Hasan Albayrak
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

 Hasan Albayrak
1978 -1 Mayıs 1996

Hasan Albayrak 1 Mayıs ‘96'da vurulduğunda, henüz 20 yaşlarında gencecik bir parti neferiydi. Birlik devrimi O'nun harcını karmıştı: Her şey devrim için ilkesi yaşamını, can bedeli üstlendiği görevini yapmaya yöneltti. Birliğin O'nda yarattığı coşkuyu, heyecanı, arkadaşlarına, ailesine, Tuzla deri işçilerine taşıdı. Partinin olduğu her yerde O vardı. Partiye dair her türlü iş, artık O'na aitti. Birliğin coşkusuyla, ‘95'in devrimci ruhuyla parti saflarına katılan, umudu, geleceği parti bilen yüzlerce parti neferinden biriydi. Tuzla'daki işçiliği parti işçiliğinde vücut buldu.
‘96 1 Mayıs'ı kimilerine göre bir mahşer günüydü ve İstanbul'un göbeğini Kadıköy'ü soksak sokak kuşatıyordu. Polis barikatı, panzer sirenleri, coplar, kalkanlar çaresizdi. Devrimci 1 Mayıs, devrimci kalacaktı. ‘77 1 Mayıs'ında panzere, kurşuna siper bedenler, 100 bin yürek ‘96 devrimci atılımını boğmaya çalışanlara karşı yine oradaydı.
Ancak ne ölüm, ne kurşun...Tek gerçek, tek tarihsel görev: Pankart alana sokulacak. Polis alana girmek isteyen ilk grubun üzerine ateş açtı. Bir Hasan'ımız daha düştü. Elinde, ne koşulda olursa olsun alana sokmaya yemin ettiği partinin, partisinin pankartı vardı. Kanı daha soğumadan, yine bir pankarta sarıldı. Huzurlu bir gülümseyiş vardı yüzünde.
Sıra neferliği Hasan'ın yaşamında ve ölümünde somutlaşıyordu. Mütevazı yaşamı, mütevazı ama bir o kadar da militan ve tarihsel değeri olan bir ölümle sonlandı. Devrimin gerçekliği, savaşın yalınlığıyla örtüşen ölümdü bu.
Şimdi Hasan Albayrak yoldaşı O'nunla birlikte şehit düşen iki siper yoldaşıyla beraber tarih defterine yazdık. ‘96 1 Mayıs'ını onların adıyla anıyoruz. Tüm şehitlerimizin olduğu gibi Hasan yoldaşın da yaşamı ve mücadelesi, bayrağı kendisinden sonra taşıyacak olanlara bir mesajdır. Kavganın bütün kesitlerinde bu mesajı yeniden keşfetmek geride kalanların boyun borcudur.