Desan Direnişi ve Öğrettikleri
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

İstanbul-Tuzla'da bulunan Desan Tersanesine bağlı Montesar firmasında (Desan Tersanesine bağlı bir taşeron firma) çalışan 55 işçi, Tersane işkolunda örgütlü sendika olan Limter-İş Sendikası önderliğinde ücretlerinin ödenmesi talebiyle 24 Mayıs 2006'da direnişe başladı.


Tersane önünde toplanan işçiler, "Zafer direnen tersane işçisinin olacak/Limter-İş" yazılı bir pankart açarak direnişe geçti. Direniş öncesinde yaptığı basın açıklamasında Limter-İş Genel Başkanı Cem Dinç, "İşçi arkadaşlarımızın maaşları ve sigortaları ödenmediği için bu güne kadar bir çok tersanede direnişler yaptık. Her ay bir arkadaşımızı iş cinayetlerine kurban verdik. Niçin? Tersane patronlarının kar hırsı yüzünden bize köleliği dayatıyorlar" dedi.


Direnişin nedeni, iki buçuk aydır ödenmeyen ücretlerdir. Ama gelişmeler, sorunun sadece ücret ödenmesiyle sınırlı olmadığını göstermiştir. Direnişin gösterdiği kararlılık ve militanca duruş, direnişin hak alma mücadelesinde ve neoliberal saldırıları püskürtmede bir kıvılcım olabileceğini daha başından göstermiştir.


Bu nedenledir ki, küçük bir firmada başlayan direnişin önemini devlet ve patronlar çok çabuk kavradılar. Bu nedenledir ki, direnen işçiler çok yönlü baskılarla, tutuklamalarla, polisin güç kullanmasıyla karşı karşıya kaldılar. Direnişin kırılması, direnen işçilerin susturulması ve direnişe önderlik eden Limter-İş Sendikasının etkisizleştirilmesi isteniyordu. Ama tam tersi bir gelişme oldu. Direnen işçiler, giderek büyüyen bir destekle mücadelelerini sürdürdüler. "Desan işçileri hepimiz için direniyor" sözü sloganlaştı. Desan direnişi, havzadaki diğer taşeron firmalara da sıçradı. Desan'a bağlı Fırat Denizcilik ve Yakamoz firmalarında iş bırakma eylemleri gerçekleştirildi. Tuzla tersanelerinde çalışan 500 işçi, üretimi durdurarak ve yol keserek direnişi destekledi. Bunun ötesinde çeşitli sendikalar, kitle örgütleri ve partiler yaptıkları açıklamalarla ve eylemleriyle direnişi güçlendirdiler.
6 Haziran günü işçiler, işyerini işgal ettiler. İşgal sırasında tersane önünde bekleyen polis, 7 Haziran tarihinde Limter-İş Sendikası Genel Başkanı Cem Dinç'in de aralarında olduğu 7 kişiyi gözaltına aldı. Desan direnişine önderlik eden Limter-İş Sendikası Genel Başkanı Cem Dinç ve Eğitim Uzmanı Kamber Saygılı 11 Haziran'da tarihinde çıkarıldıkları mahkemece "polise mukavemet" ettikleri gerekçesiyle tutuklandılar. Tutuklananların serbest bırakılması için yürütülen mücadele de direnişin bir parçası oldu. DİSK Genel Sekreteri Musa Çam, Tekstil-Sen Genel Merkezi, DevSağlık-İş Sendikası Yönetim Kurulu, Petrol-İş Sendikası Yönetim Kurulu, Nakliyat-İş Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu, Genel-İş Sendikası 3 No'lu Bölge Temsilcisi Veysel Demir, Deri-İş Tuzla Şubesi, Emekçi Kadınlar Derneği, Ezilenlerin Sosyalist Platformu, Halkevleri temsilcileri de 12 Haziran'da yaptıkları eylem ve açıklamalarla sendikacıların tutuklanmasını kınadılar. ESP, Halkevleri, SODAP, EMEP, DTP, Partizan, SDP, DHP ve TÖP gibi demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler ve platformlar, 13 Haziran'da Galatasaray Lisesi önünde basın açıklaması yaparak sendikacıların tutuklanmasını protesto ettiler. Tutuklu sendikacıların serbest bırakılması için Limter-İş Sendikası üyesi tersane işçileri 21 Haziran tarihinde sendika genel merkezinde süresiz dönüşümlü açlık grevine başladılar. Açlık grevine, Tekstil-Sen ve ESP'li emekçi memurlar da katılarak destek vermekteler.

