EMPERYALİST SAVAŞ, IRAK VE ORTADOĞU
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

ABD ve İngiltere, Afganistan ve Orta Asya'dan sonra Irak ve Ortadoğu'ya da yerleşmek ve hegemonya kurmak için saldırdı. Bush ve T. Blair, bütün dünyayı güldüren "Irak'a özgürlük" demagojisiyle Irak'a bombalar yağdırmakta, "şok ve dehşet" saldırısıyla çocukları, kadınları ve sivil insanları öldürmektedir. ABD emperyalizmi, Irak ve Ortadoğu'ya rakipsiz hakim olmayı, dünya egemenliği ve stratejik çıkarları doğrultusunda ilerlemeyi ve bölgeye ABD'ci bir düzen vermeyi hedeflemektedir. Bu düzen, dünya proletaryası, halkları ve ezilen ulusların iradesi ve düzeni karşısında, emperyalist tekellerin karşıdevrimci iradesi ve düzenini temsil etmektedir.

ABD ve AB'li emperyalistler Balkanları parçaladı ve paylaştı. Kafkaslar ve Hazar Havzası'nda süregelen emperyalist hegemonya mücadelesi devam etmekte. ABD ve ortaklarının Afganistan işgali ve sömürgeci uygulamaları sürdürülmekte. Bugün ise Irak'ın işgali ve arkasında halkların savaşımıyla geri püskürtülmezse muhtemelen İran, Suriye, S.Arabistan, Libya vb ülkelere saldırı ve müdahale tehditleri gündeme gelecektir.

ABD, Dünya'ya rakipsiz hakim olmak istiyor. Çünkü, silah ve petrol tekellerinin çıkarları ve ihtiyaçları bunu öngörüyor. İkinci Dünya Savaşın da Hitler'in başını çektiği üçlü faşist mihrakın militarist ve askeri üstünlükle dünya'da hakimiyet kurma haydutluğu ve saldırganlığını, bugün ABD ve işbirlikçileri denizaşırı saldırganlık ve savaşla yapmaktadır. Bush ve Blair, birer Hitler karikatürüdür.

ABD'nin Irak ve Ortadoğu'yu işgal hareketi yeni bir emperyalist bölgesel veya genel paylaşım savaşı riskini taşımaktadır. Daha şimdiden İran, Suriye ve Türkiye'ye bombalar düşmekte, tehditkar açıklama, gizli ve kölece bağlılık getiren görüşme ve anlaşmalar yapılmaktadır. Rusya, Almanya, Fransa, Çin vd ülkeler ile Arap Birliği Örgütü, ABD ve İngiltere'nin yayılmacılığı ve işgalinden rahatsızlık duymaktadırlar. BM, AB ve NATO gibi uluslararası örgütler bir ayrışma ve saflaşma sinyalleri vermektedir.

ABD ve İngiltere, daha savaşın ilk günlerinde beklemedikleri bir direnişle karşılaştı. Sadece Irak ordusu değil, Irak halkı da bu haksız ve emperyalist işgal hareketine direneceğinin, bu anlamda emperyalist işgalcilerin Afgnistan'daki gibi hiçte işlerinin "kolay" olmayacağının mesajını verdi. Ulusal bilinci, onuru ve iradesiyle işgalciye karşı ayağa kalktı ve direneceğini gösterdi. Irak halkı, bütün dünyada emperyalist savaşa karşı gelişen savaş karşıtı hareket ve işgalci güçlere karşı tarihten gelen kendi direnme geleneğinin manevi desteği ve morali ile boyun eğmeyeceğini ortaya koyarak işgalcilere gerçek şoku yaşatmıştır. Kendi ülkesinin taşı, toprağı, her alandaki üretimi, kültürü ve tarihi ile birlikte yaşamış, özdeşleşmiş bir halka boyun eğdirmek mümkün değildir. Çok doğal ki, Vietnamlılar gibi, gerilla savaşı dahil, yenilgiler alsalarda, gerileseler de işgalci güçlere karşı savaşacaklardır.

Emperyalistler çöle saplandılar bile. ABD'nin "teknoloji harikası"(!) bir Apaçi helikopterini yaşlı bir Irak'lı kendi silahıyla düşürdü. Fav yarımadasında bir Irak'lı elinde molotof şişesiyle İngiliz askeri karargahına dalabildi. Şiiler, işgalci güçleri çiçek ve alkışlarla "bir kurtarıcı" olarak karşılamadı, aksine işgale karşı duracaklarını direnerek gösterdiler.

