Kasım - Aralık 2017 / Partinin Sesi / Sayı: 93 Ayşe Deniz Karacagil (Destan Temmuz) 29 Mayıs 2017 Merhaba babacık; Sana nasıl bir özeleştiri vermeli bilemiyorum. Hapishane görüşüme geldiğin günü hiç aklımdan çıkarmıyorum. "Bana baba olma fırsatı vermedin" demiştin. Bunun nasıl bir özeleştirisi olur, sanırsam hala bilmiyorum ve bilmeden gitmiş olacağım. Sen bu yazıyı okuduğunda kızın farklı bir diyarda olacak. Ama şunu belirtmeliyim babacık. Belki seninle, senin yanında, yani ikimiz, üçümüz belki bir şeyler yaşayamadık. Toplasan yılları geçmeyecek bir zamanı paylaştık. Fakat kavgamla birlikte tüm bunları yaşadım ben. Sizleri, seni... Burada sizlere de ayrı anlamlar yükleyerek değer verdim ve sevdim. Onurlu bir yaşamın, özgürlüğün kanadı olarak dünyaya yayılacak, sarsacak, yıkıp yeniden inşa edecek bir inancın savaşçısı olarak. Daha geniş görüş açıları ile, daha farklı bakış açıları ile, bencil olmadan! Belki sizleri göremeyecek, bir daha sizlere sarılamayacaktım. Seninle ideolojik, politik, güncel tartışmalar yapamayacaktım. Yahut iki zıt görüş arasındaki çelişkilere vurgu yapamayacaktım. Ama tüm bunları daha geniş kitlelerle, daha renkli bir yaşamda yaparak örgütledim yaşamı ve de yaşamımı. Somutsoyut olan her şeyi birbirinden ayırt ederek, görerek, anlayarak. Tam içinde olarak. Dışarıda bir gözlemci, izleyici konumunda olmayı yakıştırmayarak. Düşünceleri ne ise ona göre yaşayarak. Bu yaşamın kendisi düşüncelerimin tanımıydı. Geride ise daha da büyük bir şey bırakıyorum. Vasiyetimi yani... Kavgamı, insanlık savaşını, inancımı. Bunu devam ettirecek olanlar sizlersiniz. Benim en yakınlarım, ailem. Her zaman bana farklı yaşamam gerektiğini, devrimci yaşamın teorisini sizler öğrettiniz. Yaptığım şeyin tanımı işte tam olarak bu oldu. Birlikte geçirdiğimiz yaz ayları, bazense kış ayları hep seninle olsun babacık. Senin yüreğini iyi tanıyorum. Her ne kadar sert olmaya çalışsan da ya da güçlü görünmeye çalışsan da, içinde duygusal ve hassassın. Sana bir vasiyetim de erkek egemen zihniyetin kalıntılarını, erkeklik gururunu yıkmandır. Sınıf intiharını, cins intiharını yapmadan gerçek bir yaşamın mücadelesini vermen imkansız. Özellikle ezilenlerin mücadelesinde bir savaşçı, gerçek bir yürüyüşün sahibi olmak bunu gerektiriyor. Bana öğrettiklerin gibi yaşamak yani... Belki sana, hatta kimseye yansıtamadım içimdeki büyük sevgiyi. Ama sen babamsın benim. Yansıtamasam da bunu bilmelisin. Kavgamın büyüklüğü kadar size inanıyor ve sizi seviyorum. Sen de kendini bu yüzden güçlü ve gerçek yaşamın sahibi kılmalısın. İnan bana, insan bütün o kirli düzenin etkilerinden kurtulduktan sonra insan olduğunu hissediyor. İşte sanırsam erişilmez denilen mutluluk bu. Kızın, Deniz'in başkaca yaşayamazdı. En mutlu olduğu, doğru olduğunu bildiği bu yaşamdan başka. Yaşamın, ölümün, her şeyin tanımını farklı kılan bu gerçek yaşamın boyutları ile tanıştıktan sonra da başkacasını zaten tercih etmedi hiçbir zaman. Kuşkuları, şüpheleri, tereddütleri, korkuları olmadı bu yüzden. Aksine cüreti, cesurluğu, inancı, iradeyi büyüttü içinde. Onurlu yaşamı, doğrulardan öte gerçekleri, özgürlüğü... Biliyorum ki bu sürece saygı duyacak ve beni anlayacaksınız. Bu yüzden ayrıca anlatma gereği duymuyorum. Anneme de belirttiğim gibi. Belki beni tanıyacak kadar bile vakit geçirememişizdir. Bu sana özeleştirim olsun. Ancak beni gerçekten tanımak için zaten şu an burada olman gerekirdi. Bu da senin vermen gereken bir özeleştiri. Gerçek beni en iyi kavgamda öğrenebilirsiniz. Yani bana ait ve aslında bütün canlılara ait bu özgür yaşamda. Özeleştirini pratik olarak vereceğini, kavgaya sarılacağını biliyorum. Bu yüzden arkaya bakmadan gidiyorum. Hiçbir zaman yapmadığım gibi. Gideceğim, gittiğim hiçbir yolda geriye bakmadım. Şimdi de öyle... Seni çok çok sevdiğimi bilmeni istiyorum. Bütün devrimci duygularımla. Seni tüm duygu ve düşüncelerimin boyutundan öte kucaklar ve öperim. Seni seviyorum. Kızın Deniz
|