Siyonizm'in "Bir Adım Geri İki Adım İleri" Taktiği
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

İsrail devleti, Amerikan emperyalizmiyle vardığı anlaşma sonucunda "barış" adına Gazze'nin tamamından ve Batı Şeria'daki dört yerleşim biriminden çekilme kararı aldı ve uygulamaya koydu. Gazze'nin tamamından çekilen İsrail, geriye kelimenin tam anlamıyla bir harabe bıraktı.

Bazı çevreler tarafından olumlu bulunan bu "geri çekilme" hareketinin altında yatan, Amerikan-İsrail emperyalist-Siyonist planının uygulanmaya konmasından başka bir şey değildir. "Geri çekilme"nin gerçekleşti-rilmesi, Ortadoğu'da "barış planı"na yeniden dönüş olarak nitelendiriliyor. Yani Filistin topraklarının İsrail tarafından işgalinin meşrulaştırılması anlamına gelen "Yol Haritası" yeniden uygulamaya konacak.

Amerika emperyalizminin başı, İsrail'in Gazze'den ve Batı Şeria'nın bir kısmından çe-kilmesiyle "kutsal ülke"de barışın elle tutulacak kadar yakınlaştığını açıklıyor.

Bush, bu sözlerinin hemen arkasından tehdit ve koşul babında, Filistin'e "terörizme karşı mücadelede yardımcı olmayı" öneriyor. Demek ki, "kutsal ülke" diye adlandırdığı İsrail'de barışın elle tutulabilecek kadar yaklaşması için Filistin halkı işgale, Siyonizm ve emperya-lizme karşı mücadele etmemelidir. Filistin'in kurtuluşu için mücadelenin adı terörizm konu-yor. Dayatma ve koşul bu. Böylece Amerikan emperyalizmi, 'ancak, benim çıkarlarıma te-kabül edeni, sunduğum "barış planı"nı kabul edersen bu bir barış olur. Aksi terörizmdir' diyor.

Bu geri çekilmenin ne anlama geldiğini Şaron'un şu sözlerinde de anlıyoruz: "Tek taraflı çekilme planı'nın sadece bir aşaması vardır. Şimdi sonuçlanan bu aşamanın arkasında başka bir aşama gelmemektedir. Yinelemek ve oldukça açık seçik söylemek istiyorum: İsrail, Yol Haritasını, sadece, yaptığımız eklerle birlikte kabul etmiştir. Yol Haritasını ele alabilmemiz ve uygulayabilmemiz için Filistinliler öncelikle terörizmden, zor kullanmaktan ve kışkırtmaktan tamamen vazgeçmek zorundadırlar. Bunun ötesinde terör örgütlerini paramparça etmeleri ve silahlarını toplamaları gerekmektedir. Güvenlik mekanizmalarında bir dizi reformlar yaptılar. Bu reformları hala güvenlik-terör örgütleri olarak görmekteyim. Bundan bir milim dahi olsa vazgeçme niyetinde değilim".

Bush gibi kasap Şaron da, "barış"ı sağlamak için Filistinlileri birbirine kırdırtmayı planlıyor ve bunun ilk ve son "geri çekilme" olduğunu açıklıyor.

İsrail, şu anda işgal altında tuttuğu Filistin topraklarının her bakımdan stratejik önemi olan büyük kesimini ebediyen İsrail toprağı yapmak için söz konusu "geri çekilme"yi gerçekleştirmiştir. İsrail, iki adım ileri atmak için sadece bir adım geri çekilmiştir. Tabii ki bu geri çekilme çok çeşitli yorumlanabilir. Yorumun içeriğini belirleyen soruna bakış perspektifidir. Bu geri çekilme, silahlı mücadelenin, direnişin bir sonucu olarak görülebileceği gibi, Filistin Yönetiminin Siyonizm'le ve dolayısıyla ABD ile uzlaşmasının bir sonucu olarak da görülebilir veya uygulanmaya konacak ABD-İsrail planının bir gereği olarak da görülebilir. Her halükarda bu geri çekilme, hangi bakış açısından bakılarak değerlendirilirse değerlendirilsin, Filistin'e barış getirmek, Filistin'in bağımsızlığı için atılmış bir adım olarak görülemez.

Şimdi nasıl bir durumla karşı karşıyayız?

-İsrail, Batı Şeria'da işgal ettiği topraklardan hiç çıkmamak için Gazze Şeridi'nden tamamen çekiliyor. İsrail, Batı Şeria'daki sadece dört yerleşim biriminden çekiliyor. Ve Batı Şeria'nın geriye kalan işgal bölgelerinde kalabileceği ABD tarafından teminat altına alınıyor.

-Bu "geri çekilme" taktiğiyle İsrail, Filistin yönetimini baskı altına almıştır. Şimdi Filistin yönetimi, barıştan yana olduğunu, devlet kurma ve yönetme yeteneğinde olduğunu kanıtlamakla karşı karşıyadır.

