Bu mesaj, 12 Nisan açıklamasının ve 27 Nisan Muhtırasının yoğunlaştırılmış bir ifadesidir. Açık ki ordu, "seçimlerde umduğumuzu bulamamış olabiliriz, ama mücadele devam ediyor" mesajını vermektedir. Önümüzdeki dönem burjuva klikler arası çatışmanın şekillendiği bir süreç olacaktır. 01 Eylül 2007 /Enternasyonal Bülten / Sayı: 61
Nisan ayında cumhurbaşkanı seçimleri etrafında gerilimi artan burjuva klikler arası çatışma, 22 Temmuz erken genel seçim sonuçlarının açıklanmasıyla yeni bir aşamaya girdi. Nisan sürecinde ordu cephesi, AKP'li birinin cumhurbaşkanı seçilmesini var gücüyle engelleme çabalarına girişmişti. Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı adaylığına karşı ordu güdümünde örgütlenen "Cumhuriyet Mitingleri" adı altında askeri darbeye destek mitinglerine yüz binlerce insan katıldı. Bu mitinglerle ordu cephesi klik savaşımında kendi toplumsal tabanını genişletmeye ve bu tabanı sonraki süreçte geliştirmeyi planladığı saldırgan politikalarına yedeklemeye çalıştı. AKP'nin ikinci adamı Abdullah Gül'ü aday göstermesinin ardından ise ordu, 27 Nisan Muhtırası ile darbe tehditleri savurarak sembolik değere sahip Çankaya Köşkünü AKP'ye yar etmeyeceği yönünde sert bir mesaj vermişti. Süreç, 22 Temmuz erken genel seçimlerinin ilanıyla devam etti. Bu anlamıyla 22 Temmuz erken seçimleri, Genelkurmay'ın durumu kendi lehine çevirmek için ortaya sürdüğü bir dayatmaydı. Seçimlerle AKP'nin mevzi kaybına uğratılması, "sağ" ve "sol" düzen partilerinin yeniden yapılandırarak AKP'nin karşısına alternatif olarak çıkartılması, böylece Çankaya mevzisinin korunması, faşist diktatörlüğün güçlerinin irade birliğinin sağlanması hedefleniyordu. Sürecin önemli bir unsuru, faşist diktatörlüğün Güney Kürdistan'a müdahale yönünde bir irade oluşturup oluşturamamasıydı. Güney Kürdistan'a operasyon için ABD'den izin çıkmayışı, diktatörlüğün iradesini gerileten başlıca unsurken, burjuvazinin kendi içinde bir irade birliği de oluşturulamıyordu. Böylece operasyon tartışması, burjuvazinin güçlerinin pozisyonlarının yeniden düzenleneceği erken genel seçimler sonrasına ertelendi. Ancak Güney'e operasyon çığırtkanlığı, iç savaş çağrıları, Cumhuriyet Mitingleri aracılığıyla ve sonrasında Kürt halkına yönelik toplumsal histerinin yükseltilmesi gibi adımlar sürüyordu. 22 Temmuz seçimleri, Genelkurmay cephesinin istediğinin tam aksine bir tabloyu ortaya çıkardı. AKP, % 47'lik rekor oy oranıyla en güçlü parti olarak meclise taşındı. Abdullah Gül, yeniden cumhurbaşkanı adayı oldu ve üçüncü turda cumhurbaşkanı seçildi. Generaller Çankaya'yı koruyamadı. Generallerin, erken genel seçim öncesi süreçte, 27 Nisan'da ortaya koydukları gibi süreci daha da sertleştiren adımlardan geri durmalarının bir nedeni işçi ve emekçilerin "toplumsal refleks "çağrısı" adı altında iç savaş kışkırtmalarına prim vermemeleri ve arzulanan toplumsal tabanın oluşturulamaması, diğer nedeni ise ABD'nin tavrıydı. ABD, çıkarları sadık işbirlikçisi faşist generallerin Güney Kürdistan iştahıyla ve bölgedeki planlarıyla buluşmadığından, bu süreçte ordu cephesine destek vermedi. Ancak bu sonuçlar, ne burjuva klikler arası çatışmayı dindirmiştir ne de herhangi bir tarafın mutlak üstünlüğüne denk düşmektedir. Faşist rejimin güçleri geçici bir irade birliği dahi oluşturamamıştır. Kürt ulusal mücadelesi karşısında, Güney'e operasyonu da içerecek tarzda etkin adımlar atılamamıştır ve bu adımların atılması halen gündemdedir. Burjuva klikler arasında çatışma doğuran Kürt sorunu, Kıbrıs ve başkaca temel sorunlar sürmekte, faşist diktatörlük işçi sınıfı, emekçiler ve ezilen Kürt halkının mücadelesi karşısında tıkanmışlığını aşamamakta, çözüm üretememektedir. Genelkurmay, 27 Nisan Muhtırası çizgisinden dönemsel olarak geri adım atmış ve o süreçteki parlamento bileşiminden daha dezavantajlı bir pozisyona sürüklenmiş olsa da, 27 Nisan Muhtırasına yol açan nedenler ortadan kalkmamıştır. Kürt sorunu başta olmak üzere bütün temel konularda plan ve politikalar aynıdır ve devam ediyor. Dolayısıyla ordu cephesi, Çankaya mevzisini kaybetmesinin ardından, yeniden inisiyatif ve mevzi kazanma adımlarını daha da güçlendirerek sürdürecektir. Bu da faşist rejimin klikleri arasındaki çatışmanın sertleşerek devam edeceğini göstermektedir. Klikler arası çatışmada ordu, toplumu gelecekte atacağı adımlara hazırlama yönünde değişik eylem ve konseptleri ortaya sürecektir.
Nitekim Genelkurmay Başkanı Büyükanıt 27 Ağustosta "30 Ağustos Zafer Bayramı" için yaptığı yazılı açıklamada "Türk ulusunun birlik ve beraberliğini, Türkiye Cumhuriyeti'nin laik ve demokratik yapısını bozmak... amacıyla yürütülen sinsi planlar... her geçen gün farklı şekillerde ortaya çıkmaktadır" diyerek "Türk Silahlı Kuvvetleri(nin) ... demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ni koruyup kollama görevini" sürdüreceğinden, "Atatürkçü Düşünce Sistemini.. rehber" almaktan asla vazgeçmeyeceğinden, ülkeyi bölmeye çalışanlara karşı mücadele edileceğinden, "saldırı ve ihanetin" kendilerini yıldıramayacağından bahsetmektedir. Bu mesaj, 12 Nisan açıklamasının ve 27 Nisan Muhtırasının yoğunlaştırılmış bir ifadesidir. Açık ki ordu, "seçimlerde umduğumuzu bulamamış olabiliriz, ama mücadele devam ediyor" mesajını vermektedir. Önümüzdeki dönem burjuva klikler arası çatışmanın şekillendiği bir süreç olacaktır.
|