Halk Ayaklanmasına Kim Önderlik Ediyor?
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Doğru ve etkili taktikler ve şiarlarla bu halk ayaklanmasını devrimci demokratik mücadele yönünde ileriye doğru geliştirmek mümkündür. Partimiz bunun hazırlığı içindedir ve yönelmesi böyledir. Gerçek demokrasiye ve özgürlüğe erişmek anti-emperyalist demokratik devrimle faşist sömürgeci diktatörlüğün yıkılmasıyla olacaktır.

 

 01 Haziran 2013 /Enternasyonal Bülten / Sayı: 128

Taksim'de 1 Mayıs'ın yasaklanması ve her şeyden önce Gezi Parkı'nın muhafazası ile anti-faşistlerin, sendikal, ilerici ve devrimci güçlerin uzun zamandan beri gündeminde olan demokratik haklar ve özgürlükler talebi emekçi halkın geniş yığınlarını sardı. 1 Mayıs'tan bu yana ve 1 Haziranda patlayan kendiliğindenci kitle hareketi, Türkiye'de yaşayan halkların faşist AKP-diktatörlüğü üzerine birikmiş öfkesini göstermektedir. Ayaklanma hareketi sıçramalı yayılmasına paralel olarak derinlemesine de büyümektedir. Halk ayaklanmasının yığınları, hızla derin siyasi talepler geliştirdiler. Gezi Parkı'nın muhafaza edilmesinden faşist diktatörlüğe karşı mücadele sloganları üretildi.
Ayaklanma hareketi, en başta kadınlar ve gençler olmak üzere emekçilerin neredeyse bütün toplumsal tabakalarını kapsamaktadır. Devrimci, komünist ve ilerici güçler arasında öncelikle partimiz MLKP, TKP/ML, MKP, DHKP-C, TKIP, TIKB, Halkevleri, TKP, SDP, ESP ve EMEP bu kendiliğindenci harekete katılıyorlar ve sokakta ön cephede mücadele ediyorlar. En azından hükümetin artık şimdiye kadar olduğu gibi yönetemeyeceği ve baskı altında tutulan kitlelerin sürekli daha açık biçimde başka bir yönetim talep ettikleri anlamında Türkiye'de devrimci bir durumda bahsedebilmemize rağmen, devrimci güçler, kendiliğindenci hareketin önderliğini üstlenecek ve demokratik-devrimci bir yolda ilerletecek durumda değiller ve emekçi yığınların hareketi aşağıdan büyümeye devam ediyor. Ama bu güçlerin mücadelesiyle harekete en azından kısmi olarak devrimci bir karakter verilebilmiştir.
İlerici ve devrimci güçlerin yanı sıra başka gruplar da bu halk hareketinin parçasıdırlar. Bunların arasında doğa koruyucuları, futbol kulüplerinin taraftarları ve "ant-kapitalist Müslümanlar", ama ulusalcı, şovenist ve faşist güçler de bu hareketi etkilemeye ve önderliğini ele almaya çalışıyorlar.
Şovenist kemalist CHP, sivil faşist MHP ve Kürt ve Ermeni düşmanı ulusalcı faşist İşçi Partisi (İP) gibi gerici güçler, bir taraftan bu hareketten kazançlı çıkmaya çalışırlarken, diğer taraftan da uzlaşmalar ve görüşmelerle bu hareketi durdurmaya, her türden ilerici karakterini tasfiye etmeye ve AKP hükümetine yönelik „Biz Mustafa Kemal'in askerleriyiz" gibi gerici eleştirilerini kabul ettirmeye ve ideolojilerini yeniden canlandırmaya çalışmaktalar. Faşist AKP diktatörlüğüne karşı durmak biçimindeki motivasyonları, bizzat iktidara gelme arzularının yanı sıra, her şeyden önce burjuva Türk devletinin Kürt ulusal hareketi ile "müzakere süreci"ni sekteye uğratmaktan ve Kürt ulusunu inkardan ve onu en acımasız ve en kanlı biçimde yok edilmesine devam etmekten ibarettir. Demokrasi ve özgürlük sorunu bu güçleri asla ilgilendirmemektedir. Bu güçler belli bir başarı elde etmiş olsalar, Ankara ve İzmir gibi şehirlerde dikkate değer güçleri harekete dahil etmiş olsalar ve göz ardı edilmemeleri gerekiyor olsalar da, geneli bakımında ilerici ve devrimci sol güçlerin düşünceleri, harekette önder olmasa da belirleyicidir.
Haziran Ayaklanması, faşist diktatörlüğe karşı direnmede tarihi bir anlam taşımaktadır ve AKP hükümeti için ses çıkaran bir tokattır. AKP, siyasi güçleri „marjinal" olarak tanımlarken, onları kitlelerden tecrit etmeye, harekete önderlik etmelerini engellemeye ve hareketin yatışmasını sağlamaya çalışmaktadır. Önümüzdeki günler ve mücadeleler, devrimci ve ilerici güçlerin harekete önderlik etmek için yeteri kadar güç kazanıp kazanamayacaklarını gösterecektir. Mevcut koşullarda devrimci taktiğin esas yönü, halk ayaklanmasını işbirlikçi tekelci sermaye ve AKP hükümetine karşı derinleştirmek ve mücadeleye demokratik devrimci bir karakter vermektir. Ulusalcı ırkçı güçlere karşı ideolojik mücadele sürdürmek gerekmektedir.
İstanbul'un Gazi, 1 Mayıs ve Sarıgazi gibi semtlerindeki eylemler, partimiz MLKP ve devrimci güçlerin harekete önderlik etmek için koşulların, olanakların ve dinamiğin mevcut olduğunu göstermektedir. Doğru ve etkili taktikler ve şiarlarla bu halk ayaklanmasını devrimci demokratik mücadele yönünde ileriye doğru geliştirmek mümkündür. Partimiz bunun hazırlığı içindedir ve yönelmesi böyledir. Gerçek demokrasiye ve özgürlüğe erişmek anti-emperyalist demokratik devrimle faşist sömürgeci diktatörlüğün yıkılmasıyla olacaktır. Hareketin ilerlemesi için Kürt ulusal özgürlük hareketiyle birleşmelidir. Kürt gerillalarının başlayan askeri geri çekilişiyle Türk burjuvazisinin yıllarca Türk halkı arasında serptiği şovenizm zehri artık verimli zemine düşmemektedir. Böylece Batı'da işbirlikçi burjuvazi ile işçi sınıfı arasındaki çelişkiler daha belirgin ve daha açık açığa çıkmaktadır. Türk ve Kürt ilerici hareketinin birleştiği ve başından beri hareket içinde mücadele eden HDK ve bileşenleri bu ortak mücadeleyi geliştirebilirler ve devrimci kitle hareketini güçlendirebilirler.
Devrimci ve komünist güçler hareketin gelişmesini analiz etmek ve anlamak, tecrübelerden öğrenmek, kitlelerle birleşmek için bütün güçleri seferber etmek, onları örgütlemek ve böylece faşist diktatörlüğe karşı kendiliğindenci ayaklanmaya örgütlü, amaçlı mücadele gücüne dönüştürmek zorundadırlar.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

