2007 Genel Seçimleri ve Devrimci Olanaklar
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Türk ordusu ve iktidardaki AKP arasında Cumhurbaşkanlığı seçimleri etrafında gelişen ve rejim krizine varan çatışma ve saflaşma, mevcut parlamentonun işlevsiz kılınması ve ordunun inisiyatifi ele almasıyla sonuçlandı. Bunun üzerine parlamento 22 Temmuz 2007 için erken genel seçim kararı almak zorunda kaldı.
Erken genel seçim kararından sonra ordu, bir yandan sağ ve "sol" görünümlü burjuva partileri DYP-ANAP ve CHP-DSP ekseninde yeniden yapılanmaya zorlayarak ve CHP'yi de güçlendirerek seçime sokma ve böylece AKP'nin gücünü azaltarak sınırlama çabasına girdi. Diğer yandan da Kürt halkının temsilcilerini ve devrimci, demokrat güçleri meclisten uzak tutma yönünde çabalarını sürdürüyor. Seçim sistemi, Kürt halkının temsilcilerini ve devrimci, demokrat kesimleri parlamentodan uzak tutmak için seçim yasasında Türkiye ve Kuzey Kürdistan çapında % 10 barajını aşma maddesini içermektedir. Türk burjuva devleti geçmişte bununla 2 milyona yakın oy almış olan Kürt halkının temsilcilerini parlamentodan uzak tutmayı başardı.
22 Temmuz'daki seçimlere Kürt halkının politik temsilcilerinden DTP (Demokratik Toplum Partisi), % 10'luk barajdan dolayı parti olarak değil de, bağımsız adaylarla girme kararı alınca, Türk burjuva devleti ordusuyla, hükümetiyle, muhalefetiyle bir olup bu bağımsız adayları ve devrimci, demokrat güçleri dışlama önlemleri aldı. Bu önlemlerin başında bağımsız adayların isimlerinin birleşik oy pusulasına yazılmış olması geliyor. Faşist yasa ve uygulamalarla mahkemelerde yargılanmış ve ceza almış olanların seçimden dışlanması, tutuklamalar ve baskılar, Kuzey Kürdistan'ın bazı illerde fiili sıkıyönetim ilan edilmesi gibi uygulamalar devam etmektedir.
Seçimlerden önce ordunun öncülüğündeki askeri faşist cepheye ve islamcı AKP'ye karşı, devrimci, demokrat muhalefetin ve Kürt ulusal hareketin antifaşist, antişovenist bir cephe oluşturması çabaları, seçim kararından sonra da ilk etapta geniş kesimlerde sempatiyle karşılandı. Aydınların öncülüğünde onbinlerce insanin imzalarıyla, büyük kentlerde yapılan kitle toplantılarında üçüncü bir cephe olarak "Bağımsız Adaylar Bloku"nun oluşturulması çağrısı yapıldı. Ancak ne yazık ki, başta Kürt ulusal hareketi olmak üzere, cepheleşme sürecinin kimi güçlerinin seçimleri sadece parlamentoya girme endeksli bir çalışma olarak görmeleri seçim taktiklerinde ve planlarında komünistleri, sosyalistleri dışlamaları, seçimlere birleşik bir müdahaleyi engelledi. Komünistler ise, böylesi bir cephenin esasta sokakta oluşturulabileceğini ortaya koydular. Komünistler, faşist diktatörlüğün, Kürt ulusal hareketini ve devrimci güçleri ezmek için milyonları sokaklara çağırdığı, kitleleri gerici, şovenist temelde sokak eylemleriyle örgütlemeye çalıştığı böyle bir süreçte, belirleyici çarpışmaların sandıkta değil sokakta verileceğini vurguluyorlar. İlerici, devrimci, komünist güçler açısından 22 Temmuz secim sürecini kazanmanın, sokakları kazanmak anlamına geldiğini, diktatörlüğün şovenist provokasyonlarına karşı militan kitle mücadelesini geliştirmek anlamına geldiğini söylüyorlar.
Cepheleşme sürecinin temel güçlerinden bir olan ESP ise, yukarıdaki gelişmelerden dolayı seçim çalışmasını bağımsız sosyalist adaylar etrafında örgütleme kararı aldı. Bağımsız sosyalist adayların seçime katıldığı illerde seçim büroları açıldı. Faşist diktatörlüğün Kürt halkının adaylarını dışlamak için yürüttüğü baskıya, şovenist propaganda ve ırkçı linç girişimlerine karşı Kürt halkını sahiplenmek ve kardeşliği geliştirmek amacıyla Kürdistan'da bağımsız adaylar çıkarmayarak DTP'yi destekleme kararı aldı.
