10 Eylül tutsaklarından Seyfi Polat’ın savunması
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

MLKP militanlarını katledebilir, tutsak edebilir, çalışmalarını bir dönem için şu veya bu nedenle bir ölçüde zayıflatabilirsiniz, fakat işçi sınıfının ve ezilenlerin taleplerinin, özlemlerinin ve düşlerinin; kapitalist sömürüye, faşizme, inkârcı sömürgeci cendereye, kadınlara vurulan erkek egemen prangalara, toplumsal adaletsizliklere ve emperyalist boyunduruğa karşı özgürlük ve sosyalizm bayrağı olan MLKP’yi durduramazsınız.

1 Temmuz 2008 / Enternasyonal Bülten / Sayı: 71

8-12 Eylül 2006’da partimize ve devrimci sosyalist kurumlara yönelik saldırılar sonucu tutuklanan 23 komünist tutsak 5-6 Haziran 2008’de tarihlerinde 3. kez mahkemeye çıkarıldı. İstanbul Beşiktaş 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada tutsaklar ilk kez savunmalarını yapmaya başladılar. Duruşma sonucunda 3 komünist tahliye edildi. Bir sonraki duruşma tarihi 24 Ekim 2008 olarak belirlendi.
10 Eylül tutsakları savunmalarında, sosyalist düşünceleri savunmaya devam edeceklerini belirtirken, Türk burjuva devletini ve anayasal düzeni yargıladılar. Komünist tutsaklardan Seyfi Polat ise savunmasında partimiz MLKP’yi ve onun barışçıl ve şiddet içerikli tüm eylemlerini ve faaliyetini savundu.
Seyfi Polat’in savunmasını kısaltarak yayınlıyoruz.


İddianameye Cevap
İstanbul Cumhuriyet Savcısı Ali Cengiz Hacıosmanoğlu’nun bütün ruhu itibariyle siyasi polisin zabit kâtipliğine tekabül eden iddianamesi 292 sayfadır. Hiç şüphe yok ki, adı ve tarihi, işkenceyle, tecavüzle, işkence ederek öldürmelerle, yargısız infazlarla, gözaltında kayıplarla, kısacası insanlığa karşı işlenmiş lanetli suçlarla özdeşleşmiş siyasi polisin zabıt kâtipliğini yapmak hiç kimseye onur kazandırmaz, tersine utanca batmasına yol açar.
Savcının 292 sayfalık iddianamesi yaşadığı topraklara, bu topraklarda tüketilen ne varsa onları üreten işçilere, köylülere, emekçilere, halklarımızın durumuna ve yaşadıkları acılara yabancılığın belgesidir. Bu yabancılık iddianame savcısını, partimizin faaliyet ve eylemlerini değerlendirirken, başta ABD olmak üzere emperyalistlerin boyunduruğunu, işbirlikçi sermaye oligarşisinin sömürü ve yağmasını, faşist rejimin adaletsizliklerini ve zulmünü savunmada kraldan fazla kralcı haline getiriyor.
(KISALTILMISTIR)

