AB'YE HAYIR! AB'NİN DOĞU GENİŞLEMESİ EMPERYALİST YAYILMACILIKTIR!
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

19. ve 20. yüzyıl boyunca Avrupa devletlerinin birliğini sağlamak için birçok de- nemeler yapılmıştır. Aynı zamanda Avrupa'nın en güçlü ülkeleri, özellikle de Almanya etki alanını Avrupa'nın doğusunda da genişletmek için mücadele etmişlerdir. Bütün bu çabalar nihayetinde sonuçsuz kalmıştır. Ama bugün AB'nin ikinci genişleme adımıyla yüzyılın "rüyası" gerçekleşeceğe benzemektedir. AB'nin emperyalist ülkeleri, öncelikle de Alman emperyalizmi, yüzyılın projesini tamamlama aşamasına geldiler. Kopenhag'da bu konu ele alınıyor.

Durumu tartışmalı olan Türkiye'yi bir kenara bırakırsak üyeliği söz konusu olan 11 ülkeden 10'unun (Çek Cumhuriyeti, Polonya, Macaristan, Slovakya, Malta, Kıbrıs Rum kesimi, Letonya, Estonya, Litvanya ve Slovenya) çoğunluğu doğu ve Ortagüney Avrupa'da yer almakta. Bu ülkelerin AB üyeliği ile AB'nin coğrafi yayılma alanı hemen hemen bütün Avrupa'yı kapsamına almış oluyor ve AB, Doğuda Ukrayna ve Rus sınırına, bölge olarak Kafkasya ve doğu Akdeniz'e uzanıyor.

Bu genişlemenin kime ne yararı var? AB'li emperyalistlere ve üye olacak ülke burjuvazilerine göre bu genişleme, her iki taraf için de yararlı olacak, yeni üye ülkelere de refah gelecek! Bunun gerçekle uzaktan yakından hiçbir ilgisi yok. AB bu ülkelere üç verecek 10 alacak. Bu ülkeler, AB'nin çekirdek ülkeleri için, o çokça sözü edilen "kale", "çekirdek ülkeleri" için kale suru olacaklar. Bu ülkeler AB sermayesinin, özellikle de Alman tekelci sermayesinin yatırım ve pazar alanı olacaklar. Bu ülkelerle AB'nin emperyalist çekirdek ülkeleri arasında hiçbir alanda hiçbir eşitlik olmayacak. Bu genişleme ile AB, bu bölgeleri, modern sömürge olarak kendine bağlamış olacak. Nasıl ki AB'nin güneye doğru genişlemesinde daha ziyade Fransız emperyalizminin çıkarları söz konusuysa, doğuya doğru genişlemede de Alman emperyalizminin çıkarları belirleyici olmuştur. Kopenhag'da Alman emperyalizmi, doğuya doğru yayılmasını AB'ye onaylatacak.

Bu genişleme, AB, öncelikle de Alman emperyalizmi ile Amerikan emperyalizmi arasındaki rekabetin yeni bir kalite kazandığını göstermektedir. Bunu görebilmek için Kasım ayında Prag'da gerçekleştirilen NATO'nun "Doğu Genişlemesi" ile AB'nin "Doğu Genişlemesi"ni birlikte göz önünde tutmak gerekir; Prag'da sonuçlandırılan NATO'nun ''Doğu Genişlemesi" ile şimdi Kopenhag'da gerçekleştirilen AB'nin ''Doğu Genişlemesi" birbiriyle doğrudan ilintili olan ''genişleme"lerdir. Coğrafi olarak aynı bölgede iki farklı emperyalist güç yeni bir rekabet sürecine giriyorlar: Bir taraftan Alman emperyalizmi, AB'nin "Doğu Genişlemesi" adı altında, diğer taraftan da Amerikan emperyalizmi NATO'nun "Doğu Genişlemesi" adı altında aynı bölgede karşı karşıya geliyorlar. Amerikan emperyalizmi, Rusya ve Ukrayna sınırlarına kadar uzanan AB'yi, bu bölgedeki ülkeleri NATO üyesi yaparak içten ve askeri olarak kuşatmakta ve kontrol altına almaktadır. Amerikan emperyalizmi, bu genişlemesiyle Kafkasya ve Ortadoğu sınırlarına dayanan AB'nin önünü NATO ile kesmeyi amaçlıyor. Bu nedenle Amerikan emperyalizmi, NATO vasıtasıyla da, özellikle Alman emperyalizminin AB'nin ''Doğu Genişlemesi" adı altında Doğu ve Güneydoğu Avrupa'daki yayılma alanlarına askeri olarak da yerleşecek. Aynı alan, askeri olarak NATO'ya, dolayısıyla ABD'ye ve ekonomik olarak da AB'ye, dolayısıyla öncelikle Almanya'ya bağlanmış oluyorlar.