Desan direnişinin öğrettikleri:

  • Eylemlerin de gösterdiği gibi Desan direnişi, sınıf dayanışmasının umut verici bir örneği oldu ve işçilerin sınıf olma bilincinin gelişmesine katkıda bulundu.
  • Bu direniş vesilesiyle işçiler, patronun arkasında duran esas gücün kim olduğunu bir kez daha gördüler: Kolluk güçleriyle ve yasalarıyla işçilerin karşısında duran devlet. Direnen işçiler, bu direnişi destekleyen işçiler ve direnişi takip eden kamuoyu, bir ücret sorunu nedeniyle patlak veren direnişe; hak arama mücadelesine saldırının aslında susturma, köleleştirme saldırısı olduğunu gördüler. İşçiler, ekonomik alanda hak aramanın ve elde edilen hakların güvence altına alınmasının, sınıfın siyasal alandaki mücadelesine; bu alanda elde edilecek kazanımlara bağlı olduğunu bir kez daha gördüler.
  • Patronlar ve devlet, Desan direnişinin bir kıvılcım olmasından, örnek alınarak başka alanlara sıçramasından korktular. Ödenmemiş ücret sorunundan dolayı 55 işçinin direnişine bu vahşi saldırının; direnişi kırmaya yönelik polis terörünün bizzat ilçe emniyet müdürü tarafından yönetilmesinin, sendikacıların tutuklanma emrinin bizzat Tuzla ilçesi kaymakamı tarafından verilmesinin ve eylemin sonuçsuz kalması için tersane patronlarının ortak hareket etmelerinin nedeni budur: Desan'ın kıvılcım olmasının engellenmesi.
  • Desan direnişi, ekonomik haklar için mücadelenin siyasal mücadeleden kopuk olarak ele alınamayacağını; ekonomik haklar için mücadelenin sisteme karşı mücadele ile birleştirilmesi gerektiğini bir kez daha göstermiştir. Bu anlamda Desan işçilerinin direnişi, yol göstermektedir: Patronlar ve polisi ve yasalarıyla devlet, direnişi kırmak için tam bir işbirliği içinde hareket etmişlerdir. Direnişçi işçiler ve sendika yöneticileri, defalarca polis saldırılarına uğradılar ve gözaltına alındılar. Ama her şeye rağmen geri adım atmadılar, eylemlerini kararlılıkla sürdürdüler. Üretimi durdurdular, yolu trafiğe kapattılar, işyerini işgal ettiler. Bu eylemleriyle hem havzadaki işçileri hem de genel olarak Türkiye işçi sınıfını cesaretlendirdiler, onlara yol gösterdiler.
  • Desan direnişi, aynı zamanda, devrimci sınıf sendikacılığının nasıl olacağını da göstermiştir. Direnişin de gösterdiği gibi, devrimci sendika olmak, direnerek, bütün zorlukları göğüsleyerek örgütlenmek demektir. Devrimci sendika olmak, meşruiyeti yasalarda değil, fiili mücadele içinde işçi sınıfını örgütlemede görmek demektir; Desan direnişi, alışılagelmiş, yasaların belirlediği çerçeve içinde kalınarak genel olarak işçileri ve özelde de havzada çok yaygın olan yasal güvencesiz işçileri örgütlemenin mümkün olmayacağını, yapılması gerekenin fiili mücadele olduğunu göstermiştir. Desan direnişi, Limter-İş'in böyle bir sendika olduğunu göstermiştir.
  • Ülkemizde sendikalı işçi oranı oldukça düşüktür (İşçilerin ancak %5'i sendikalarda örgütlüdür). Sendikalarda örgütlü işçi sayısının bu denli düşmesinde baskıların ve sendikal örgütlenme önüne çıkartılan güçlüklerin yanı sıra sendikal mücadelenin öneminin kavranmamasının ve sendikalara kendi pratiklerinden kaynaklanan güvensizliğin de rolü büyüktür. Desan direnişiyle Limter-İş bu alanda anlamlı bir katkıda bulunmuştur, işçilere kendi gücüne güveni ve örgütlenmenin de ancak ve ancak mücadeleyle olabileceği bilincini vermiştir. Limter-İş, sendikal mücadele alanında da kapitalistlerin ve devletin ortaklaşa kurdukları örgütsüzlük, sindirme ve teslim alma duvarının nasıl yıkılabileceğini gösteren bir örnek olmuştur.
  • Sadece bu direniş değil, genel olarak Limter-İş'in Tuzla tersanelerindeki mücadelesi, tekil işyerlerini örgütleme çabasının patronlar tarafından kısa zamanda etkisizleştirildiğini ve yapılması gerekenin, bütün havzayı kapsamına alan bir örgütlenme perspektifiyle hareket etmek olduğu gerçeğini de göstermiştir.
  • Limter-İş Sendikası önderliğinde sürdürülen direniş, emperyalist küreselleşme koşullarında sürdürülen neoliberal saldırılara; kuralsızlaştırmaya, sendikasızlaştırmaya ve esnek çalışmaya karşı da bir mücadeledir. Bu anlamda uluslararası işçi sınıfı mücadelesinin bir parçasıdır. Bunun için tutuklanan devrimci sendikacılarla dayanışma içinde olmak, işçi sınıfı örgütlülüklerinin, devrimci ve komünist örgütlenmelerin enternasyonal bir görevidir.