Terörizm Demagojisi, Ezenlerin ve Ezilenlerin Şiddeti
Kapitalist sömürü ve soygun düzeninin, faşist baskı ve zulüm rejiminin egemenleri ve onların emperyalist efendileri adına hazırlanmış iddianamede MLKP adını anmak gerektiği her durumda, savcı Hacıosmanoğlu’nun kurduğu ilk cümle “MLKP isimli silahlı terör örgütü” oluyor!
Emperyalist burjuvazinin ideologları ve önde gelen politik sözcüleri, özellikle 1990’lardan günümüze gelen süreçte, “terör” kavramıyla, “amaçsız şiddet”i, “şiddet için şiddet”i kastettiklerini öne sürüyorlar. Fakat ne hikmetse işçi sınıfı ve ezilenlerin kurtuluşunu esas alan bir politik-toplumsal program uğruna mücadelede zor araçlarına başvurmak mecburiyetinde kalan ya da emperyalist işgalcilere karşı elde silah savaşan tüm partileri, grupları, gerilla güçlerini “terörist örgüt” olarak karalamaya çalışıyorlar. Hatta bunlara göre, örneğin Küba gibi ABD emperyalizmine boyun eğmeyen devletler de “terörist”tir!
Bu burjuva demagoglara sorarsanız, ezilen, sömürülen, yoksulluk ve sefalete mahkum edilen işçilerin, emekçilerin, emperyalist boyunduruk altındaki halkların, sömürgeci kölelik cenderesindeki ulusların bu duruma son verme hakları yoktur. En fazlasından düzen içinde izin verildiği ölçüde kısmi değişiklikler isteyebilirler. Bununla yetinmez de, politik veya ulusal özgürlük ya da toplumsal devrim için mücadeleye atılır ve bu savaşımda burjuva emperyalist şiddete karşı, devrimci şiddete başvurmak zorunda kalırlarsa, onlar “terörist”tir, yürüttükleri politik mücadele “terörizm”dir!
Şüphesiz bu gülünç ve aşağılık bir yalandır. Ucuz bir demagojidir.
(KISALTILMISTIR)
Sınıflı toplumlarda devlet, egemen sınıfın çıkarları için örgütlenmiş zor kullanımı demektir. Devleti oluşturan ordu, polis örgütü, yargı, mahkemeler, hapishaneler ve bürokrasi gibi kurumlar, egemen sınıfın örgütlenmiş zorunun araçlarıdır. Ki devlet denilen aygıt kendi başına bir varlık değil, bu kurumların toplamıdır.
Bütün sömürücü devletler şiddet veya zor tekelini, devlet olmanın, devlet egemenliğinin, otoritenin gereği olarak görür ve ellerinde bulundurmak isterler. Buna yasalarla resmi bir meşruiyet, hukuki bir kimlik kazandırırlar. Bu anlamda devlet, zor kullanma tekelidir. O nedenle de, egemen sınıfların devlet eliyle kullandıkları dışında, ezilenlerden gelen her türlü şiddet, devlet egemenliğine saldırı, devletin varlığıyla bağdaşmaz, günümüzdeki en yaygın ifadeyle “terör” ve terörizm” olarak görülür.
(KISALTILMISTIR)

