YAŞASIN DEVRİM, BİR ÖLÜR BİN DOĞARIZ!
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Sömürgeci Türk rejimi, savaş uçakları, helikopterleri ve binlerce askeriyle Kürdis-tan'ın Dersim-Ovacık kırsalında 17 MKP'li (Maoist Komünist Partisi) devrimciyi hunharca katletti. Tarihin defalarca tanıklık ettiği ve sadece faşistlere özgü bir vahşetle gerçekleşen bu katliamda siper yoldaşlarımız MKP'nin MK üyeleri ve kadroları şehit düştüler. Bu kayıplar, partimize, devrimci harekete büyük bir acı verdi, ama aynı zamanda sınıf kiniyle öfkeli ve kararlı birleşik bir mücadele geliştirmeyi birlikte getirdi.

Bu saldırı, tıpkı 19 Aralık 2000 cezaevi katliamlarında olduğu gibi, Türkiye ve Kuzey Kürdistan devrimci hareketine yönelik bir fiziki imha saldırısıdır. İşçi sınıfı ve emekçi yığınların devrimci hareketle, devrimci öncülerle buluşmasına duyulan korku, panik ve kaygının ifadesidir. Böyle olduğu içindir ki, bu katliama karşı Türkiye devrimci hareketinde güçlü ve birleşik bir protesto ve mücadele dalgası gelişti.

Dışarıda ABD ve AB arasındaki emperya-

list rekabet ve İMF dayatmaları, içeride Kürt ulusal hareketi, işçi sınıfı ve emekçilerin mücadelesi karşısında sıkışan faşist rejim, sınırsız ve dizginsiz karşıdevrimci şiddete, kirli ve karanlık yöntemlere, imha ve inkar politikalarına yeniden başvuruyor.

21 Mart Newroz (Kürtlerin ulusal bayramı, baharda yeniden diriliş anlamına gelir) etkinlikleri sürecinde Kürtlere karşı geliştirilen ve belirginleşen şovenizm ve milliyetçilik histerisi, sonraki günlerde basın açıklaması yapan Kürt emekçi kadınlarına, barış için yürüyen İHD (İnsan Hakları Mahkemesi) mensuplarına, cezaevleri tecridine karşı açıklama yapan TAYAD (Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği) üyelerine, Üniversite sınav yarışmasındaki eşitsizliğe işaret eden Tekstil-Sen yöneticilerine, demokratik üniversite mücadelesi yürüten öğrencilere devletin gizli örgütlerinin, sivil polis ve ajanlarının kışkırtması ve provokasyonlarıyla sivil faşist saldırılar tezgahlanmakta, örgütlenmektedir.

Şüphesiz ki, giderek yaygınlaşan bütün bu gelişmeler tesadüf değildir.

Kürt ulusu, sömürgeci rejimin inkar ve imha politikasına karşı ulusal ve demokratik hakları için inadına mücadele ediyor.

İMF saldırı programına karşı işçi sınıfı ve ezilen diğer toplumsal kesimler sokaklarda, işyerlerinde, gecekondularda, köylerde eylemli tepkilerini sürdürüyorlar. Özelleştirme saldırısına karşı SEKA, Seydişehir ve Erdemir işçileri büyük bir kararlılıkla yeni işyeri işgallerine, yeni mücadelelere hazırlanıyorlar.

Geleceği karartılan gençlik, bunu kabul etmiyor, özgürlük, eşitlik ve adalet için mücadele ediyor.

Türkiye'de, ABD saldırganlığı ve Irak işgaline karşı gelişen antiemperyalist mücadele, emperyalist tekelleri, NATO'yu ve bölgenin işbirlikçi yönetimlerini rahatsız ediyor.

İşte bu toplumsal hareketlerin devrimci öncüyle buluşma tehlikesi koşullarında ve devrimci hareketin de yeniden toparlandığı ve gelişme kaydettiği koşullarda faşizm saldırıyor.

