Sömürgeci-faşist AKP rejimi yıllardan beri Türk toplumunun yeniden yapılandırılması için çalışmaktadır. Bunu bir taraftan toplumun İslamlaştırılmasıyla, diğer taraftan da devlet ideolojisi “tekçilik” ile yapmaktadır. Tek millet, tek bayrak, tel vatan, tek devlet. İnsanlara, özellikle de kadınlara nasıl yaşayacakları, nasıl hareket edecekler, nasıl düşünecekleri dayatılmaktadır. Onlara ne giyecekleri, ne seçecekleri söylenmektedir.
Tayyip Erdoğan'ın tartışmasız önderliğinde AKP'in kurmak istediği “yeni Türkiye”nin tarihsel örneği, Adolf Hitler dönemindeki faşist Almanya'dır. Başkanlık tartışmasında Erdoğan, Hitler Almanya'sını kendi başkanlık diktatörlüğü için örnek olarak göstermiştir. Hitler'in 1933'te Meclis Yangınından sonra “yetki Yasası” ile yaptığını Erdoğan, 15 Temmuz'daki darbe girişiminden sonra OHAL ile gerçekleştirmek istiyor. Yetkilerini sürekli kılması gereken Anayasa değişiklikleri hazırlanmakta. Görünüşte de olsa kuvveler ayrımı ve demokrasi yerini Sultan'ın açık diktatörlüğü almaktadır. Öncelikle parlamentoda gerçek muhalefeti oluşturan HDP'li olmak üzere hoşuna gitmeyen milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması, OHAl ile parlamentonun devre dışı bırakılması açık tek adam diktatörlüğünün yolunu açmaktadır. Hakimiyetine yönelik her eleştiri direktiflerle vatan hainliği olarak damgalanmakta, muhalefet terörist olarak tanımlanmakta, diğer halklar ve dinler asimile edilmekteler veya yok edilmekteler. İslamcı faşist güruh tarafından farklı muhalif politik akımlar sokaklarda “Ermeni”, kanı bozuk, terörist olarak tanımlanmaktalar ve savcılar tarafından da mahkemelerde takibata maruz kalmaktalar.
Hitler'in “yetki yasası” ile basın, toplantı ve örgütlenme özgürlüğünü nasıl yok etti ve polis, istihbarat ve savcılık haklarını nasıl genişlettiyse, aynısını Erdoğan OHAL'e özgü yasalarla yapmaktadır. Medyanın, bilimin, eğitimin koordinasyonu, hükümetin öngördüğü düşüncelerden başkasına izin vermemektedir. Eleştirel sesler, özgürlük ve demokrasi çağrısı terörizm ve vatana ihanet olarak damgalanmakta ve bunların özel polis güçleriyle, faşist İslami güruhla sokakta susturulmaya çalışılmaktadır. 15 Temmuz başarısız darbe denemesi Erdoğan'a tek başına hakimiyeti için kendi safında, devlet mekanizmasında, ordu ve poliste her türlü muhalefeti temizleme şansı verdi. Hitler de faşist paramiliter „Röhm-Darbesi“ni yenilgiye uğratırken ve bu darbenin önderi Ernst Röhm'ü öldürtürken böyle hareket ediyordu. Erdoğan en azından geçici olsa da burjuva-ulusalcı partilerin, CHP ve MHP'nin bir kısmını “yeni Türkiye” için bütün “iç ve dış düşmanlara” karşı mücadeleye entegre etmektedir. OHAL'in sadece faşist Erdoğan diktatörlüğünün sağlamlaştırılmasına ve yapılandırılmasını hizmet ettiği, işçilerin, ezilenlerin ve halklarımızın çıkarına olamayacağı açıktır. Hitler faşizmi döneminden kalma bir halk deyimi: Naziler, komünistleri, sosyal demokratları, sendikacıları alıp götürdüklerinde sustum, çünkü ben onlardan birisi değildi. Ama beni alıp götürdüklerine, buna karşı protesto edecek kimse kalmamıştı. Bu anlamda bugün söz konusu olan, demokratik hakların her tırpanlanmasına karşı gelinmelidir ve Edoğan'a, bu faşist diktatöre karşı mücadele edilmelidir. Faşist diktatörlüğe karşı mücadele etmek için işçilerin, emekçilerin, kadınların, gençliğin, ezilen halkların ve dini grupların özsavunmayı örgütleyen ortaklaşa demokratik-antifaşist cephesi kurulmalıdır.
|