İddianamenin Faşist Burjuva Yargıları MLKP’nin Meşruiyetini Gölgeleyemez
MLKP’yi burjuva düzeni ve faşist rejimi reddeden, onu değiştirmek isteyen bir parti değil de, bir “silahlı terör örgütü” olarak tanımlayan iddianamenin bir hükmü yoktur.
Partimiz meşruiyetini işçi sınıfının ve ezilenlerin, sömürüden ve politik zorbalıktan kurtuluşu uğruna mücadele yürütmekten alıyor. Bu topraklarda üretilen tüm zenginliklerin yaratıcısı olan ve nüfusun ezici çoğunluğunu oluşturan işçi sınıfının, kent emekçilerinin ve emekçi köylülüğün sınıfsal, toplumsal, ulusal, cinsel kimliğine ait özlemlerini, çıkarlarını taleplerini meşru görmemek, en fazlasından sömürücülüğün ve bir avuç asalağın halklarımız üzerindeki politik tahakkümünün ifadesi olabilir. Oysa emekçi insanlık önünde meşru olmayan tam da budur. Kaldı ki yasal olanın her zaman meşru olduğu söylenebilir mi?
(KISALTILMISTIR)
Tıpkı bunun gibi yasadışı olan her şeye “meşru değil” damgası vurulamaz.
MLKP, yasadışı, fakat tamamen meşru bir devrimci partidir. Evet, o düzenin yasalarına göre kurulmamış, kendini bu gerici-faşist yasaların cenderesine ve kalıplarına hapsetmemiştir. Bu nedenle sömürü ve zulüm düzeninin savunucuları, egemenler adına onun hakkında kovuşturma yapabilirler, ne var ki partimizin meşruluğunu ortadan kaldırmak bir yana, ona en küçük bir gölge bile düşüremezler. Bir parti yasal da, yasa dışı da olabilir. Parti olup olmamanın ölçütü yasallık değildir. Bunun objektif kriterleri vardır.
Her partinin bir programı, bir tüzüğü-iç hukuku, kadro ve örgütleri, üyeleri, üyeliğe kabul kriterleri-hukuku, stratejisi, temel taktik ve yönelimleri, güncel taktikleri vardır. Partiler irade ve eylem birliğine sahip örgütlenmelerdir.
MLKP bütün bu özelliklere sahiptir. Partimiz kesintisiz, istikrarlı ve etkin siyasal faaliyetiyle, Türkiye ve Kuzey Kürdistan’a yayılan örgütlülüğüyle, düzenli işleyen kurum ve organlarıyla, hukukuyla, yayınlarıyla, kongre ve konferanslarıyla özgürlük ve sosyalizm mücadelesinin saygın partilerinden biridir.
(KISALTILMISTIR)
MLKP’nin yasadışılığı, gizli örgütlenmesi herhangi bir fetişten değil, işçi sınıfının ücretli kölelikten, ezilenlerin politik boyunduruk ve adaletsizliklerden kurtulması için mücadele özgürlüğünü güvenceye almak ihtiyacından kaynaklanıyor.
Şayet yasadışı ve gizli örgütlenmese, sermaye ve faşizm, egemenliğe yönelen tüm etkin devrimci partilere yaptığı gibi, program, strateji ve politik çizgisinden vazgeçmezse MLKP’yi her türlü şiddeti, provakasyonu ve komployu kullanarak faaliyet yürütemez hale getirmede ve fiziken yok etmede güçlük çekmeyecektir. Onu bu kirli amacına ulaşmaktan alıkoyan, işte bu yasa dışılık ve gizliliktir. Ki buna rağmen Mustafa Suphilerden, önderlerinin şahsında 71 devrimci hareketine ve oradan da günümüze pek çok örnekte görüldüğü gibi partimize karşı da yıllardır zulmün ve zorbalığın tüm yöntemlerini seferber ediyor, ağır insanlık suçları işliyor. Fakat boşuna! MLKP ücretli kölelik düzenine, sömürüye, toplumsal, ulusal, cinsel eşitsizliklere, faşizme ve emperyalizme karşı mücadele özgürlüğünü korumak için yasa dışı ve gizli kalmaya devam edecektir.
(KISALTILMISTIR)
MLKP, Marksizm-Leninizmi temel alıyor. Marksizm-Leninizm partimiz için bir doğma veya donmuş ölü formüller yığını değil, bilimsel bir yol göstericidir. Bu yüzden de MLKP tarihsel ve diyalektik materyalist yöntemi her şeyin üstünde tutuyor. Başka türlü Marksist olunamayacağı, dünyanın ve toplumun içinde yaşanılan dönemine ait soru ve sorunlara Marksist-Leninist yanıtlar verilemeyeceği bilinciyle hareket ediyor.
(KISALTILMISTIR)
MLKP, devrimin zaferiyle birlikte, işçi sınıfının bilinç, istek ve hazırlığına, yine işçi sınıfının kent ve kır yoksullarına öncülük etme kararlılık ve başarısına bağlı olarak, üretim araçlarının toplumsallaştırılması, insanın insan üzerindeki her tür sömürü ve tahakkümünün, burjuva ideolojinin süre giden etkilerinin ortadan kaldırılması sürecini, bir başka ifadeyle sosyalizmi başlatmayı amaçlamaktadır.
Partimizin sonal amacı ise, dünya ölçeğindeki sosyalist başarılara bağlı olarak, bilim ve teknolojinin bütünüyle toplum için kullanılmasıyla yaratılacak bolluk koşullarında, insanın işbölümüne kölece bağımlılığının sona erdiği, kafa emeğiyle kol emeği, kentle kır arasındaki karşıtlıkların yok olduğu, kültürün herkesin ortak malı haline geldiği, çalışmanın bir zevke ve yaşamın başlıca gereksinimine dönüştüğü, insanın insanı değil, eşyayı yönettiği, insanlık için sözcüğün eksiksiz anlamında özgürlüğün kazanıldığı, sınıfların, devletin, ulusal çitlerin ortadan kalktığı, sınırsız bir insan kardeşliği dünyası, bilimsel ifadesi ile komünist toplumdur.
(KISALTILMISTIR)
MLKP militanlarını katledebilir, tutsak edebilir, çalışmalarını bir dönem için şu veya bu nedenle bir ölçüde zayıflatabilirsiniz, fakat işçi sınıfının ve ezilenlerin taleplerinin, özlemlerinin ve düşlerinin; kapitalist sömürüye, faşizme, inkârcı sömürgeci cendereye, kadınlara vurulan erkek egemen prangalara, toplumsal adaletsizliklere ve emperyalist boyunduruğa karşı özgürlük ve sosyalizm bayrağı olan MLKP’yi durduramazsınız.
(KISALTILMISTIR)
İddianamenin arkasında duran sömürü düzeninin ve faşist rejimin egemenleri ve onların emperyalist efendileri MLKP kabusu görmekten kurtulamayacaklardır.
Sınıf mücadelesinin yasaları işlemeye devam ediyor. Savaşım sürüyor. Zafer özgürlük, adalet, halklara eşitlik bayrağını yükseltenlerin olacak, işçi sınıfı ve ezilenler kazanacaktır.