NATO ve AB'nin "Doğu Genişlemesi" ABD ve AB arasındaki rekabeti, özellikle de Amerikan emperyalizmi ve Alman emperyalizmi arasındaki Doğu ve Orta Avrupa üzerindeki rekabeti keskinleştiriyor ve bu rekabete yeni boyutlar kazandırıyor.

Her iki genişleme de Irak'a karşı olası bir emperyalist savaş gölgesinde gerçekleş- tiriliyor. Amerikan emperyalizmi Prag zirvesinde Irak'a karşı savaşının desteklenmesini talep etmiş ve bu olası savaşa en çok karşı çıkan(!) Alman emperyalizminde de destek almıştır. AB'nin Kopenhag zirvesinde de bu olası savaş bir şekilde gündemde olacaktır.

Her iki genişlemeye karşı mücadeleyi, Irak'a karşı emperyalist savaş ve başka bir dünya için mücadele perspektifiyle ele almak gerekir. Başka bir Avrupa, başka bir dünya mümkündür. Ancak bu, mevcut sömürü sistemini; kapitalizmi yıkmakla ve sosyalizmi kurmakla mümkündür. Bu nedenle AB'nin genişlemesine karşı mücadele emperyalizme, sömürüye, talana karşı mücadeledir.

AB'ye Hayır!

Kahrolsun Emperyalizm/Kapitalizm!

Yaşasın Proleterya Enternasyonalizmi!

Yaşasın Sosyalizm!

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

AB'YE HAYIR! AB'NİN DOĞU GENİŞLEMESİ EMPERYALİST YAYILMACILIKTIR!
fc Share on Twitter
 

19. ve 20. yüzyıl boyunca Avrupa devletlerinin birliğini sağlamak için birçok de- nemeler yapılmıştır. Aynı zamanda Avrupa'nın en güçlü ülkeleri, özellikle de Almanya etki alanını Avrupa'nın doğusunda da genişletmek için mücadele etmişlerdir. Bütün bu çabalar nihayetinde sonuçsuz kalmıştır. Ama bugün AB'nin ikinci genişleme adımıyla yüzyılın "rüyası" gerçekleşeceğe benzemektedir. AB'nin emperyalist ülkeleri, öncelikle de Alman emperyalizmi, yüzyılın projesini tamamlama aşamasına geldiler. Kopenhag'da bu konu ele alınıyor.

Durumu tartışmalı olan Türkiye'yi bir kenara bırakırsak üyeliği söz konusu olan 11 ülkeden 10'unun (Çek Cumhuriyeti, Polonya, Macaristan, Slovakya, Malta, Kıbrıs Rum kesimi, Letonya, Estonya, Litvanya ve Slovenya) çoğunluğu doğu ve Ortagüney Avrupa'da yer almakta. Bu ülkelerin AB üyeliği ile AB'nin coğrafi yayılma alanı hemen hemen bütün Avrupa'yı kapsamına almış oluyor ve AB, Doğuda Ukrayna ve Rus sınırına, bölge olarak Kafkasya ve doğu Akdeniz'e uzanıyor.

