Halk Hareketleri ve Devlet Krizi
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

01 Nisan 2014 / Enternasyonal Bülten / Sayı: 138

 
Haziran Ayaklanması ve Kürdistan Ulusal Özgürlük Mücadelesi bugünkü iç politik durumu belirlemeye devam ediyor.
Karşıdevrim cephesi-kaotik bir iktidar dalaşı içinde olmak üzere-  ardışık üç seçim sürecindeki taktiklerle halklarımızın mücadelesini sönümlendirmeye çalışıyor. Fakat halklarımızın mücadelesinde  değindiğimiz iki olgu sürecin yönünü belirlemeye devam edecektir.
Haziran 2013 ayaklanması  AKP diktatörlüğüne büyük bir darbe vurdu. Başbakan Erdoğan’ın faşist başkanlık sistemine geçiş planını bozdu. İktidarı krize soktu. Karşıdevrim içindeki iktidar dalaşının şiddetlenmesine yol açtı.
Daha önemlisi de Batı’da (Türkiye’de) halkın yeniden mücadele özgüveni kazanmasına, kitle militanlığına yol açtı.
 
Park Forumları, “Bu Daha Başlangıç Mücadeleye Devam” sloganında vurgulandığı gibi, mücadeleyi devamlı kılmak için örgütlenme girişimiydiler. Kalıcı ve gelişkin örgütler kurmada başarılı olamadılar. Ancak ayaklanmaya katılan kitlelere örgütlenme çağrısı ve çabası oldular. Ayrıca Haziran sonrası süreçte antifaşist parti ve güçlerin ortaklaşa öncü eylemlerinin karar yerleri oldular.

Haziran sonrası, AKP diktatörlüğüne karşı üniversite öğrencilerinin, antifaşist semt halkının, Erdoğan’ın Suriye’de gerici iç savaşı örgütlemesine karşı Antakya halkının eylemleri gelişmeye devam etti. Bu süreçte işçi direnişlerinde de canlanma görüldü.
Bütün bunlar yeni Haziranlar hazırlama ve tutuşturma çabasıydı aynı zamanda.

12 Mart 2014’te Berkin Elvan’ı uğurlama eylemiyle halkın AKP’ye tepkisi yeniden büyük kitle eylemine dönüştü.(Berkin Haziran ayaklanmasında vuruldu, 269 gün komada kaldıktan sonra 11 Mart’ta hayatını kaybetti. Vurulduğunda 14 yaşındaydı ve devrimci bir partinin sempatizanıydı).1 milyonu aşkın kitle İstanbul’da, toplamı yüz binleri bulan kitle de diğer illerde zamandaş eylemlere katıldı. Kitlenin bir bölümü Taksim’i yeniden zaptemeye yöneldi ama sert polis saldırısıyla engellendi.

Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi demokratik barış mücadelesini sürdürüyor. AKP diktatörlüğünün oyalama politikasına karşı Müzakerelere geçmeyi ve bunun yasal çerçevesinin çizilmesini dayatıyor. Süreci Kuzey Kürdistan’da Serhildanlar (büyük çaplı kitlesel eylemler) ve özerkliği belediyeleri kazandığı yerlerde fiilen inşa etme çalışmasıyla ilerletmek istiyor. Rojava’da ise ulusal demokratik devrimi, halklarla ortak biçimde silahlı direnişle koruma, halk yönetimlerinin inşasıyla geliştirmek istiyor. Bu çaba, Rojava’da büyük devrimci başarı kazandı. (Ayrıca Rojava’da Kürt ve bölge halklarının özerkliğine El Kaide yanlısı aşırı İslamcıları silahlandırarak saldırtan AKP Hükümetiydi ve Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi esasen AKP yönetiminde Ankara’nın adı konmamış silahlı saldırısına karşı direniyor). Bu çaba yine   Kuzey’de 2014 Newroz’unda büyük kitlesel katılımda ki halk desteğinde kendisini gösterdi. 2014  Newroz’una, bir buçuk milyonu Kuzey Kürdistan’ın fiili başkenti Amed’de (Diyarbakır) olmak üzere, toplamda birkaç milyon halk katıldı. Ayrıca Berkin’i uğurlama eylemine İstanbul’da Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi de kitlesel olarak katıldı. Bu önemliydi.
Önümüzde Taksim meydanını zaptetmeyi yeniden deneyecek 1 Mayıs mücadelesi var.
 