Emperyalist güçler, bu eşitsiz ve dengesiz güç ilişkileri koşulları ve savaşında, teknolojik ve silah üstünlüğüne rağmen daha şimdiden Irak çöllerine saplandılar. Bush ve işgalci ordu generalleri, şimdiden "savaşın zorlukları ve uzun sürebileceği"nden sözetmeye başladılar. Bu, verdikleri kayıpları ve karşılaştıkları direnişi artık gizleyemez duruma geldiklerinin bir itirafı olduğu gibi, aynı zamanda Irak ve Ortadoğu'da uzun süre kalmanın, oraya yerleşmenin gerekçelerini hazırlamaya yönelik başlangıç açıklamaları anlamına gelmektedir.

Irak halkı çok doğal ki, hiç bir ahlaki, siyasi ve askeri kural, hukuk ve meşruiyete sığmayan bu yağmacı ve sömürgeci savaşa karşı milliyetçi ve yurtsever duygu ve düşüncelerle savaşacak, ülkesini kurtarmaya çalışacaktır. Bundan daha haklı, onurlu başka bir şey olamaz.

ABD işgali bütün bölgeye yayıldığına göre, emperyalist işgalciye karşı savaşım, bir ülkenin, yani Irak'ın bir "ulusal sorunu" olmaktan çıkmış, bölgesel ve uluslararası bir sorun haline gelmiştir.

Bugün işgalciye karşı mücadele, bölge halkları ve devrimci hareketinin ortak görevidir. İgalci, boydan boya bölge halklarının kaderini ve geleceğini sıkı sıkıya birbirine bağlı hale getirmiştir. Kuşkusuz her halk; kendi konumundan, kendi coğrafyasından mücadeleyi yürütecektir. Ama her birinin başarı ve zaferi diğerinin mücadelesine bağlıdır.

ABD'nin Ortadoğu işgaline karşı mücadele, 20. yüzyılın başlıca olgularından birisi olan, ulusal bağımsızlık ve ulusal devletlerin kurulması eğiliminden farklı bir durumdur. Bu mücadele, aynı zamanda işgale karşı mücadeleyi yerel gerici ve faşist yönetimlere karşı mücadeleyle birleştirilmesi görevini dayatmaktadır. Bu mücadelenin öyle milliyetçi program, strateji ve ideolojilerle, keza "bağımsızlık" sloganıyla kazanılması olanaklı olmadığı gibi, milliyetçiliğe dayalı bir hat, zaten devrimci bakımdan da doğru değildir. ABD işgaline karşı mücadelede içeriği enternasyonalist olmayan bir yurtseverlik olanaksızdır. Bu nedenledir ki, gerekli ve geçerli biricik yurtseverlik, sosyalizm perspektifine bağlanmış emekçi yurtseverliğidir.

ABD'nin Ortadoğu işgaline karşı mücadele programı da, ulusal sınırlılık kabul etmeyen bir ufka sahiptir.

ABD saldırganlığına, emperyalist işgale ve emperyalist savaşa karşı mücadele, bölgemiz halklarının ve devrimcilerinin gündemlerinin merkezine yerleşmiş bulunuyor. İşbirlikçileri de hedeflemek dahil, igale karşı mücadelede kuşkusuz bütün mücadele biçimleri meşrudur. Devrimci önderliğin perspektifi içerisindedir. Unutmamak gerekir ki, işgalci gitmez kovulur.

MLKP, enternasyonalizm ilkesi, savaşın sürdüğü coğrafyanın Komünist bir partisi olmanın tarihsel ve siyasal sorumluluğu ve görevinin bilincindedir. Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da savaşa karşı devrimci savaşımı büyütme iradesi, iddiası ve devrimci pratiği ile en önde savaşacaktır.

En büyük güç ve irade halkların ve devrimcilerin iradesidir'

Kahrolsun ABD emperyalizmi ve emperyalist savaş!

Yaşasın proletarya enternasyonalizmi ve halkların kardeşliği!

ABD ve İngiliz işgalcileri ve sömürgecileri Irak ve Ortadoğu'dan defolun!

