Paris'te Faşist Kontrgerilla Katliamı
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Paris katliamının sorumlusu inkarcı sömürgeci Türk burjuva devleti ve AKP hükümetidir. Katiller, devletin faşist kontrgerilla örgütlenmesinin tetikçileridir.  

 01 Şubat 2013 /Enternasyonal Bülten / Sayı: 124


Paris 9 Ocak 2012'de kana bulandı. Kürt ulusal varlığını inkar eden ve Kuzey Kürdistan'ı sömürgeci boyunduruk altında tutan Türk burjuva devletine karşı mücadele yürüten üç yurtsever Kürt kadını alçakça katledildi. Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez'di adları. Savunmasız durumdaydılar. Faşist bir pusuda akıtıldı kanları.
Sakine Cansız, PKK'nin kurucularındandı. Polis işkencehanelerinde ve 80'li yıllarda bir ırkçı-faşist işkence makinası olan Diyarbakır zindanında işkencecileri yenilgiye uğrattı. 12 Eylül 1980 faşist generaller cuntasının askeri mahkemelerinde politik-örgütsel savunma yaptı ve herkesi direnişe çağırdı. Hapishaneden çıkınca gerilla mücadelesi dahil çeşitli görevler üstlendi. PKK'nin günümüzdeki önderlik kadroları arasındaydı. Kürdistan kadın özgürlük mücadelesinde de çok önemli sorumluluklar omuzladı. Kürdistan Özgür Kadınlar Partisi'nin (PAJK) öncü ve önderleri arasında yer aldı. Ölümsüzlüğe yürürken, geride, 11 yılı zindanda geçen 30 yıllık bir mücadele ve zafer kararlılığı bıraktı.
Fidan Doğan, Kürdistan Ulusal Kongresi'nin (KNK) inançlı ve yüksek kararlılığa sahip kadrolarından biriydi. Başarılı bir uluslararası alan militanı ve çeşitli halklardan emekçileri, gençleri PKK saflarında mücadeleye ikna etme yeteneğinde bir örgütçüydü.
Leyla Şaylemez, PKK'nin gençlik örgütlenmesi içinde yer alan, umut bağlanmış kadrolardandı.
Katliamın Sorumlusu Ve Amacı
Paris katliamının sorumlusu inkarcı sömürgeci Türk burjuva devleti ve AKP hükümetidir. Katiller, devletin faşist kontrgerilla örgütlenmesinin tetikçileridir.
9 Ocak katliamının duyulduğu ilk saatlerde AKP hükümeti sözcüsünün alelacele "iç hesaplaşma" yalanına başvurması, burjuva medyayı bu doğrultuda yalana dayalı faşist psikolojik savaşa yöneltmesi; aynı günlerde Türk burjuva devletinin, PKK'nin merkezi üssünün bulunduğu Kandil Dağı'na hava saldırısı düzenlemesi; 31 Aralık-18 Ocak arasında 35 gerillanın katledilmesi; geçtiğimiz yıl AKP hükümetinin, 20'si Avrupa'da olmak üzere 50 PKK yöneticisi için, anlık istihbarata 100 bin TL (yaklaşık 57 bin dolar), öldürülmeleri halinde ise 2 ila 4 milyon TL (yaklaşık 1,15 milyon dolar ila 2,3 milyon dolar) arasında değişen "ödül" vaat eden bir yönetmelik çıkarması; Türk burjuva devletinin, katledilmesinden iki ay önce Fransa'dan Sakine Cansız'ın kendisine teslimini istemesi; tetikçi ya da tetikçilerden biri olduğu neredeyse kesinleşen kişinin aile ve akraba çevresinin faşist oluşu, politik ve sosyal profilinin tipik faşist kontrgerilla tetikçilerine uygun düşmesi ve başka bazı veriler bu gerçeği ortaya koyuyor.
Başta Fransa olmak üzere, bazı emperyalist devletlerin gizli polisinin göz yumarak ya da bilgi aktararak katliama yardımcı olduklarına ise kuşku yoktur.
ABD ve Türk burjuva devletinin istekleri doğrultusunda 200 Kürt yurtseverini tutuklayan, serbest bıraktıktan sonra ise zorunlu imza biçiminde rehin statüsü uygulayan, daha bir kaç ay önce, Ekim 2012'de KNK Yürütme Kurulu üyesi Adem Uzun'u tutuklayan, Paris katliamının ardından "iç çatışma" diyerek Türkiye'nin yalana dayalı faşist psikolojik savaşına destek veren Fransa'nın katliamdaki payı gözler önündedir. ABD, İngiltere ve Almanya'nın Türk burjuva devletinin destekçisi oldukları ise kanıt gerektirmeyecek kadar açık bir gerçektir. Çünkü PKK önderliğinde büyümeye devam eden Kürt ulusal demokratik mücadelesi, Ön Asya ve Ortadoğu'da demokratik, halkçı bir seçenek olmaya, son örneği Suriye'de görüldüğü gibi, ABD'nin odağında durduğu emperyalist planları bozmaya devam ediyor.
9 Ocak katliamı, PKK'yi askeri yoldan yok edemeyeceğini itiraf eden Türk burjuva devletinin "entegre strateji" adını verdiği planın bir halkasıdır. Bu plan, bir yandan, PKK'yle görüşmeler yapıldığı ve savaşın sona ereceği propagandasıyla Kürt halk kitlelerinin pasifize olacakları bir beklentiye sokulmasını, öte yandan önderlik kadrolarının katledilmesi yoluyla PKK'ye niteliksel darbeler indirilmesini, aynı süreçte yalana dayalı faşist psikolojik savaşla PKK saflarında iç güven bunalımı, umutsuzluk ve moralsizlik yaratılmasını, toplamda ise silahlı mücadelenin tasfiyesine ve bugünkü ulusal demokratik taleplerin bir kısmından vazgeçilmesine dayalı bir sömürgeci çözümün kabul ettirilmesini amaçlıyor.
Paris Katliamı Amacına Ulaşamadı
Tereddütsüzce söyleyebiliriz ki, 9 Ocak katliamı amacına ulaşamadı.
Paris'teki yüz bin kişilik gösteri, Kürdistan'ın başkenti Diyarbakır'da yüzbinlerce insanın katıldığı, yasal sınır tanımayan yürüyüş ve uğurlama, ölümsüzlerin her birinin doğdukları kentlerde on binlerce kadın, genç ve emekçi tarafından toprağa verilmesi, Kürdistan gençliğinin dışa vuran büyük öfkesi, gerillanın hissedilebilen sabırsızlığı, sömürgeci faşist Türk burjuva devletinin ve AKP hükümetinin beklentilerinin aksine, ulusal bilincin ayaklanışını, ulusal demokratik birliğin perçinlenişini, mücadele ve zafer azminin güçlendiğini ortaya koydu.
Partimiz bu eylemlerin tümünde yer alarak, yurtsever yoldaşlarımız Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez'in ulusal demokratik ideallerini sahiplendiğini gösterdi.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

