28-29 Haziran 2004, İstanbul'da NATO Zirvesi: Emperyalist Savaş Makinesi NATO Dağıtılsın!
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Emperyalist devletlerin askeri paktı NATO, 28-29 Haziran'da İstanbul'da zirve düzenliyor. Şüp-hesiz bu bir araya geliş sıradan bir olay değil. Emperyalist güç merkezleri, kendilerini birinci derecede ilgilendiren konuyu ele alacaklar. Bu zirve, emperyalist ülkeler arasında rekabetin ve hegemonya mücadelesinin keskinleştiği bir dönemde yapılmaktadır. Zirvenin bu seferki resmi gündemi, NATO'nun Asya Genişlemesidir. ABD emperyalizmi, üye diğer ülkelere, NATO'nun Doğu Avrupa genişlemesinden sonra Asya Genişlemesini de kabul ettirmeye çalışacak.

NATO'nun İstanbul zirvesi, yeni genişleme alanlarında Amerikan emperyalizminin jeopolitik çıkarlarının kabul ettirilmesi için düzenlenmiş bir toplantıdır. Bu toplantıda aynı zamanda, bu bölgelerde ve bugün için özellikle Ortadoğu'da emperyalizme karşı direnişin bastırılmasında NATO'nun katkısı da tartışılacaktır.

NATO'nun Asya Genişlemesiyle Amerikan emperyalizminin "Büyük Ortadoğu Projesi" arasında doğrudan bağ vardır. 21. yüzyıla hakim olma mücadelesinin Avrasya'ya hakim olma mücadelesi olduğunu bütün emperyalist rekabet merkezleri kabul etmekteler ve dünya hakimiyeti stratejilerini de buna göre belirlemişlerdir. Bu belirlemesine uygun olarak Amerikan emperyalizmi, doğrudan ve NATO vasıtasıyla Batı, Orta ve Doğu Avrupa'ya, Balkanlara yerleşti. Bunun ötesinde, Afganistan Savaşı vesilesiyle Kafkaslarda ve Orta Asya ülkelerinde üsler kurdu. Ama Avrasya'yı çevrelemek için Güneyde istediğine ulaşamadı.

Irak'ı işgal etti, ama amaçladığı protektorat rejimini kuramadı. Irak direnişi ona yeni bir Vietnam sendromu yaşatıyor. Bataklığa saplandığını gören Amerikan emperyalizmi, birtakım tavizlerle diğer emperyalist ülkeleri de direnişi kırmaya davet etmektedir.

Bunun ötesinde dünya çapında terörizme karşı mücadele adı altında BOP diye tanımlanan, Pakistan/Hindistan'dan Cebeli Tarık Boğazına kadar uzanan alanı, kendi adına, kendi çıkarları için, NATO üyesi emperyalist ülkelerin, öncelikle Fransa ve Almanya'nın onayını alarak, NATO'ya dayanarak kontrolü altına almaya çalışıyor. İstanbul'da bunun nasıl yapılacağı ve dünya kamuoyuna nasıl anlatılacağı konuşulacaktır.

Amerikan emperyalizmi, rakiplerine ve dünya halklarına karşı güçlerini NATO adı altında bu bölgeye de serpiştirmek ve çıkarlarına karşı olan her hareketi anında bastırmak amacını gütmektedir.

Amerikan emperyalizminin siyasi temsilcilerinin, 'NATO'nun geleceği Doğuda ve Güneydedir, Büyük Ortadoğu'dadır, krizleri önlemektir, krizlere yanıt vermektir' açıklamaları sorunun ne olduğunu bütün çıplaklığıyla gözler önüne sermektedir.

ABD'nin NATO nezdindeki büyükelçisi N. Burns'un 19 Ekim 2003'de Prag'da yaptığı konuşmasında Batı dünyasına karşı tehditlerin büyük bir kısmının kaynaklandığı yörenin Orta ve Güney Asya, Ortadoğu'nun bizzat kendisi ve Kuzey Afrika olduğunu açıklaması tesadüfi değildir. Esas talep şudur: NATO, bu alanda emperyalizmin ve özellikle de Amerikan emperyalizminin çıkarlarına ters düşen her gelişmeyi, "ortaya çıkmış bir çarpışma" adı altında, "bir rehine kurtarma" bahanesiyle veya "barışı koruma operasyonu" adı altında bastırmak için yeniden örgütlendirilmeli ve konuşlandırılmalıdır.

