ESP'nin (Ezilenlerin Sosyalist Platformu) 7 Aralık 2004'de Ankara'da gerçekleştirdiği Ceza İnfaz Yasasını Protesto eylemine polisin saldırısı sonucu tutuklanan 46 ESP'linin ilk duruşması 11 Mart günü Ankara yeni DGM'de görüldü. ESP'liler faşizmin mahkeme kürsüsünden mücadelelerinin meşrutiyetini savunurken, mahkeme önünde biraraya gelen yaklaşık 500 ESP'li de mahkeme önünü bütün gün süren miting alanına dönüştürdü. Duruşma sonucu 28 ESP'li tahliye olurken, 18 ESP'linin tutukluluğunun devamına karar verildi.
Faşist diktatörlük, Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da devrimci bir kitle hareketinin geliştirmesini ve büyümesini engellemeye çalışmaktadır. Diktatörlük, mücadele araç ve biçimleriyle devletin çizdiği liberal sınırları sürekli zorlayan ESP'yi ve diğer devrimci güçleri tasfiye etmeyi ve ehlileştirmeyi hedefine koymuştur. Devletin bu saldırıları, ezilenlerin siyaset yapma hakkını ve mücadelesini ortadan kaldırmayı hedefliyor.
Ancak ESP'nin bu saldırılar karşısındaki tavrı, devletin saldırıları karşısında susmak veya geri adım atmak değil, tam tersine bu saldırılara karşı mücadeleyi geliştirerek, devleti daha çok teşhir tahtasına oturtmaktır. ESP, 46'ların serbest bırakılması kampanyasını "Söz, Eylem ve Örgütlenme Özgürlüğü" şiarıyla yürüttü. Kampanya çerçevesinde duruşma öncesinde Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da birçok eylem gerçekleştirildi. Eylemlerde devlet saldırısı teşhir edilerek, ESP'nin meşru mücadele hattında mücadelesini devam ettireceği vurgulandı.
11 Mart'ta başlayan duruşma, mahkeme içinde ve dışında ESP'nin meşrutiyetinin ve eylemlerinin savunulduğu gösteriye dönüştü. Mahkemeye, ESP'lileri savunmak için 62 avukat katılırken, Almanya ve Fransa'dan da ESP'lileri desteklemek için heyetler katıldı. Devletin bu saldırısına karşı birleşik karşı koyuşun ve dayanışmanın güzel bir örneği, aralarında sendikacıların da bulunduğu çok sayıda demokratik kurum temsilcilerinin, aydının ve devrimci örgüt temsilcilerinin mahkemeye katılmış olmasıdır. Toplam 150 kişinin izleyici olarak hazır bulunduğu mahkemede, ESP Ankara Temsilcisi Deniz Bakır'ın savunması izleyiciler tarafından alkışlarla karşılandı. Buna tahammül edemeyen Mahkeme Başkanı Orhan Karadeniz salondaki izleyicileri dışarı çıkarttı. ESP Ankara Temsilcisi Deniz Bakır, ESP'nin mücadelesinin meşruluğunu ve 7 Aralıkta yaptıkları eylemi savunarak, yargılananların kendileri değil, 7 Aralıkta kendilerine saldıran polislerin olması gerektiğini belirtti. Deniz Bakır gibi diğer tutsak ESP'liler de yaptıkları savunmalarla, hem tecride karşı mücadeleyi ve hem de ezilenlerin söz, eylem ve örgütlenme özgürlüğünü savundular.
Sabahın erken saatlerinden itibaren mahkeme önünde bir araya gelen yaklaşık 500 ESP'li de, "46 ESP'li Serbest Bırakılsın" pankartı ve çok sayıda ESP bayrağı açarak, mahkeme önünü fiilen eylem alanına dönüştürdü. ESP'liler gün boyu coşkulu sloganları ve basın açıklamalarıyla tutuklu yoldaşlarının serbest bırakılmasını istediler. Diğer devrimci yapılardan HÖC, SDP, EHP, Partizan ve Kaldıraç okurları da eyleme katılarak destek verdiler.
Avukatların, davanın yasadışı örgüt üyeliği kapsamından çıkarılarak, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri kapsamına alınması ve yeni DGM (Devlet Güvenlik Mahkemesi) yerine Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesi yönündeki davaya itirazları, mahkeme heyeti tarafından reddedildi. Bu durum, avukatlar tarafından yapılan açıklamalarla protesto edildi. Savcılık iddianamesi hakkında ortak bir savunma hazırlayıp mahkemeye sunan avukatlar, bu davanın örgütlenme özgürlüğüne yönelik bir saldırı olduğunu belirttiler.
Devlet terörüne karşı 11 Mart öncesi sokakta geliştirilen mücadele, 11 Mart'ta kazanıma dönüştü ve faşizmin mahkemesi 28 ESP'liyi serbest bırakmak zorunda kaldı. ESP temsilcilerinden, Atılım ve Dayanışma Gazeteleri ile BEKSAV kültür merkezi çalışanlarından oluşan 18 ESP'linin tutukluluk hallerinin devamına karar veren mahkeme, yeni duruşma tarihini ise 27 Nisan günü saat 14.00 olarak belirledi. Yeni DGM heyeti, bir yandan savcılığın hazırladığı iddianameyi yetersiz görmesine ve İçişleri Bakanlığından yeni bir fezleke istemesine rağmen, diğer yandan 18 ESP'linin tutukluluk halinin devamına karar vermesiyle, yasal, demokratik ve meşru kurumları hedef aldığını ve bu davanın hukuki değil, siyasi olduğunu da ortaya koydu.
Mahkeme sonucunu değerlendiren ESP, "Söz, eylem, örgütlenme özgürlüğü" kampanyasını tutsak 18 ESP'li şahsında devam ettireceğini, devletin bu oyununu bozacağını ve politik özgürlükler için mücadeleyi büyüteceğini duyurdu.
|