ABD emperyalizminin militarizmi, emperyalist savaş ve terör yöntemlerini geliştirmesi, emperyalist tekeller ve devletler arasında yeniden paylaşım rekabetinin artması, emperyalist devletler arasındaki çelişkileri kaçınılmaz olarak şiddetlendirmekte ve emperyalist yeniden paylaşım savaşı tehlikesini artırmaktadır. Yani, emperyalistler arası çelişkiler derinleşiyor. Emperyalist ülkelerin dünyayı yeniden paylaşma dalaşı stratejik alanların ve hammadde kaynaklarının işgali boyutlarına varmıştır. Emperyalizmin ekonomik ve siyasi köleleştirme saldırısı, siyasi gericiliği derinleştiriyor. Emperyalist mali, ekonomik ve siyasi köleleştirmenin böylesine yoğunlaşması, emperyalist burjuvazi ile halklar arasındaki çelişkiyi olağanüstü şiddetlendiriyor. Karşıdevrimci ve gerici şiddeti; dış politikada sömürgecilik ve emperyalist saldırganlığı ve iç politikada iç gericiliği örgütlüyorlar. İşçi sınıfı, halklar ve ezilenlerin her türden direniş, örgütlenme, hak arama ve devrimci şiddete dayalı meşru mücadelesi karşısında bir kuşatma ve savaş sürdürüyorlar. Emperyalist işgal, tahakküm ve neoliberal saldırılar, uluslararası proletaryanın, emperyalizme karşı antiemperyalist, demokratik ve sosyalist devrim mücadelesinin maddi koşullarını daha elverişli hale getirmektedir. Günümüz gerçekleri, devrimlerin zaferi için, devrimci proletaryanın, halkların ve komünist öncülerin enternasyonal eylemlerini ve birliğini çok daha gerekli hale getirmektedir. Gerek bu nedenlerle ve gerekse emperyalistlerin ve yerel burjuvazilerin, halkları şovenist çatışmalara sürüklemeleri karşısında, halkların kardeşliğinin bir biçimi olarak, bölgesel federasyonlar özel bir önem kazanmaktadır. Bu, bugün emperyalist saldırganlık ve savaşların en çok yoğunlaştığı Ortadoğu-Balkanlar-Kafkasya bölgeleri için özellikle geçerlidir. Partimiz, bölgemizde halklarımızın demokratik federasyonunu savunmaktadır. Şüphesiz, birleşik ve enternasyonal eylemin koşulları artmasına rağmen, devrimler dengesiz gelişecektir. Ama zamandaş veya eş zamanlı olmayan biçimde zafere ulaşacak bölge halklarının devrimlerinin önüne, partimiz, halkların demokratik birliğini program olarak koymaktadır ve olanaklı olan bu hedefi gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Emperyalistler arası çelişki ve mücadeleler, kapitalizmin eşit olmayan gelişme yasası, Ekim devriminden başlayarak emperyalist zincirin tek tek halkalarında, bir diğer ifadeyle tek bir ülkede devrimi olanaklı kıldı ve kılmaya da devam edecektir. Gelinen aşamada, emperyalist saldırganlığın, emperyalistler arası çelişkilerin gelişmesinin de gösterdiği gibi, tek tek ülke devrimlerinin yanı sıra bölgesel devrim olasılığı da güçlenmektedir.
ABD'nin, Afganistan saldırısına ve işgaline karşı bütün dünyada, işçiler, emekçiler, gençler büyük ve yoğun kitle eylemlerine giriştiler. Öfkenin dorukta olduğu ve milyonlarca insanın katıldığı bu gösterilerde ABD bayrakları yakıldı, ABD temsilcilik binalarına yüründü. Evet, Amerikan emperyalizmi önderliğinde emperyalist koalisyon, Afganistan'ı işgal etti, ama ülkeye egemen olamadı. Filistin intifadası yeniden yükseldi. Bush destekli İsrail işgaline karşı Filistin halkı teslim olmak bir yana, baş eğmez bir direniş geliştirdi. Amerikan emperyalizmi destekli Siyonizm, Filistin direnişini, bu mazlum halkın direnişini kırmadı. İsrail, Lübnan saldırısında da amacına ulaşamadı. Irak'ta çiçeklerle karşılanacaklarını sanan işgalciler, gösterilen direnç karşısında şaşırdılar. Oysa bunda şaşılacak bir yan yok: Iraklılar kendi vatanlarını emperyalist işgale karşı savunuyorlar. Ne kadar dini motife bürünmüş olursa olsun Irak direnişi, emperyalizme, öncelikle de Amerikan emperyalizmine karşı bir direniştir. Filistin ve Irak halkları, emperyalist işgale karşı direnmenin yolunu gösteriyorlar. Bu mücadele desteklenmeli, bu mücadeleden sonuçlar çıkartılmalıdır. Amerikan emperyalizmi veya başka ülkeleri işgale kalkışan bütün emperyalist ülkeler, yeni Irak sendromlarıyla karşı karşıya kalacaklardır. Irak ve Filistin halklarının, şimdi de Lübnan halkının aynı zamanda dünya halkları adına da direndiklerini unutmamalıyız. Bu, dünya işçi sınıfı, ezilen halklar ve mazlum uluslar adına bir direniştir. Bu direniş, ABD ve diğer emperyalistlerin saldırganlıklarını frenliyor, onların stratejik planları ve politikalarını engelliyor; emperyalizmi zayıflatıyor, hegemonya ve saldırganlıkları önünde caydırıcı bir rol oynuyor.