NATO, dün olduğu gibi bugün de ABD'nin emperyalist politikasını hayata geçirmenin bir aracıdır. İki süper güçlü dünyada; Sosyal emperyalist Sovyetler Birliği'nin de var olduğu dönemde bu görevini yerine getirirken iç zorluklarla pek karşı karşıya kalmıyordu. Ama bugün, daha doğrusu Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra durum değişti ve NATO'nun Almanya ve Fransa gibi emperyalist üyeleri, Amerikan emperyalizmiyle AB şemsiyesi altında açıktan rekabet etmeye başladılar ve kendi emperyalist çıkarları doğrultusunda hareket edeceklerini ve ediyor olduklarını gösterdiler. Yani Amerikan emperyalizminin NATO'yu bir bütün olarak bu amacına koşması pek kolay olmayacak. Ama bu amacı doğrultusunda NATO üyesi ülkelerin çoğunluğunun onayını alacağından da şüphe edilmemeli.

Doğu Avrupa devletlerinin NATO'ya alınması, ABD ve AB arasındaki hegemonya mücadelesinin boyutlarını da su yüzüne çıkarmıştır. AB'nin, Doğu Avrupa devletlerini üye yapmasına ve ABD karşısında ekonomik gücünü büyütmesine karşılık olarak ABD de, bu devletleri NATO üyesi yaparak askeri açıdan rekabet üstünlüğünü elde tutmaya çalışmıştır. NATO'nun İstanbul toplantısında bu çelişki de kendisini bir biçimde yansıtacaktır.

Irak direnişi, emperyalizmin barbarlıktan, işkenceden, işgalden, sömürgecilikten, talandan başka bir şey olmadığını göstermektedir. Emperyalizm, nereye gitmişse, nereye müdahale etmişse bunları götürmüş ve yerli işbirlikçileriyle birlikte yaşama geçirmiştir. Ve emperyalizm hiçbir yerden kendi isteği ile çıkmamıştır, ancak kovulması gerekmiştir ve kovulmuştur.

Emperyalistlerin militarist örgütü NATO, dünya işçi sınıfı ve halklarını tehdit eden bir savaş makinesidir. O, işçi sınıfını ebediyen devrim ve sosyalizm fikri ve mücadelesinden vazgeçirmeyi hedeflemektedir. Bunun için de başta komünist parti ve örgütler olmak üzere, işçi sınıfının öncü ve örgütlü güçleri her zaman NATO'nun hedefi olmuştur.

İstanbul'da 28-29 Haziran'da yapılması planlanan NATO zirvesine ev sahipliği yapacak olan Türk devleti, ABD ve NATO'nun militarist şemsiyesi altında bölgesel güç olarak kabul görmesi hevesiyle, Irak'taki işgal ve barbarlığa ortak olmak istiyor. Böylece emperyalist BOP`da kendisine bir rol biç-meye çalışıyor.

NATO zirvesi, Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da başta komünistler olmak üzere, tüm devrimci ve ilerici güçlerin gündeminde. NATO'ya İstanbul'u dar etmek için yoğun bir çaba var. Her gün ülkenin birçok kentinde gösteriler var. Ülkemiz işçi sınıfı, on yıllar boyunca ABD patentli faşist darbeler ve diktatörlüklerin zulmü altında yaşamak zorunda bırakılmasına rağmen, güçlü antiemperyalist bir tarihe, geleneğe sahiptir. 6. Filo askerlerinin denize atıldığı coğrafyada yaşıyoruz. Şimdi görev, bu antiemperyalist bilinci ve geleneği büyütmektir.

MLKP, emperyalist savaş makinesi NATO ve onun zirvesi hakkında gerçekleri kitlelere taşımayı, onları aydınlatmayı ve harekete geçirmeyi tüm militanlarının önüne görev olarak koymuştur. Bunu yaparken, tüm ilerici güçlerin, işçi örgütlerinin NATO'ya karşı bir araya gelmeleri ve NATO karşıtı bir eylem cephesi oluşturmaları perspektifiyle hareket etmektedir.

MLKP'li kızıl karıncalar her alanda, her sokakta "NATO'ya geçit yok" şiarlarını yükseltmektedirler.

 

Kahrolsun emperyalist savaş makinesi NATO!

Yaşasın Devrim, Yaşasın Sosyalizm!