Bu genişlemenin kime ne yararı var? AB'li emperyalistlere ve üye olacak ülke burjuvazilerine göre bu genişleme, her iki taraf için de yararlı olacak, yeni üye ülkelere de refah gelecek! Bunun gerçekle uzaktan yakından hiçbir ilgisi yok. AB bu ülkelere üç verecek 10 alacak. Bu ülkeler, AB'nin çekirdek ülkeleri için, o çokça sözü edilen "kale", "çekirdek ülkeleri" için kale suru olacaklar. Bu ülkeler AB sermayesinin, özellikle de Alman tekelci sermayesinin yatırım ve pazar alanı olacaklar. Bu ülkelerle AB'nin emperyalist çekirdek ülkeleri arasında hiçbir alanda hiçbir eşitlik olmayacak. Bu genişleme ile AB, bu bölgeleri, modern sömürge olarak kendine bağlamış olacak. Nasıl ki AB'nin güneye doğru genişlemesinde daha ziyade Fransız emperyalizminin çıkarları söz konusuysa, doğuya doğru genişlemede de Alman emperyalizminin çıkarları belirleyici olmuştur. Kopenhag'da Alman emperyalizmi, doğuya doğru yayılmasını AB'ye onaylatacak.

Bu genişleme, AB, öncelikle de Alman emperyalizmi ile Amerikan emperyalizmi arasındaki rekabetin yeni bir kalite kazandığını göstermektedir. Bunu görebilmek için Kasım ayında Prag'da gerçekleştirilen NATO'nun "Doğu Genişlemesi" ile AB'nin "Doğu Genişlemesi"ni birlikte göz önünde tutmak gerekir; Prag'da sonuçlandırılan NATO'nun ''Doğu Genişlemesi" ile şimdi Kopenhag'da gerçekleştirilen AB'nin ''Doğu Genişlemesi" birbiriyle doğrudan ilintili olan ''genişleme"lerdir. Coğrafi olarak aynı bölgede iki farklı emperyalist güç yeni bir rekabet sürecine giriyorlar: Bir taraftan Alman emperyalizmi, AB'nin "Doğu Genişlemesi" adı altında, diğer taraftan da Amerikan emperyalizmi NATO'nun "Doğu Genişlemesi" adı altında aynı bölgede karşı karşıya geliyorlar. Amerikan emperyalizmi, Rusya ve Ukrayna sınırlarına kadar uzanan AB'yi, bu bölgedeki ülkeleri NATO üyesi yaparak içten ve askeri olarak kuşatmakta ve kontrol altına almaktadır. Amerikan emperyalizmi, bu genişlemesiyle Kafkasya ve Ortadoğu sınırlarına dayanan AB'nin önünü NATO ile kesmeyi amaçlıyor. Bu nedenle Amerikan emperyalizmi, NATO vasıtasıyla da, özellikle Alman emperyalizminin AB'nin ''Doğu Genişlemesi" adı altında Doğu ve Güneydoğu Avrupa'daki yayılma alanlarına askeri olarak da yerleşecek. Aynı alan, askeri olarak NATO'ya, dolayısıyla ABD'ye ve ekonomik olarak da AB'ye, dolayısıyla öncelikle Almanya'ya bağlanmış oluyorlar.

NATO ve AB'nin "Doğu Genişlemesi" ABD ve AB arasındaki rekabeti, özellikle de Amerikan emperyalizmi ve Alman emperyalizmi arasındaki Doğu ve Orta Avrupa üzerindeki rekabeti keskinleştiriyor ve bu rekabete yeni boyutlar kazandırıyor.

Her iki genişleme de Irak'a karşı olası bir emperyalist savaş gölgesinde gerçekleş- tiriliyor. Amerikan emperyalizmi Prag zirvesinde Irak'a karşı savaşının desteklenmesini talep etmiş ve bu olası savaşa en çok karşı çıkan(!) Alman emperyalizminde de destek almıştır. AB'nin Kopenhag zirvesinde de bu olası savaş bir şekilde gündemde olacaktır.

Her iki genişlemeye karşı mücadeleyi, Irak'a karşı emperyalist savaş ve başka bir dünya için mücadele perspektifiyle ele almak gerekir. Başka bir Avrupa, başka bir dünya mümkündür. Ancak bu, mevcut sömürü sistemini; kapitalizmi yıkmakla ve sosyalizmi kurmakla mümkündür. Bu nedenle AB'nin genişlemesine karşı mücadele emperyalizme, sömürüye, talana karşı mücadeledir.

AB'ye Hayır!

Kahrolsun Emperyalizm/Kapitalizm!

Yaşasın Proleterya Enternasyonalizmi!

Yaşasın Sosyalizm!