AKP ile Gülen Hareketi arasında 17 Aralık 2013'te yolsuzluk nedeniyle patlak veren mücadele bütün şiddetiyle devam ediyor.

Bu çatışma aynı zamanda ABD ve AB emperyalistlerinin, Türkiye sermaye oligarşisinin, Erdoğan’ın kendileriyle işbirliğine rağmen  bölge liderliğine heveslenen maceralarına ayar vermek istemelerinin de sonucu.
AKP, Haziran ayaklanması ve Kürt Hareketinin baskıları karşısında seçimle kitle desteğini koruyarak ayakta kalmaya ve bunu faşist baskılar ile Kürt halkını oyalamanın aracı yapmaya çalışıyor. Ama aynı zamanda iktidarı değiştirmek isteyen rakip karşıdevrim güçlerine karşı da bu kozu kullanmak istiyor.

Karşıdevrimin bütün güçleri  seçim sonuçları üzerine çekişmeye kitleleri çekerek, Haziran ayaklanmasının Türk halkında yaratmaya başladığı, Kürt Hareketinin 30 yıllık silahlı direnişle Kürt halkına kazandırdığı ve Rojava devrimiyle pekişen devrimci özgüveni, sönümlendirmeye ve kemirmeye çalışıyorlar.

30 Mart belediye seçimlerinde AKP’nin seçmen desteğini büyük oranda koruyarak çıkmış olması, Haziran’ın yarattığı özgüveni yıkmaya yetmeyecektir.  Kemalist ve milliyetçi cephenin  bu seçimlerde kullandığı ‘AKP gitsin kim gelirse gelsin’ taktiği de sökmeyecektir. 1 Mayıs’tan başlayarak mücadele sürecek, Rojava devriminin açtığı yoldan Kürt halkımız ve halklarımız ileriye doğru yürümeyi denemeye devam edecekler.

 

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

Halk Hareketleri ve Devlet Krizi
fc Share on Twitter
 

01 Nisan 2014 / Enternasyonal Bülten / Sayı: 138

 
Haziran Ayaklanması ve Kürdistan Ulusal Özgürlük Mücadelesi bugünkü iç politik durumu belirlemeye devam ediyor.
Karşıdevrim cephesi-kaotik bir iktidar dalaşı içinde olmak üzere-  ardışık üç seçim sürecindeki taktiklerle halklarımızın mücadelesini sönümlendirmeye çalışıyor. Fakat halklarımızın mücadelesinde  değindiğimiz iki olgu sürecin yönünü belirlemeye devam edecektir.
Haziran 2013 ayaklanması  AKP diktatörlüğüne büyük bir darbe vurdu. Başbakan Erdoğan’ın faşist başkanlık sistemine geçiş planını bozdu. İktidarı krize soktu. Karşıdevrim içindeki iktidar dalaşının şiddetlenmesine yol açtı.
Daha önemlisi de Batı’da (Türkiye’de) halkın yeniden mücadele özgüveni kazanmasına, kitle militanlığına yol açtı.
 
Park Forumları, “Bu Daha Başlangıç Mücadeleye Devam” sloganında vurgulandığı gibi, mücadeleyi devamlı kılmak için örgütlenme girişimiydiler. Kalıcı ve gelişkin örgütler kurmada başarılı olamadılar. Ancak ayaklanmaya katılan kitlelere örgütlenme çağrısı ve çabası oldular. Ayrıca Haziran sonrası süreçte antifaşist parti ve güçlerin ortaklaşa öncü eylemlerinin karar yerleri oldular.

Haziran sonrası, AKP diktatörlüğüne karşı üniversite öğrencilerinin, antifaşist semt halkının, Erdoğan’ın Suriye’de gerici iç savaşı örgütlemesine karşı Antakya halkının eylemleri gelişmeye devam etti. Bu süreçte işçi direnişlerinde de canlanma görüldü.
Bütün bunlar yeni Haziranlar hazırlama ve tutuşturma çabasıydı aynı zamanda.

