Devrimin Zaferi İçin Yaşasın MLKP!
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

İşçiler, emekçiler, gençler, devrimciler, yoldaşlar;

8-12 Eylül tarihleri arasında sömürgeci faşist diktatörlüğün partimize yönelik bir gözaltı ve tutuklama saldırısı gerçekleşti. İstanbul Valisi ve Emniyet Müdürü, zafer naraları altında son yılların en büyük “yakalama operasyonu”nu gerçekleştirdiklerini açıkladılar. Partimizle ilgili ve ilgisiz çok sayıda devrimciyi, kamuoyunun yakından tanıdığı gazeteci ve yayıncıyı “terörist” olarak lanse ettiler ve tutukladılar. MLKP’yi “tümüyle çökerttik”lerini söylediler; ve yoğun bir psikolojik savaşa giriştiler.

Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da devrimci ve yurtsever hareketin tarihi, bu türden saldırılara ve psikolojik savaş propagandalarına yabancı değildir. Daha yakın zamanda, 1996’da MLKP’ye yönelik Menzir-Kozakçıoğlu ikilisi aynı balonu şişirmiş ve bu balon ellerinde kalmıştı!...‘97’de ise balon ellerinde patlamıştı. Şimde de Güler-Cerrah ikilisi savaş kazanmış komutanlar edasıyla aynı şeyi yapıyorlar. Kuşkusuz bu saldırı ve kayıplar, devrimci savaş örgütü MLKP için önemlidir. Ne var ki, sınıf mücadelesinin yasaları ve doğasında, devrim ile karşıdevrim iradesinin her çatışmasında bu türden kayıplar vardır. Ve MLKP her seferinde yaralarını sarmayı, kendisini yeniden ve daha üst düzeyde örgütlemeyi başarmıştır. Bu sefer de öyle olacaktır. Tutsak yoldaşlarımızın gözaltı ve mahkeme sürecinde devrimci haykırışları da bu anlamı taşıyor. Dün olduğu gibi, bugün de karşıdevrime meydan okumayı sürdüreceğiz. MLKP’yi bitiremezler, MLKP’nin her kadrosu ve militanı, iğneyle kuyu kazarcasına MLKP’yi yeniden oluşturacak ve savaşımı sürdürecek, bir kaç adım önce çıkacak güçlü bir iradeye, devrimci değerlere, kültüre ve geleneğe sahiptir.

 

İşçiler, emekçiler, Kürt halkı

 MLKP’ye yapılan bu saldırı, işçi sınıfı ve emekçilerin örgütlenmesini ve mücadele etmesini önlemeye yönelik bir saldırıdır. Ve onları, ücretli kölelik düzenine ebediyen mahkum etme amacını taşımaktadır. Çünkü MLKP, onların öncüsü, sesi ve iradesidir. MLKP, emperyalist küreselleşme saldırıları koşullarında devrimci ve komünist harekete dayatılan siyasi, ideolojik ve örgütsel tasfiyeciliğe karşı bir barikattır; ve yine MLKP, Batı’da Kürt ve Türk halklarının kardeşliğini örmede; Kürt ulusal hareketiyle dayanışma ve birleşik bir mücadele geliştirmede oynadığı özel roller nedeniyle ilk saldırı hedefine konulmuştur. ABD emperyalistleri ve işbirlikçi tekelci sermaye hükümetinin, Haziran NATO direnişinden sonra özel bir faaliyet içine girmesi, bunun kanıtıdır.

Sömürgeci faşist diktatörlük, onun yalan ve kirli savaş balonları, ezdik, dağıttık, yok ettik palavralarıyla moral bozmaya, kafa karıştırmaya çalışıyor. Ama boşuna! Kürt ulusal hareketini yok edebildiler mi? Zindanlarda direnişi kırabildiler mi? Devrimci örgütleri bitirebildiler mi? MKP’li 17 siper yoldaşını katlederek amaçlarına uluşabildiler mi? İşçi ve emekçi direniş ve grevlerinin önüne geçebildiler mi? Hayır! Ve asla da başaramıyacaklar! Rüzgar eken fırtına biçer!

