Hasan Ocak
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

 Hasan Ocak
13 Nisan 1965 -21 Mart/17 Mayıs 1995

Hasan Ocak yoldaş, bir dava adamı, yiğit bir eylemci, gününün yirmi dört saatinde devrimin havasını soluyan bir inanç ve irade sembolüydü. Partimizin kurucu üyesiydi. Birlik devrimimizin hemen ardından, 12-15 Mart 1995 tarihlerinde İstanbul'un Gazi semtinde bir faşist katliama tepki olarak patlak veren Gazi ayaklanmasını yönetenlerden biriydi. Bundan dolayı Gazi Komutanı unvanını aldı. Hasan yoldaş, bu ayaklanmanın ardından 21 Mart'ta siyasi polis tarafından kaçırılıp, ağır işkencelerden sonra, 26 Mart'ta telle boğularak katledildi. İşkencehanelerde ser verip sır vermeyen bu yiğit savaşçıyı katledenler, onu gözaltında kayıplara kattılar. Partimiz, yoldaşımızın ailesi ve başka kayıp yakınlarını da içine alan dişe diş bir mücadele sonucu Hasan yoldaşımızı bularak, 19 Mayıs 1995'te 10 bin kişinin katıldığı görkemli bir cenaze gösterisiyle Gazi'de uğurladı. Sevgili Gazi komutanımız, gülümseyen resimleriyle gözaltında kayıplara karşı yürütülen mücadelede bayraklaştı.
MLKP-K'nın yönetici kadrolarından olan Hasan yoldaşımız çok yönlü özelliklere sahip bir komünistti. O, gelecek toplumun insanıydı. Militanlık, adanmışlık, baş eğmezlik, sınır tanımaz özveri, yaratıcılık ve komünist duygunun egemen olduğu coşkulu bir ruh hali, O'nun özelliklerinden bazılarıdır.
Hasan Ocak yoldaş başladığı devrimci mücadelesinde kısa süre sonra işkencecilerin eline düştü. Gizli basım işinin başındaydı. Düşmanın susturduğunu sandığı illegal gazetenin yeni bir sayısıyla yakalandı. Dozu gittikçe artan ve iki hafta boyunca süren işkencelerde Hasan yoldaş, adından başka hiç bir şey söylemedi. Kuduran kontrgerillacı tim şefi kıvranıp durdu, ininde yenilmişti.
İşkencecilerle ikinci muharebesi aynı yılın sonbaharında olmuştu. Sorguda, kendisine "bir adam vermesi" için yalvaran işkenceci tim şefi Bayram Kartal'ı "adam mı, ben varım ya" diye yanıtlamak O'na hastı. İşkencelerin 17 gün sürdüğü bu geceli gündüzlü savaşta, işkenceciler onun daha da bilenmiş olduğunu gördüler. Bu savaşı da sevgili yoldaşımız kazandı.
‘88 sonlarından itibaren Hasan yine gizli baskı görevinin başındadır. Son derece disiplinli, türkü söyler gibi keyifle yapıyordu işini. Sık sık onarım sorunu çıkaran baskı aletlerini tamir etmeye uğraşıyor, illegal gazeteyi, bildiri ve kuşları zamanında yetiştirebilmek için olağan üstü bir gayret ve büyük bir şevkle çalışıyordu. Baskı yapamaz hale geldiğinde çaresiz kollarını kavuşturup oturmadı. Devlete ve burjuvaziye ait baskı aletleri ne güne duruyordu. Bir yolunu bulup, gece girdiği, gerekli malzemeleri taşıdığı düşman mekanlarında sabah saatlerine değin gazete, bildiri kuş basıyor, sonra ağır mı ağır çantalarını yüklenip yoldaşlarına iletiyordu. Yıllarca sürdürdü bu görevini. İllegal basım işini Hasan yoldaş kadar uzun süre yapan, onun kadar yayın ve materyal basan-taşıyan komünist ve devrimcilerin sayısı azdır.
İstanbul'da önem verilen bir alanının yönetici komitesinde büyük başarılar kazanan Hasan yoldaş, Birlik Kongresine delege seçimleri yapıldığında yoldaşlarının tüm oylarını alarak kongreye katıldı. Kongre'de mütevazı, çalışkan ve sempatik bir yoldaş olarak dikkat çekti. Güvenlik işinde görevlendirilen ekipte yer aldı. Kurucu üyesi olduğu MLKP-K'nın ilan edildiği saati-dakikayı kaydedecek denli heyecan ve mutluluk dolu olarak birliği onayladı. Birlikten sonra, Birlikle ortaya çıkan tüm imkanları en iyi, en akılcı ve en tam kullanan yoldaşlardan biriydi. Partiyi yaratma, devrim yangınını büyütme hedefine kilitlenmişti. Eleştiriyi tedavi edici bir silah olarak kullanmakta örnek tutumların sahibiydi.
O, öncünün kavga azminin, kararlılığının savaş gücünün ve boyu eğmezliğinin bir ifadesi olarak düştü toprağa. Şimdi göndere çekilmiş bir bayrak ve zafer andıdır. Sözümüz var Gazi Komutanına, iktidar bilincinin parıldadığı, tüm mücadele biçimlerinin ustaca kullanıldığı, devrimin siyasal ordusunu yaratmayı ve savaştırmayı mümkün kılacak bir yolda yürümekteyiz. Sloganlarımız, şarkılarımız ve silahlarımız susmak bilmeyecek. Zafere dek.