Irak'ta emperyalist katliam, yağma ve barbarlığa karşı her geçen gün yurtsever bilinç gelişiyor, eylem ve direniş yükseliyor. Halkların toplumsal öfkesi ve tepkisi büyüyor. Mandacı ve işgalci emperyalist güçler, kitlesel gösteri ve gerilla direnişi karşısında ciddi sıkıntı ve sorunlar yaşamaya başladılar. ABD ve İngiliz emperyalistleri ağır kayıplar veri- yorlar ve büyük korku ve kaygı içinde yenilgi günlerini bekliyorlar.
ABD, daha şimdiden Irak'ta saplandığı bataklığı ve uğradığı siyasal başarısızlığı gizlemek için "istikrar gücü" arayışı adına 50 ülkenin yanı sıra Türkiye'den de asker istedi. Türkiye'de işbirlikçi sermaye, generaller ve AKP hükümeti, pişmanlık ve eziklik içinde bu pazarlığa hemen oturdu. Dışişleri Bakanı A. Gül, pazarlık için ABD'ye koştu ve pazarlıklara girişti.
Türkiye, dış politikada "stratejik önem" ve "militarizm"i yine pazarladı. Dün ABD'nin istemi üze rine Kore'ye asker gönderdi, yardım aldı ve NATO'ya üye oldu. Bugün Balkanlarda ve Afganistan'da paralı askerlik yapıyor. Şimdi sıra Irak'ta.
ABD, Irak'a savaş sürecinde Türkiye üzerinden Kuzeyde bir cephe açmak istemişti. Ancak halkların mücadelesi ve iradesi, egemen sınıfların iç çelişki ve ilişkileri nedeniyle bu içerikteki karar Türk Meclisinde (2. tezkere) reddedilmişti. Bunun üzerine ABD-Türkiye ilişkileri gerginleşti. "Stratejik ortaklık" söylemleri son buldu. Hatta ABD, Irak Kürdistan'ında (Kuzey Irak'ta) casusluk faaliyetleri ve karanlık ilişkiler yürüten 12 Türk askerini başlarına çuval geçirerek gözaltına aldı. Bu olay iki ülke arasında ciddi bir kriz oldu. Kurulan bir komisyon günlerce toplandı, ancak çelişki ve kriz ortadan kalkmadı. Çünkü Kürt sorununda ABD ve Türkiye politikaları farklıydı, çelişkiler taşıyordu.
ABD, Irak Kürdistan'ında sömürgeci "istikrar" adına KADEK gerillalarının silahsızlandırılmasını dayattı. Türk askerinin de bölgede kalması için bir nedeninin kalmadığını açıkladı ve bölgede çıkmasını istedi. Ayrıca "KADEK tehdidi"inin etkisiz kılınması için Türk hükümetinin "af çıkarması"nı da talep etmeyi unutmadı.
ABD-Türkiye pazarlığı KADEK'in tasfiyesi ve Irak'a 10 bin Türk askerinin gönderilmesi üzerine sürüyor. Türkiye inşaat ihaleleri, para ve ABD'nin "dostluğu"nu; ABD, Irak bataklığına başkalarının yanında Türkiye'yi çekmek ve Coniler yerine Türk Mehmet ve Hasan'ların ölmesini sağlamaya çalışıyor.
