Çocuklara işkence ve tecavüz: sömürgeci siyasetin sistematik bir parçası
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Türk devletinin Kürt çocuklarına yönelik tavrı daima "yılanın başını küçükken ezme" anlayışı altında sömürgeci ve soykırımcı tarzda, öldürme ve tutuklama biçiminde olmuştur. Mizgin Özbek, Ceylan Önkol ve Ahmet Kaymaz, yaşlarından daha fazla sayıda kurşunla katledilen onlarca çocuktan sadece en sembolik olanlarıdır.

 

01 Nisan 2012 /Enternasyonal Bülten / Sayı: 115

 

Nisan 2011'de Adana'nın Pozantı M Tipi Çocuk Tutukevi'nde siyasal nedenlerle tutsak bulunan Kürt çocuklarına yönelik insan hakları ihlalleri, işkence ve cinsel taciz, yaşları 13'le 17 arasında değişen 7 çocuğun el yazısı notlarını İnsan Hakları Derneği Mersin Şubesi'ne göndermeleriyle gündeme geldi. Ne yazık ki Pozantı Hapishanesi'nde yaşananlar şaşırtıcı ya da tekil bir olay değil, Türkiye'de sömürgeci faşist rejimin geleneksel imha ve inkar siyasetinin sistematik bir parçası Pozantı Hapishanesi'ndeki tecavüz olaylarının kamuoyunca duyulmasının ardından Mersin Hapishanesi'nde yaşanan bir diğer tecavüz olayı ortaya çıktı ve şüphesiz hala bilinmeyen çok sayıda başka örnekler de var; zira devlet çocukları hapishaneden salıverilmelerinden sonra dahi tehdit etmeye devam ediyor.
Kürt ulusal önderi Abdullah Öcalan'a yönelik halen süregiden mutlak tecrit, binlerce Kürdün gözaltına alınması ve tutuklanması, gerillaya yönelik hava bombardımanları ve kimyasal silahların kullanılması ve Roboski'de olduğu gibi sivil katliamları ile birlikte, çoğunluğu "polise taş atmak" ya da "yasadışı gösteriye katılmak" gibi gerekçelerle tutuklu bulunan Kürt çocuklarına yönelik örgütlü işkence ve tecavüz de Kürt özgürlük hareketine karşı açılan kirli savaşın bir diğer yönü. Türk devletinin Kürt çocuklarına yönelik tavrı daima "yılanın başını küçükken ezme" anlayışı altında sömürgeci ve soykırımcı tarzda, öldürme ve tutuklama biçiminde olmuştur. Mizgin Özbek, Ceylan Önkol ve Ahmet Kaymaz, yaşlarından daha fazla sayıda kurşunla katledilen onlarca çocuktan sadece en sembolik olanlarıdır.
Türkiye'de 12-18 yaş arasındaki çocuk tutsakların sayısı binleri buluyor ve çoğunluğu yoksul Kürt ailelerinden geliyor. Pozantı Hapishanesi, gardiyanlar ile gardiyanların "Bunlar PKK'lidir, onlara ne istiyorsanız yapabilirsiniz" gibi sözlerle cesaretlendirdiği adli tutukluların işlediği tecavüz, cinsel taciz ve işkencenin gündeme gelmesinden önce de vahşice işkencelerle tanınıyordu. Cinsel, fiziksel ve zihinsel taciz Kürt çocuklarına sürekli olarak uygulanan bir politikaydı. Geçen yıl Ağustos ayında 15 yaşındaki Yasin Akyüz yine burada işkence ile katledilmişti. Otopsi raporunda, kaburga kırılması sonucu boğulma teşhisi konmuştu. Bu vakalar istisna değil bir devlet politikasıdır. Polis Akademisi'ne bağlı olarak faaliyet gösteren Uluslararası Terörizm Merkezi (UTSAM) Başkanı Dr. Süleyman Özeren de şöyle demişti: "Terörle mücadelede hedef kitlemiz 12-25 yaş arası olmalı. Enerjimizin yüzde 90'ını buraya ayırmalıyız."
Kürt haber ajansı DİHA'lı gazeteciler Pozantı Hapishanesi'ndeki cinsel işkenceyi ilk teşhir edenler ve yaşadıkları cehennemi anlatan çocuklarla yaptıkları röportajları yayınlayanlar oldu: "Bazı arkadaşlarımız onlarca defa adli tutukluların tecavüzüne uğradı. Bazen zorla pantolonlarımızı indirmeye çalışıyorlardı. Yaşadıklarımız anlatılır gibi değil". 2009 yılında tutuklanan T.T. isimli bir çocuk, skandalı açığa çıkaran kilit isimlerden biriydi. DİHA'ya verdiği röportajın ardından Mart ayı başında yasadışı bir gösteriye katıldığı gerekçesiyle tekrar tutuklandı. Kürkçüler F-Tipi Hapishanesi'ne konan T.T. burada intihar girişiminde bulundu. Sonrasında kendisini ziyaret eden babası, durmadan ağlayarak "Pozantı'dan sonra iyice üstüme geliyorlar. Baba beni kurtar" dediğini anlattı.
Bu konuyu aylar boyunca inkar ettikten sonra "PKK bu çocuklara yalan söyletiyor" diyen Türk burjuva devletinin konuyu nasıl ele aldığını gösteren bir başka durum da Pozantı Hapishanesi'nde çocuklara cinsel taciz olaylarını ilk olarak teşhir eden DİHA Adana Bürosu muhabirleri Ali Buluş, Hamdullah Keser ve Özlem Aguş'u 6 Mart günü KCK operasyonları çerçevesinde gözaltına alması ve Özlem Aguş'u tutuklaması oldu.
Protestolar yükseldikten ve skandal geniş çaplı olarak medyada tartışılmaya başlandıktan sonra hükümet bundan çocukları F-tipi hapishanelere sevk etmek için yararlandı. Adalet Bakanı Ergin Pozantı hapishanesinde bulunan tüm çocukların Ankara yakınındaki Sincan Çocuk Tutukevi'ne nakledileceğini açıkladı. Burası ailelerinden beş yüz kilometre uzakta ve bu nedenle ziyaretleri oldukça zorlaştırıyor ve üstelik tecrit hücrelerinde tutuluyorlar. Kürt sorunun parçası olan çocuk tutsaklara yönelik çözüm yolunda en ufak bir adım atmak yerine sömürgeci faşist rejim Kürt çocukları da dahil tüm cephelerde topyekün savaşını tırmandırıyor.