Halk Ayaklanmasına Kim Önderlik Ediyor?
fc Share on Twitter
 

Doğru ve etkili taktikler ve şiarlarla bu halk ayaklanmasını devrimci demokratik mücadele yönünde ileriye doğru geliştirmek mümkündür. Partimiz bunun hazırlığı içindedir ve yönelmesi böyledir. Gerçek demokrasiye ve özgürlüğe erişmek anti-emperyalist demokratik devrimle faşist sömürgeci diktatörlüğün yıkılmasıyla olacaktır.

 

 01 Haziran 2013 /Enternasyonal Bülten / Sayı: 128

Taksim'de 1 Mayıs'ın yasaklanması ve her şeyden önce Gezi Parkı'nın muhafazası ile anti-faşistlerin, sendikal, ilerici ve devrimci güçlerin uzun zamandan beri gündeminde olan demokratik haklar ve özgürlükler talebi emekçi halkın geniş yığınlarını sardı. 1 Mayıs'tan bu yana ve 1 Haziranda patlayan kendiliğindenci kitle hareketi, Türkiye'de yaşayan halkların faşist AKP-diktatörlüğü üzerine birikmiş öfkesini göstermektedir. Ayaklanma hareketi sıçramalı yayılmasına paralel olarak derinlemesine de büyümektedir. Halk ayaklanmasının yığınları, hızla derin siyasi talepler geliştirdiler. Gezi Parkı'nın muhafaza edilmesinden faşist diktatörlüğe karşı mücadele sloganları üretildi.
Ayaklanma hareketi, en başta kadınlar ve gençler olmak üzere emekçilerin neredeyse bütün toplumsal tabakalarını kapsamaktadır. Devrimci, komünist ve ilerici güçler arasında öncelikle partimiz MLKP, TKP/ML, MKP, DHKP-C, TKIP, TIKB, Halkevleri, TKP, SDP, ESP ve EMEP bu kendiliğindenci harekete katılıyorlar ve sokakta ön cephede mücadele ediyorlar. En azından hükümetin artık şimdiye kadar olduğu gibi yönetemeyeceği ve baskı altında tutulan kitlelerin sürekli daha açık biçimde başka bir yönetim talep ettikleri anlamında Türkiye'de devrimci bir durumda bahsedebilmemize rağmen, devrimci güçler, kendiliğindenci hareketin önderliğini üstlenecek ve demokratik-devrimci bir yolda ilerletecek durumda değiller ve emekçi yığınların hareketi aşağıdan büyümeye devam ediyor. Ama bu güçlerin mücadelesiyle harekete en azından kısmi olarak devrimci bir karakter verilebilmiştir.
İlerici ve devrimci güçlerin yanı sıra başka gruplar da bu halk hareketinin parçasıdırlar. Bunların arasında doğa koruyucuları, futbol kulüplerinin taraftarları ve "ant-kapitalist Müslümanlar", ama ulusalcı, şovenist ve faşist güçler de bu hareketi etkilemeye ve önderliğini ele almaya çalışıyorlar.
Şovenist kemalist CHP, sivil faşist MHP ve Kürt ve Ermeni düşmanı ulusalcı faşist İşçi Partisi (İP) gibi gerici güçler, bir taraftan bu hareketten kazançlı çıkmaya çalışırlarken, diğer taraftan da uzlaşmalar ve görüşmelerle bu hareketi durdurmaya, her türden ilerici karakterini tasfiye etmeye ve AKP hükümetine yönelik „Biz Mustafa Kemal'in askerleriyiz" gibi gerici eleştirilerini kabul ettirmeye ve ideolojilerini yeniden canlandırmaya çalışmaktalar. Faşist AKP