Bu saldırının MLKP’nin kuruluş yıldönümü 10 Eylül’e, 12 Eylül askeri faşist darbesinin yıldönümüne; devrimci ve yurtsever harekete tasfiyenin dayatıldığı bir sürece denk getirilmesi; ve yine Lübnan’a asker gönderme kararının hemen arkasından gerçekleşmiş olması da bir tesadüf değildir. Rejim, partimiz nezdinde TMY saldırı planlarını uygulama yoluna gitmiştir. Çünkü o, partimizin devrimci hareket içerisindeki etkin yerini biliyor.

Evet, MLKP eşitsiz güç ilişkileri koşullarında savaşıyor. Düşmanın faşist iradesi karşısında işçi sınıfı ve ezilenlerin devrimci iradesini temsil ediyor. Kendi yolunu bu haklılığa ve meşruiyete dayanarak çiziyor; ve tarihsel yürüyüşünü her durumda ve her koşul altında kararlılıkla sürdürüyor. MLKP sosyalist öğreti ve devrimci eylemin partisidir. Ve dünyadaki yüzmilyonlarla enternasyonal dayanışma ve ortak mücadele içindedir. Onu, güçlü ve kararlı kılan da budur.

 

Devrimciler, yoldaşlar;

 

 Sermaye ve faşist rejim, işçi sınıfı, emekçiler ve Kürt ulusunun hiç bir temel sorununu çözemiyor. Aksine sınıfsal ve ulusal çelişkiler derinleşiyor; toplumsal sorunlar ve çatışma unsurları üst üste yığılıyor. En basit hak arayışları bile rejimin şiddeti, militarizmi ve linç şovenizmiyle karşılaşıyor. Bugüne kadar yürütegeldiği militarist ve bürokratik devlet yapısını tahkim etmeye devam ediyor. Sermaye ve faşizmin bu egemenlik koşullarında, devrim ve sosyalizm mücadelesini yürüten bir savaş örgütünün, devrimci siyasal zoru temel alması, bu amaçla çok yönlü hazırlanması ve güç biriktirmesi, devrimci çalışmalarını burjuvazinin yasallığı dışında yürütmesi kadar haklı ve meşru ne olabilir ki!

Yoldaşlar, MLKP’yi ateş ve barut altında kurduk. Onu düşmanın tank ve top gülleleri altında savunacağımıza söz verdik. Şehit ve tutsak yoldaşlarımızın bakışlarını üzerimizde hep hissettik. En zor, en ağır koşullarda bedel ödemekten sakınmadık. Bu güne kadarki yürüyüşümüz bunun yeterli kanıtıdır.

Yoldaşlar, düşmanın son saldırısı partimizin önderleşmesini önlemeye, siyasal ve örgütsel gelişim çizgisini engellemeye, politik atılım ruhu ve iradesini kırmaya, doğrultumuzu ve planlarımızı bozmaya, saflarımızda güvensizlik ve kargaşa yaratmaya, devrimci safları demoralize etmeye, burjuva yasallığını ve AB hayranlığını kutsamaya dönüktür. Faşist düşmanın son operasyonu ve yakalamaları/tutuklamaları bu kadar abartmaları tümüyle bu amaca yöneliktir. Daha önceki saldırılar gibi, bu saldırı da partimizin yönelimini ve yürüyüşünü engelleyemeyecektir. MLKP bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da düşman saldırısı altında tarihsel ve siyasal yürüyüşünü sürdürecektir. Bütün kadro ve yöneticilerimizin, bütün güçlerimizin, düşmanın yoğunlaşan saldırı ve komplosunu boşa çıkartmak için güç ve yeteneklerini son limitine kadar zorlayarak, feda ve özveri sınırlarını yükselterek görev ve sorumluluklarını yerine getirmek için, kendilerini her alanda ve her düzeyde ortaya koyacakları kesindir.

 

 Şimdi her bir yoldaş bir adım daha öne!

 Yaşasın devrim ve sosyalizm!

                                                                                                                                

MLKP Merkez Komitesi

13 Eylül 2006