Komünistler, kitlelerin politikaya ilgilerinin arttığı seçim sürecini, devrimci çalışma açısından en iyi bir şekilde değerlendirmek perspektifiyle hareket ediyorlar:
Komünistler seçim kampanyalarında ırkçılığa ve milliyetçiliğe karşı halkların eşitliğini ve kardeşliğini; işçi sınıfı ve emekçilerin söz, eylem, örgütlenme özgürlüğünü; işçi sınıfı ve emekçi yığınları açlığa, işsizliğe, yoksulluğa mahkûm eden neoliberal saldırılara karşı birleşik halk direnişinin örülmesini; emperyalizme bağımlılığa son verilmesini; IMF, Dünya Bankası, NATO, AB gibi tüm emperyalist kuruluşlarla bağların kesilmesini, dış borçların iptal edilmesini dillendireceklerdir. Komünistler seçim kampanyalarında özgürlük, halklara eşitlik, devrim, sosyalizm şiarlarının varoşlarda, işçi havzalarında yükseltecekler, milyonlarca işçi ve emekçiye ulaşarak onların sömürüsüz ve baskısız bir dünya umudunu büyütecekler. Seçim dönemini, planlı ve programlı bir şekilde kitlelere hücum ruhuyla, onları devrim ve sosyalizm için aydınlatma, bilinçlendirme ve örgütleme ruhuyla örgütlemekteler. Çalışmalarında burjuva devleti, partileri, parlamentoyu, orduyu teşhir ederek ve işçi sınıfı ve emekçi yığınlara kurtuluşun, burjuva sisteme sırt çevirerek yüzünü devrime, sosyalizme dönmekte olduğunu göstermeye çalışacaklar. Komünistlerin seçim kampanyası, hitap edilen kitlenin devrimci örgütlenme alanına çekilmesi perspektifiyle yürütülmektedir. Seçim çalışması aynı zamanda faşizmin gerici iç savaş planlarına ve saldırılarına karşı sokakta kitle hareketi ve mücadelesini örgütlemeyi de içermektedir.
Kısaca: komünistlerin seçim kampanyası, kapitalizme, emperyalizme, faşizme, şovenizme, darbecilere, patronlara karşı tek yol devrim, yegâne çözüm sosyalizmdir çerçevesinde yürütülecektir.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

2007 Genel Seçimleri ve Devrimci Olanaklar
fc Share on Twitter
 

Türk ordusu ve iktidardaki AKP arasında Cumhurbaşkanlığı seçimleri etrafında gelişen ve rejim krizine varan çatışma ve saflaşma, mevcut parlamentonun işlevsiz kılınması ve ordunun inisiyatifi ele almasıyla sonuçlandı. Bunun üzerine parlamento 22 Temmuz 2007 için erken genel seçim kararı almak zorunda kaldı.
Erken genel seçim kararından sonra ordu, bir yandan sağ ve "sol" görünümlü burjuva partileri DYP-ANAP ve CHP-DSP ekseninde yeniden yapılanmaya zorlayarak ve CHP'yi de güçlendirerek seçime sokma ve böylece AKP'nin gücünü azaltarak sınırlama çabasına girdi. Diğer yandan da Kürt halkının temsilcilerini ve devrimci, demokrat güçleri meclisten uzak tutma yönünde çabalarını sürdürüyor. Seçim sistemi, Kürt halkının temsilcilerini ve devrimci, demokrat kesimleri parlamentodan uzak tutmak için seçim yasasında Türkiye ve Kuzey Kürdistan çapında % 10 barajını aşma maddesini içermektedir. Türk burjuva devleti geçmişte bununla 2 milyona yakın oy almış olan Kürt halkının temsilcilerini parlamentodan uzak tutmayı başardı.
22 Temmuz'daki seçimlere Kürt halkının politik temsilcilerinden DTP (Demokratik Toplum Partisi), % 10'luk barajdan dolayı parti olarak değil de, bağımsız adaylarla girme kararı alınca, Türk burjuva devleti ordusuyla, hükümetiyle, muhalefetiyle bir olup bu bağımsız adayları ve devrimci, demokrat güçleri dışlama önlemleri aldı. Bu önlemlerin başında bağımsız adayların isimlerinin birleşik oy pusulasına yazılmış olması geliyor. Faşist yasa ve uygulamalarla mahkemelerde yargılanmış ve ceza almış olanların seçimden dışlanması, tutuklamalar ve baskılar, Kuzey Kürdistan'ın bazı illerde fiili sıkıyönetim ilan edilmesi gibi uygulamalar devam etmektedir.