MLKP, işçi ve emekçileri, devrimci ve komünist parti ve örgütleri, sendikaları Türk devletinin zindanlara attığı bu iki yiğit sendikacıyla dayanışma içinde olmaya çağırır.

 

Protesto fakslarınız için:
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Basesgioglu
E-Mail: mb@basesgioglu.org
Bakanlık Tel.: 0090 312 296 60 00
İçişleri Bakanı Abdulkadir Aksu
E-Mail: aaksu@icisleri.gov.tr
Başbakan Tayyip Erdogan
E-Mail: bimer@basbakanlik.gov.tr

Sendikacılarla dayanışma mesajlarınız için:
Cem DINC
H Tipi CEZAEVI,
KARTAL/ISTANBUL, TÜRKİYE

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

Desan Direnişi ve Öğrettikleri
fc Share on Twitter
 

İstanbul-Tuzla'da bulunan Desan Tersanesine bağlı Montesar firmasında (Desan Tersanesine bağlı bir taşeron firma) çalışan 55 işçi, Tersane işkolunda örgütlü sendika olan Limter-İş Sendikası önderliğinde ücretlerinin ödenmesi talebiyle 24 Mayıs 2006'da direnişe başladı.


Tersane önünde toplanan işçiler, "Zafer direnen tersane işçisinin olacak/Limter-İş" yazılı bir pankart açarak direnişe geçti. Direniş öncesinde yaptığı basın açıklamasında Limter-İş Genel Başkanı Cem Dinç, "İşçi arkadaşlarımızın maaşları ve sigortaları ödenmediği için bu güne kadar bir çok tersanede direnişler yaptık. Her ay bir arkadaşımızı iş cinayetlerine kurban verdik. Niçin? Tersane patronlarının kar hırsı yüzünden bize köleliği dayatıyorlar" dedi.


Direnişin nedeni, iki buçuk aydır ödenmeyen ücretlerdir. Ama gelişmeler, sorunun sadece ücret ödenmesiyle sınırlı olmadığını göstermiştir. Direnişin gösterdiği kararlılık ve militanca duruş, direnişin hak alma mücadelesinde ve neoliberal saldırıları püskürtmede bir kıvılcım olabileceğini daha başından göstermiştir.