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

EMPERYALİST SAVAŞ, IRAK VE ORTADOĞU
fc Share on Twitter
 

ABD ve İngiltere, Afganistan ve Orta Asya'dan sonra Irak ve Ortadoğu'ya da yerleşmek ve hegemonya kurmak için saldırdı. Bush ve T. Blair, bütün dünyayı güldüren "Irak'a özgürlük" demagojisiyle Irak'a bombalar yağdırmakta, "şok ve dehşet" saldırısıyla çocukları, kadınları ve sivil insanları öldürmektedir. ABD emperyalizmi, Irak ve Ortadoğu'ya rakipsiz hakim olmayı, dünya egemenliği ve stratejik çıkarları doğrultusunda ilerlemeyi ve bölgeye ABD'ci bir düzen vermeyi hedeflemektedir. Bu düzen, dünya proletaryası, halkları ve ezilen ulusların iradesi ve düzeni karşısında, emperyalist tekellerin karşıdevrimci iradesi ve düzenini temsil etmektedir.

ABD ve AB'li emperyalistler Balkanları parçaladı ve paylaştı. Kafkaslar ve Hazar Havzası'nda süregelen emperyalist hegemonya mücadelesi devam etmekte. ABD ve ortaklarının Afganistan işgali ve sömürgeci uygulamaları sürdürülmekte. Bugün ise Irak'ın işgali ve arkasında halkların savaşımıyla geri püskürtülmezse muhtemelen İran, Suriye, S.Arabistan, Libya vb ülkelere saldırı ve müdahale tehditleri gündeme gelecektir.

ABD, Dünya'ya rakipsiz hakim olmak istiyor. Çünkü, silah ve petrol tekellerinin çıkarları ve ihtiyaçları bunu öngörüyor. İkinci Dünya Savaşın da Hitler'in başını çektiği üçlü faşist mihrakın militarist ve askeri üstünlükle dünya'da hakimiyet kurma haydutluğu ve saldırganlığını, bugün ABD ve işbirlikçileri denizaşırı saldırganlık ve savaşla yapmaktadır. Bush ve Blair, birer Hitler karikatürüdür.

ABD'nin Irak ve Ortadoğu'yu işgal hareketi yeni bir emperyalist bölgesel veya genel paylaşım savaşı riskini taşımaktadır. Daha şimdiden İran, Suriye ve Türkiye'ye bombalar düşmekte, tehditkar açıklama, gizli ve kölece bağlılık getiren görüşme ve anlaşmalar yapılmaktadır. Rusya, Almanya, Fransa, Çin vd ülkeler ile Arap Birliği Örgütü, ABD ve İngiltere'nin yayılmacılığı ve işgalinden rahatsızlık duymaktadırlar. BM, AB ve NATO gibi uluslararası örgütler bir ayrışma ve saflaşma sinyalleri vermektedir.

ABD ve İngiltere, daha savaşın ilk günlerinde beklemedikleri bir direnişle karşılaştı. Sadece Irak ordusu değil, Irak halkı da bu haksız ve emperyalist işgal hareketine direneceğinin, bu anlamda emperyalist işgalcilerin Afgnistan'daki gibi hiçte işlerinin "kolay" olmayacağının mesajını verdi. Ulusal bilinci, onuru ve iradesiyle işgalciye karşı ayağa kalktı ve direneceğini gösterdi. Irak halkı, bütün dünyada emperyalist savaşa karşı gelişen savaş karşıtı hareket ve işgalci güçlere karşı tarihten gelen kendi direnme geleneğinin manevi desteği ve morali ile boyun eğmeyeceğini ortaya koyarak işgalcilere gerçek şoku yaşatmıştır. Kendi ülkesinin taşı, toprağı, her alandaki üretimi, kültürü ve tarihi ile birlikte yaşamış, özdeşleşmiş bir halka boyun eğdirmek mümkün değildir. Çok doğal ki, Vietnamlılar gibi, gerilla savaşı dahil, yenilgiler alsalarda, gerileseler de işgalci güçlere karşı savaşacaklardır.

Emperyalistler çöle saplandılar bile. ABD'nin "teknoloji harikası"(!) bir Apaçi helikopterini yaşlı bir Irak'lı kendi silahıyla düşürdü. Fav yarımadasında bir Irak'lı elinde molotof şişesiyle İngiliz askeri karargahına dalabildi. Şiiler, işgalci güçleri çiçek ve alkışlarla "bir kurtarıcı" olarak karşılamadı, aksine işgale karşı duracaklarını direnerek gösterdiler.

