''Yeni Bir Başlangıç Yaptım''
Share on Facebook Share on Twitter

 
Diğer yazılar
 

 

Kası- Aralık 2017 / Partinin Sesi / Sayı: 93

 

Yasemin Çiftçi
(Zilan)
9 Şubat 2012
(...)

Devrimci olan, içinde bulunduğun sorunları tespit ederek ve çözerek yürümek iken, ben takılıp
kalıyordum. Devrimci olan, girdiğin her ortamı devrimcileştirmek ve attığın her adımın devrimci
mücadeleye, işçi sınıfına hizmet etmesi ve bunların toplamını sadelik içinde yapmak iken, ben attığım bir
adımın karşılığını bekliyor ya da kimi durumları işiselleştiriyordum. Gerici duygularım ve devrimci
duygularım çatışırken karar verme ve yön çizme konusunda epey zorlandım. Ve gerilemek,
zaaflarınla uzlaşmak seni öyle geriye savuruyor ki!

Ben, tam bu dönemde, partinin kapsayıcılığı ve her
bir kadrosuna harcadığı emekle karşılaştım. Ve bir komünist, yıllarca düşlediğim ve ezilenlerin fiili
meşru hakkı olan devrimci şiddeti pratik anlamda uygulayabileceğim yeraltı çalışmasını teklif etti. Bu
benim bakımımdan bir altüst oluş demekti ve bu teklifi esasen beklemiyordum. Devrimciliğimi
üretebilmek ve savaşçı, özgür bir komünist kadın olabilmek için bu teklifi hiç düşünmeden kabul
etmem ve beni bu düzene bağlayan tüm geri yönlerimle esaslı bir savaşa girişmem gerektiğinin
farkındaydım.
Ben ilk adımı attım. Bunu kabul etmem, beni bu düzene bağlayan birçok yükten arınmama vesile
oldu. Büyük bir karmaşanın içinden çıkıp, bir sadelik dünyasıyla karşılaştım. Yeraltı çalışmasına adım
atarken ne kadar önemsiz şeylere hayatımda gereğinden fazla yer verdiğimi fark ettim. Örneğin;
kıyafetlerim ne kadar da hayatımı gereğinden fazla meşgul ediyormuş. Tepeden tırnağa bir değişim
süreci beni beklerken, o kadar çok şey bende yük yapmış, hem fiziksel hem de duygu bakımından.
Fiziksel kimi şeylerden kurtulmak ilk etapta daha kolay oldu, ama esasta gerici olan duygularımı açığa
çıkarma ve onlarla mücadele edip, takılıp kalmadan yürüme meselesi önemli bir yerde duruyor. Zaten
bu gereksiz fiziksel durumları da, gerici duygularımız açığa çıkarıyor.
Yeraltı çalışması yaşama bakış açısını değiştiriyor. Yaşamdaki her bir ayrıntıya başkaca gözle ve
dikkatli bakmak şart. Çünkü yapılacak küçük bir hata büyük zararlara yol açabilir. Bu alanda tüm
çıplaklığınla varsın, açık ve net olmazsan, bilincini en üst düzeye taşıyamazsan ve bunun için
mücadele etmezsen, kendini üretemez ve geriye düşersin. Fakat her anını devrimci mücadele için
örgütlersen, mücadelenin ihtiyaçları doğrultusunda kendini her duruma göre hazırlarsan, devrimciliğini
üretiyor ve zaaflarınla uzlaşmıyorsun demektir. Sonuçta, yaşam durağan değil ve hata da yapabilirsin,
fakat bu durumu asgariye indirmek, bunlardan ders çıkarıp yürümek o kadar önemli ki.
Yeraltı çalışmasında düşman algın da değişiyor. Çünkü taraflar çok net ve düşman sana artık MLKP
militanı olarak bakıyor ve onun silahına karşı senin de silahın var. Ölüm duygusu hayatımda yeretmeye başladı.

