Kontrgerilla, Türk Devleti ve NATO
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

Türk devletinin 1952 yılında NATO'ya alınmasıyla, ABD ve NATO denetiminde devlet ve ordu içinde çetelerin oluşturulduğu, bu çetelerin devlet içinde ve devlet adına sayısız bombalama, katliam ve işkence gerçekleştirdiği bilinen bir gerçek. Adları kurulduğunda "Seferberlik Tetkik Kurulu" olan, daha sonra "Özel Harp Dairesi", "Özel Kuvvetler Komutanlığı", JİTEM, vb. olarak değiştirilen bu katliam şebekelerinin varlığı uzun süre gizli tutulmaya çalışılmıştır. Kurulduğundan sonra uzun bir süre ABD tarafından finanse edilmiştir. 1974'te Türkiye'nin Kıbrıs'ı işgal etmesiyle CIA finansmanı kesince, Türk Genelkurmay Başkanlığı zamanın başbakanından örtülü ödenekten yüksek miktarda para isteyince, bu kontrgerilla örgütlenmelerinin varlığı da kısmen kabul edilmiş oldu. 1990'da ise, Özel Harp Dairesi Başkanı Tuğgeneral Kemal Yılmaz, "Özel Harp Dairesi, 27 Eylül 1952 tarihinde, şimdiki Milli Güvenlik Kurulu'nun işlevini gören Milli Savunma Yüksek Kurulu'nun 17/c sayılı kararıyla kuruldu."diyerek bu kontrgerilla çetesinin varlığını ve ne zamandan beri işbaşında olduğunu itiraf etmiştir.

Emperyalist savaşlar, işgaller ve katliamlar merkezi olan NATO ve ABD, hegemonyasına aldıkları bütün devletlerde olduğu gibi Türkiye'de de işçi sınıfının mücadelesini boğmak, muhalif olan gelişmeleri engellemek için komünistleri, devrimcileri, ilericileri katledecek, hiçbir kural tanımayan, devletin kendi yasalarını, hukukunu da çiğneyen böylesi katiller çetesi oluşturmakta ve yetiştirmektedir. Kimi ülkelerde GLADIO olarak tanımlanan bu kontrgerilla çetesi, kuruluşundan hemen sonra faaliyete başlamış, 6-7 Eylül 1955'te ise Rum ve Ermenilere yönelik geliştirilen şovenist saldırılarda onlarca kişiyi öldürtmüş, Rum ve Ermenilere ait binlerce işyerini, kiliseyi, mezarlığı, otel ve fabrikayı tahrip ettirmiştir. Ülkemizin tarihinde Maraş, Çorum, Sivas katliamları gibi katliamlarda, Kürdistan'da kirli savaşta, binlerce gözaltında kayıplar ve faili meçhul cinayetlerde bu çetelerin parmağı vardır.

Çete elemanlarının, tetikçilerinin küçük bir kısmı bazen halkın ve kamuoyunun baskısı sonucu gözaltına alınsa da bu çeteler, devlet içinde korunduklarından dolayı serbestçe gezmektedirler. Susurluk'ta bir trafik kazasının ortaya çıkardığı gerçek, devletin,boğazına kadar kirli, karanlık işlerin içinde olduğunu göstermiştir. Susurluk'ta kamyona çarpan bir otomobilin içinde bir milletvekili, bir emniyet müdürü ve resmi olarak aranan bir faşist katil çıkması, devlet-siyaset-mafya ilişkisini gözler önüne sermiştir. Türkiye'de 1000 operasyon yaptığını ve böylece binlerce katliama imza attığını söyleyen Mehmet Ağar isimli bir katil, parlamentoda milletvekilliği yapıyor. Türkiye'de 1980'de gazeteci Abdi İpekçi'yi katleden, Roma'da Papa Jan Paul'a suikast düzenleyen katil Mehmet Ali Ağca, cezaevinden salıveriliyor. Gelişen büyük tepki karşısında şimdilik yeniden cezaevine konsa da Türk devletinin, kontrgerilla elemanı katilleri salıvererek ödüllendirmesi devam ediyor. Şemdinli'de halka bomba ve kurşunlar yağdıran ve halk tarafından suçüstü yakalanıp devlete teslim edilen katillerden Tanju Çavuş, Ocak ayında serbest bırakıldı. Şemdinli'de halkın yakaladığı katillerin arabasında kaleşnikof silahlar, bombalar, ölüm listeleri, krokiler vs. de ortaya çıktı.

Bütün bunlar, NATO'nun gözetimi ve denetimi altında, faşist Türk devletinin, ordusunun içinde işçi sınıfı ve emekçilere karşı kurulan eli kanlı kontrgerilla örgütünün hala işbaşında olduğunu ve halklarımızı tehdit ettiğini göstermektedir. Kontrgerillanın açığa çıkmış olan katil elemanlarından Ağca'ların, Oral Çelik'lerin, Mehmet Ağar'ların, Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ların devlet tarafından halkın içine salınması, devletin işçi sınıfına, Kürt halkına ve tüm muhalif güçlere saldırısında ısrarının göstergesidir.