 

 

Arşiv

 

2014
Ekim
2011
Ekim
2009
Haziran Mart
2008
Eylül
2007
Mayıs Ocak
2006
Mayıs Ocak
2005
Kasım Temmuz
Mart
2004
Ekim Temmuz
Haziran Mart
Ocak
2003
Kasım Haziran
Mayıs Şubat
Haziran

 

28-29 Haziran 2004, İstanbul'da NATO Zirvesi: Emperyalist Savaş Makinesi NATO Dağıtılsın!
fc Share on Twitter
 

Emperyalist devletlerin askeri paktı NATO, 28-29 Haziran'da İstanbul'da zirve düzenliyor. Şüp-hesiz bu bir araya geliş sıradan bir olay değil. Emperyalist güç merkezleri, kendilerini birinci derecede ilgilendiren konuyu ele alacaklar. Bu zirve, emperyalist ülkeler arasında rekabetin ve hegemonya mücadelesinin keskinleştiği bir dönemde yapılmaktadır. Zirvenin bu seferki resmi gündemi, NATO'nun Asya Genişlemesidir. ABD emperyalizmi, üye diğer ülkelere, NATO'nun Doğu Avrupa genişlemesinden sonra Asya Genişlemesini de kabul ettirmeye çalışacak.

NATO'nun İstanbul zirvesi, yeni genişleme alanlarında Amerikan emperyalizminin jeopolitik çıkarlarının kabul ettirilmesi için düzenlenmiş bir toplantıdır. Bu toplantıda aynı zamanda, bu bölgelerde ve bugün için özellikle Ortadoğu'da emperyalizme karşı direnişin bastırılmasında NATO'nun katkısı da tartışılacaktır.

NATO'nun Asya Genişlemesiyle Amerikan emperyalizminin "Büyük Ortadoğu Projesi" arasında doğrudan bağ vardır. 21. yüzyıla hakim olma mücadelesinin Avrasya'ya hakim olma mücadelesi olduğunu bütün emperyalist rekabet merkezleri kabul etmekteler ve dünya hakimiyeti stratejilerini de buna göre belirlemişlerdir. Bu belirlemesine uygun olarak Amerikan emperyalizmi, doğrudan ve NATO vasıtasıyla Batı, Orta ve Doğu Avrupa'ya, Balkanlara yerleşti. Bunun ötesinde, Afganistan Savaşı vesilesiyle Kafkaslarda ve Orta Asya ülkelerinde üsler kurdu. Ama Avrasya'yı çevrelemek için Güneyde istediğine ulaşamadı.

Irak'ı işgal etti, ama amaçladığı protektorat rejimini kuramadı. Irak direnişi ona yeni bir Vietnam sendromu yaşatıyor. Bataklığa saplandığını gören Amerikan emperyalizmi, birtakım tavizlerle diğer emperyalist ülkeleri de direnişi kırmaya davet etmektedir.

Bunun ötesinde dünya çapında terörizme karşı mücadele adı altında BOP diye tanımlanan, Pakistan/Hindistan'dan Cebeli Tarık Boğazına kadar uzanan alanı, kendi adına, kendi çıkarları için, NATO üyesi emperyalist ülkelerin, öncelikle Fransa ve Almanya'nın onayını alarak, NATO'ya dayanarak kontrolü altına almaya çalışıyor. İstanbul'da bunun nasıl yapılacağı ve dünya kamuoyuna nasıl anlatılacağı konuşulacaktır.

Amerikan emperyalizmi, rakiplerine ve dünya halklarına karşı güçlerini NATO adı altında bu bölgeye de serpiştirmek ve çıkarlarına karşı olan her hareketi anında bastırmak amacını gütmektedir.

Amerikan emperyalizminin siyasi temsilcilerinin, 'NATO'nun geleceği Doğuda ve Güneydedir, Büyük Ortadoğu'dadır, krizleri önlemektir, krizlere yanıt vermektir' açıklamaları sorunun ne olduğunu bütün çıplaklığıyla gözler önüne sermektedir.

ABD'nin NATO nezdindeki büyükelçisi N. Burns'un 19 Ekim 2003'de Prag'da yaptığı konuşmasında Batı dünyasına karşı tehditlerin büyük bir kısmının kaynaklandığı yörenin Orta ve Güney Asya, Ortadoğu'nun bizzat kendisi ve Kuzey Afrika olduğunu açıklaması tesadüfi değildir. Esas talep şudur: NATO, bu alanda emperyalizmin ve özellikle de Amerikan emperyalizminin çıkarlarına ters düşen her gelişmeyi, "ortaya çıkmış bir çarpışma" adı altında, "bir rehine kurtarma" bahanesiyle veya "barışı koruma operasyonu" adı altında bastırmak için yeniden örgütlendirilmeli ve konuşlandırılmalıdır.

