Sömürgeci Türk devleti, tank ve savaş uçakları, politik İslami çetelerden oluşan ÖSO eşliğinde 24 Ağustos 2016 günü, Suriye sınırlarından içeri girdi. Politik İslami faşist İŞİD'in temizlenmesi bahanesiyle Cerablus'u işgal etti. Görüntüde İŞİD hedeflense de, esas hedef Kürt halkı, Kürt Özgürlük Hareketi ve Demokratik Suriye Güçleri'dir. Haseke zaferi ve Minbiç'in özgürleşmesiyle Demokratik Suriye Güçleri ve YPG'nin ilerleyişi ya da bölgede etkinlik sağlaması, Cerablus'ta İŞİD'in varlığına son verilmesi ve Rojava Kürt Kantonları'nın birleşmesinin yolunu açıyordu. Bu da, Kürtler ve ittifak içinde olduğu halkların geliştirmek istediği Kuzey Suriye Federasyonu oluşumuna işaret ediyordu. Ve ayrıca demokratik bir Suriye'nin de gerçekleşmesinin taşlarını döşüyordu. Bu gelişmeler Türkiye, İran, Suriye, ABD, Rusya, AB vd. ülkeleri korkuttu. Kürt kazanımlarına yönelik sömürgeci işgale sessiz kalınması ya da onay verilmesinin altında yatan şey, halkların kendi kaderlerini kendi ellerine almaları gerçeğidir. Bu askeri işgal, faşist İŞİD'le danışıklı, görüşmeler yapılarak ve anlaşarak gerçekleşmiştir. Devir teslim yapılarak İŞİD'ciler ya “ÖSO”leşmişler ya da Cerablus'u terk ederek El Rab ve Türkiye'ye çekilmişlerdir. Çünkü, alanda Türkiye ve ÖSO işgali Rakka'ya geçiş için İŞİD'in geçiş yolunu açık tutmaya devam edecekti. Zira, bayrakları farklı olsa da İŞİD benzeri El Nusra, Ahrar-ul Şam, Fetih Ordusu gibi çeteci gruplar ve faşist Türk ordusu alana yerleşecekti. Aynı ideolojik ve politik zeminde besleniyorlardı. Ve İŞİD, bu işgal sayesinde varlığını sürdürecektir. Gelinen yerde, Türkiye'nin Ortadoğu ve Suriye politikalarının ekseninde Kürtlerin özgürlük mücadelesi ve kazanımlarının tasfiyesi duruyor. Bu konuda düşman politikalar gütseler de Türkiye, İran ve Suriye arasında stratejik işbirliği ve ortaklık vardır. Kürt düşmanlığı ve karşıtlığı, içeride ve dışarıda Türk faşist rejiminin politikalarını belirliyor. İşgalin asıl amacı, Kobane ile Afrin Kürt kantonlarının birleşmesini engellemektir. Türk ordusu ve ÖSO, özgürleştirilen Minbiç'e karşı savaş hazırlığı içindedir. YPG ve Demokratik Suriye Güçleri'ne yönelik saldırılar düzenlemeye başlamış bulunuyor. MLKP Rojava, Cerablus işgali ve partimizin önünde duran görevleri şöyle ifade ediyor: “Cerablus işgali; Rojava devrimine, Demokratik Suriye Meclisine(MSD), Rojava ve Kuzey Suriye Demokratik Federal Sistemi'ne ve bu sistemi oluşturan bütün halklara açık bir saldırıdır. Rojava'nın, Suriye'nin ve Ortadoğu'nun özgürleşme mücadelesine karşı gericiliği, faşizmi, sömürgeciliği, inkarcılığı ve halk düşmanlığını egemen kılma amacı taşımaktadır.” Bu işgalin, “Rojava kantonları arasında kurulacak bağı engellemeyi hedeflediğini belirtir. Ve siyasal ve askeri görevlerini “Bölge gericiliğinin ve ABD emperyalizminin de desteğini alan bu işgal planının başarı şansı yoktur. Kürdistan özgürlük mücadelesi, onun öncüsü ve biz komünistler işgalcilere hak ettiği yanıtı can bedeli pahasına vereceğiz.” biçiminde ifade eder. MLKP Rojava, halkları faşizme ve işgale karşı savaşmaya, ayaklanmaya çağırır: “Suriye, Rojava, Türkiye ve Ortadoğu halkları ve dünyanın her köşesinde işgale, faşizme, gericiliğe, despotizme ve diktatörlüklere karşı soykırımcı Türk devletinin Carablus'u işgal etmesine karşı ayaklanmalıdır.” Dünya devrimcileri ve ezilenleri 1 Kasım Kobane direnişiyle dayanışma günü ilan etti ve zafer kazanmasını sağladı. Bugün de, boğulmak istenen Rojava Devrimi ve Kobane direnişi aynı enternasyonal dayanışma ve mücadele çağrısı yapıyor.
|