-Yerleşimcilerin (işgalcilerin) birkaç gün içinde Filistin topraklarından çıkartılmaları, İsrail devletinin "geri çekilme" işinde ne denli kararlı olduğunu gösteren faktör olarak değerlendirilmiştir. Yani Filistin yönetimi de terörizme karşı mücadelede en azından bizim kadar kararlı olmalıdır mesajı verilmiştir.

-Bu durum, kasap Şaron'un katil imajının dünya çapında bir nebze düzelmesine yardımcı olmuştur. Şaron, artık Sabra ve Şatilla katliamlarıyla değil, "barış" için cüretkar adımlarıyla anılacağının hesabını yapmaktadır.

-Kasap Şaron bu taktiğiyle yeni bir koz elde etmiştir. Şimdi o Filistin yönetimine şunu diyor: Ben kendi "aşırılar"ımla çatışmayı, onları Filistin topraklarından çekmeyi göze aldım ve başarıyla uyguladım. Şimdi siz de şu intifadacıların işini bitirmelisiniz.

Amerikan emperyalizmi, Irak'taki direnişin Ortadoğulaşmasını engellemek için veya Ortadoğulaşmasından önce hareket ederek teslimiyetci Filistin yönetimini baskı altına almış ve kendi koşulu temelinde bir "barışı" dayatmıştır. Böyle bir "barış"a ihtiyacı var, çünkü "Genişletilmiş Ortadoğu Projesi"nin uygulanması için Filistin sorunu örnek bir çözüm olarak sunulmak isteniyor. Diğer taraftan AB'nin soruna müdahil olmasının engellenmesi anlayışı da ABD'nin soruna çözüm arayışının bir faktörü olarak görülmelidir.

Siyonist İsrail ve Amerikan emperyalizmi, teslmiyetçi Filistin yönetimini kuklalaştırmak istiyorlar. Kendi planlarını bu yönetime uygulatmaya çalışıyorlar. Ama unuttukları bir nokta var: Filistin direnişi zayıfladı anlayışının hakim olduğu bir dönemde, 1987'de birinci intifada patlak verdi. Oslo anlaşmasından (1993) sonra Arafatcı teslimiyetin göklere çıkartıldığı bir dönemde teslimiyetçi uzlaşmanın uygulanamaması sonuçta ikinci İntifada'nın patlak vermesine (2000) neden olmuştur. Böyle bir "geri çekilme"yle Filistin'i ebediyen parçalama planının uygulanmaya konması üçüncü intifadanın patlak vermesine neden olacağını işgalciler unutuyorlar.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

Siyonizm'in "Bir Adım Geri İki Adım İleri" Taktiği
fc Share on Twitter
 

İsrail devleti, Amerikan emperyalizmiyle vardığı anlaşma sonucunda "barış" adına Gazze'nin tamamından ve Batı Şeria'daki dört yerleşim biriminden çekilme kararı aldı ve uygulamaya koydu. Gazze'nin tamamından çekilen İsrail, geriye kelimenin tam anlamıyla bir harabe bıraktı.

Bazı çevreler tarafından olumlu bulunan bu "geri çekilme" hareketinin altında yatan, Amerikan-İsrail emperyalist-Siyonist planının uygulanmaya konmasından başka bir şey değildir. "Geri çekilme"nin gerçekleşti-rilmesi, Ortadoğu'da "barış planı"na yeniden dönüş olarak nitelendiriliyor. Yani Filistin topraklarının İsrail tarafından işgalinin meşrulaştırılması anlamına gelen "Yol Haritası" yeniden uygulamaya konacak.

Amerika emperyalizminin başı, İsrail'in Gazze'den ve Batı Şeria'nın bir kısmından çe-kilmesiyle "kutsal ülke"de barışın elle tutulacak kadar yakınlaştığını açıklıyor.

Bush, bu sözlerinin hemen arkasından tehdit ve koşul babında, Filistin'e "terörizme karşı mücadelede yardımcı olmayı" öneriyor. Demek ki, "kutsal ülke" diye adlandırdığı İsrail'de barışın elle tutulabilecek kadar yaklaşması için Filistin halkı işgale, Siyonizm ve emperya-lizme karşı mücadele etmemelidir. Filistin'in kurtuluşu için mücadelenin adı terörizm konu-yor. Dayatma ve koşul bu. Böylece Amerikan emperyalizmi, 'ancak, benim çıkarlarıma te-kabül edeni, sunduğum "barış planı"nı kabul edersen bu bir barış olur. Aksi terörizmdir' diyor.

Bu geri çekilmenin ne anlama geldiğini Şaron'un şu sözlerinde de anlıyoruz: "Tek taraflı çekilme planı'nın sadece bir aşaması vardır. Şimdi sonuçlanan bu aşamanın arkasında başka bir aşama gelmemektedir. Yinelemek ve oldukça açık seçik söylemek istiyorum: İsrail, Yol Haritasını, sadece, yaptığımız eklerle birlikte kabul etmiştir. Yol Haritasını ele alabilmemiz ve uygulayabilmemiz için Filistinliler öncelikle terörizmden, zor kullanmaktan ve kışkırtmaktan tamamen vazgeçmek zorundadırlar. Bunun ötesinde terör örgütlerini paramparça etmeleri ve silahlarını toplamaları gerekmektedir. Güvenlik mekanizmalarında bir dizi reformlar yaptılar. Bu reformları hala güvenlik-terör örgütleri olarak görmekteyim. Bundan bir milim dahi olsa vazgeçme niyetinde değilim".

