Kölelik Yasaları, Özelleştirme Saldırıları ve "Bayrak Yürüyüşü"
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da sermayenin IMF'nin istemleri doğrultusunda hükümet eliyle yürürlüğe koyduğu işçi sınıfını köleleştirme amaçlı yasalar ve özelleştirme saldırıları devam etmekte. Hükümetin son olarak IMF'ye sunduğu ve IMF tarafından 25 Temmuz 2003 tarihinde onaylanan niyet mektubuna göre, kamu işyerlerinde çalışan 18 bin işçi daha işten çıkarılacak. Özelleştirme saldırıları yoğun biçimde sürerken, saldırıya maruz kalan işçi sınıfının değişik bölükleri de grev, fabrika işgali, iş yavaşlatma, saldırılara karşı pasif kalan sendika bürolarını basmak gibi değişik eylem biçimleriyle direnişini sürdürmekte. Geçtiğimiz aylarda özellikle TEKEL ve PETKİM işçileri mücadeleleriyle öne çıktılar. PETKİM işçilerinin fabrikalarının satışını önlemek için, fabrikayı işgal etmeleri, TEKEL işçilerinin de benzer eylem biçimlerine başvurmaları, alıcıları fabrikalarına sokmamaları, sendika bürokrasisini aşan mücadele biçimleriydi. TEKEL işçilerinin mücadelesi devlete geri adım attırmış ve TEKEL'in satışı Eylül 2003'e ertelenmiştir.

İstanbul Esenyurt'taki Castleblaır tekstil fabrikasında patronun 4857 Sayılı yeni yasaya dayanarak 25 işçiyi işten atması, işçiler tarafından üretim durdurularak yanıtlandı ve atılan işçiler geri aldırıldı. İzmir Torbalı'da bulunan Polyester Kimya (Polkima) fabrikasında patronun 9 Temmuz günü aldığı lokavt kararına karşı işçiler de 18 Temmuz günü grevle yanıt verdi. Adapazarı'nda bulunan Organize Sanayi Bölgesi'nde (OSB) faaliyet gösteren bir tekstil fabrikasında çalışan 100 kadın işçi, maaşları ödenmeyince fabrikayı işgal etti.

Böylesi ileri eylem biçimleri işçi sınıfına ışık olmakla birlikte, sermayenin özelleştirme ve hak gaspları saldırılarını püskürtmeye çoğu zaman yetmemekte. İşçi sınıfının, kendisine yönelik neoliberal saldırıların ideolojik saldırılar olduğunu ve ancak ekonomik mücadeleyi aşan siyasal bir yaklaşım, perspektif ve mücadeleyle püskürtülebileceğini bilince çıkarması gerekiyor. Bu bilinci işçilere taşıyacak olanlar da şüphesiz ki işçi sınıfı ve ezilenlerin kurtuluşu kavgasını örgütleyen komünist ve sosyalistlerdir. Bu bilinçle hareket eden ve ''Ezilenlerin Sosyalist Platformu - ESP" saflarında mücadele yürüten sosyalist ve öncü işçilerin son dönemlerde geliştirdiği işçileri aydınlatma faaliyeti bunun güzel bir örneğini oluşturmakta.

Bayrak Yürüyüşü

ESP, özelleştirmelere ve kölelik yasalarına karşı işçileri aydınlatmak ve mücadeleye seferber etmek amacıyla 23 Haziran'da yoğunlaştırılmış bir aydınlatma faaliyetine girişti. Önce İstanbul'da işçi havzalarında, fabrikalarda, semtlerde yayılan bu faaliyet kısa sürede diğer illere yayıldı. ESP'li öncü işçilerin fabrika önlerinde, tersanelerde, varoşlarda, tren istasyonlarında, duraklarda, semt pazarlarında, evlerde, kahvelerde vb. dalgalandırdığı bayrak, İstanbul'dan sonra İzmir'de, Adana'da, Ankara'da, Malatya'da, Antep'te, Eskişehir'de ve Bursa'da da dalgalanmakta. İlden ile, işçilerle konuşmaktan bildiri dağıtımına, afiş asmaktan imza kampanyasına kadar çeşitli biçimlerde yürütülen aydınlatma faaliyeti, işçiler tarafından ilgiyle ve sevinçle karşılanmakta. ESP'li öncü işçiler, onbinlerce işçiyle yüz yüze gelerek, kölelik yasaları, özelleştirmeler ve hak gasplarına karşı onları aydınlatmakta ve mücadele bilincini aşılamakta.