Ama korktuğum için değil, tam tersi yaşamı daha fazla sevmeye başladığım için,
ölüm duygusu bana daha kolay gelmeye başladı.
Yanı başındaki yoldaşın ne kadar da değerli olduğunu güçlü biçimde kavrıyor ve hissediyorsun.
Onu her an kaybedebileceğimiz duygusu, onunla ilişkini yoğunlaştırma ihtiyacını ve sevgini artıran
bir enerjiye dönüşüyor. Her şeyi sınırsızca paylaşmak, özellikle de yoldaşına sevgini, düşmana ise
sınırsızca öfkeni örgütlemek ve bu bilinci oluşturmak o kadar önemli ki. Ben bunların çok başında
olduğumun ve yüzeyselliklerimin farkındayım. Ama buna karşı mücadele ediyorum ve pratik beni
kesin bir değişime zorluyor.
Yaşam alanımız olan bir mekanla kurduğumuz ilişki, sıradan bir ev yaşantısı olmaktan çıkıyor.
Çünkü o mekan, esasen bizim üssümüz. MLKP militanlarının üsleri onlara yakışır olmak ve amacına
hizmet etmek zorunda. Her anımı titizlikle ve disiplin içerisinde örgütleme gerçekliği ile karşı karşıya
kaldım örneğin.
Halihazırda eski alışkanlıklarım karşıma çıkıyor; kendimde, bunları değiştirme gücü ve iradesi
buluyorum.
Görevler almaya başladığım ilk anlarda kimi küçük hatalar yaptım, fakat bu duruma hızla müdahale
ettik ve ders çıkartıp yolumuza devam ettik.
Bir kopuş yaşayarak yeraltına geçmek, bende yakın, kısa zaman diliminde bile (olumlu) değişimlere
neden oldu. Ve bu değişim süreci devam ediyor. Yeni bir kişilik oluşturmaya başladım. Bu dönem
gelişime, değişime güvenimi arttırdığım bir dönem oldu. Özellikle de bir kadın olarak kendimi daha
güçlü hissediyorum.
Tek başına hareket etmek, kendi gücüne dayanarak mücadele etmek ve zor dönemlerin devrimcisi
olmak sorumluluğu ile karşı karşıya kaldığım andan itibaren, bunu bir devrimci duruma
dönüştürülebilecek sade bir kişilik yaratma gerçekliği önümde duruyor. Bunlar için attığım adımlar
var. Fakat dediğim gibi, çok başındayım. Ve benim bakımımdan daha derinlikli tartışmalara ihtiyaç
olduğunun da farkındayım.
Birçok geri yanımla açıktan savaşa girdiğim ve pratik adımlar attığım bu süreçte, beni zorlayan
şeyin yine bir kadınlık durumu olduğunu fark ettim. Bilgi alanı ile ilgili yaklaşımım halihazırda
yüzeysel. Gerçek bir kopuş için teoriye daha fazla saldırmam ve daha fazla kafa emekçiliği yapmam
kritik yerde duruyor. Teori ile dünkü kadar yüzeysel ilişkilenmesem de, çok daha derinlikli bir algıya
ihtiyacım var.
Yeni bir başlangıç yaptım. Hayatımın altı üstüne geldi diyebilirim. Evet, her şey bağrında çelişki
taşıyor. Ben gerilediğim, sığınacak limanlar aradığım bir dönemde, sistemin kadına biçtiği rolü
kabullenmeyip devrimci bir adım attım. Savaşçı, özgür bir kadın olma mücadelesine girdim. Kendime
bugünden başlayarak gelecekteki dönemler bakımından biçtiğim roller var.
İşçi sınıfının kurtuluşu için, yani devrim ve sosyalizm mücadelesi için bir kadın komünist olarak
yapabileceklerimin bilincindeyim. Hayatımın her anını buna uygun biçimde örgütlemek... Ve özellikle
özgür bir kadın yaratma mücadelemde savaşçı olmanın ve iyi bir devrimci nefer ya da komutan
olmanın daha önemli bir yerde durduğunu düşünüyorum.
Yeraltı çalışmasının ve mücadelenin askeri cephesinin bir kadının özgürleşmesinde taşıdığı büyük
önem benim için tümüyle berrak.
Devrimin Işık'ı bizleri "mutluluğu fethetmek için gecenin evinde yangın çıkarmaya" çağırıyor.
Sınırsız, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya kurmak amacıyla yola çıkmış bir komünist kadın olarak,
"gecenin evinde yangın çıkarmaya" doğru hızlı adımlar atıyorum.