Bu arada Türk Meclisinde pişmanlık yasası çıktı. ABD, KADEK gerillalarını silahsızlandırmak için girişimlerini yoğunlaştırdı. Türkiye Kürdistan'ında ise, sömürgeci faşist rejim kirli ve karanlık savaş terörünü devreye soktu. Yaşadığımız siyasal koşullarda faşist rejim çözüm gücü ve kudreti olarak ABD'yi görüyor. Ve Amerikancı çözüme umut bağlamış durumda. (Zira ABD, diğer emperyalist ülkelerle birlikte bir komplo sonucu PKK Genel Başkanı A.Öcalan'ı Türkiye'ye teslim etmişti.) ABD, pişmanlık yasası ile teslim olmayan ge- rillaların Türkiye Kürdistan'ına çıkarılmaları, KADEK yöneticilerinin Norveç'e sürgün edilmeleri planı üzerinde duruyor. Öngörülen bu "Norveç çözümü", ABD çözümüdür, emperyalist çözümdür. Oslo görüşme ve anlaşmalarıyla Dünya'da birçok devrimci ulusal kurutuluş hareketlerinin söndürüldüğü düşünülürse ortaya atılan çözüm yada çözümlerin neler getireceği daha iyi anlaşılır. ABD'nin , Irak'a demokrasi götürmesi ne kadar gerçekse, ABD'ci Kürt sorunu çözümü de o kadar gerçek olacaktır. Bu plan, Kürt ulusal hareketinin devrimci dinamikleri ve kazanımlarını tümüyle tasfiye etme planıdır. Gerici ve sömürgeci bir çözümdür.
Türk burjuva hükümeti ABD'nin asker talebi ve halkların savaş karşıtı iradesi ve eylemi arasına sıkışmış durumdadır. Türk parlamentosunda asker gönderme kararının çıkarılması oldukça zordur. Çünkü, işçi ve emekçi çocukları ABD askeri olmak istemiyor. Gerici emperyalist savaşta ölmek istemiyor. Müslüman Irak halkını katletmek istemiyor.
Hükümet şimdi Mecliste karar çıkarma dığında başka formüller üzerinde de çalışıyor. Örneğin BM ya da NATO yükümlülükleri altında asker gönderme gibi. Mandacı geçici Irak Konseyi'nin çağrısına yanıt verme gibi.
ABD, Türk ordusunun Irak Kürdistan'ından (Kuzey Irak'ta) çekilmesini isti- yor, ancak Irak'ın Güneyi veya Batısına ise Türk ordusunu çağırıyor. Yani askeri kayıpların yaşandığı bölgelere çağırıyor. Görüldüğü gibi, pazarlık kan pazarlığıdır.
Irak'a "asker yollama" planı, ancak yığınların eyleminin iradesi ve yaptırımcı gücüyle püskürtülebilinir. Özelleştirme ve kölelik yasalarına karşı mücadele yürüten işçi ve emekçi-ler, savaş karşıtı güçler, devrimci ve komünist partiler daha şimdiden hükümet ve sermaye cephesine "2. teskereyi unutma" uyarısını yapmaya başladılar. Irak'a asker gönderme, Türkiye'de savaş karşıtı platformun "Irak ve Ortadoğu'da işgale son", "ABD askeri olmayacağız" şiarlarıyla işgale ve savaş saldırganlığına karşı mücadelenin yeniden yükseltilmesinin vesilesi olacaktır.
MLKP, işçi sınıfı ve emekçi yığınlara, özelleştirme ve kölelik yasalarına karşı mücadele ile Irak işgali ve emperyalist savaş saldırganlığına karşı mücadelenin birleştirilmesi çağrısını yapmaktadır. Zira TEKEL ve PETKIM'i (özelleştirilecek KIT'ler) özelleştirenler, kölelik yasalarını da- yatanlarla, Irak işgalinin suçluları aynı güçlerdir.
MLKP, Kürt ulusunun demokratik ve ulusal haklarının kazanımının ancak emperyalizm ve sömürgeci rejime karşı mücadeleyi birleştirmekten geçeceğini, içinde geçmekte olduğumuz kritik günlerde bir kez daha önemli tarihsel ve siyasal bir görev saymaktadır.
MLKP, bugün Irak'a Türk askeri yollamaya karşı mücadelenin ABD işgali ve savaş saldırganlığına karşı mücadelenin somut biçimi olduğunu belirtmekte, çalışması ve eylemini bu eksende yürütmektedir.
Irak ve Ortadoğu halklarıyla enternasyonal dayanışma ve birleşik müca- deleyi geliştirmenin güncel görevi ve gerçek adımları bu savaşımı büyütmekten geçecektir.
|