Yasalar hakkında aydınlatılan işçilerin mücadele etme istekleri patronları ve devleti rahatsız etmekte. ESP'li öncü işçilerin bu faaliyetini engellemeye çalışan polis ve jandarma da, saldırılarını aralıksız sürdürmekte. 1,5 aylık sürede 100'ün üzerinde ESP aktivisti saldırıya uğradı ve gözaltına alındı. Ancak bu saldırılar ESP'nin aydınlatma faaliyetini ne engelleyebildi, ne de aksatabildi. Saldırılar ve gözaltılar onları yıldırmadı, tersine mücadele azimlerini, kararlılıklarını biledi. Bazen onlarla birlikte çok sayıda emekçi de gözaltına alındı. Onlar, gözaltına alınırken polis karakollarına sloganlarla girdiler, karakollarda da propaganda ve ajitasyon faaliyetini devam ettirdiler. Onlar, bazen bayrağı polis karakollarında gözaltındayken birbirlerine devrettiler, bazen geceyi polis karakolunda geçirdikten sonra, bırakılır bırakılmaz hemen fabrika önlerine koşarak işçileri aydınlatmaya devam ettiler. Saldırılar, yürütülen faaliyetin önemini, gerekliliğini ve meşruluğunu göstermekte. Devlet terörüne, tehditlere ve saldırılara karşı öncü işçilerin kararlı duruşu ve faaliyetlerini aksatmayışı, ısrarla devam ettirmeleri, işçi ve emekçiler arasında sempatiyle karşılanmakta. İşçi ve emekçiler, yer yer saldırılar karşısında ESP aktivistlerini sahiplenip, polis saldırısını protesto etmekte. Bayrak Yürüyüşü, dövüşe dövüşe sürüyor, büyüyor.

Komünistlerin bu çalışması, işçi sınıfına umut ışığı taşımakta. Öncünün işçi kitleleriyle buluşmasını beraberinde getiren ve emeğin devrimci iradesini yaratmaya hizmet eden mütevazı, ama önemli bir çalışma. Çalışma esnasında, işçi kitlelerinin talepleri için birlikte mücadele edecekleri bir öncüye duydukları yakıcı ihtiyaç da kendisini göstermekte. Komünistler, bu ihtiyaca cevap verme görevinin bilinciyle çalışmayı büyüteceklerdir.

İşçi sınıfına yönelik özelleştirme ve hak gaspları saldırıları, neoliberal saldırıların bir parçasıdır ve tüm işçi sınıfını ilgilendirmektedir. Saldırıları püskürtmek, tek tek işyerlerinde yürütülen mücadelelerin bir kanala akıtılarak, birleştirilmesi ile olanaklıdır. Öncünün bu perspektifle yürüttüğü çalışma, Genel Grev, Genel Direniş'e de hizmet edecektir.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

Kölelik Yasaları, Özelleştirme Saldırıları ve "Bayrak Yürüyüşü"
fc Share on Twitter
 

Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da sermayenin IMF'nin istemleri doğrultusunda hükümet eliyle yürürlüğe koyduğu işçi sınıfını köleleştirme amaçlı yasalar ve özelleştirme saldırıları devam etmekte. Hükümetin son olarak IMF'ye sunduğu ve IMF tarafından 25 Temmuz 2003 tarihinde onaylanan niyet mektubuna göre, kamu işyerlerinde çalışan 18 bin işçi daha işten çıkarılacak. Özelleştirme saldırıları yoğun biçimde sürerken, saldırıya maruz kalan işçi sınıfının değişik bölükleri de grev, fabrika işgali, iş yavaşlatma, saldırılara karşı pasif kalan sendika bürolarını basmak gibi değişik eylem biçimleriyle direnişini sürdürmekte. Geçtiğimiz aylarda özellikle TEKEL ve PETKİM işçileri mücadeleleriyle öne çıktılar. PETKİM işçilerinin fabrikalarının satışını önlemek için, fabrikayı işgal etmeleri, TEKEL işçilerinin de benzer eylem biçimlerine başvurmaları, alıcıları fabrikalarına sokmamaları, sendika bürokrasisini aşan mücadele biçimleriydi. TEKEL işçilerinin mücadelesi devlete geri adım attırmış ve TEKEL'in satışı Eylül 2003'e ertelenmiştir.

İstanbul Esenyurt'taki Castleblaır tekstil fabrikasında patronun 4857 Sayılı yeni yasaya dayanarak 25 işçiyi işten atması, işçiler tarafından üretim durdurularak yanıtlandı ve atılan işçiler geri aldırıldı. İzmir Torbalı'da bulunan Polyester Kimya (Polkima) fabrikasında patronun 9 Temmuz günü aldığı lokavt kararına karşı işçiler de 18 Temmuz günü grevle yanıt verdi. Adapazarı'nda bulunan Organize Sanayi Bölgesi'nde (OSB) faaliyet gösteren bir tekstil fabrikasında çalışan 100 kadın işçi, maaşları ödenmeyince fabrikayı işgal etti.