 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

Çocuklara işkence ve tecavüz: sömürgeci siyasetin sistematik bir parçası
fc Share on Twitter
 

Türk devletinin Kürt çocuklarına yönelik tavrı daima "yılanın başını küçükken ezme" anlayışı altında sömürgeci ve soykırımcı tarzda, öldürme ve tutuklama biçiminde olmuştur. Mizgin Özbek, Ceylan Önkol ve Ahmet Kaymaz, yaşlarından daha fazla sayıda kurşunla katledilen onlarca çocuktan sadece en sembolik olanlarıdır.

 

01 Nisan 2012 /Enternasyonal Bülten / Sayı: 115

 

Nisan 2011'de Adana'nın Pozantı M Tipi Çocuk Tutukevi'nde siyasal nedenlerle tutsak bulunan Kürt çocuklarına yönelik insan hakları ihlalleri, işkence ve cinsel taciz, yaşları 13'le 17 arasında değişen 7 çocuğun el yazısı notlarını İnsan Hakları Derneği Mersin Şubesi'ne göndermeleriyle gündeme geldi. Ne yazık ki Pozantı Hapishanesi'nde yaşananlar şaşırtıcı ya da tekil bir olay değil, Türkiye'de sömürgeci faşist rejimin geleneksel imha ve inkar siyasetinin sistematik bir parçası Pozantı Hapishanesi'ndeki tecavüz olaylarının kamuoyunca duyulmasının ardından Mersin Hapishanesi'nde yaşanan bir diğer tecavüz olayı ortaya çıktı ve şüphesiz hala bilinmeyen çok sayıda başka örnekler de var; zira devlet çocukları hapishaneden salıverilmelerinden sonra dahi tehdit etmeye devam ediyor.
Kürt ulusal önderi Abdullah Öcalan'a yönelik halen süregiden mutlak tecrit, binlerce Kürdün gözaltına alınması ve tutuklanması, gerillaya yönelik hava bombardımanları ve kimyasal silahların kullanılması ve Roboski'de olduğu gibi sivil katliamları ile birlikte, çoğunluğu "polise taş atmak" ya da "yasadışı gösteriye katılmak" gibi gerekçelerle tutuklu bulunan Kürt çocuklarına yönelik örgütlü işkence ve tecavüz de Kürt özgürlük hareketine karşı açılan kirli savaşın bir diğer yönü. Türk devletinin Kürt çocuklarına yönelik tavrı daima "yılanın başını küçükken ezme" anlayışı altında sömürgeci ve soykırımcı tarzda, öldürme ve tutuklama biçiminde olmuştur. Mizgin Özbek, Ceylan Önkol ve Ahmet Kaymaz, yaşlarından daha fazla sayıda kurşunla katledilen onlarca çocuktan sadece en sembolik olanlarıdır.