Eylül 2011

 

 

Arşiv

 

2019
Aralık Kasım
Temmuz Mayıs
2018
Ekim Ocak
2017
Kasım Ağustos
Mayıs Şubat
2016
Eylül Temmuz

 

''Yeni Bir Başlangıç Yaptım''
fc Share on Twitter

 

 

Kası- Aralık 2017 / Partinin Sesi / Sayı: 93

 

Yasemin Çiftçi
(Zilan)
9 Şubat 2012
(...)

Devrimci olan, içinde bulunduğun sorunları tespit ederek ve çözerek yürümek iken, ben takılıp
kalıyordum. Devrimci olan, girdiğin her ortamı devrimcileştirmek ve attığın her adımın devrimci
mücadeleye, işçi sınıfına hizmet etmesi ve bunların toplamını sadelik içinde yapmak iken, ben attığım bir
adımın karşılığını bekliyor ya da kimi durumları işiselleştiriyordum. Gerici duygularım ve devrimci
duygularım çatışırken karar verme ve yön çizme konusunda epey zorlandım. Ve gerilemek,
zaaflarınla uzlaşmak seni öyle geriye savuruyor ki!

Ben, tam bu dönemde, partinin kapsayıcılığı ve her
bir kadrosuna harcadığı emekle karşılaştım. Ve bir komünist, yıllarca düşlediğim ve ezilenlerin fiili
meşru hakkı olan devrimci şiddeti pratik anlamda uygulayabileceğim yeraltı çalışmasını teklif etti. Bu
benim bakımımdan bir altüst oluş demekti ve bu teklifi esasen beklemiyordum. Devrimciliğimi
üretebilmek ve savaşçı, özgür bir komünist kadın olabilmek için bu teklifi hiç düşünmeden kabul
etmem ve beni bu düzene bağlayan tüm geri yönlerimle esaslı bir savaşa girişmem gerektiğinin
farkındaydım.
Ben ilk adımı attım. Bunu kabul etmem, beni bu düzene bağlayan birçok yükten arınmama vesile
oldu. Büyük bir karmaşanın içinden çıkıp, bir sadelik dünyasıyla karşılaştım. Yeraltı çalışmasına adım
atarken ne kadar önemsiz şeylere hayatımda gereğinden fazla yer verdiğimi fark ettim. Örneğin;
kıyafetlerim ne kadar da hayatımı gereğinden fazla meşgul ediyormuş. Tepeden tırnağa bir değişim
süreci beni beklerken, o kadar çok şey bende yük yapmış, hem fiziksel hem de duygu bakımından.
Fiziksel kimi şeylerden kurtulmak ilk etapta daha kolay oldu, ama esasta gerici olan duygularımı açığa
çıkarma ve onlarla mücadele edip, takılıp kalmadan yürüme meselesi önemli bir yerde duruyor. Zaten
bu gereksiz fiziksel durumları da, gerici duygularımız açığa çıkarıyor.
Yeraltı çalışması yaşama bakış açısını değiştiriyor. Yaşamdaki her bir ayrıntıya başkaca gözle ve
dikkatli bakmak şart. Çünkü yapılacak küçük bir hata büyük zararlara yol açabilir. Bu alanda tüm
çıplaklığınla varsın, açık ve net olmazsan, bilincini en üst düzeye taşıyamazsan ve bunun için
mücadele etmezsen, kendini üretemez ve geriye düşersin. Fakat her anını devrimci mücadele için
örgütlersen, mücadelenin ihtiyaçları doğrultusunda kendini her duruma göre hazırlarsan, devrimciliğini
üretiyor ve zaaflarınla uzlaşmıyorsun demektir. Sonuçta, yaşam durağan değil ve hata da yapabilirsin,
fakat bu durumu asgariye indirmek, bunlardan ders çıkarıp yürümek o kadar önemli ki.
Yeraltı çalışmasında düşman algın da değişiyor. Çünkü taraflar çok net ve düşman sana artık MLKP
militanı olarak bakıyor ve onun silahına karşı senin de silahın var. Ölüm duygusu hayatımda yeretmeye başladı.

