Barış Ve Özgürlüğe Karşı “Utanç Duvarı”
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

 

 

01 Aralık 2013 /Enternasyonal Bülten / Sayı: 134

 

Ekim ortasında Türkiye, Türk-Suriye sınırında metrelerce yüksek betondan bir duvarın yapımına başladı. İnşa çalışmaları önce sınır şehirleri olan Nusaybin-Kamışlo, Kilis-Afrin ve Ceylanpınar Serekaniye arasında başladı.
Türk hükümeti duvar yapımıyla ilgili olarak, Suriye'deki çatışmaların Türkiye'ye sıçramasından kendini korumak istediğini açıkladı. Suriye'de çatışmaların ve Rojava devriminin başlamasından buyana Türkiye'nin sınır politikası göz önüne alındığında bunun, onun gerçek niyeti olmadığını herkes görüyor. Rojava'ya açılan sınır kapıları iktidarın ele alınmasından ve özyönetimin başlamasından beri kapalıdır.
Böylece Türkiye, Rojava üzerinde ambargo uygulamaya başlamış ve gıda maddeleri ve ilaçların dahi Suriye'de Kürt bölgelerine götürülmesine izin vermemiştir. Ama aynı zamanda İslamcı ve faşist paralı askerler ve katil sürülerinin yüzlercesi her gün sınırı sorunsuz geçebiliyorlar. Onlara Rojava yolunu açmak için sınırdaki tel örgü gibi engelleri de kısa süreli kaldırıyorlar. Böylece paralı askerler, silahlar, tanklar ve otomobiller sınırı sorunsuz geçiyorlar ve geri dönebiliyorlar. Bunu yaparken Türk ordusu tarafından korunuyorlar.
BDP'den Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan bir açıklamasında "Türkiye Rojava'yı kendisi için bir tehlike olarak görüyor. Bu nedenle oradaki devrimi boğmaya çalışıyor. Duvarın amacı Rojava'yı yalıtmaktır, sınırların ötesindeki Kürtleri çember altına almaktır" diyordu.
Faşist AKP-rejimi sadece tecrit, ambargo ve binlerce İslami paralı asker gönderme politikasıyla Rojava devrimini boğmak istemiyor, aynı zamanda Rojava ve Kuzey Kürdistan'da Kürtlerin ortak mücadelesini de engellemek istiyor. Kürt sorununun, dört bölgeyi de içine alan ortak bir çözümünün giderek kaçınılmaz olan olasılığı rejimi korkutuyor. Faşist AKP-rejimi, Kürt hareketi tarafından harekete geçirilen Kürt sorununun siyasi çözümü için görüşme sürecini açıkça şimdiye kadar Kürt halkına karşı yeni bir savaşın hazırlığı için kullandı. Buna Kuzey Kürdistan'da yüzden fazla karakolun ve bu duvarın yapımı da dahildir; Türkiye ve Suriye devletleri veya Kuzey Kürdistan ve Rojava arasında inşa edilen bu duvar da Kürt halkına karşı (sadece Kuzey Kürdistan'da değil) yeni bir açık savaşın adımıdır.
Duvar inşasıyla Türkiye, ezilen halka karşı savaş sürdürmenin siyonist aracını üstlendi. Yıllardan beri İsrail'de siyonist rejim, Filistin'de işgal edilmiş toprakları devasa duvarlarla "korumaya" ve Filistin halkını ve topraklarını bölmeye çalışıyor. Burada da duvarlar işgalcilerin güvenliğine hizmet etmek zorundadır, ama protesto ve ayaklanmaya neden olmuştur.
ABD ve Meksika sınırında, S. Arabistan sınırlarında veya AB'nin dış sınırı olarak Kuzey Afrika'da olduğu gibi başka ülkelerde de, burjuvazinin çıkarlarını korumak için "güvenlik" adına duvarlar inşa edilmiştir.
Bugün, bütün ilericileri, demokrat ve devrimci güçlerin görevi, Türkiye'nin gerçek niyetlerini ve marifetlerini teşhir etmektir, buna karşı tavır almaktır ve Türkiye'nin savaş hazırlıklarını engellemektir.
Rojava devriminin ilerlemesi ve Kürt ulusal özgürlük mücadelesi, sömürgeciliğe ve emperyalizme karşı, şovenizme ve baskıya karşı bir yumruktur ve bu nedenle halklarımız ve Ortadoğu halkları ve işçi sınıfının çıkarınadır.
Duvara karşı mücadele, Rojava ve Kuzey Kürdistan'ın özgürlüğü için mücadele, işbirlikçi Türk burjuva sömürgeciliğine karşı mücadele bizim mücadelemizdir. Bu, barış, özgürlük ve halkların dayanışma içinde beraberce yaşamaları için bir mücadeledir.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