12 Mart 2014’te Berkin Elvan’ı uğurlama eylemiyle halkın AKP’ye tepkisi yeniden büyük kitle eylemine dönüştü.(Berkin Haziran ayaklanmasında vuruldu, 269 gün komada kaldıktan sonra 11 Mart’ta hayatını kaybetti. Vurulduğunda 14 yaşındaydı ve devrimci bir partinin sempatizanıydı).1 milyonu aşkın kitle İstanbul’da, toplamı yüz binleri bulan kitle de diğer illerde zamandaş eylemlere katıldı. Kitlenin bir bölümü Taksim’i yeniden zaptemeye yöneldi ama sert polis saldırısıyla engellendi.

Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi demokratik barış mücadelesini sürdürüyor. AKP diktatörlüğünün oyalama politikasına karşı Müzakerelere geçmeyi ve bunun yasal çerçevesinin çizilmesini dayatıyor. Süreci Kuzey Kürdistan’da Serhildanlar (büyük çaplı kitlesel eylemler) ve özerkliği belediyeleri kazandığı yerlerde fiilen inşa etme çalışmasıyla ilerletmek istiyor. Rojava’da ise ulusal demokratik devrimi, halklarla ortak biçimde silahlı direnişle koruma, halk yönetimlerinin inşasıyla geliştirmek istiyor. Bu çaba, Rojava’da büyük devrimci başarı kazandı. (Ayrıca Rojava’da Kürt ve bölge halklarının özerkliğine El Kaide yanlısı aşırı İslamcıları silahlandırarak saldırtan AKP Hükümetiydi ve Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi esasen AKP yönetiminde Ankara’nın adı konmamış silahlı saldırısına karşı direniyor). Bu çaba yine   Kuzey’de 2014 Newroz’unda büyük kitlesel katılımda ki halk desteğinde kendisini gösterdi. 2014  Newroz’una, bir buçuk milyonu Kuzey Kürdistan’ın fiili başkenti Amed’de (Diyarbakır) olmak üzere, toplamda birkaç milyon halk katıldı. Ayrıca Berkin’i uğurlama eylemine İstanbul’da Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi de kitlesel olarak katıldı. Bu önemliydi.
Önümüzde Taksim meydanını zaptetmeyi yeniden deneyecek 1 Mayıs mücadelesi var.
 
AKP ile Gülen Hareketi arasında 17 Aralık 2013'te yolsuzluk nedeniyle patlak veren mücadele bütün şiddetiyle devam ediyor.

Bu çatışma aynı zamanda ABD ve AB emperyalistlerinin, Türkiye sermaye oligarşisinin, Erdoğan’ın kendileriyle işbirliğine rağmen  bölge liderliğine heveslenen maceralarına ayar vermek istemelerinin de sonucu.
AKP, Haziran ayaklanması ve Kürt Hareketinin baskıları karşısında seçimle kitle desteğini koruyarak ayakta kalmaya ve bunu faşist baskılar ile Kürt halkını oyalamanın aracı yapmaya çalışıyor. Ama aynı zamanda iktidarı değiştirmek isteyen rakip karşıdevrim güçlerine karşı da bu kozu kullanmak istiyor.

Karşıdevrimin bütün güçleri  seçim sonuçları üzerine çekişmeye kitleleri çekerek, Haziran ayaklanmasının Türk halkında yaratmaya başladığı, Kürt Hareketinin 30 yıllık silahlı direnişle Kürt halkına kazandırdığı ve Rojava devrimiyle pekişen devrimci özgüveni, sönümlendirmeye ve kemirmeye çalışıyorlar.

30 Mart belediye seçimlerinde AKP’nin seçmen desteğini büyük oranda koruyarak çıkmış olması, Haziran’ın yarattığı özgüveni yıkmaya yetmeyecektir.  Kemalist ve milliyetçi cephenin  bu seçimlerde kullandığı ‘AKP gitsin kim gelirse gelsin’ taktiği de sökmeyecektir. 1 Mayıs’tan başlayarak mücadele sürecek, Rojava devriminin açtığı yoldan Kürt halkımız ve halklarımız ileriye doğru yürümeyi denemeye devam edecekler.