Bush gibi kasap Şaron da, "barış"ı sağlamak için Filistinlileri birbirine kırdırtmayı planlıyor ve bunun ilk ve son "geri çekilme" olduğunu açıklıyor.

İsrail, şu anda işgal altında tuttuğu Filistin topraklarının her bakımdan stratejik önemi olan büyük kesimini ebediyen İsrail toprağı yapmak için söz konusu "geri çekilme"yi gerçekleştirmiştir. İsrail, iki adım ileri atmak için sadece bir adım geri çekilmiştir. Tabii ki bu geri çekilme çok çeşitli yorumlanabilir. Yorumun içeriğini belirleyen soruna bakış perspektifidir. Bu geri çekilme, silahlı mücadelenin, direnişin bir sonucu olarak görülebileceği gibi, Filistin Yönetiminin Siyonizm'le ve dolayısıyla ABD ile uzlaşmasının bir sonucu olarak da görülebilir veya uygulanmaya konacak ABD-İsrail planının bir gereği olarak da görülebilir. Her halükarda bu geri çekilme, hangi bakış açısından bakılarak değerlendirilirse değerlendirilsin, Filistin'e barış getirmek, Filistin'in bağımsızlığı için atılmış bir adım olarak görülemez.

Şimdi nasıl bir durumla karşı karşıyayız?

-İsrail, Batı Şeria'da işgal ettiği topraklardan hiç çıkmamak için Gazze Şeridi'nden tamamen çekiliyor. İsrail, Batı Şeria'daki sadece dört yerleşim biriminden çekiliyor. Ve Batı Şeria'nın geriye kalan işgal bölgelerinde kalabileceği ABD tarafından teminat altına alınıyor.

-Bu "geri çekilme" taktiğiyle İsrail, Filistin yönetimini baskı altına almıştır. Şimdi Filistin yönetimi, barıştan yana olduğunu, devlet kurma ve yönetme yeteneğinde olduğunu kanıtlamakla karşı karşıyadır.

-Yerleşimcilerin (işgalcilerin) birkaç gün içinde Filistin topraklarından çıkartılmaları, İsrail devletinin "geri çekilme" işinde ne denli kararlı olduğunu gösteren faktör olarak değerlendirilmiştir. Yani Filistin yönetimi de terörizme karşı mücadelede en azından bizim kadar kararlı olmalıdır mesajı verilmiştir.

-Bu durum, kasap Şaron'un katil imajının dünya çapında bir nebze düzelmesine yardımcı olmuştur. Şaron, artık Sabra ve Şatilla katliamlarıyla değil, "barış" için cüretkar adımlarıyla anılacağının hesabını yapmaktadır.

-Kasap Şaron bu taktiğiyle yeni bir koz elde etmiştir. Şimdi o Filistin yönetimine şunu diyor: Ben kendi "aşırılar"ımla çatışmayı, onları Filistin topraklarından çekmeyi göze aldım ve başarıyla uyguladım. Şimdi siz de şu intifadacıların işini bitirmelisiniz.

Amerikan emperyalizmi, Irak'taki direnişin Ortadoğulaşmasını engellemek için veya Ortadoğulaşmasından önce hareket ederek teslimiyetci Filistin yönetimini baskı altına almış ve kendi koşulu temelinde bir "barışı" dayatmıştır. Böyle bir "barış"a ihtiyacı var, çünkü "Genişletilmiş Ortadoğu Projesi"nin uygulanması için Filistin sorunu örnek bir çözüm olarak sunulmak isteniyor. Diğer taraftan AB'nin soruna müdahil olmasının engellenmesi anlayışı da ABD'nin soruna çözüm arayışının bir faktörü olarak görülmelidir.

Siyonist İsrail ve Amerikan emperyalizmi, teslmiyetçi Filistin yönetimini kuklalaştırmak istiyorlar. Kendi planlarını bu yönetime uygulatmaya çalışıyorlar. Ama unuttukları bir nokta var: Filistin direnişi zayıfladı anlayışının hakim olduğu bir dönemde, 1987'de birinci intifada patlak verdi. Oslo anlaşmasından (1993) sonra Arafatcı teslimiyetin göklere çıkartıldığı bir dönemde teslimiyetçi uzlaşmanın uygulanamaması sonuçta ikinci İntifada'nın patlak vermesine (2000) neden olmuştur. Böyle bir "geri çekilme"yle Filistin'i ebediyen parçalama planının uygulanmaya konması üçüncü intifadanın patlak vermesine neden olacağını işgalciler unutuyorlar.