TOPRAĞA DÜŞEN TOHUMDUR O, BAHARI MÜJDELER...
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

01 Nisan 2015 / Enternasyonal Bülten / Sayı: 150


Ivana Hoffmann (Avaşin Tekoşin Güneş) Afrika'nın kurak topraklarından, Avrupa'ya ve oradan yeni yüzyılın devrimi Rojava'ya bir hikayedir. Hikaye kısadır ama mesajı derindir. Yoksullukla, her türden ezilmişlikle ve kapitalizmin en ağır renklerinden geçen yaşamını; dirençle, yoldaşlıkla, feda kuşağının dinginsiz enerjisiyle ve dayanışmanın en üstün örneği ile tamamlamıştır ölümsüzler kervanına katılan MLKP savaşçısı komünist kadın Ivana. Şimdi doğduğu büyüdüğü veya da hiç görmediği topraklarda yüzler, binler akmaktadır mücadelenin azgın sularına.

 

 

Ivana yoldaş, hep güler yüzü ve duyduğu insan sevgisi ile geride anılar bırakmıştır. Bulunduğu alanda her eylemin örgütlenmesinde payı olmuş, yaşamını mücadelenin gereklilikleri üzerine kurmuştur. Pratiğinin yoğunluğu onun hiç bir zaman toplumun değişik kesimleri ile bağ kurmasını engellememiştir. Dolayısı ile Ivana yoldaş yalnızca son eylemi ile değil, aynı zamanda öncesinde yaşamla kurduğu bağ ile de bizlere örnek olmalıdır.


Dün faşist çetelere karşı İspanya'nın şose yollarını adımlayan Enternasyonal kızıl tugaylarının silueti, bugün Rojava'nın sarı kumlarını rüzgara savurmaktadır. Ivana yoldaş ise genç yaşına rağmen dünyanın yükünü omzuna atmış, katılmıştır bu serüvencilere. Avrupa'daki yaşamında emekçiliği ile ön plana çıkmış, yaşadığı her anı yoldaşlaşmanın bir konusu haline getirmiştir. Gerçeğe yüzümüzü döner isek, O aslında Avrupa'nın şaşalı yaşamını arkasında bırakmamıştır. Çünkü hep alt tabakaların yoksulluğunu yaşamış, bunu kendine dert değil, tersine mücadelesine kalkan etmesini bilmiştir. Bir ayağı bir parça elmas uğruna köleleştirilen Afrika'da iken, bir ayağı Avrupa madalyonunun diğer yüzünde, bir ayağı ise kuşatma ve katliam kıskacında Rojava ve daha genelde Ortadoğu'dadır. Yani yaşamı, bir direniş romanının tutarlı sayfalarıdır.


Kendi toplumsal ve tarihsel kökenlerinden yola çıkarak, kadın özgürlük mücadelesini rehber edinmiştir. Mirabel kardeşlerin öfkesi ile Şengül Boran'laşmıştır Rojava'da, Til Temir'de. Yasemin Çiftçi'den aldığı enerjiyle Sakine'nin, Leyla'nın ve Fidan'ın sesi olmuştur erkek egemen sistemin her türden baskısına, tecavüzüne ve katliamına karşı. Rosa Lüxemburg ile Rojava'lı direnişçi kadınlar arasında köprü olmuştur.

 

 

Geçtiğimiz dönem içerisinde gelişen Arap Ayaklanması, Tunus'tan başlayarak ezilen halkların direnişine yeni bir soluk katmıştır. Ancak gerekli devrimci önderliğin yetersizliği bu ayaklanmanın bir çok yerde sönümlenmesine veya da konum kaybetmesine yol açmıştır. Rojava topraklarında gelişen sürece PYD önderlik etmiştir, YPG, YPJ ve MLKP savaşçıları özsavunmayı kurarak, devrimi diğer Ortadoğu ülkelerinin aksine demokratik karakterde bir noktaya taşımıştır. MLKP ilk günden itibaren Rojava devrimini ve Kobane direnişini sahiplenmiş, şehitler vererek önemli bir mücadele yürütmüştür. Süreç içerisinde yalnızca Türkiye ve Kürdistan ile sınırlı kalmayarak gücü oranında başka ülkeden devrimcileri ve komünistleri biraraya getirmiş, Enternasyonal taburu kurmuştur. Ivana yoldaş da bu enternasyonal çağrıya cevap veren devrimcilerden birisi olmuştur. Tıpkı partisinin Rojava çağrısına ilk uyanlardan MLKP Rojava ilk şehidi Serkan Tosun gibi.


8 mart arifesi, yanı başında şehit düşen MLKP savaşçısı Coşkun İnce'nin silahı ile ölümsüzleşen Ivana yoldaş, tüm dünya devrimcilerine bir mesaj niteliği taşımaktadır. Sosyalizm ve özgürlük mücadelesinde bir komünist kadın olarak devrim nereden çağırıyor ise oraya gitmektir bu mesajın içeriği. Tıpkı komutan Sibel Bulut (Sarya) gibi. Onlardan aldığı bayrağı gururla taşıyan Ivana yoldaş, Enternasyonal dayanışmanın yükseltilmesinin keskin bir çağrısıdır. Biz devrimcilere düşende bu çağrıya uygun yaşamaktır. Onların bıraktığı bu yolda durmaksızın, hep aynı inatla yürümek bizlerin görevidir.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