Paris'te Faşist Kontrgerilla Katliamı
fc Share on Twitter
 

Paris katliamının sorumlusu inkarcı sömürgeci Türk burjuva devleti ve AKP hükümetidir. Katiller, devletin faşist kontrgerilla örgütlenmesinin tetikçileridir.  

 01 Şubat 2013 /Enternasyonal Bülten / Sayı: 124


Paris 9 Ocak 2012'de kana bulandı. Kürt ulusal varlığını inkar eden ve Kuzey Kürdistan'ı sömürgeci boyunduruk altında tutan Türk burjuva devletine karşı mücadele yürüten üç yurtsever Kürt kadını alçakça katledildi. Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez'di adları. Savunmasız durumdaydılar. Faşist bir pusuda akıtıldı kanları.
Sakine Cansız, PKK'nin kurucularındandı. Polis işkencehanelerinde ve 80'li yıllarda bir ırkçı-faşist işkence makinası olan Diyarbakır zindanında işkencecileri yenilgiye uğrattı. 12 Eylül 1980 faşist generaller cuntasının askeri mahkemelerinde politik-örgütsel savunma yaptı ve herkesi direnişe çağırdı. Hapishaneden çıkınca gerilla mücadelesi dahil çeşitli görevler üstlendi. PKK'nin günümüzdeki önderlik kadroları arasındaydı. Kürdistan kadın özgürlük mücadelesinde de çok önemli sorumluluklar omuzladı. Kürdistan Özgür Kadınlar Partisi'nin (PAJK) öncü ve önderleri arasında yer aldı. Ölümsüzlüğe yürürken, geride, 11 yılı zindanda geçen 30 yıllık bir mücadele ve zafer kararlılığı bıraktı.
Fidan Doğan, Kürdistan Ulusal Kongresi'nin (KNK) inançlı ve yüksek kararlılığa sahip kadrolarından biriydi. Başarılı bir uluslararası alan militanı ve çeşitli halklardan emekçileri, gençleri PKK saflarında mücadeleye ikna etme yeteneğinde bir örgütçüydü.
Leyla Şaylemez, PKK'nin gençlik örgütlenmesi içinde yer alan, umut bağlanmış kadrolardandı.
Katliamın Sorumlusu Ve Amacı
Paris katliamının sorumlusu inkarcı sömürgeci Türk burjuva devleti ve AKP hükümetidir. Katiller, devletin faşist kontrgerilla örgütlenmesinin tetikçileridir.
9 Ocak katliamının duyulduğu ilk saatlerde AKP hükümeti sözcüsünün alelacele "iç hesaplaşma" yalanına başvurması, burjuva medyayı bu doğrultuda yalana dayalı faşist psikolojik savaşa yöneltmesi; aynı günlerde Türk burjuva devletinin, PKK'nin merkezi üssünün bulunduğu Kandil Dağı'na hava saldırısı düzenlemesi; 31 Aralık-18 Ocak arasında 35 gerillanın katledilmesi; geçtiğimiz yıl AKP hükümetinin, 20'si Avrupa'da olmak üzere 50 PKK yöneticisi için, anlık istihbarata 100 bin TL (yaklaşık 57 bin dolar), öldürülmeleri halinde ise 2 ila 4 milyon TL (yaklaşık 1,15 milyon dolar ila 2,3 milyon dolar) arasında değişen "ödül" vaat eden bir yönetmelik çıkarması; Türk burjuva devletinin, katledilmesinden iki ay önce Fransa'dan Sakine Cansız'ın kendisine teslimini istemesi; tetikçi ya da tetikçilerden biri olduğu neredeyse kesinleşen kişinin aile ve akraba çevresinin faşist oluşu, politik ve sosyal profilinin tipik faşist kontrgerilla tetikçilerine uygun düşmesi ve başka bazı veriler bu gerçeği ortaya koyuyor.
