Erken seçimler ve devrimci müdahale
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Türk egemen sınıflarının cumhurbaşkanlığı seçimleri etrafında doruğa tırmanan rejim krizi, erken seçim kararıyla birlikte yeni bir dönemece girerken, ilerici, devrimci ve yurtsever güçlerin de gündeminin ana maddesine, erken seçimler oturmuş durumda.
27 Nisan Muhtırasının açıklandığı ilk günlerde bütün tartışmalar AKP'nin cumhurbaşkanlığı koltuğundan uzaklaştırılmasına odaklanmış; ilerici güçler ise muhtıradaki "Ne Mutlu Türk'üm demeyen herkes TC'nin düşmanıdır" ibaresiyle, Kürt halkının, devrimci ve komünist güçlerin düşman ilan edilmesine dikkat çekmişti. Nitekim AKP'nin cumhurbaşkanlığı seçimlerinden tasfiye edilmesinin hemen sonrasında, AKP dahil tüm burjuva cephe, seçimlerde DTP'yi devre dışı bırakma yönelimlerinin bir yansıması olan birleşik seçim pusulası yasasını kabul etti. AKP ile generaller arasında süren kavgalar devam ederken, bir yandan da Anafartalar çarsısında gerçekleşen provokasyon ve ardından bir çok DTP'linin feda eylemcisi olduğu ya da yardım yataklık ettiği iddialarıyla gözaltına alınışı vb. biçimlerde şovenist linç histerisi derinleştirilmeye çalışıldı.
Generaller, bir taraftan bir sınır ötesi saldırının hazırlıklarını yaparken, bir yandan da DTP'nin Meclis'e girmesini önlemek için birbiri ardına hamleler yapıyor.
Generaller, işçi ve emekçileri, ezilen Kürt halkını, AKP ile CHP arasında tercih yapmaya zorlarken, Marksist Leninist Komünistler, sürecin başından beri, egemen sınıfların bu yönlendirmesi karşısında işçi sınıfı ve emekçi kitlelerin seçeneksiz olmadığını, ilerici, devrimci, komünist ve yurtsever güçlerin birleşik mücadele hattında derinleşerek seçimlere birleşik müdahalede bulunması gerektiğini belirttiler.
DTP'nin, %10 baraj engelinden dolayı seçimlere bağımsız adaylarla girme kararı alması, bir "Bağımsız Adaylar Bloğu" oluşturulmasının önünü açınca, Marksist Leninist Komünistler bu şiarla ilerici aydınları, devrimci güçleri, ilerici reformist partileri, Kürt yurtsever hareketini kapsayacak bir çalışma içersine girdiler.
Öte yandan ilerici aydınlar, sendikacılar, demokratik kitle örgütü temsilcileri de ilerici güçlerin bağımsız adaylar etrafında birleşmesi çağrısı yaptı. Nasıl sonuçlanacağından bağımsız olarak, bu geniş tabanlı çağrının sadece yapılabilmiş olması bile önemlidir. Bu, Eylül saldırıları ardından yürütülen kampanyaların, Hrant Dink cinayeti karşısında yaratılan birleşik mevziin, Behiç Aşçı'nın ölüm orucu etrafında tecride karşı genişleyen mücadelenin ve nihayet 2007 1 Mayıs'ında Taksim'e çıkmak için oluşan cepheleşmenin ortaya çıkardığı birleşik devrimci mücadele potansiyeli ve düzeyini yansıtıyor.
Ancak erken seçimlere ilerici, devrimci, yurtsever güçlerin birleşik müdahalesi konusundaki çabalar belli sınırları aşabilmiş durumda değil. DTP, bu tartışmalardan bağımsız olarak adaylarını belirledi ve açıkladı. Diğer güçlerle ortak liste oluşturma yönünde bir eğilim göstermedi. İlerici reformist partilerden EMEP ve SDP, son ana dek DTP'nin tutumunu bekledi. TKP, her konuda olduğu gibi, erken seçimlerde de ilerici devrimci güçlerden tamamen bağımsız bir tarzda seçimlere parti olarak girme kararı aldı. Devrimci güçlerin bir bölümü, kronik boykot taktiğini koruyor, diğer bir kısmı ise henüz tutumunu açıklamış değil. Aralarında ESP'nin de olduğu bir dizi devrimci ilerici kurum ise birleşik bağımsız adaylar üzerine tartışmaları sürdürmekle birlikte, belli başlı kuvvetlerin bu fikre olumsuz baktığının netleşmesi, sürecin ilerleyişi konusunda ipuçları veriyor.
Marksist Leninist Komünistler, erken genel seçimlere, generallerin "laik-şeriatçı" saflaşması adı altında işçi ve emekçileri yedekleme çabalarını, Kürt halkına yönelik saldırganlığı ve Türk işçi ve emekçilerinin şovenizmle zehirlenmesini boşa çıkartma amacıyla yaklaşıyorlar. Seçimleri, burjuva düzen partilerini teşhir ederek işçi sınıfı ve emekçi yığınlara sosyalizm alternatifini taşımanın bir aracı olarak görüyor ve bu bilinçle hazırlanıyorlar. Bu çerçevede, toplumsal ve siyasal gericiliğe, şovenizme ve militarizme karşı özgürlük, adil bir barış ve demokrasi için; emperyalist işgale ve talana, işsizliğe ve yoksulluğa karşı insanca ve onurlu bir yaşam için işçi ve emekçi kitlelerin en ileri güçlerini birleştirme çabasını da sonuna dek göstereceklerdir.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

Erken seçimler ve devrimci müdahale
fc Share on Twitter
 

Türk egemen sınıflarının cumhurbaşkanlığı seçimleri etrafında doruğa tırmanan rejim krizi, erken seçim kararıyla birlikte yeni bir dönemece girerken, ilerici, devrimci ve yurtsever güçlerin de gündeminin ana maddesine, erken seçimler oturmuş durumda.