NATO, dün olduğu gibi bugün de ABD'nin emperyalist politikasını hayata geçirmenin bir aracıdır. İki süper güçlü dünyada; Sosyal emperyalist Sovyetler Birliği'nin de var olduğu dönemde bu görevini yerine getirirken iç zorluklarla pek karşı karşıya kalmıyordu. Ama bugün, daha doğrusu Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra durum değişti ve NATO'nun Almanya ve Fransa gibi emperyalist üyeleri, Amerikan emperyalizmiyle AB şemsiyesi altında açıktan rekabet etmeye başladılar ve kendi emperyalist çıkarları doğrultusunda hareket edeceklerini ve ediyor olduklarını gösterdiler. Yani Amerikan emperyalizminin NATO'yu bir bütün olarak bu amacına koşması pek kolay olmayacak. Ama bu amacı doğrultusunda NATO üyesi ülkelerin çoğunluğunun onayını alacağından da şüphe edilmemeli.

Doğu Avrupa devletlerinin NATO'ya alınması, ABD ve AB arasındaki hegemonya mücadelesinin boyutlarını da su yüzüne çıkarmıştır. AB'nin, Doğu Avrupa devletlerini üye yapmasına ve ABD karşısında ekonomik gücünü büyütmesine karşılık olarak ABD de, bu devletleri NATO üyesi yaparak askeri açıdan rekabet üstünlüğünü elde tutmaya çalışmıştır. NATO'nun İstanbul toplantısında bu çelişki de kendisini bir biçimde yansıtacaktır.

Irak direnişi, emperyalizmin barbarlıktan, işkenceden, işgalden, sömürgecilikten, talandan başka bir şey olmadığını göstermektedir. Emperyalizm, nereye gitmişse, nereye müdahale etmişse bunları götürmüş ve yerli işbirlikçileriyle birlikte yaşama geçirmiştir. Ve emperyalizm hiçbir yerden kendi isteği ile çıkmamıştır, ancak kovulması gerekmiştir ve kovulmuştur.

Emperyalistlerin militarist örgütü NATO, dünya işçi sınıfı ve halklarını tehdit eden bir savaş makinesidir. O, işçi sınıfını ebediyen devrim ve sosyalizm fikri ve mücadelesinden vazgeçirmeyi hedeflemektedir. Bunun için de başta komünist parti ve örgütler olmak üzere, işçi sınıfının öncü ve örgütlü güçleri her zaman NATO'nun hedefi olmuştur.

İstanbul'da 28-29 Haziran'da yapılması planlanan NATO zirvesine ev sahipliği yapacak olan Türk devleti, ABD ve NATO'nun militarist şemsiyesi altında bölgesel güç olarak kabul görmesi hevesiyle, Irak'taki işgal ve barbarlığa ortak olmak istiyor. Böylece emperyalist BOP`da kendisine bir rol biç-meye çalışıyor.

NATO zirvesi, Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da başta komünistler olmak üzere, tüm devrimci ve ilerici güçlerin gündeminde. NATO'ya İstanbul'u dar etmek için yoğun bir çaba var. Her gün ülkenin birçok kentinde gösteriler var. Ülkemiz işçi sınıfı, on yıllar boyunca ABD patentli faşist darbeler ve diktatörlüklerin zulmü altında yaşamak zorunda bırakılmasına rağmen, güçlü antiemperyalist bir tarihe, geleneğe sahiptir. 6. Filo askerlerinin denize atıldığı coğrafyada yaşıyoruz. Şimdi görev, bu antiemperyalist bilinci ve geleneği büyütmektir.

MLKP, emperyalist savaş makinesi NATO ve onun zirvesi hakkında gerçekleri kitlelere taşımayı, onları aydınlatmayı ve harekete geçirmeyi tüm militanlarının önüne görev olarak koymuştur. Bunu yaparken, tüm ilerici güçlerin, işçi örgütlerinin NATO'ya karşı bir araya gelmeleri ve NATO karşıtı bir eylem cephesi oluşturmaları perspektifiyle hareket etmektedir.

MLKP'li kızıl karıncalar her alanda, her sokakta "NATO'ya geçit yok" şiarlarını yükseltmektedirler.

 

Kahrolsun emperyalist savaş makinesi NATO!

Yaşasın Devrim, Yaşasın Sosyalizm!