Türkiye Başbakanı Erdoğan'ın ABD Seferi!
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Türkiye Başbakanı Erdoğan ABD seferinden döndü. Randevu almak için aylarca uğraşıldı. Gerçekleştirilen görüşmede Türkiye-ABD ilişkilerinin geleceğinin neye bağlı olduğunu Bush, Erdoğan'a anlattı. Bush, Erdoğan'a iki ülke arasındaki ilişkiler bugüne kadar olduğu gibi devam etmeyecek, bundan sonra pardonsuz teslimiyet esastır dersini verdi. Nitekim Erdoğan da, istenildiği gibi hareket edileceğini kabul etmek zorunda kalmıştır.

Amerikan emperyalizmi, Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi konusunda tavrınızı netleştirmelisiniz, bu proje çerçevesinde taleplerimizi yerine getirmelisiniz dedi. Amerikan emperyalizmi, baş sözcüsü Bush vasıtasıyla, Türkiye'nin Suriye ve İran ile ilişkilerine sıcak bakmadığını, bu iki ülkenin BOP'un gerçekleştirilmesi önünde aşılması gereken engellerden ikisi olduğunu ve bu "şer ülkeleri"yle ilişkilerin tasvip edilmediğini açıkladı.

Türkiye, Kürdistan'ın sömürge statüsünün devam ettirilmesi konusunda İran ve Suriye ile çıkar ortaklığı olduğu için, BOP'un bu ülkeler üzerinde şiddet kullanılarak gerçekleştirilmesine ve buna katılmaya razı değil. Sömürgeci faşist diktatörlük, BOP'un bölgesel çatışmalara, savaşlara yol açarak gerçekleştirilmesi durumunda Kuzey Kürdistan'ı sömürge olarak tutamayacağı kaygısını taşıyor. Bölgesel savaş durumunda, ABD'nin Irak'ta hareket ettiği gibi hareket edeceği, yani Suriye ve İran'da Kürtleri otonomi ve bağımsızlık sözleriyle kendi yanına çekeceği ve bunun Kuzey Kürdistan'ı da kaçınılmaz olarak etkileyeceği kaygısını taşıdığı için ABD'ye pek güvenmiyor. Bu nedenle BOP'un "barışçıl" gerçekleştirilmesinden yana ve bu noktada İran ve Suriye'ye karşı ABD'nin yanında yer almaktan sakınca görmüyor.

Türkiye, PKK ile ilgili olarak yıllardan beri tekrarladığı isteğini bu sefer de dile getirdi. Türkiye, ABD'nin PKK'ya karşı imha operasyonu düzenlemesini ve bu örgütün Güney Kürdistan'daki (Kuzey Irak) varlığının imha edilmesini talep ediyor. Öyle ki, PKK'nın imhasının BOP'un sorunsuz gerçekleşmesi için önemli bir koşul yapmaya çalışıyor.

Amerikan emperyalizmi faşist diktatörlüğün bu isteğini olumsuz cevaplandırıyor. Birincisi, PKK'yı imha operasyonuna katılması durumunda Irak'taki Kürt müttefikleriyle arası açılacaktır ve bu, Amerika'nın Irak işgalinin sonunu çabuklaştıracaktır. İkincisi, böyle bir imha operasyonu bölgede antiamerikancılığı güçlendirecektir. Üçüncüsü, olası İran ve Suriye saldırıları sürecinde Kürtler ABD'nin olası müttefikleri olabilir.

Bu kaygılarına rağmen Amerikan emperyalizmi, kendi çıkarlarına da uygun düştüğü için PKK'lılardan oluşan 150 kişilik isim listesini açıkladı.

Bunun ötesinde ABD, Türkiye'nin AB üyeliğini destekleme politikasını sürdürdüğünü dile getirerek Erdoğan'ı rahatlattı.

Şüphesiz ki Türkiye-ABD ilişkileri ne salt Kürt sorunuyla ve ne de salt BOP sorunuyla sınırlandırılabilir. Türkiye jeostratejik konumu bakımından hem ABD, hem de AB için çok önemlidir. Ortadoğu'da, Kafkasya'da, Hazar Havzasında ve bunun ötesinde bir bütün olarak Orta Asya'da hakimiyet kurmak, bu bölgelerdeki enerji kaynaklarını kontrol etmek ve dünya pazarlarına taşımak söz konusu olduğunda Türkiye, dünya hegemonyası iddiası taşıyan her emperyalist ülke için önemlidir. Amerikan emperyalizmi sorunun bu yönünü gözden kaçırmadan Türkiye'yi hizaya getirmektedir. Türkiye ile ilişkilerinin, özellikle tezkerenin reddinden sonra süratle bozulmasına; Türkiye'nin bu tavrından dolayı Irak savaşı ve işgalinde güçlüklerle karşı karşıya kalmasına rağmen Amerikan emperyalizmi, Türkiye'yi, genel olarak ilişkilerinin, özelde de Ortadoğu, Kafkasya/Hazar Havzası bölgelerinde ilişkilerinin geleceğini ve dolayısıyla bu ilişki-lerde Türkiye'nin oynadığı ve oynayacağı rolü de göz önünde tutarak cezalandırmış, kulağını çekmiş ve isteklerini yerine getirecek derecede yumuşatmıştır.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

Türkiye Başbakanı Erdoğan'ın ABD Seferi!
fc Share on Twitter
 

Türkiye Başbakanı Erdoğan ABD seferinden döndü. Randevu almak için aylarca uğraşıldı. Gerçekleştirilen görüşmede Türkiye-ABD ilişkilerinin geleceğinin neye bağlı olduğunu Bush, Erdoğan'a anlattı. Bush, Erdoğan'a iki ülke arasındaki ilişkiler bugüne kadar olduğu gibi devam etmeyecek, bundan sonra pardonsuz teslimiyet esastır dersini verdi. Nitekim Erdoğan da, istenildiği gibi hareket edileceğini kabul etmek zorunda kalmıştır.