Türkiye'de 12-18 yaş arasındaki çocuk tutsakların sayısı binleri buluyor ve çoğunluğu yoksul Kürt ailelerinden geliyor. Pozantı Hapishanesi, gardiyanlar ile gardiyanların "Bunlar PKK'lidir, onlara ne istiyorsanız yapabilirsiniz" gibi sözlerle cesaretlendirdiği adli tutukluların işlediği tecavüz, cinsel taciz ve işkencenin gündeme gelmesinden önce de vahşice işkencelerle tanınıyordu. Cinsel, fiziksel ve zihinsel taciz Kürt çocuklarına sürekli olarak uygulanan bir politikaydı. Geçen yıl Ağustos ayında 15 yaşındaki Yasin Akyüz yine burada işkence ile katledilmişti. Otopsi raporunda, kaburga kırılması sonucu boğulma teşhisi konmuştu. Bu vakalar istisna değil bir devlet politikasıdır. Polis Akademisi'ne bağlı olarak faaliyet gösteren Uluslararası Terörizm Merkezi (UTSAM) Başkanı Dr. Süleyman Özeren de şöyle demişti: "Terörle mücadelede hedef kitlemiz 12-25 yaş arası olmalı. Enerjimizin yüzde 90'ını buraya ayırmalıyız."
Kürt haber ajansı DİHA'lı gazeteciler Pozantı Hapishanesi'ndeki cinsel işkenceyi ilk teşhir edenler ve yaşadıkları cehennemi anlatan çocuklarla yaptıkları röportajları yayınlayanlar oldu: "Bazı arkadaşlarımız onlarca defa adli tutukluların tecavüzüne uğradı. Bazen zorla pantolonlarımızı indirmeye çalışıyorlardı. Yaşadıklarımız anlatılır gibi değil". 2009 yılında tutuklanan T.T. isimli bir çocuk, skandalı açığa çıkaran kilit isimlerden biriydi. DİHA'ya verdiği röportajın ardından Mart ayı başında yasadışı bir gösteriye katıldığı gerekçesiyle tekrar tutuklandı. Kürkçüler F-Tipi Hapishanesi'ne konan T.T. burada intihar girişiminde bulundu. Sonrasında kendisini ziyaret eden babası, durmadan ağlayarak "Pozantı'dan sonra iyice üstüme geliyorlar. Baba beni kurtar" dediğini anlattı.
Bu konuyu aylar boyunca inkar ettikten sonra "PKK bu çocuklara yalan söyletiyor" diyen Türk burjuva devletinin konuyu nasıl ele aldığını gösteren bir başka durum da Pozantı Hapishanesi'nde çocuklara cinsel taciz olaylarını ilk olarak teşhir eden DİHA Adana Bürosu muhabirleri Ali Buluş, Hamdullah Keser ve Özlem Aguş'u 6 Mart günü KCK operasyonları çerçevesinde gözaltına alması ve Özlem Aguş'u tutuklaması oldu.
Protestolar yükseldikten ve skandal geniş çaplı olarak medyada tartışılmaya başlandıktan sonra hükümet bundan çocukları F-tipi hapishanelere sevk etmek için yararlandı. Adalet Bakanı Ergin Pozantı hapishanesinde bulunan tüm çocukların Ankara yakınındaki Sincan Çocuk Tutukevi'ne nakledileceğini açıkladı. Burası ailelerinden beş yüz kilometre uzakta ve bu nedenle ziyaretleri oldukça zorlaştırıyor ve üstelik tecrit hücrelerinde tutuluyorlar. Kürt sorunun parçası olan çocuk tutsaklara yönelik çözüm yolunda en ufak bir adım atmak yerine sömürgeci faşist rejim Kürt çocukları da dahil tüm cephelerde topyekün savaşını tırmandırıyor.