4. Dünya Sosyal Forumu, 16-21 Ocak 2004'de Hindistan'ın Mumbai kentinde gerçekleştirildi. "Başka Bir Dünya Mümkündür" arayışında olan 130 ülkeden 100 000'i aşkın insan Mumbai kentine giderek, "Başka Bir Dünya" arayışını sürdürdü.
DSF, emperyalizmin neoliberal saldırılarına, onun yol açtığı yoksulluk ve sefalete karşı mücadele alanına dönüştü. DSF'de tartışılan konuların belli başlıları şunlardı: "Küreselleşme" ve ulusal devletler, "küreselleşme" ve İnsan Hakları, WTO, Militarizm, Savaş ve Barış, Siyasal Partiler ve Sosyal Hareketler, Neoliberalizm, Su Sorunu, Açlık Sorunu, Kadın Sorunu, Çocuk İşçiliği Sorunu ve Çocuk Hakları, Doğanın kirletilmesi, AİDS'e karşı mücadele. Ayrıca Irak'taki emperyalist işgal ve savaş gerek forumdaki tartışmalarda, gerekse de forum süresince yapılan protesto etkinliklerinde gündemin önemli maddelerinden biri oldu.
DSF'ye akın eden kitlenin ana gövdesini, emperyalist "küreselleşme"nin etkilerini, sermayenin neoliberal saldırılarının sonuçlarını doğrudan yaşayan, emperyalist kapitalist sistemin yolaçtığı yoksulluğu ve sefaleti en yoğun bir şekilde yaşayan başta Hindistan'nın değişik uluslarından olmak üzere Asya'nın işçi ve emekçileriydi. Birçok ülkeden gelen on binlerce insan, "başka bir dünya" arayışı çerçevesinde tartışmalarını sürdürmenin yanısıra, forum süresince yaptıkları protesto ve yürüyüşlerde sosyal ve siyasal taleplerini dile getirmiş ve aynı zamanda kendi kültürlerini tanıtmışlardır.
Hindistan'da yapılan DSF'de öne çıkan belirgin bir yan, hareketin devrimci ve sosyalist bir önderlikten yoksun olması. Katılımcı kitlenin önemli kesiminin nasıl başka bir dünya arayışında, DSF önderliğinin hareketi pasifize etme, kapitalist dünya düzeni sınırları içine hapsetme tutumlarını zorlayan, aşmaya çalışan gösterileri ve tartışmaları, DSF önderliğini ve tüm pasifistleri rahatsız etmiştir. DSF önderliği yapılan salon toplantılarında kendi pasifist tutumları doğrultusunda kararlar çıkartmış olsalarda, salonların dışındaki kitlesel gösterilerde belirgin olan anti emperyalist talep, istem ve mücadele isteğidir. Bundan dolayıdır ki, son gün yapılan yürüyüşe kitleyi seferber etmek bir yana, yürüyüşün nerede ve ne zaman yapılacağı bilgisini dahi son güne kadar kitleye aktarmamışlardır. Anlaşılan, Avrupa Sosyal Forumu'nun Paris'te yaşadığı, organizatörlerini aşan ve şaşkına çeviren mücadeleci ve kitlesel gösterinin benzerini Mumbai'de yaşamak istemedikleridir ve bunda kısmen başarılı olduklarını da belirtmek gerekir. Hareketin radikalleşeceğinden, emperyalist küreselleşmeye karşı direniş hareketine dönüşeceğinden ürken organizatörler, gelecek yıl için DSF'nin tekrar Porto Alegre'de yapılmasına karar vermişlerdir.
Mumbai'de DSF çizgisini liberal, pasifist olarak eleştiren ve daha belirgin anti emperyalist tutum almaya çalışan Mumbai Resistance 2004 ise gerçek bir alternatif olamamıştır. DSF'nin hemen karşısındaki bir alanda yapılan MR 2004, DSF'ye açıktan tutum almaktan kaçınmış, kendisini daha çok paralel bir etkinlik olarak sunmuştur. Bunun dışında DSF'ye karşı daha açık ve net tutum alan örgütler ise, DSF önderliğini teşhir faaliyeti yürütmelerine rağmen, DSF'nin dışında uzak bir yerde etkinlik düzenlediklerinden ve kitlelerini DSF'ye seferber ederek oraya gelmiş olan onbinleri etkileme yolunu tercih etmediklerinden etkileri de sınırlı olmuştur.
MLKP, DSF için çıkardığı özel sayıda, DSF önderliğinin sunduğu "başka bir dünya mümkündür" anlayışının, emperyalist kapitalizmi, burjuva düzeni reforme ederek, dünya çapında milyonlarca insanı bu doğrultuda etkileyerek, onları reforma edilmiş kapitalist düzene yeniden bağlamak olduğunu, insanlığın yaşadığı sefalet, sömürü, talan ve baskıyı ortadan kaldırmadığını belirtmiştir.
MLKP, arayış içinde olan insanlığın tek kurtuluşunun, mevcut kapitalist sistemi yıkarak, yerine sosyalizmi kurmakla mümkün olduğunu ve bundan dolayı başka bir dünya arayışı içinde olanların yegane alternatifinin sosyalizm olduğunun bilincini DSF'ye taşımaya çalışmıştır.
MLKP, Ortadoğu ve Irak'taki emperyalist saldırganlık ve işgale ilişkin dağıttığı başka bir açıklamada ise, emperyalist saldırganlık ve işgalin durdurulmasının, Irak direnişinin büyütülmesi ve dünyaya yayılmasıyla mümkün olduğunu, Ortadoğu halklarının kaderinin ortaklaştığı, bölgesel planda devrimci olanaklar, dinamikler ve koşulların geliştiği bir dönemde, emperyalist irade ve sömürgeci rejim heveslerine karşı halkların devrimci iradesi ve savaşımının ürünü olacak "Demokratik Ortadoğu Federasyonu" şiarını yükseltmeyi tarihsel ve siyasal bir görev saydığını belirtmiştir.
|