Böylesi ileri eylem biçimleri işçi sınıfına ışık olmakla birlikte, sermayenin özelleştirme ve hak gaspları saldırılarını püskürtmeye çoğu zaman yetmemekte. İşçi sınıfının, kendisine yönelik neoliberal saldırıların ideolojik saldırılar olduğunu ve ancak ekonomik mücadeleyi aşan siyasal bir yaklaşım, perspektif ve mücadeleyle püskürtülebileceğini bilince çıkarması gerekiyor. Bu bilinci işçilere taşıyacak olanlar da şüphesiz ki işçi sınıfı ve ezilenlerin kurtuluşu kavgasını örgütleyen komünist ve sosyalistlerdir. Bu bilinçle hareket eden ve ''Ezilenlerin Sosyalist Platformu - ESP" saflarında mücadele yürüten sosyalist ve öncü işçilerin son dönemlerde geliştirdiği işçileri aydınlatma faaliyeti bunun güzel bir örneğini oluşturmakta.

Bayrak Yürüyüşü

ESP, özelleştirmelere ve kölelik yasalarına karşı işçileri aydınlatmak ve mücadeleye seferber etmek amacıyla 23 Haziran'da yoğunlaştırılmış bir aydınlatma faaliyetine girişti. Önce İstanbul'da işçi havzalarında, fabrikalarda, semtlerde yayılan bu faaliyet kısa sürede diğer illere yayıldı. ESP'li öncü işçilerin fabrika önlerinde, tersanelerde, varoşlarda, tren istasyonlarında, duraklarda, semt pazarlarında, evlerde, kahvelerde vb. dalgalandırdığı bayrak, İstanbul'dan sonra İzmir'de, Adana'da, Ankara'da, Malatya'da, Antep'te, Eskişehir'de ve Bursa'da da dalgalanmakta. İlden ile, işçilerle konuşmaktan bildiri dağıtımına, afiş asmaktan imza kampanyasına kadar çeşitli biçimlerde yürütülen aydınlatma faaliyeti, işçiler tarafından ilgiyle ve sevinçle karşılanmakta. ESP'li öncü işçiler, onbinlerce işçiyle yüz yüze gelerek, kölelik yasaları, özelleştirmeler ve hak gasplarına karşı onları aydınlatmakta ve mücadele bilincini aşılamakta.

Yasalar hakkında aydınlatılan işçilerin mücadele etme istekleri patronları ve devleti rahatsız etmekte. ESP'li öncü işçilerin bu faaliyetini engellemeye çalışan polis ve jandarma da, saldırılarını aralıksız sürdürmekte. 1,5 aylık sürede 100'ün üzerinde ESP aktivisti saldırıya uğradı ve gözaltına alındı. Ancak bu saldırılar ESP'nin aydınlatma faaliyetini ne engelleyebildi, ne de aksatabildi. Saldırılar ve gözaltılar onları yıldırmadı, tersine mücadele azimlerini, kararlılıklarını biledi. Bazen onlarla birlikte çok sayıda emekçi de gözaltına alındı. Onlar, gözaltına alınırken polis karakollarına sloganlarla girdiler, karakollarda da propaganda ve ajitasyon faaliyetini devam ettirdiler. Onlar, bazen bayrağı polis karakollarında gözaltındayken birbirlerine devrettiler, bazen geceyi polis karakolunda geçirdikten sonra, bırakılır bırakılmaz hemen fabrika önlerine koşarak işçileri aydınlatmaya devam ettiler. Saldırılar, yürütülen faaliyetin önemini, gerekliliğini ve meşruluğunu göstermekte. Devlet terörüne, tehditlere ve saldırılara karşı öncü işçilerin kararlı duruşu ve faaliyetlerini aksatmayışı, ısrarla devam ettirmeleri, işçi ve emekçiler arasında sempatiyle karşılanmakta. İşçi ve emekçiler, yer yer saldırılar karşısında ESP aktivistlerini sahiplenip, polis saldırısını protesto etmekte. Bayrak Yürüyüşü, dövüşe dövüşe sürüyor, büyüyor.

Komünistlerin bu çalışması, işçi sınıfına umut ışığı taşımakta. Öncünün işçi kitleleriyle buluşmasını beraberinde getiren ve emeğin devrimci iradesini yaratmaya hizmet eden mütevazı, ama önemli bir çalışma. Çalışma esnasında, işçi kitlelerinin talepleri için birlikte mücadele edecekleri bir öncüye duydukları yakıcı ihtiyaç da kendisini göstermekte. Komünistler, bu ihtiyaca cevap verme görevinin bilinciyle çalışmayı büyüteceklerdir.

İşçi sınıfına yönelik özelleştirme ve hak gaspları saldırıları, neoliberal saldırıların bir parçasıdır ve tüm işçi sınıfını ilgilendirmektedir. Saldırıları püskürtmek, tek tek işyerlerinde yürütülen mücadelelerin bir kanala akıtılarak, birleştirilmesi ile olanaklıdır. Öncünün bu perspektifle yürüttüğü çalışma, Genel Grev, Genel Direniş'e de hizmet edecektir.