Bu nedenledir ki, küçük bir firmada başlayan direnişin önemini devlet ve patronlar çok çabuk kavradılar. Bu nedenledir ki, direnen işçiler çok yönlü baskılarla, tutuklamalarla, polisin güç kullanmasıyla karşı karşıya kaldılar. Direnişin kırılması, direnen işçilerin susturulması ve direnişe önderlik eden Limter-İş Sendikasının etkisizleştirilmesi isteniyordu. Ama tam tersi bir gelişme oldu. Direnen işçiler, giderek büyüyen bir destekle mücadelelerini sürdürdüler. "Desan işçileri hepimiz için direniyor" sözü sloganlaştı. Desan direnişi, havzadaki diğer taşeron firmalara da sıçradı. Desan'a bağlı Fırat Denizcilik ve Yakamoz firmalarında iş bırakma eylemleri gerçekleştirildi. Tuzla tersanelerinde çalışan 500 işçi, üretimi durdurarak ve yol keserek direnişi destekledi. Bunun ötesinde çeşitli sendikalar, kitle örgütleri ve partiler yaptıkları açıklamalarla ve eylemleriyle direnişi güçlendirdiler.
6 Haziran günü işçiler, işyerini işgal ettiler. İşgal sırasında tersane önünde bekleyen polis, 7 Haziran tarihinde Limter-İş Sendikası Genel Başkanı Cem Dinç'in de aralarında olduğu 7 kişiyi gözaltına aldı. Desan direnişine önderlik eden Limter-İş Sendikası Genel Başkanı Cem Dinç ve Eğitim Uzmanı Kamber Saygılı 11 Haziran'da tarihinde çıkarıldıkları mahkemece "polise mukavemet" ettikleri gerekçesiyle tutuklandılar. Tutuklananların serbest bırakılması için yürütülen mücadele de direnişin bir parçası oldu. DİSK Genel Sekreteri Musa Çam, Tekstil-Sen Genel Merkezi, DevSağlık-İş Sendikası Yönetim Kurulu, Petrol-İş Sendikası Yönetim Kurulu, Nakliyat-İş Genel Başkanı Ali Rıza Küçükosmanoğlu, Genel-İş Sendikası 3 No'lu Bölge Temsilcisi Veysel Demir, Deri-İş Tuzla Şubesi, Emekçi Kadınlar Derneği, Ezilenlerin Sosyalist Platformu, Halkevleri temsilcileri de 12 Haziran'da yaptıkları eylem ve açıklamalarla sendikacıların tutuklanmasını kınadılar. ESP, Halkevleri, SODAP, EMEP, DTP, Partizan, SDP, DHP ve TÖP gibi demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler ve platformlar, 13 Haziran'da Galatasaray Lisesi önünde basın açıklaması yaparak sendikacıların tutuklanmasını protesto ettiler. Tutuklu sendikacıların serbest bırakılması için Limter-İş Sendikası üyesi tersane işçileri 21 Haziran tarihinde sendika genel merkezinde süresiz dönüşümlü açlık grevine başladılar. Açlık grevine, Tekstil-Sen ve ESP'li emekçi memurlar da katılarak destek vermekteler.

Desan direnişinin öğrettikleri:

  • Eylemlerin de gösterdiği gibi Desan direnişi, sınıf dayanışmasının umut verici bir örneği oldu ve işçilerin sınıf olma bilincinin gelişmesine katkıda bulundu.
  • Bu direniş vesilesiyle işçiler, patronun arkasında duran esas gücün kim olduğunu bir kez daha gördüler: Kolluk güçleriyle ve yasalarıyla işçilerin karşısında duran devlet. Direnen işçiler, bu direnişi destekleyen işçiler ve direnişi takip eden kamuoyu, bir ücret sorunu nedeniyle patlak veren direnişe; hak arama mücadelesine saldırının aslında susturma, köleleştirme saldırısı olduğunu gördüler. İşçiler, ekonomik alanda hak aramanın ve elde edilen hakların güvence altına alınmasının, sınıfın siyasal alandaki mücadelesine; bu alanda elde edilecek kazanımlara bağlı olduğunu bir kez daha gördüler.
  • Patronlar ve devlet, Desan direnişinin bir kıvılcım olmasından, örnek alınarak başka alanlara sıçramasından korktular. Ödenmemiş ücret sorunundan dolayı 55 işçinin direnişine bu vahşi saldırının; direnişi kırmaya yönelik polis terörünün bizzat ilçe emniyet müdürü tarafından yönetilmesinin, sendikacıların tutuklanma emrinin bizzat Tuzla ilçesi kaymakamı tarafından verilmesinin ve eylemin sonuçsuz kalması için tersane patronlarının ortak hareket etmelerinin nedeni budur: Desan'ın kıvılcım olmasının engellenmesi.
  • Desan direnişi, ekonomik haklar için mücadelenin siyasal mücadeleden kopuk olarak ele alınamayacağını; ekonomik haklar için mücadelenin sisteme karşı mücadele ile birleştirilmesi gerektiğini bir kez daha göstermiştir. Bu anlamda Desan işçilerinin direnişi, yol göstermektedir: Patronlar ve polisi ve yasalarıyla devlet, direnişi kırmak için tam bir işbirliği içinde hareket etmişlerdir. Direnişçi işçiler ve sendika yöneticileri, defalarca polis saldırılarına uğradılar ve gözaltına alındılar. Ama her şeye rağmen geri adım atmadılar, eylemlerini kararlılıkla sürdürdüler. Üretimi durdurdular, yolu trafiğe kapattılar, işyerini işgal ettiler. Bu eylemleriyle hem havzadaki işçileri hem de genel olarak Türkiye işçi sınıfını cesaretlendirdiler, onlara yol gösterdiler.
  • Desan direnişi, aynı zamanda, devrimci sınıf sendikacılığının nasıl olacağını da göstermiştir. Direnişin de gösterdiği gibi, devrimci sendika olmak, direnerek, bütün zorlukları göğüsleyerek örgütlenmek demektir. Devrimci sendika olmak, meşruiyeti yasalarda değil, fiili mücadele içinde işçi sınıfını örgütlemede görmek demektir; Desan direnişi, alışılagelmiş, yasaların belirlediği çerçeve içinde kalınarak genel olarak işçileri ve özelde de havzada çok yaygın olan yasal güvencesiz işçileri örgütlemenin mümkün olmayacağını, yapılması gerekenin fiili mücadele olduğunu göstermiştir. Desan direnişi, Limter-İş'in böyle bir sendika olduğunu göstermiştir.
  • Ülkemizde sendikalı işçi oranı oldukça düşüktür (İşçilerin ancak %5'i sendikalarda örgütlüdür). Sendikalarda örgütlü işçi sayısının bu denli düşmesinde baskıların ve sendikal örgütlenme önüne çıkartılan güçlüklerin yanı sıra sendikal mücadelenin öneminin kavranmamasının ve sendikalara kendi pratiklerinden kaynaklanan güvensizliğin de rolü büyüktür. Desan direnişiyle Limter-İş bu alanda anlamlı bir katkıda bulunmuştur, işçilere kendi gücüne güveni ve örgütlenmenin de ancak ve ancak mücadeleyle olabileceği bilincini vermiştir. Limter-İş, sendikal mücadele alanında da kapitalistlerin ve devletin ortaklaşa kurdukları örgütsüzlük, sindirme ve teslim alma duvarının nasıl yıkılabileceğini gösteren bir örnek olmuştur.
  • Sadece bu direniş değil, genel olarak Limter-İş'in Tuzla tersanelerindeki mücadelesi, tekil işyerlerini örgütleme çabasının patronlar tarafından kısa zamanda etkisizleştirildiğini ve yapılması gerekenin, bütün havzayı kapsamına alan bir örgütlenme perspektifiyle hareket etmek olduğu gerçeğini de göstermiştir.
  • Limter-İş Sendikası önderliğinde sürdürülen direniş, emperyalist küreselleşme koşullarında sürdürülen neoliberal saldırılara; kuralsızlaştırmaya, sendikasızlaştırmaya ve esnek çalışmaya karşı da bir mücadeledir. Bu anlamda uluslararası işçi sınıfı mücadelesinin bir parçasıdır. Bunun için tutuklanan devrimci sendikacılarla dayanışma içinde olmak, işçi sınıfı örgütlülüklerinin, devrimci ve komünist örgütlenmelerin enternasyonal bir görevidir.

MLKP, işçi ve emekçileri, devrimci ve komünist parti ve örgütleri, sendikaları Türk devletinin zindanlara attığı bu iki yiğit sendikacıyla dayanışma içinde olmaya çağırır.

 

Protesto fakslarınız için:
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Basesgioglu
E-Mail: mb@basesgioglu.org
Bakanlık Tel.: 0090 312 296 60 00
İçişleri Bakanı Abdulkadir Aksu
E-Mail: aaksu@icisleri.gov.tr
Başbakan Tayyip Erdogan
E-Mail: bimer@basbakanlik.gov.tr

Sendikacılarla dayanışma mesajlarınız için:
Cem DINC
H Tipi CEZAEVI,
KARTAL/ISTANBUL, TÜRKİYE