TMY terörü yoğunlaşıyor
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

TMY'nin yasal sınırlarını genişlettiği devlet terörü, yasanın mecliste kabul edilmesinin ardından, zaman kaybetmeden kendisini hissettirmeye başladı. İşçi ve emekçilerin söz, eylem, örgütlenme hakkının gaspı anlamına gelen yasa, en başta Kürt ulusalcı basınını hedeflemek üzere, muhalif basına baskı ve sansürü, politik parti ve demokratik örgütlenmelerin kapatılmasını kolaylaştırıyor, polise vur yetkisi veriyor, keyfi gözaltıların önünü açıyor, cezaevlerinde işkencenin tırmanışına zemin sunuyor ve kontrgerillacıların, işkencecilerin yargılanmasını daha da güçleştiriyordu.

Yasanın öncelikli hedefleri arasında bulunan Kürt ulusalcı basını derhal yayın durdurma saldırılarıyla karşı karşıya geldi. Günlük bir gazete olan "Ülkede Özgür Gündem", 4 Ağustos'ta ‘her gün terör örgütü propagandası' yaptıkları iddiasıyla 15 gün süre ile durduruldu. Çeşitli demokratik kitle örgütleri ve devrimci basının sahiplenici tutumunun etkisiyle ve TMY'nin basın ile ilgili maddelerinin cumhurbaşkanlığınca Anayasa mahkemesine gönderilmiş olması gerekçesiyle kapatma kararı iptal edildi. 20 Temmuz tarihi itibariyle hakkında toplam 550 dava açılan Gündem gazetesi, generaller ve hükümet yetkilileri tarafından, yıllardır olduğu gibi son aylarda da defalarca hedef gösterilmişti.. Aylık "Özgür Halk" dergisi de benzer bir gerekçe ile bir ay yayın durdurma cezası aldı.

12 Ağustos günü Adana'da iki genç, PKK'nin silahlı mücadeleye başlama tarihi olan 15 Ağustos hakkında bildiri dağıttıkları gerekçesiyle polis tarafından kurşunlandı. Gençlerden biri sırtından yaralanırken, başından yaralanan 15 yaşındaki Fevzi Abik, dört gün sonra yaşamını yitirdi. Böylece başbakan Erdoğan'ın Amed serhıldanı döneminde söylediği, "kadın da olsa çocuk da olsa güvenlik güçleri gerekeni yapacaktır" açıklaması, TMY'nin de zemin bulduğu anlayış olarak bir kez daha hayata geçirildi. Serhıldanlarda fiilen yapılan çocuk katliamları, yeni TMY'nin kabulü ile yasal güvenceye de alınmıştı. 12 Ağustos'taki yargısız infaz, polisin ateş açma yetkisinin meşrulaştırılarak katliam serbestliği tanınmasının bir ürünü oldu.

İstanbul'un Tuzla semtinde bulunan tersanelerde yaşanan iş cinayetlerini ve işten atmaları protesto eden Limter-İş Sendikası'nın yöneticileri ve üyeleri defalarca polis saldırına uğradılar ve gözaltına alındılar.

Yine TMY yürürlüğe girdiğinden beri aydın, sanatçı ve yazarlara açılan dava sayısında belirgin bir artış meydana geldi.

Fevzi Abik'in yargısız infazla katledilmesine ilişkin olanlar basta olmak üzere basın açıklamalarında polis ablukaları ve keyfi kimlik kontrolleri yaşandı.

TAYAD'ın düzenlediği yaz kampına yapılan jandarma baskını ve sivil faşist destekli linç girişimi sonucu 60 kişi gözaltına alındı.

Filistin ve Lübnan'la dayanışma eylemlerinden bazıları polis saldırılarıyla karşılaştı. ESP'nin açtığı dayanışma çadırlarına, iki gün üst üste saldırı gerçekleşti.

PKK'nin silahlı mücadeleye başlamasının yıldönümüyle ilgili eylemler polis terörüyle karşılaşırken, İstanbul Gazi Mahallesinde göstericilere ateş açıldı.

Yine EKB'nin gerçekleştirdiği yaz kampının dönüşünde katılımcılar, aralarında terör örgütü üyeleri olduğunun öğrenildiği iddia edilerek keyfi bir gerekçeyle 8 saatlik aramadan geçirildi.

Devrimci, demokrat, yurtsever örgütlenmeler de TMY'nin bu uygulamaları karşısında sessiz kalmıyor. Ülkede Özgür Gündem Gazetesi, Atılım Gazetesi, ESP, SGD ve Kürt ulusalcı örgütlenmeler tarafından basın açıklamaları, destek ziyaretleri, sokaklarda gazete satışlarıyla sahiplenildi. Fevzi Abik'in katledilmesi çeşitli illerde basın açıklamalarıyla protesto edilerek katillerin yargılanması istendi. ESP'nin sokak eylemlerine, TAYAD'ın yaz kampına baskın esnasında aldıkları direniş tavrında, Limter-İş'in her saldırı ve gözaltının ardından tekrar sokağa çıkarak kararlılık gösterisinde olduğu gibi, yasanın uygulamalarına fiili direniş, yasayla gasp edilen söz ve eylem özgürlüğünü sokakta savunma, mevzi savaşı verme ve yasayı fiiliyatta da etkisizleştirme de, TMY'ye karşı mücadelenin önemli bir boyutunu oluşturuyor.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

TMY terörü yoğunlaşıyor
fc Share on Twitter
 

TMY'nin yasal sınırlarını genişlettiği devlet terörü, yasanın mecliste kabul edilmesinin ardından, zaman kaybetmeden kendisini hissettirmeye başladı. İşçi ve emekçilerin söz, eylem, örgütlenme hakkının gaspı anlamına gelen yasa, en başta Kürt ulusalcı basınını hedeflemek üzere, muhalif basına baskı ve sansürü, politik parti ve demokratik örgütlenmelerin kapatılmasını kolaylaştırıyor, polise vur yetkisi veriyor, keyfi gözaltıların önünü açıyor, cezaevlerinde işkencenin tırmanışına zemin sunuyor ve kontrgerillacıların, işkencecilerin yargılanmasını daha da güçleştiriyordu.