Yaşasın İşçilerin ve Ezilenlerin Özgürlük Mücadelesi!
Yaşasın Türk ve Kürt Halklarının Eşitliği ve Kardeşliği!
Kahrolsun Kapitalist Sömürücüler ve Faşist Zalimler! Kahrolsun Emperyalistler!
Yaşasın Devrim!
Devrimin Zaferi İçin Yaşasın MLKP!

5 Haziran 2008
SEYFİ POLAT

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

10 Eylül tutsaklarından Seyfi Polat’ın savunması
fc Share on Twitter
 

MLKP militanlarını katledebilir, tutsak edebilir, çalışmalarını bir dönem için şu veya bu nedenle bir ölçüde zayıflatabilirsiniz, fakat işçi sınıfının ve ezilenlerin taleplerinin, özlemlerinin ve düşlerinin; kapitalist sömürüye, faşizme, inkârcı sömürgeci cendereye, kadınlara vurulan erkek egemen prangalara, toplumsal adaletsizliklere ve emperyalist boyunduruğa karşı özgürlük ve sosyalizm bayrağı olan MLKP’yi durduramazsınız.

1 Temmuz 2008 / Enternasyonal Bülten / Sayı: 71

8-12 Eylül 2006’da partimize ve devrimci sosyalist kurumlara yönelik saldırılar sonucu tutuklanan 23 komünist tutsak 5-6 Haziran 2008’de tarihlerinde 3. kez mahkemeye çıkarıldı. İstanbul Beşiktaş 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada tutsaklar ilk kez savunmalarını yapmaya başladılar. Duruşma sonucunda 3 komünist tahliye edildi. Bir sonraki duruşma tarihi 24 Ekim 2008 olarak belirlendi.
10 Eylül tutsakları savunmalarında, sosyalist düşünceleri savunmaya devam edeceklerini belirtirken, Türk burjuva devletini ve anayasal düzeni yargıladılar. Komünist tutsaklardan Seyfi Polat ise savunmasında partimiz MLKP’yi ve onun barışçıl ve şiddet içerikli tüm eylemlerini ve faaliyetini savundu.
Seyfi Polat’in savunmasını kısaltarak yayınlıyoruz.