MLKP, faşist Türk devletinden ve onun kontrgerilla örgütlerinden hesap sormaya devam edecektir, ta ki onu tarihin çöplüğüne gömene ve işçi sınıfımız ve emekçi halklarımız özgürleşinceye kadar.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

Kontrgerilla, Türk Devleti ve NATO
fc Share on Twitter
 

Türk devletinin 1952 yılında NATO'ya alınmasıyla, ABD ve NATO denetiminde devlet ve ordu içinde çetelerin oluşturulduğu, bu çetelerin devlet içinde ve devlet adına sayısız bombalama, katliam ve işkence gerçekleştirdiği bilinen bir gerçek. Adları kurulduğunda "Seferberlik Tetkik Kurulu" olan, daha sonra "Özel Harp Dairesi", "Özel Kuvvetler Komutanlığı", JİTEM, vb. olarak değiştirilen bu katliam şebekelerinin varlığı uzun süre gizli tutulmaya çalışılmıştır. Kurulduğundan sonra uzun bir süre ABD tarafından finanse edilmiştir. 1974'te Türkiye'nin Kıbrıs'ı işgal etmesiyle CIA finansmanı kesince, Türk Genelkurmay Başkanlığı zamanın başbakanından örtülü ödenekten yüksek miktarda para isteyince, bu kontrgerilla örgütlenmelerinin varlığı da kısmen kabul edilmiş oldu. 1990'da ise, Özel Harp Dairesi Başkanı Tuğgeneral Kemal Yılmaz, "Özel Harp Dairesi, 27 Eylül 1952 tarihinde, şimdiki Milli Güvenlik Kurulu'nun işlevini gören Milli Savunma Yüksek Kurulu'nun 17/c sayılı kararıyla kuruldu."diyerek bu kontrgerilla çetesinin varlığını ve ne zamandan beri işbaşında olduğunu itiraf etmiştir.

Emperyalist savaşlar, işgaller ve katliamlar merkezi olan NATO ve ABD, hegemonyasına aldıkları bütün devletlerde olduğu gibi Türkiye'de de işçi sınıfının mücadelesini boğmak, muhalif olan gelişmeleri engellemek için komünistleri, devrimcileri, ilericileri katledecek, hiçbir kural tanımayan, devletin kendi yasalarını, hukukunu da çiğneyen böylesi katiller çetesi oluşturmakta ve yetiştirmektedir. Kimi ülkelerde GLADIO olarak tanımlanan bu kontrgerilla çetesi, kuruluşundan hemen sonra faaliyete başlamış, 6-7 Eylül 1955'te ise Rum ve Ermenilere yönelik geliştirilen şovenist saldırılarda onlarca kişiyi öldürtmüş, Rum ve Ermenilere ait binlerce işyerini, kiliseyi, mezarlığı, otel ve fabrikayı tahrip ettirmiştir. Ülkemizin tarihinde Maraş, Çorum, Sivas katliamları gibi katliamlarda, Kürdistan'da kirli savaşta, binlerce gözaltında kayıplar ve faili meçhul cinayetlerde bu çetelerin parmağı vardır.

Çete elemanlarının, tetikçilerinin küçük bir kısmı bazen halkın ve kamuoyunun baskısı sonucu gözaltına alınsa da bu çeteler, devlet içinde korunduklarından dolayı serbestçe gezmektedirler. Susurluk'ta bir trafik kazasının ortaya çıkardığı gerçek, devletin,boğazına kadar kirli, karanlık işlerin içinde olduğunu göstermiştir. Susurluk'ta kamyona çarpan bir otomobilin içinde bir milletvekili, bir emniyet müdürü ve resmi olarak aranan bir faşist katil çıkması, devlet-siyaset-mafya ilişkisini gözler önüne sermiştir. Türkiye'de 1000 operasyon yaptığını ve böylece binlerce katliama imza attığını söyleyen Mehmet Ağar isimli bir katil, parlamentoda milletvekilliği yapıyor. Türkiye'de 1980'de gazeteci Abdi İpekçi'yi katleden, Roma'da Papa Jan Paul'a suikast düzenleyen katil Mehmet Ali Ağca, cezaevinden salıveriliyor. Gelişen büyük tepki karşısında şimdilik yeniden cezaevine konsa da Türk devletinin, kontrgerilla elemanı katilleri salıvererek ödüllendirmesi devam ediyor. Şemdinli'de halka bomba ve kurşunlar yağdıran ve halk tarafından suçüstü yakalanıp devlete teslim edilen katillerden Tanju Çavuş, Ocak ayında serbest bırakıldı. Şemdinli'de halkın yakaladığı katillerin arabasında kaleşnikof silahlar, bombalar, ölüm listeleri, krokiler vs. de ortaya çıktı.

Bütün bunlar, NATO'nun gözetimi ve denetimi altında, faşist Türk devletinin, ordusunun içinde işçi sınıfı ve emekçilere karşı kurulan eli kanlı kontrgerilla örgütünün hala işbaşında olduğunu ve halklarımızı tehdit ettiğini göstermektedir. Kontrgerillanın açığa çıkmış olan katil elemanlarından Ağca'ların, Oral Çelik'lerin, Mehmet Ağar'ların, Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ların devlet tarafından halkın içine salınması, devletin işçi sınıfına, Kürt halkına ve tüm muhalif güçlere saldırısında ısrarının göstergesidir.

MLKP, faşist Türk devletinden ve onun kontrgerilla örgütlerinden hesap sormaya devam edecektir, ta ki onu tarihin çöplüğüne gömene ve işçi sınıfımız ve emekçi halklarımız özgürleşinceye kadar.