Amerikan emperyalizmi, Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi konusunda tavrınızı netleştirmelisiniz, bu proje çerçevesinde taleplerimizi yerine getirmelisiniz dedi. Amerikan emperyalizmi, baş sözcüsü Bush vasıtasıyla, Türkiye'nin Suriye ve İran ile ilişkilerine sıcak bakmadığını, bu iki ülkenin BOP'un gerçekleştirilmesi önünde aşılması gereken engellerden ikisi olduğunu ve bu "şer ülkeleri"yle ilişkilerin tasvip edilmediğini açıkladı.

Türkiye, Kürdistan'ın sömürge statüsünün devam ettirilmesi konusunda İran ve Suriye ile çıkar ortaklığı olduğu için, BOP'un bu ülkeler üzerinde şiddet kullanılarak gerçekleştirilmesine ve buna katılmaya razı değil. Sömürgeci faşist diktatörlük, BOP'un bölgesel çatışmalara, savaşlara yol açarak gerçekleştirilmesi durumunda Kuzey Kürdistan'ı sömürge olarak tutamayacağı kaygısını taşıyor. Bölgesel savaş durumunda, ABD'nin Irak'ta hareket ettiği gibi hareket edeceği, yani Suriye ve İran'da Kürtleri otonomi ve bağımsızlık sözleriyle kendi yanına çekeceği ve bunun Kuzey Kürdistan'ı da kaçınılmaz olarak etkileyeceği kaygısını taşıdığı için ABD'ye pek güvenmiyor. Bu nedenle BOP'un "barışçıl" gerçekleştirilmesinden yana ve bu noktada İran ve Suriye'ye karşı ABD'nin yanında yer almaktan sakınca görmüyor.

Türkiye, PKK ile ilgili olarak yıllardan beri tekrarladığı isteğini bu sefer de dile getirdi. Türkiye, ABD'nin PKK'ya karşı imha operasyonu düzenlemesini ve bu örgütün Güney Kürdistan'daki (Kuzey Irak) varlığının imha edilmesini talep ediyor. Öyle ki, PKK'nın imhasının BOP'un sorunsuz gerçekleşmesi için önemli bir koşul yapmaya çalışıyor.

Amerikan emperyalizmi faşist diktatörlüğün bu isteğini olumsuz cevaplandırıyor. Birincisi, PKK'yı imha operasyonuna katılması durumunda Irak'taki Kürt müttefikleriyle arası açılacaktır ve bu, Amerika'nın Irak işgalinin sonunu çabuklaştıracaktır. İkincisi, böyle bir imha operasyonu bölgede antiamerikancılığı güçlendirecektir. Üçüncüsü, olası İran ve Suriye saldırıları sürecinde Kürtler ABD'nin olası müttefikleri olabilir.

Bu kaygılarına rağmen Amerikan emperyalizmi, kendi çıkarlarına da uygun düştüğü için PKK'lılardan oluşan 150 kişilik isim listesini açıkladı.

Bunun ötesinde ABD, Türkiye'nin AB üyeliğini destekleme politikasını sürdürdüğünü dile getirerek Erdoğan'ı rahatlattı.

Şüphesiz ki Türkiye-ABD ilişkileri ne salt Kürt sorunuyla ve ne de salt BOP sorunuyla sınırlandırılabilir. Türkiye jeostratejik konumu bakımından hem ABD, hem de AB için çok önemlidir. Ortadoğu'da, Kafkasya'da, Hazar Havzasında ve bunun ötesinde bir bütün olarak Orta Asya'da hakimiyet kurmak, bu bölgelerdeki enerji kaynaklarını kontrol etmek ve dünya pazarlarına taşımak söz konusu olduğunda Türkiye, dünya hegemonyası iddiası taşıyan her emperyalist ülke için önemlidir. Amerikan emperyalizmi sorunun bu yönünü gözden kaçırmadan Türkiye'yi hizaya getirmektedir. Türkiye ile ilişkilerinin, özellikle tezkerenin reddinden sonra süratle bozulmasına; Türkiye'nin bu tavrından dolayı Irak savaşı ve işgalinde güçlüklerle karşı karşıya kalmasına rağmen Amerikan emperyalizmi, Türkiye'yi, genel olarak ilişkilerinin, özelde de Ortadoğu, Kafkasya/Hazar Havzası bölgelerinde ilişkilerinin geleceğini ve dolayısıyla bu ilişki-lerde Türkiye'nin oynadığı ve oynayacağı rolü de göz önünde tutarak cezalandırmış, kulağını çekmiş ve isteklerini yerine getirecek derecede yumuşatmıştır.