İddianameye Cevap
İstanbul Cumhuriyet Savcısı Ali Cengiz Hacıosmanoğlu’nun bütün ruhu itibariyle siyasi polisin zabit kâtipliğine tekabül eden iddianamesi 292 sayfadır. Hiç şüphe yok ki, adı ve tarihi, işkenceyle, tecavüzle, işkence ederek öldürmelerle, yargısız infazlarla, gözaltında kayıplarla, kısacası insanlığa karşı işlenmiş lanetli suçlarla özdeşleşmiş siyasi polisin zabıt kâtipliğini yapmak hiç kimseye onur kazandırmaz, tersine utanca batmasına yol açar.
Savcının 292 sayfalık iddianamesi yaşadığı topraklara, bu topraklarda tüketilen ne varsa onları üreten işçilere, köylülere, emekçilere, halklarımızın durumuna ve yaşadıkları acılara yabancılığın belgesidir. Bu yabancılık iddianame savcısını, partimizin faaliyet ve eylemlerini değerlendirirken, başta ABD olmak üzere emperyalistlerin boyunduruğunu, işbirlikçi sermaye oligarşisinin sömürü ve yağmasını, faşist rejimin adaletsizliklerini ve zulmünü savunmada kraldan fazla kralcı haline getiriyor.
(KISALTILMISTIR)

Terörizm Demagojisi, Ezenlerin ve Ezilenlerin Şiddeti
Kapitalist sömürü ve soygun düzeninin, faşist baskı ve zulüm rejiminin egemenleri ve onların emperyalist efendileri adına hazırlanmış iddianamede MLKP adını anmak gerektiği her durumda, savcı Hacıosmanoğlu’nun kurduğu ilk cümle “MLKP isimli silahlı terör örgütü” oluyor!
Emperyalist burjuvazinin ideologları ve önde gelen politik sözcüleri, özellikle 1990’lardan günümüze gelen süreçte, “terör” kavramıyla, “amaçsız şiddet”i, “şiddet için şiddet”i kastettiklerini öne sürüyorlar. Fakat ne hikmetse işçi sınıfı ve ezilenlerin kurtuluşunu esas alan bir politik-toplumsal program uğruna mücadelede zor araçlarına başvurmak mecburiyetinde kalan ya da emperyalist işgalcilere karşı elde silah savaşan tüm partileri, grupları, gerilla güçlerini “terörist örgüt” olarak karalamaya çalışıyorlar. Hatta bunlara göre, örneğin Küba gibi ABD emperyalizmine boyun eğmeyen devletler de “terörist”tir!
Bu burjuva demagoglara sorarsanız, ezilen, sömürülen, yoksulluk ve sefalete mahkum edilen işçilerin, emekçilerin, emperyalist boyunduruk altındaki halkların, sömürgeci kölelik cenderesindeki ulusların bu duruma son verme hakları yoktur. En fazlasından düzen içinde izin verildiği ölçüde kısmi değişiklikler isteyebilirler. Bununla yetinmez de, politik veya ulusal özgürlük ya da toplumsal devrim için mücadeleye atılır ve bu savaşımda burjuva emperyalist şiddete karşı, devrimci şiddete başvurmak zorunda kalırlarsa, onlar “terörist”tir, yürüttükleri politik mücadele “terörizm”dir!
Şüphesiz bu gülünç ve aşağılık bir yalandır. Ucuz bir demagojidir.
(KISALTILMISTIR)
Sınıflı toplumlarda devlet, egemen sınıfın çıkarları için örgütlenmiş zor kullanımı demektir. Devleti oluşturan ordu, polis örgütü, yargı, mahkemeler, hapishaneler ve bürokrasi gibi kurumlar, egemen sınıfın örgütlenmiş zorunun araçlarıdır. Ki devlet denilen aygıt kendi başına bir varlık değil, bu kurumların toplamıdır.
Bütün sömürücü devletler şiddet veya zor tekelini, devlet olmanın, devlet egemenliğinin, otoritenin gereği olarak görür ve ellerinde bulundurmak isterler. Buna yasalarla resmi bir meşruiyet, hukuki bir kimlik kazandırırlar. Bu anlamda devlet, zor kullanma tekelidir. O nedenle de, egemen sınıfların devlet eliyle kullandıkları dışında, ezilenlerden gelen her türlü şiddet, devlet egemenliğine saldırı, devletin varlığıyla bağdaşmaz, günümüzdeki en yaygın ifadeyle “terör” ve terörizm” olarak görülür.
(KISALTILMISTIR)