Barış Ve Özgürlüğe Karşı “Utanç Duvarı”
fc Share on Twitter
 

 

 

01 Aralık 2013 /Enternasyonal Bülten / Sayı: 134

 

Ekim ortasında Türkiye, Türk-Suriye sınırında metrelerce yüksek betondan bir duvarın yapımına başladı. İnşa çalışmaları önce sınır şehirleri olan Nusaybin-Kamışlo, Kilis-Afrin ve Ceylanpınar Serekaniye arasında başladı.
Türk hükümeti duvar yapımıyla ilgili olarak, Suriye'deki çatışmaların Türkiye'ye sıçramasından kendini korumak istediğini açıkladı. Suriye'de çatışmaların ve Rojava devriminin başlamasından buyana Türkiye'nin sınır politikası göz önüne alındığında bunun, onun gerçek niyeti olmadığını herkes görüyor. Rojava'ya açılan sınır kapıları iktidarın ele alınmasından ve özyönetimin başlamasından beri kapalıdır.
Böylece Türkiye, Rojava üzerinde ambargo uygulamaya başlamış ve gıda maddeleri ve ilaçların dahi Suriye'de Kürt bölgelerine götürülmesine izin vermemiştir. Ama aynı zamanda İslamcı ve faşist paralı askerler ve katil sürülerinin yüzlercesi her gün sınırı sorunsuz geçebiliyorlar. Onlara Rojava yolunu açmak için sınırdaki tel örgü gibi engelleri de kısa süreli kaldırıyorlar. Böylece paralı askerler, silahlar, tanklar ve otomobiller sınırı sorunsuz geçiyorlar ve geri dönebiliyorlar. Bunu yaparken Türk ordusu tarafından korunuyorlar.
BDP'den Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan bir açıklamasında "Türkiye Rojava'yı kendisi için bir tehlike olarak görüyor. Bu nedenle oradaki devrimi boğmaya çalışıyor. Duvarın amacı Rojava'yı yalıtmaktır, sınırların ötesindeki Kürtleri çember altına almaktır" diyordu.
Faşist AKP-rejimi sadece tecrit, ambargo ve binlerce İslami paralı asker gönderme politikasıyla Rojava devrimini boğmak istemiyor, aynı zamanda Rojava ve Kuzey Kürdistan'da Kürtlerin ortak mücadelesini de engellemek istiyor. Kürt sorununun, dört bölgeyi de içine alan ortak bir çözümünün giderek kaçınılmaz olan olasılığı rejimi korkutuyor. Faşist AKP-rejimi, Kürt hareketi tarafından harekete geçirilen Kürt sorununun siyasi çözümü için görüşme sürecini açıkça şimdiye kadar Kürt halkına karşı yeni bir savaşın hazırlığı için kullandı. Buna Kuzey Kürdistan'da yüzden fazla karakolun ve bu duvarın yapımı da dahildir; Türkiye ve Suriye devletleri veya Kuzey Kürdistan ve Rojava arasında inşa edilen bu duvar da Kürt halkına karşı (sadece Kuzey Kürdistan'da değil) yeni bir açık savaşın adımıdır.
Duvar inşasıyla Türkiye, ezilen halka karşı savaş sürdürmenin siyonist aracını üstlendi. Yıllardan beri İsrail'de siyonist rejim, Filistin'de işgal edilmiş toprakları devasa duvarlarla "korumaya" ve Filistin halkını ve topraklarını bölmeye çalışıyor. Burada da duvarlar işgalcilerin güvenliğine hizmet etmek zorundadır, ama protesto ve ayaklanmaya neden olmuştur.
ABD ve Meksika sınırında, S. Arabistan sınırlarında veya AB'nin dış sınırı olarak Kuzey Afrika'da olduğu gibi başka ülkelerde de, burjuvazinin çıkarlarını korumak için "güvenlik" adına duvarlar inşa edilmiştir.
Bugün, bütün ilericileri, demokrat ve devrimci güçlerin görevi, Türkiye'nin gerçek niyetlerini ve marifetlerini teşhir etmektir, buna karşı tavır almaktır ve Türkiye'nin savaş hazırlıklarını engellemektir.
Rojava devriminin ilerlemesi ve Kürt ulusal özgürlük mücadelesi, sömürgeciliğe ve emperyalizme karşı, şovenizme ve baskıya karşı bir yumruktur ve bu nedenle halklarımız ve Ortadoğu halkları ve işçi sınıfının çıkarınadır.
Duvara karşı mücadele, Rojava ve Kuzey Kürdistan'ın özgürlüğü için mücadele, işbirlikçi Türk burjuva sömürgeciliğine karşı mücadele bizim mücadelemizdir. Bu, barış, özgürlük ve halkların dayanışma içinde beraberce yaşamaları için bir mücadeledir.