Seçimlerden önce ordunun öncülüğündeki askeri faşist cepheye ve islamcı AKP'ye karşı, devrimci, demokrat muhalefetin ve Kürt ulusal hareketin antifaşist, antişovenist bir cephe oluşturması çabaları, seçim kararından sonra da ilk etapta geniş kesimlerde sempatiyle karşılandı. Aydınların öncülüğünde onbinlerce insanin imzalarıyla, büyük kentlerde yapılan kitle toplantılarında üçüncü bir cephe olarak "Bağımsız Adaylar Bloku"nun oluşturulması çağrısı yapıldı. Ancak ne yazık ki, başta Kürt ulusal hareketi olmak üzere, cepheleşme sürecinin kimi güçlerinin seçimleri sadece parlamentoya girme endeksli bir çalışma olarak görmeleri seçim taktiklerinde ve planlarında komünistleri, sosyalistleri dışlamaları, seçimlere birleşik bir müdahaleyi engelledi. Komünistler ise, böylesi bir cephenin esasta sokakta oluşturulabileceğini ortaya koydular. Komünistler, faşist diktatörlüğün, Kürt ulusal hareketini ve devrimci güçleri ezmek için milyonları sokaklara çağırdığı, kitleleri gerici, şovenist temelde sokak eylemleriyle örgütlemeye çalıştığı böyle bir süreçte, belirleyici çarpışmaların sandıkta değil sokakta verileceğini vurguluyorlar. İlerici, devrimci, komünist güçler açısından 22 Temmuz secim sürecini kazanmanın, sokakları kazanmak anlamına geldiğini, diktatörlüğün şovenist provokasyonlarına karşı militan kitle mücadelesini geliştirmek anlamına geldiğini söylüyorlar.
Cepheleşme sürecinin temel güçlerinden bir olan ESP ise, yukarıdaki gelişmelerden dolayı seçim çalışmasını bağımsız sosyalist adaylar etrafında örgütleme kararı aldı. Bağımsız sosyalist adayların seçime katıldığı illerde seçim büroları açıldı. Faşist diktatörlüğün Kürt halkının adaylarını dışlamak için yürüttüğü baskıya, şovenist propaganda ve ırkçı linç girişimlerine karşı Kürt halkını sahiplenmek ve kardeşliği geliştirmek amacıyla Kürdistan'da bağımsız adaylar çıkarmayarak DTP'yi destekleme kararı aldı.
Komünistler, kitlelerin politikaya ilgilerinin arttığı seçim sürecini, devrimci çalışma açısından en iyi bir şekilde değerlendirmek perspektifiyle hareket ediyorlar:
Komünistler seçim kampanyalarında ırkçılığa ve milliyetçiliğe karşı halkların eşitliğini ve kardeşliğini; işçi sınıfı ve emekçilerin söz, eylem, örgütlenme özgürlüğünü; işçi sınıfı ve emekçi yığınları açlığa, işsizliğe, yoksulluğa mahkûm eden neoliberal saldırılara karşı birleşik halk direnişinin örülmesini; emperyalizme bağımlılığa son verilmesini; IMF, Dünya Bankası, NATO, AB gibi tüm emperyalist kuruluşlarla bağların kesilmesini, dış borçların iptal edilmesini dillendireceklerdir. Komünistler seçim kampanyalarında özgürlük, halklara eşitlik, devrim, sosyalizm şiarlarının varoşlarda, işçi havzalarında yükseltecekler, milyonlarca işçi ve emekçiye ulaşarak onların sömürüsüz ve baskısız bir dünya umudunu büyütecekler. Seçim dönemini, planlı ve programlı bir şekilde kitlelere hücum ruhuyla, onları devrim ve sosyalizm için aydınlatma, bilinçlendirme ve örgütleme ruhuyla örgütlemekteler. Çalışmalarında burjuva devleti, partileri, parlamentoyu, orduyu teşhir ederek ve işçi sınıfı ve emekçi yığınlara kurtuluşun, burjuva sisteme sırt çevirerek yüzünü devrime, sosyalizme dönmekte olduğunu göstermeye çalışacaklar. Komünistlerin seçim kampanyası, hitap edilen kitlenin devrimci örgütlenme alanına çekilmesi perspektifiyle yürütülmektedir. Seçim çalışması aynı zamanda faşizmin gerici iç savaş planlarına ve saldırılarına karşı sokakta kitle hareketi ve mücadelesini örgütlemeyi de içermektedir.
Kısaca: komünistlerin seçim kampanyası, kapitalizme, emperyalizme, faşizme, şovenizme, darbecilere, patronlara karşı tek yol devrim, yegâne çözüm sosyalizmdir çerçevesinde yürütülecektir.