İddianamenin Faşist Burjuva Yargıları MLKP’nin Meşruiyetini Gölgeleyemez
MLKP’yi burjuva düzeni ve faşist rejimi reddeden, onu değiştirmek isteyen bir parti değil de, bir “silahlı terör örgütü” olarak tanımlayan iddianamenin bir hükmü yoktur.
Partimiz meşruiyetini işçi sınıfının ve ezilenlerin, sömürüden ve politik zorbalıktan kurtuluşu uğruna mücadele yürütmekten alıyor. Bu topraklarda üretilen tüm zenginliklerin yaratıcısı olan ve nüfusun ezici çoğunluğunu oluşturan işçi sınıfının, kent emekçilerinin ve emekçi köylülüğün sınıfsal, toplumsal, ulusal, cinsel kimliğine ait özlemlerini, çıkarlarını taleplerini meşru görmemek, en fazlasından sömürücülüğün ve bir avuç asalağın halklarımız üzerindeki politik tahakkümünün ifadesi olabilir. Oysa emekçi insanlık önünde meşru olmayan tam da budur. Kaldı ki yasal olanın her zaman meşru olduğu söylenebilir mi?
(KISALTILMISTIR)
Tıpkı bunun gibi yasadışı olan her şeye “meşru değil” damgası vurulamaz.
MLKP, yasadışı, fakat tamamen meşru bir devrimci partidir. Evet, o düzenin yasalarına göre kurulmamış, kendini bu gerici-faşist yasaların cenderesine ve kalıplarına hapsetmemiştir. Bu nedenle sömürü ve zulüm düzeninin savunucuları, egemenler adına onun hakkında kovuşturma yapabilirler, ne var ki partimizin meşruluğunu ortadan kaldırmak bir yana, ona en küçük bir gölge bile düşüremezler. Bir parti yasal da, yasa dışı da olabilir. Parti olup olmamanın ölçütü yasallık değildir. Bunun objektif kriterleri vardır.
Her partinin bir programı, bir tüzüğü-iç hukuku, kadro ve örgütleri, üyeleri, üyeliğe kabul kriterleri-hukuku, stratejisi, temel taktik ve yönelimleri, güncel taktikleri vardır. Partiler irade ve eylem birliğine sahip örgütlenmelerdir.
MLKP bütün bu özelliklere sahiptir. Partimiz kesintisiz, istikrarlı ve etkin siyasal faaliyetiyle, Türkiye ve Kuzey Kürdistan’a yayılan örgütlülüğüyle, düzenli işleyen kurum ve organlarıyla, hukukuyla, yayınlarıyla, kongre ve konferanslarıyla özgürlük ve sosyalizm mücadelesinin saygın partilerinden biridir.
(KISALTILMISTIR)
MLKP’nin yasadışılığı, gizli örgütlenmesi herhangi bir fetişten değil, işçi sınıfının ücretli kölelikten, ezilenlerin politik boyunduruk ve adaletsizliklerden kurtulması için mücadele özgürlüğünü güvenceye almak ihtiyacından kaynaklanıyor.
Şayet yasadışı ve gizli örgütlenmese, sermaye ve faşizm, egemenliğe yönelen tüm etkin devrimci partilere yaptığı gibi, program, strateji ve politik çizgisinden vazgeçmezse MLKP’yi her türlü şiddeti, provakasyonu ve komployu kullanarak faaliyet yürütemez hale getirmede ve fiziken yok etmede güçlük çekmeyecektir. Onu bu kirli amacına ulaşmaktan alıkoyan, işte bu yasa dışılık ve gizliliktir. Ki buna rağmen Mustafa Suphilerden, önderlerinin şahsında 71 devrimci hareketine ve oradan da günümüze pek çok örnekte görüldüğü gibi partimize karşı da yıllardır zulmün ve zorbalığın tüm yöntemlerini seferber ediyor, ağır insanlık suçları işliyor. Fakat boşuna! MLKP ücretli kölelik düzenine, sömürüye, toplumsal, ulusal, cinsel eşitsizliklere, faşizme ve emperyalizme karşı mücadele özgürlüğünü korumak için yasa dışı ve gizli kalmaya devam edecektir.
