask Ülkesi, Brezilya, İtalya, Avusturya, Rusya, Peru, Kanada gibi ülkelerden Türk devletine protesto mektupları ve tutsaklarla dayanışma mesajları gönderildi. Arjantin'de ise aralarında PCR, MST, PST ve LIBERPUEBLO gibi parti ve örgütlerin olduğu 31 parti, örgüt ve kuruluş ile Nobel Barış Ödülü sahibi Adolfo Perez Ezquivel'inde aralarında olduğu 51 aydın ve kurum temsilcisi, Türk Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan'a gönderdikleri ortak protesto mektubunda 10 Eylül tutsaklarının serbest bırakılmasını talep ettiler.
Partimiz Enternasyonal Bürosunun yayınladığı bir açıklamaya uluslararası alanda 40 parti ve örgüt imza attı.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

26 Ekim 2007 Duruşması: Komünistler Faşizmi Yargılıyor, Sosyalizm İçin Savaşmak Onurdur!
fc Share on Twitter
 

Tutsaklardan Seyfi Polat: "Bugün burada yargılanmak istenen MLKP ve MLKP'nin temsil ettiği dünya görüşüdür, burada siyasi bir parti olarak MLKP'nin felsefesi, politik çizgisi, eylemleri yargılanıyor. Tabii ki MLKP de buna yanıtını verecektir. MLKP'nin savunmasını yapmaktan onur duyarız. Bu dava ile ilgili kararı tarih ve halkımız verecektir".
 

 Kasım 2007 / Enternasyonal Bülten / Sayı: 63

 
 Eylül 2006'dan bu yana tutuklu bulunan 23 komünist 26 Ekim 2007'de ilk kez hâkim karşısına çıkartıldı. Tutsaklar, mahkemede yaptıkları kısa konuşmalarda savcının "Anayasal düzeni zor yoluyla değiştirerek yerine Marksist Leninist bir düzen getirmeye çalışmak" iddiası karşısında devrim ve sosyalizmin meşruluğunu savundular.
İstanbul Beşiktaş Adliyesi'ne kardeşlik şiarı ile giren komünist tutsaklar, bu davanın ezen ve ezilenlerin tarihsel hesaplaşması olduğunu belirterek, fikirlerini savundular.
Tutsaklardan Seyfi Polat, "Bugün burada yargılanmak istenen MLKP ve MLKP'nin temsil ettiği dünya görüşüdür, burada siyasi bir parti olarak MLKP'nin felsefesi, politik çizgisi, eylemleri yargılanıyor. Tabii ki MLKP de buna yanıtını verecektir. MLKP'nin savunmasını yapmaktan onur duyarız. Bu dava ile ilgili kararı tarih ve halkımız verecektir" dedi.
Arif Çelebi ve Ziya Ulusoy, savcının iddianameyi dayandırdığı "Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye teşebbüs etmek" iddiasını yanıtlayan iki dilekçe okudular. Sistemi her yönüyle teşhir ederek, sosyalizm için savaşmanın onur olduğunu vurguladılar. Arif Çelebi, Şemdinli'den Hrant Dink cinayetine uzanan kontrgerilla zincirini teşhir ederken, halkın temel sorunlarının ancak sosyalist bir düzende çözüme kavuşacağını ve bu düzenin "halk konseylerine dayalı bir cumhuriyet" olacağını belirtti ve "böyle bir düzen için savaşmak onurdur" diyerek sosyalizmi savundu.
Ziya Ulusoy ise, son dönemde gelişen ırkçı, milliyetçi dalgaya dikkat çekerek, Kürt halkının taleplerinin demokratik talepler olduğunu, ırkçılık ve faşist gösterilerin çözüm olmadığını ve Türk halkının sınır ötesi operasyona karşı sesini yükseltmesi gerektiğini söyledi. Ulusoy, bu düzenin "mutlaka yıkılacağını ve bir komünist olarak bu kavgada yer almaktan gurur duyduğunu", bu düzenin alternatifinin sosyalizm olduğunu belirterek birçok yönüyle sosyalist düzeni anlattı.
Ali Hıdır Polat ise, sosyalizmi savunarak, "Egemenler eliyle örgütlenen ulusalcı görünümlü ırkçı faşist gösteriler yapılmaktadır, bu gösteriler Türk Halkının onurunu yükseltmiyor aksine zarar veriyor, halklar kardeşliği yükseltmelidir" dedi.
Atılım Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Çiçek "Sosyalist bir gazeteci" olduğunu belirterek, Terörle Mücadele Yasası'nın (TMY) toplum ve basın üzerindeki baskısına dikkat çekti. Özgür Radyo Genel Koordinatörü Füsun Erdoğan da işçiler ve tüm ezilenlerden yana yayın yaptıklarını belirti.
Diğer tutsakların da yaptıkları konuşmalarda faşist diktatörlüğün teşhir edildiği ttiği duruşmada sanık avukatları, hazırladıkları ortak dilekçede, soruşturma sürecinde birbiriyle çelişkili karar ve uygulamalar olduğuna dikkat çektiler. TMY'nin Küresel OHAL düzeninin Türkiye'deki yansıması olduğunu belirten avukatlar, TMY'yi teşhir ettiler. Soruşturmanın hukuka uygun olmadığını, ideolojik bir yaklaşımla yürütüldüğünü ifade ettiler. Sanıkların üzerine atılan suçların herhangi bir kanıta dayandırılmadığını, delillerin kendilerine verilmediğini, bu nedenle savunma haklarının engellendiğini açıkladılar. Sahte delillerin ve eski yargılamalara ait kayıtların dosyadan çıkarılmasını talep ettiler.
Tutsakların ve avukatların tahliye istemlerine karşılık, tutsakların tutukluluk hallerinin devamına karar veren mahkeme, duruşmayı 28-29 Şubat 2008 tarihine erteledi.
Eylül tutsaklarıyla dayanışma amacıyla gerek Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da gerekse de uluslararası alanda geniş bir dayanışma hareketi oluştu. Birçok ilde eylemler, açıklamalar, çağrılar yapıldı. Aydınlardan Haluk Gerger, Vedat Türkali, Mihri Belli ve Sevim Belli, 25 Ekim'de İHD İstanbul Şubesi'nde 128 aydın adına bir basın toplantısı yaparak 26 Ekim duruşmasını yakından izleme ve duyarlılık çağrısı yaptılar.
Davaya uluslararası alandan Almanya, İtalya ve Fransa'dan delegeler katıldılar. Moskova'da davadan önceki süreçte, Arjantin'de Belçika, İngiltere ve Almanya'da Türkiye Büyükelçilikleri önünde 25 Ekim'de yapılan eylemlerle 10 Eylül tutsaklarına özgürlük istendi.
Arnavutluk, ABD, Almanya, Belçika, Bask Ülkesi, Brezilya, İtalya, Avusturya, Rusya, Peru, Kanada gibi ülkelerden Türk devletine protesto mektupları ve tutsaklarla dayanışma mesajları gönderildi. Arjantin'de ise aralarında PCR, MST, PST ve LIBERPUEBLO gibi parti ve örgütlerin olduğu 31 parti, örgüt ve kuruluş ile Nobel Barış Ödülü sahibi Adolfo Perez Ezquivel'inde aralarında olduğu 51 aydın ve kurum temsilcisi, Türk Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan'a gönderdikleri ortak protesto mektubunda 10 Eylül tutsaklarının serbest bırakılmasını talep ettiler.
Partimiz Enternasyonal Bürosunun yayınladığı bir açıklamaya uluslararası alanda 40 parti ve örgüt imza attı.