Öncelikle emperyalistler arası çelişkilerin en çok keskinleştiği alanlarda emperyalizme ve faşizme karşı birleştirilebilecek bütün güçlerle; ilerici, antiemperyalist, antifaşist, devrimci ve komünist güçlerle bölgesel antiemeperyalist mücadele koordinasyonları oluşturmalıyız ve bu koordinasyonları uluslararası birleştirmeliyiz. Örneğin, bugün açısından emperyalistler arası çelişkilerin en çok keskinleştiği Balkanlarda, Ortadoğu'da, Kafkasya'da, Latin Amerika'da bu türden platformlar mücadele içinde oluşturulmalıdır. Nitekim Balkanlarda ve Ortadoğu'da bu türden koordinasyonlar oluşturulmuştur. Koordinasyonlar, fiili mücadele içinde kendini kanıtlamalı, bölgemizdeki antiemperyalist mücadeleyi merkezileştirme ve yönlendirme yeteneğine sahip olmalıdır. Partimiz, bu bölgelerin ilerici, antiemperyalist, devrimci ve komünist güçlerinin birleşik bir mücadele geliştirmesini önemli görevlerinden birisi olarak görmektedir. Partimiz, emperyalistler arası çelişkilerin en çok keskinleştiği, işgal ve direnişin iç içe geçtiği Ortadoğu'nun emperyalist işgalden ve talandan kurtarılması ve emperyalizmin kovulması için, bölgemiz halklarının ortak hareket etmelerinin kaçınılmaz olduğu anlayışındadır. Bunu bir zorunluluk olarak görmektedir. Partimiz, Türk, Kürt, Arap, Acem vb. ayırmaksızın tüm bölge halklarını ezen ve talan eden aynı emperyalist düşmana, aynı yerli işbirlikçilere karşı güçlerimizi birleştirmek zorunda olduğumuz anlayışındadır. Partimiz, işgalcilerin bölgemizden kovulmasının halklarımızın ortak sorunu olduğu ve bu ortak sorunun, halklarımız arasında ortak mücadeleyi ve örgütlenmeyi kaçınılmaz kıldığı anlayışındadır. Ortadoğu Antiemperyalist Mücadele Koordinasyonu bu amaca ulaşmak için günümüzün en uygun örgütlenme biçimidir. Bu anlayışla mücadele eden partimiz, iki yıldan fazla bir süredir bölgenin komünist, devrimci ve ilerici güçlerini bölgesel bir konferansta bir araya getirmeye ve bölgesel mücadelenin olanaklarını tartışmaya çalışıyordu. Bunun için iki yıl boyunca bölgedeki birçok parti ve örgütle ikili görüşmeler yaptı ve bu görüşmelerde bölgesel antiemperyalist mücadeleyi yükseltmenin gerekliliği ve olanaklarını tartıştı. Bölgede tutarlı antiemperyalist çizgide olan parti ve örgütlerin zayıflığı bu adımı zorlaştıran faktör oldu. Ancak bu çalışmalar 2006 yılında sonuç vermeye başladı ve partimiz, FHKC ve FDKC ile birlikte ortak bir çağrıyla Ortadoğu Antiemperyalist Mücadele Konferansı'nı toplayacaklarını duyurdular. Konferansa Ortadoğu'dan çok sayıda parti ve örgüt davet edildi. 11-12 Haziran 2006 tarihlerinde toplanan konferansa Türkiye/Kuzey Kürdistan, Filistin, İran ve Irak'tan katılımcıların yanı sıra antiemperyalist mücadeleye ilgi duyan Avusturya, Almanya ve İtalya'da örgütlü bulunan bir örgüt katılım sağladı. Konferans, emperyalist işgal ve saldırganlığın yoğunlaştığı Ortadoğu'da antiemperyalist mücadeleyi geliştirmek için, antiemperyalist mücadeleyi merkezileştiren ve yönlendirme yeteneğine sahip olan bölgesel koordinasyonlar kurmanın gerekliliğine işaret etti. İşgalcilerin Ortadoğu'dan kovulmasının halklarımızın ortak sorunu olduğu, bu sorunun da halklarımız arasında ortak mücadeleyi ve örgütlenmeyi gerektirdiğine değinen konferans, bundan hareketle bölgemizde antiemperyalist, devrimci mücadele talebine cevap olabilecek bir Ortadoğu Antiemperyalist Mücadele Koordinasyonu oluşturdu. Ortadoğu Antiemperyalist Mücadele Konferansı'nın belgelerini okurlarımızla paylaşıyoruz.
|