27 Nisan Muhtırasının açıklandığı ilk günlerde bütün tartışmalar AKP'nin cumhurbaşkanlığı koltuğundan uzaklaştırılmasına odaklanmış; ilerici güçler ise muhtıradaki "Ne Mutlu Türk'üm demeyen herkes TC'nin düşmanıdır" ibaresiyle, Kürt halkının, devrimci ve komünist güçlerin düşman ilan edilmesine dikkat çekmişti. Nitekim AKP'nin cumhurbaşkanlığı seçimlerinden tasfiye edilmesinin hemen sonrasında, AKP dahil tüm burjuva cephe, seçimlerde DTP'yi devre dışı bırakma yönelimlerinin bir yansıması olan birleşik seçim pusulası yasasını kabul etti. AKP ile generaller arasında süren kavgalar devam ederken, bir yandan da Anafartalar çarsısında gerçekleşen provokasyon ve ardından bir çok DTP'linin feda eylemcisi olduğu ya da yardım yataklık ettiği iddialarıyla gözaltına alınışı vb. biçimlerde şovenist linç histerisi derinleştirilmeye çalışıldı.
Generaller, bir taraftan bir sınır ötesi saldırının hazırlıklarını yaparken, bir yandan da DTP'nin Meclis'e girmesini önlemek için birbiri ardına hamleler yapıyor.
Generaller, işçi ve emekçileri, ezilen Kürt halkını, AKP ile CHP arasında tercih yapmaya zorlarken, Marksist Leninist Komünistler, sürecin başından beri, egemen sınıfların bu yönlendirmesi karşısında işçi sınıfı ve emekçi kitlelerin seçeneksiz olmadığını, ilerici, devrimci, komünist ve yurtsever güçlerin birleşik mücadele hattında derinleşerek seçimlere birleşik müdahalede bulunması gerektiğini belirttiler.
DTP'nin, %10 baraj engelinden dolayı seçimlere bağımsız adaylarla girme kararı alması, bir "Bağımsız Adaylar Bloğu" oluşturulmasının önünü açınca, Marksist Leninist Komünistler bu şiarla ilerici aydınları, devrimci güçleri, ilerici reformist partileri, Kürt yurtsever hareketini kapsayacak bir çalışma içersine girdiler.
Öte yandan ilerici aydınlar, sendikacılar, demokratik kitle örgütü temsilcileri de ilerici güçlerin bağımsız adaylar etrafında birleşmesi çağrısı yaptı. Nasıl sonuçlanacağından bağımsız olarak, bu geniş tabanlı çağrının sadece yapılabilmiş olması bile önemlidir. Bu, Eylül saldırıları ardından yürütülen kampanyaların, Hrant Dink cinayeti karşısında yaratılan birleşik mevziin, Behiç Aşçı'nın ölüm orucu etrafında tecride karşı genişleyen mücadelenin ve nihayet 2007 1 Mayıs'ında Taksim'e çıkmak için oluşan cepheleşmenin ortaya çıkardığı birleşik devrimci mücadele potansiyeli ve düzeyini yansıtıyor.
Ancak erken seçimlere ilerici, devrimci, yurtsever güçlerin birleşik müdahalesi konusundaki çabalar belli sınırları aşabilmiş durumda değil. DTP, bu tartışmalardan bağımsız olarak adaylarını belirledi ve açıkladı. Diğer güçlerle ortak liste oluşturma yönünde bir eğilim göstermedi. İlerici reformist partilerden EMEP ve SDP, son ana dek DTP'nin tutumunu bekledi. TKP, her konuda olduğu gibi, erken seçimlerde de ilerici devrimci güçlerden tamamen bağımsız bir tarzda seçimlere parti olarak girme kararı aldı. Devrimci güçlerin bir bölümü, kronik boykot taktiğini koruyor, diğer bir kısmı ise henüz tutumunu açıklamış değil. Aralarında ESP'nin de olduğu bir dizi devrimci ilerici kurum ise birleşik bağımsız adaylar üzerine tartışmaları sürdürmekle birlikte, belli başlı kuvvetlerin bu fikre olumsuz baktığının netleşmesi, sürecin ilerleyişi konusunda ipuçları veriyor.
Marksist Leninist Komünistler, erken genel seçimlere, generallerin "laik-şeriatçı" saflaşması adı altında işçi ve emekçileri yedekleme çabalarını, Kürt halkına yönelik saldırganlığı ve Türk işçi ve emekçilerinin şovenizmle zehirlenmesini boşa çıkartma amacıyla yaklaşıyorlar. Seçimleri, burjuva düzen partilerini teşhir ederek işçi sınıfı ve emekçi yığınlara sosyalizm alternatifini taşımanın bir aracı olarak görüyor ve bu bilinçle hazırlanıyorlar. Bu çerçevede, toplumsal ve siyasal gericiliğe, şovenizme ve militarizme karşı özgürlük, adil bir barış ve demokrasi için; emperyalist işgale ve talana, işsizliğe ve yoksulluğa karşı insanca ve onurlu bir yaşam için işçi ve emekçi kitlelerin en ileri güçlerini birleştirme çabasını da sonuna dek göstereceklerdir.