Başta Fransa olmak üzere, bazı emperyalist devletlerin gizli polisinin göz yumarak ya da bilgi aktararak katliama yardımcı olduklarına ise kuşku yoktur.
ABD ve Türk burjuva devletinin istekleri doğrultusunda 200 Kürt yurtseverini tutuklayan, serbest bıraktıktan sonra ise zorunlu imza biçiminde rehin statüsü uygulayan, daha bir kaç ay önce, Ekim 2012'de KNK Yürütme Kurulu üyesi Adem Uzun'u tutuklayan, Paris katliamının ardından "iç çatışma" diyerek Türkiye'nin yalana dayalı faşist psikolojik savaşına destek veren Fransa'nın katliamdaki payı gözler önündedir. ABD, İngiltere ve Almanya'nın Türk burjuva devletinin destekçisi oldukları ise kanıt gerektirmeyecek kadar açık bir gerçektir. Çünkü PKK önderliğinde büyümeye devam eden Kürt ulusal demokratik mücadelesi, Ön Asya ve Ortadoğu'da demokratik, halkçı bir seçenek olmaya, son örneği Suriye'de görüldüğü gibi, ABD'nin odağında durduğu emperyalist planları bozmaya devam ediyor.
9 Ocak katliamı, PKK'yi askeri yoldan yok edemeyeceğini itiraf eden Türk burjuva devletinin "entegre strateji" adını verdiği planın bir halkasıdır. Bu plan, bir yandan, PKK'yle görüşmeler yapıldığı ve savaşın sona ereceği propagandasıyla Kürt halk kitlelerinin pasifize olacakları bir beklentiye sokulmasını, öte yandan önderlik kadrolarının katledilmesi yoluyla PKK'ye niteliksel darbeler indirilmesini, aynı süreçte yalana dayalı faşist psikolojik savaşla PKK saflarında iç güven bunalımı, umutsuzluk ve moralsizlik yaratılmasını, toplamda ise silahlı mücadelenin tasfiyesine ve bugünkü ulusal demokratik taleplerin bir kısmından vazgeçilmesine dayalı bir sömürgeci çözümün kabul ettirilmesini amaçlıyor.
Paris Katliamı Amacına Ulaşamadı
Tereddütsüzce söyleyebiliriz ki, 9 Ocak katliamı amacına ulaşamadı.
Paris'teki yüz bin kişilik gösteri, Kürdistan'ın başkenti Diyarbakır'da yüzbinlerce insanın katıldığı, yasal sınır tanımayan yürüyüş ve uğurlama, ölümsüzlerin her birinin doğdukları kentlerde on binlerce kadın, genç ve emekçi tarafından toprağa verilmesi, Kürdistan gençliğinin dışa vuran büyük öfkesi, gerillanın hissedilebilen sabırsızlığı, sömürgeci faşist Türk burjuva devletinin ve AKP hükümetinin beklentilerinin aksine, ulusal bilincin ayaklanışını, ulusal demokratik birliğin perçinlenişini, mücadele ve zafer azminin güçlendiğini ortaya koydu.
Partimiz bu eylemlerin tümünde yer alarak, yurtsever yoldaşlarımız Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez'in ulusal demokratik ideallerini sahiplendiğini gösterdi.