MLKP, bu mücadele de etkin olarak yer almaktadır. Partimizin gerek Merkez Komitesi ve gerekse de yerel komiteleri, faşist diktatörlüğün bu vahşi saldırısına karşı, parti kitlemizi, tüm işçi ve emekçileri, devrimci ve ilericileri MKP'li siper yoldaşlarımızı sahiplenmeye ve ortak bir protesto ve direniş geliştirmeye, hesap sorma bilinciyle hareket etmeye çağırmış ve buna uygun bir pratik sergilemektedir.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

YAŞASIN DEVRİM, BİR ÖLÜR BİN DOĞARIZ!
fc Share on Twitter
 

Sömürgeci Türk rejimi, savaş uçakları, helikopterleri ve binlerce askeriyle Kürdis-tan'ın Dersim-Ovacık kırsalında 17 MKP'li (Maoist Komünist Partisi) devrimciyi hunharca katletti. Tarihin defalarca tanıklık ettiği ve sadece faşistlere özgü bir vahşetle gerçekleşen bu katliamda siper yoldaşlarımız MKP'nin MK üyeleri ve kadroları şehit düştüler. Bu kayıplar, partimize, devrimci harekete büyük bir acı verdi, ama aynı zamanda sınıf kiniyle öfkeli ve kararlı birleşik bir mücadele geliştirmeyi birlikte getirdi.

Bu saldırı, tıpkı 19 Aralık 2000 cezaevi katliamlarında olduğu gibi, Türkiye ve Kuzey Kürdistan devrimci hareketine yönelik bir fiziki imha saldırısıdır. İşçi sınıfı ve emekçi yığınların devrimci hareketle, devrimci öncülerle buluşmasına duyulan korku, panik ve kaygının ifadesidir. Böyle olduğu içindir ki, bu katliama karşı Türkiye devrimci hareketinde güçlü ve birleşik bir protesto ve mücadele dalgası gelişti.

Dışarıda ABD ve AB arasındaki emperya-

list rekabet ve İMF dayatmaları, içeride Kürt ulusal hareketi, işçi sınıfı ve emekçilerin mücadelesi karşısında sıkışan faşist rejim, sınırsız ve dizginsiz karşıdevrimci şiddete, kirli ve karanlık yöntemlere, imha ve inkar politikalarına yeniden başvuruyor.

21 Mart Newroz (Kürtlerin ulusal bayramı, baharda yeniden diriliş anlamına gelir) etkinlikleri sürecinde Kürtlere karşı geliştirilen ve belirginleşen şovenizm ve milliyetçilik histerisi, sonraki günlerde basın açıklaması yapan Kürt emekçi kadınlarına, barış için yürüyen İHD (İnsan Hakları Mahkemesi) mensuplarına, cezaevleri tecridine karşı açıklama yapan TAYAD (Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği) üyelerine, Üniversite sınav yarışmasındaki eşitsizliğe işaret eden Tekstil-Sen yöneticilerine, demokratik üniversite mücadelesi yürüten öğrencilere devletin gizli örgütlerinin, sivil polis ve ajanlarının kışkırtması ve provokasyonlarıyla sivil faşist saldırılar tezgahlanmakta, örgütlenmektedir.

Şüphesiz ki, giderek yaygınlaşan bütün bu gelişmeler tesadüf değildir.

Kürt ulusu, sömürgeci rejimin inkar ve imha politikasına karşı ulusal ve demokratik hakları için inadına mücadele ediyor.

İMF saldırı programına karşı işçi sınıfı ve ezilen diğer toplumsal kesimler sokaklarda, işyerlerinde, gecekondularda, köylerde eylemli tepkilerini sürdürüyorlar. Özelleştirme saldırısına karşı SEKA, Seydişehir ve Erdemir işçileri büyük bir kararlılıkla yeni işyeri işgallerine, yeni mücadelelere hazırlanıyorlar.

Geleceği karartılan gençlik, bunu kabul etmiyor, özgürlük, eşitlik ve adalet için mücadele ediyor.

Türkiye'de, ABD saldırganlığı ve Irak işgaline karşı gelişen antiemperyalist mücadele, emperyalist tekelleri, NATO'yu ve bölgenin işbirlikçi yönetimlerini rahatsız ediyor.

İşte bu toplumsal hareketlerin devrimci öncüyle buluşma tehlikesi koşullarında ve devrimci hareketin de yeniden toparlandığı ve gelişme kaydettiği koşullarda faşizm saldırıyor.

MLKP, bu mücadele de etkin olarak yer almaktadır. Partimizin gerek Merkez Komitesi ve gerekse de yerel komiteleri, faşist diktatörlüğün bu vahşi saldırısına karşı, parti kitlemizi, tüm işçi ve emekçileri, devrimci ve ilericileri MKP'li siper yoldaşlarımızı sahiplenmeye ve ortak bir protesto ve direniş geliştirmeye, hesap sorma bilinciyle hareket etmeye çağırmış ve buna uygun bir pratik sergilemektedir.