diktatörlüğüne karşı durmak biçimindeki motivasyonları, bizzat iktidara gelme arzularının yanı sıra, her şeyden önce burjuva Türk devletinin Kürt ulusal hareketi ile "müzakere süreci"ni sekteye uğratmaktan ve Kürt ulusunu inkardan ve onu en acımasız ve en kanlı biçimde yok edilmesine devam etmekten ibarettir. Demokrasi ve özgürlük sorunu bu güçleri asla ilgilendirmemektedir. Bu güçler belli bir başarı elde etmiş olsalar, Ankara ve İzmir gibi şehirlerde dikkate değer güçleri harekete dahil etmiş olsalar ve göz ardı edilmemeleri gerekiyor olsalar da, geneli bakımında ilerici ve devrimci sol güçlerin düşünceleri, harekette önder olmasa da belirleyicidir.
Haziran Ayaklanması, faşist diktatörlüğe karşı direnmede tarihi bir anlam taşımaktadır ve AKP hükümeti için ses çıkaran bir tokattır. AKP, siyasi güçleri „marjinal" olarak tanımlarken, onları kitlelerden tecrit etmeye, harekete önderlik etmelerini engellemeye ve hareketin yatışmasını sağlamaya çalışmaktadır. Önümüzdeki günler ve mücadeleler, devrimci ve ilerici güçlerin harekete önderlik etmek için yeteri kadar güç kazanıp kazanamayacaklarını gösterecektir. Mevcut koşullarda devrimci taktiğin esas yönü, halk ayaklanmasını işbirlikçi tekelci sermaye ve AKP hükümetine karşı derinleştirmek ve mücadeleye demokratik devrimci bir karakter vermektir. Ulusalcı ırkçı güçlere karşı ideolojik mücadele sürdürmek gerekmektedir.
İstanbul'un Gazi, 1 Mayıs ve Sarıgazi gibi semtlerindeki eylemler, partimiz MLKP ve devrimci güçlerin harekete önderlik etmek için koşulların, olanakların ve dinamiğin mevcut olduğunu göstermektedir. Doğru ve etkili taktikler ve şiarlarla bu halk ayaklanmasını devrimci demokratik mücadele yönünde ileriye doğru geliştirmek mümkündür. Partimiz bunun hazırlığı içindedir ve yönelmesi böyledir. Gerçek demokrasiye ve özgürlüğe erişmek anti-emperyalist demokratik devrimle faşist sömürgeci diktatörlüğün yıkılmasıyla olacaktır. Hareketin ilerlemesi için Kürt ulusal özgürlük hareketiyle birleşmelidir. Kürt gerillalarının başlayan askeri geri çekilişiyle Türk burjuvazisinin yıllarca Türk halkı arasında serptiği şovenizm zehri artık verimli zemine düşmemektedir. Böylece Batı'da işbirlikçi burjuvazi ile işçi sınıfı arasındaki çelişkiler daha belirgin ve daha açık açığa çıkmaktadır. Türk ve Kürt ilerici hareketinin birleştiği ve başından beri hareket içinde mücadele eden HDK ve bileşenleri bu ortak mücadeleyi geliştirebilirler ve devrimci kitle hareketini güçlendirebilirler.
Devrimci ve komünist güçler hareketin gelişmesini analiz etmek ve anlamak, tecrübelerden öğrenmek, kitlelerle birleşmek için bütün güçleri seferber etmek, onları örgütlemek ve böylece faşist diktatörlüğe karşı kendiliğindenci ayaklanmaya örgütlü, amaçlı mücadele gücüne dönüştürmek zorundadırlar.