Yasanın öncelikli hedefleri arasında bulunan Kürt ulusalcı basını derhal yayın durdurma saldırılarıyla karşı karşıya geldi. Günlük bir gazete olan "Ülkede Özgür Gündem", 4 Ağustos'ta ‘her gün terör örgütü propagandası' yaptıkları iddiasıyla 15 gün süre ile durduruldu. Çeşitli demokratik kitle örgütleri ve devrimci basının sahiplenici tutumunun etkisiyle ve TMY'nin basın ile ilgili maddelerinin cumhurbaşkanlığınca Anayasa mahkemesine gönderilmiş olması gerekçesiyle kapatma kararı iptal edildi. 20 Temmuz tarihi itibariyle hakkında toplam 550 dava açılan Gündem gazetesi, generaller ve hükümet yetkilileri tarafından, yıllardır olduğu gibi son aylarda da defalarca hedef gösterilmişti.. Aylık "Özgür Halk" dergisi de benzer bir gerekçe ile bir ay yayın durdurma cezası aldı.

12 Ağustos günü Adana'da iki genç, PKK'nin silahlı mücadeleye başlama tarihi olan 15 Ağustos hakkında bildiri dağıttıkları gerekçesiyle polis tarafından kurşunlandı. Gençlerden biri sırtından yaralanırken, başından yaralanan 15 yaşındaki Fevzi Abik, dört gün sonra yaşamını yitirdi. Böylece başbakan Erdoğan'ın Amed serhıldanı döneminde söylediği, "kadın da olsa çocuk da olsa güvenlik güçleri gerekeni yapacaktır" açıklaması, TMY'nin de zemin bulduğu anlayış olarak bir kez daha hayata geçirildi. Serhıldanlarda fiilen yapılan çocuk katliamları, yeni TMY'nin kabulü ile yasal güvenceye de alınmıştı. 12 Ağustos'taki yargısız infaz, polisin ateş açma yetkisinin meşrulaştırılarak katliam serbestliği tanınmasının bir ürünü oldu.

İstanbul'un Tuzla semtinde bulunan tersanelerde yaşanan iş cinayetlerini ve işten atmaları protesto eden Limter-İş Sendikası'nın yöneticileri ve üyeleri defalarca polis saldırına uğradılar ve gözaltına alındılar.

Yine TMY yürürlüğe girdiğinden beri aydın, sanatçı ve yazarlara açılan dava sayısında belirgin bir artış meydana geldi.

Fevzi Abik'in yargısız infazla katledilmesine ilişkin olanlar basta olmak üzere basın açıklamalarında polis ablukaları ve keyfi kimlik kontrolleri yaşandı.

TAYAD'ın düzenlediği yaz kampına yapılan jandarma baskını ve sivil faşist destekli linç girişimi sonucu 60 kişi gözaltına alındı.

Filistin ve Lübnan'la dayanışma eylemlerinden bazıları polis saldırılarıyla karşılaştı. ESP'nin açtığı dayanışma çadırlarına, iki gün üst üste saldırı gerçekleşti.

PKK'nin silahlı mücadeleye başlamasının yıldönümüyle ilgili eylemler polis terörüyle karşılaşırken, İstanbul Gazi Mahallesinde göstericilere ateş açıldı.

Yine EKB'nin gerçekleştirdiği yaz kampının dönüşünde katılımcılar, aralarında terör örgütü üyeleri olduğunun öğrenildiği iddia edilerek keyfi bir gerekçeyle 8 saatlik aramadan geçirildi.

Devrimci, demokrat, yurtsever örgütlenmeler de TMY'nin bu uygulamaları karşısında sessiz kalmıyor. Ülkede Özgür Gündem Gazetesi, Atılım Gazetesi, ESP, SGD ve Kürt ulusalcı örgütlenmeler tarafından basın açıklamaları, destek ziyaretleri, sokaklarda gazete satışlarıyla sahiplenildi. Fevzi Abik'in katledilmesi çeşitli illerde basın açıklamalarıyla protesto edilerek katillerin yargılanması istendi. ESP'nin sokak eylemlerine, TAYAD'ın yaz kampına baskın esnasında aldıkları direniş tavrında, Limter-İş'in her saldırı ve gözaltının ardından tekrar sokağa çıkarak kararlılık gösterisinde olduğu gibi, yasanın uygulamalarına fiili direniş, yasayla gasp edilen söz ve eylem özgürlüğünü sokakta savunma, mevzi savaşı verme ve yasayı fiiliyatta da etkisizleştirme de, TMY'ye karşı mücadelenin önemli bir boyutunu oluşturuyor.