Ama korktuğum için değil, tam tersi yaşamı daha fazla sevmeye başladığım için,
ölüm duygusu bana daha kolay gelmeye başladı.
Yanı başındaki yoldaşın ne kadar da değerli olduğunu güçlü biçimde kavrıyor ve hissediyorsun.
Onu her an kaybedebileceğimiz duygusu, onunla ilişkini yoğunlaştırma ihtiyacını ve sevgini artıran
bir enerjiye dönüşüyor. Her şeyi sınırsızca paylaşmak, özellikle de yoldaşına sevgini, düşmana ise
sınırsızca öfkeni örgütlemek ve bu bilinci oluşturmak o kadar önemli ki. Ben bunların çok başında
olduğumun ve yüzeyselliklerimin farkındayım. Ama buna karşı mücadele ediyorum ve pratik beni
kesin bir değişime zorluyor.
Yaşam alanımız olan bir mekanla kurduğumuz ilişki, sıradan bir ev yaşantısı olmaktan çıkıyor.
Çünkü o mekan, esasen bizim üssümüz. MLKP militanlarının üsleri onlara yakışır olmak ve amacına
hizmet etmek zorunda. Her anımı titizlikle ve disiplin içerisinde örgütleme gerçekliği ile karşı karşıya
kaldım örneğin.
Halihazırda eski alışkanlıklarım karşıma çıkıyor; kendimde, bunları değiştirme gücü ve iradesi
buluyorum.
Görevler almaya başladığım ilk anlarda kimi küçük hatalar yaptım, fakat bu duruma hızla müdahale
ettik ve ders çıkartıp yolumuza devam ettik.
Bir kopuş yaşayarak yeraltına geçmek, bende yakın, kısa zaman diliminde bile (olumlu) değişimlere
neden oldu. Ve bu değişim süreci devam ediyor. Yeni bir kişilik oluşturmaya başladım. Bu dönem
gelişime, değişime güvenimi arttırdığım bir dönem oldu. Özellikle de bir kadın olarak kendimi daha
güçlü hissediyorum.
Tek başına hareket etmek, kendi gücüne dayanarak mücadele etmek ve zor dönemlerin devrimcisi
olmak sorumluluğu ile karşı karşıya kaldığım andan itibaren, bunu bir devrimci duruma
dönüştürülebilecek sade bir kişilik yaratma gerçekliği önümde duruyor. Bunlar için attığım adımlar
var. Fakat dediğim gibi, çok başındayım. Ve benim bakımımdan daha derinlikli tartışmalara ihtiyaç
olduğunun da farkındayım.
Birçok geri yanımla açıktan savaşa girdiğim ve pratik adımlar attığım bu süreçte, beni zorlayan
şeyin yine bir kadınlık durumu olduğunu fark ettim. Bilgi alanı ile ilgili yaklaşımım halihazırda
yüzeysel. Gerçek bir kopuş için teoriye daha fazla saldırmam ve daha fazla kafa emekçiliği yapmam
kritik yerde duruyor. Teori ile dünkü kadar yüzeysel ilişkilenmesem de, çok daha derinlikli bir algıya
ihtiyacım var.
Yeni bir başlangıç yaptım. Hayatımın altı üstüne geldi diyebilirim. Evet, her şey bağrında çelişki
taşıyor. Ben gerilediğim, sığınacak limanlar aradığım bir dönemde, sistemin kadına biçtiği rolü
kabullenmeyip devrimci bir adım attım. Savaşçı, özgür bir kadın olma mücadelesine girdim. Kendime
bugünden başlayarak gelecekteki dönemler bakımından biçtiğim roller var.
İşçi sınıfının kurtuluşu için, yani devrim ve sosyalizm mücadelesi için bir kadın komünist olarak
yapabileceklerimin bilincindeyim. Hayatımın her anını buna uygun biçimde örgütlemek... Ve özellikle
özgür bir kadın yaratma mücadelemde savaşçı olmanın ve iyi bir devrimci nefer ya da komutan
olmanın daha önemli bir yerde durduğunu düşünüyorum.
Yeraltı çalışmasının ve mücadelenin askeri cephesinin bir kadının özgürleşmesinde taşıdığı büyük
önem benim için tümüyle berrak.
Devrimin Işık'ı bizleri "mutluluğu fethetmek için gecenin evinde yangın çıkarmaya" çağırıyor.
Sınırsız, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya kurmak amacıyla yola çıkmış bir komünist kadın olarak,
"gecenin evinde yangın çıkarmaya" doğru hızlı adımlar atıyorum.


Eylül 2011