TOPRAĞA DÜŞEN TOHUMDUR O, BAHARI MÜJDELER...
fc Share on Twitter
 

01 Nisan 2015 / Enternasyonal Bülten / Sayı: 150


Ivana Hoffmann (Avaşin Tekoşin Güneş) Afrika'nın kurak topraklarından, Avrupa'ya ve oradan yeni yüzyılın devrimi Rojava'ya bir hikayedir. Hikaye kısadır ama mesajı derindir. Yoksullukla, her türden ezilmişlikle ve kapitalizmin en ağır renklerinden geçen yaşamını; dirençle, yoldaşlıkla, feda kuşağının dinginsiz enerjisiyle ve dayanışmanın en üstün örneği ile tamamlamıştır ölümsüzler kervanına katılan MLKP savaşçısı komünist kadın Ivana. Şimdi doğduğu büyüdüğü veya da hiç görmediği topraklarda yüzler, binler akmaktadır mücadelenin azgın sularına.

 

 

Ivana yoldaş, hep güler yüzü ve duyduğu insan sevgisi ile geride anılar bırakmıştır. Bulunduğu alanda her eylemin örgütlenmesinde payı olmuş, yaşamını mücadelenin gereklilikleri üzerine kurmuştur. Pratiğinin yoğunluğu onun hiç bir zaman toplumun değişik kesimleri ile bağ kurmasını engellememiştir. Dolayısı ile Ivana yoldaş yalnızca son eylemi ile değil, aynı zamanda öncesinde yaşamla kurduğu bağ ile de bizlere örnek olmalıdır.


Dün faşist çetelere karşı İspanya'nın şose yollarını adımlayan Enternasyonal kızıl tugaylarının silueti, bugün Rojava'nın sarı kumlarını rüzgara savurmaktadır. Ivana yoldaş ise genç yaşına rağmen dünyanın yükünü omzuna atmış, katılmıştır bu serüvencilere. Avrupa'daki yaşamında emekçiliği ile ön plana çıkmış, yaşadığı her anı yoldaşlaşmanın bir konusu haline getirmiştir. Gerçeğe yüzümüzü döner isek, O aslında Avrupa'nın şaşalı yaşamını arkasında bırakmamıştır. Çünkü hep alt tabakaların yoksulluğunu yaşamış, bunu kendine dert değil, tersine mücadelesine kalkan etmesini bilmiştir. Bir ayağı bir parça elmas uğruna köleleştirilen Afrika'da iken, bir ayağı Avrupa madalyonunun diğer yüzünde, bir ayağı ise kuşatma ve katliam kıskacında Rojava ve daha genelde Ortadoğu'dadır. Yani yaşamı, bir direniş romanının tutarlı sayfalarıdır.


Kendi toplumsal ve tarihsel kökenlerinden yola çıkarak, kadın özgürlük mücadelesini rehber edinmiştir. Mirabel kardeşlerin öfkesi ile Şengül Boran'laşmıştır Rojava'da, Til Temir'de. Yasemin Çiftçi'den aldığı enerjiyle Sakine'nin, Leyla'nın ve Fidan'ın sesi olmuştur erkek egemen sistemin her türden baskısına, tecavüzüne ve katliamına karşı. Rosa Lüxemburg ile Rojava'lı direnişçi kadınlar arasında köprü olmuştur.

 

 

Geçtiğimiz dönem içerisinde gelişen Arap Ayaklanması, Tunus'tan başlayarak ezilen halkların direnişine yeni bir soluk katmıştır. Ancak gerekli devrimci önderliğin yetersizliği bu ayaklanmanın bir çok yerde sönümlenmesine veya da konum kaybetmesine yol açmıştır. Rojava topraklarında gelişen sürece PYD önderlik etmiştir, YPG, YPJ ve MLKP savaşçıları özsavunmayı kurarak, devrimi diğer Ortadoğu ülkelerinin aksine demokratik karakterde bir noktaya taşımıştır. MLKP ilk günden itibaren Rojava devrimini ve Kobane direnişini sahiplenmiş, şehitler vererek önemli bir mücadele yürütmüştür. Süreç içerisinde yalnızca Türkiye ve Kürdistan ile sınırlı kalmayarak gücü oranında başka ülkeden devrimcileri ve komünistleri biraraya getirmiş, Enternasyonal taburu kurmuştur. Ivana yoldaş da bu enternasyonal çağrıya cevap veren devrimcilerden birisi olmuştur. Tıpkı partisinin Rojava çağrısına ilk uyanlardan MLKP Rojava ilk şehidi Serkan Tosun gibi.


8 mart arifesi, yanı başında şehit düşen MLKP savaşçısı Coşkun İnce'nin silahı ile ölümsüzleşen Ivana yoldaş, tüm dünya devrimcilerine bir mesaj niteliği taşımaktadır. Sosyalizm ve özgürlük mücadelesinde bir komünist kadın olarak devrim nereden çağırıyor ise oraya gitmektir bu mesajın içeriği. Tıpkı komutan Sibel Bulut (Sarya) gibi. Onlardan aldığı bayrağı gururla taşıyan Ivana yoldaş, Enternasyonal dayanışmanın yükseltilmesinin keskin bir çağrısıdır. Biz devrimcilere düşende bu çağrıya uygun yaşamaktır. Onların bıraktığı bu yolda durmaksızın, hep aynı inatla yürümek bizlerin görevidir.