(KISALTILMISTIR)
MLKP, Marksizm-Leninizmi temel alıyor. Marksizm-Leninizm partimiz için bir doğma veya donmuş ölü formüller yığını değil, bilimsel bir yol göstericidir. Bu yüzden de MLKP tarihsel ve diyalektik materyalist yöntemi her şeyin üstünde tutuyor. Başka türlü Marksist olunamayacağı, dünyanın ve toplumun içinde yaşanılan dönemine ait soru ve sorunlara Marksist-Leninist yanıtlar verilemeyeceği bilinciyle hareket ediyor.
(KISALTILMISTIR)
MLKP, devrimin zaferiyle birlikte, işçi sınıfının bilinç, istek ve hazırlığına, yine işçi sınıfının kent ve kır yoksullarına öncülük etme kararlılık ve başarısına bağlı olarak, üretim araçlarının toplumsallaştırılması, insanın insan üzerindeki her tür sömürü ve tahakkümünün, burjuva ideolojinin süre giden etkilerinin ortadan kaldırılması sürecini, bir başka ifadeyle sosyalizmi başlatmayı amaçlamaktadır.
Partimizin sonal amacı ise, dünya ölçeğindeki sosyalist başarılara bağlı olarak, bilim ve teknolojinin bütünüyle toplum için kullanılmasıyla yaratılacak bolluk koşullarında, insanın işbölümüne kölece bağımlılığının sona erdiği, kafa emeğiyle kol emeği, kentle kır arasındaki karşıtlıkların yok olduğu, kültürün herkesin ortak malı haline geldiği, çalışmanın bir zevke ve yaşamın başlıca gereksinimine dönüştüğü, insanın insanı değil, eşyayı yönettiği, insanlık için sözcüğün eksiksiz anlamında özgürlüğün kazanıldığı, sınıfların, devletin, ulusal çitlerin ortadan kalktığı, sınırsız bir insan kardeşliği dünyası, bilimsel ifadesi ile komünist toplumdur.
(KISALTILMISTIR)
MLKP militanlarını katledebilir, tutsak edebilir, çalışmalarını bir dönem için şu veya bu nedenle bir ölçüde zayıflatabilirsiniz, fakat işçi sınıfının ve ezilenlerin taleplerinin, özlemlerinin ve düşlerinin; kapitalist sömürüye, faşizme, inkârcı sömürgeci cendereye, kadınlara vurulan erkek egemen prangalara, toplumsal adaletsizliklere ve emperyalist boyunduruğa karşı özgürlük ve sosyalizm bayrağı olan MLKP’yi durduramazsınız.
(KISALTILMISTIR)
İddianamenin arkasında duran sömürü düzeninin ve faşist rejimin egemenleri ve onların emperyalist efendileri MLKP kabusu görmekten kurtulamayacaklardır.
Sınıf mücadelesinin yasaları işlemeye devam ediyor. Savaşım sürüyor. Zafer özgürlük, adalet, halklara eşitlik bayrağını yükseltenlerin olacak, işçi sınıfı ve ezilenler kazanacaktır.

Yaşasın İşçilerin ve Ezilenlerin Özgürlük Mücadelesi!
Yaşasın Türk ve Kürt Halklarının Eşitliği ve Kardeşliği!
Kahrolsun Kapitalist Sömürücüler ve Faşist Zalimler! Kahrolsun Emperyalistler!
Yaşasın Devrim!
Devrimin Zaferi İçin Yaşasın MLKP!

5 Haziran 2008
SEYFİ POLAT