Emperyalist güçler, bu eşitsiz ve dengesiz güç ilişkileri koşulları ve savaşında, teknolojik ve silah üstünlüğüne rağmen daha şimdiden Irak çöllerine saplandılar. Bush ve işgalci ordu generalleri, şimdiden "savaşın zorlukları ve uzun sürebileceği"nden sözetmeye başladılar. Bu, verdikleri kayıpları ve karşılaştıkları direnişi artık gizleyemez duruma geldiklerinin bir itirafı olduğu gibi, aynı zamanda Irak ve Ortadoğu'da uzun süre kalmanın, oraya yerleşmenin gerekçelerini hazırlamaya yönelik başlangıç açıklamaları anlamına gelmektedir.

Irak halkı çok doğal ki, hiç bir ahlaki, siyasi ve askeri kural, hukuk ve meşruiyete sığmayan bu yağmacı ve sömürgeci savaşa karşı milliyetçi ve yurtsever duygu ve düşüncelerle savaşacak, ülkesini kurtarmaya çalışacaktır. Bundan daha haklı, onurlu başka bir şey olamaz.

ABD işgali bütün bölgeye yayıldığına göre, emperyalist işgalciye karşı savaşım, bir ülkenin, yani Irak'ın bir "ulusal sorunu" olmaktan çıkmış, bölgesel ve uluslararası bir sorun haline gelmiştir.

Bugün işgalciye karşı mücadele, bölge halkları ve devrimci hareketinin ortak görevidir. İgalci, boydan boya bölge halklarının kaderini ve geleceğini sıkı sıkıya birbirine bağlı hale getirmiştir. Kuşkusuz her halk; kendi konumundan, kendi coğrafyasından mücadeleyi yürütecektir. Ama her birinin başarı ve zaferi diğerinin mücadelesine bağlıdır.

ABD'nin Ortadoğu işgaline karşı mücadele, 20. yüzyılın başlıca olgularından birisi olan, ulusal bağımsızlık ve ulusal devletlerin kurulması eğiliminden farklı bir durumdur. Bu mücadele, aynı zamanda işgale karşı mücadeleyi yerel gerici ve faşist yönetimlere karşı mücadeleyle birleştirilmesi görevini dayatmaktadır. Bu mücadelenin öyle milliyetçi program, strateji ve ideolojilerle, keza "bağımsızlık" sloganıyla kazanılması olanaklı olmadığı gibi, milliyetçiliğe dayalı bir hat, zaten devrimci bakımdan da doğru değildir. ABD işgaline karşı mücadelede içeriği enternasyonalist olmayan bir yurtseverlik olanaksızdır. Bu nedenledir ki, gerekli ve geçerli biricik yurtseverlik, sosyalizm perspektifine bağlanmış emekçi yurtseverliğidir.

ABD'nin Ortadoğu işgaline karşı mücadele programı da, ulusal sınırlılık kabul etmeyen bir ufka sahiptir.

ABD saldırganlığına, emperyalist işgale ve emperyalist savaşa karşı mücadele, bölgemiz halklarının ve devrimcilerinin gündemlerinin merkezine yerleşmiş bulunuyor. İşbirlikçileri de hedeflemek dahil, igale karşı mücadelede kuşkusuz bütün mücadele biçimleri meşrudur. Devrimci önderliğin perspektifi içerisindedir. Unutmamak gerekir ki, işgalci gitmez kovulur.

MLKP, enternasyonalizm ilkesi, savaşın sürdüğü coğrafyanın Komünist bir partisi olmanın tarihsel ve siyasal sorumluluğu ve görevinin bilincindedir. Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da savaşa karşı devrimci savaşımı büyütme iradesi, iddiası ve devrimci pratiği ile en önde savaşacaktır.

En büyük güç ve irade halkların ve devrimcilerin iradesidir'

Kahrolsun ABD emperyalizmi ve emperyalist savaş!

Yaşasın proletarya enternasyonalizmi ve halkların kardeşliği!

ABD ve İngiliz işgalcileri ve sömürgecileri Irak ve Ortadoğu'dan defolun!