Kosova nereye?
Share on Facebook Share on Twitter
 
Diğer yazılar
 

01 Mart 2008 / Enternasyonal Bülten / Sayı: 67

Emperyalistlerin şemsiyesi altında toplanan Kosova Parlamentosu, 17 Şubat'ta bağımsızlık ilan etti. Daha bağımsızlık ilan edilmeden, bir çok emperyalist ülke Kosova'da ilan edilecek bağımsızlığı tanıyacaklarını açıklamıştı. Ulusal ve sosyal kurtuluş mücadelelerini kanla bastıran emperyalist devletlerin Kosova için öngördükleri, adına „bağımsızlık" dedikleri bir bağımlılık planıdır uygulanan. Kosova'yı ilk tanıyan ülkeler arasında ABD, Arnavutluk, Türkiye, İngiltere, Afganistan, Almanya ve İtalya gibi ülkelerin olması, Kosova'da ilan edilen bağımsızlık hakkında bir fikir vermektedir. Bağımsızlık ilan eden Kosova Başkanı Fatmir Seydiu, Başbakan Taçi'nin açıkladıkları bildirgede verdikleri, "Avrupa Birliği ve NATO'ya tam entegre olmak, yeni anayasanın, BM Özel Temsilcisi Martti Ahtisaari'nin planı temelinde olması ve NATO'nun bölgedeki varlığını sürdürmeye davet edilmesi" mesajları da, nasıl bir bağımsızlığın ilan edildiğini göstermektedir.
Kosova nüfusunun büyük çoğunluğunu Arnavutlar oluşturmaktadır. Arnavutların dışında Sırplar, Türkler, Boşnaklar, Çingeneler ve Goraniler gibi ulusal azınlıklar da yaşamaktadır. 1989'dan itibaren, emperyalist güçlerin Balkanlar'da olduğu gibi Yugoslavya'da da uyguladıkları böl-yönet politikalarıyla ulusları birbirlerine karşı kışkırtarak çatışmalar ve katliamlara yol açmaları, Yugoslavya'nın parçalanmasını beraberinde getirirken, Kosova'lı Arnavutlar da silahlı mücadeleye girişerek Sırbistan'dan ayrılmak istedi. Sırp zulmü ve katliamları karşısında Kosova'lı Arnavutlar'ın silahlı gücü olarak kurulan Kosova Kurtuluş Ordusu (UÇK), ABD ve diğer emperyalistlerin dayatmalarına direnemeyerek silahlı güçlerini dağıttı. Bağımsızlıkçı, antiemperyalist mücadele çizgisinden geriye düşerek, ABD ve diğer emperyalistlerle işbirliğine girdi. Kosova'yı NATO aracılığıyla işgal eden emperyalist güçler ise, bu işgalini BM şemsiyesi altında sürdürdüler.
Kosova'nın işgal süreci, Kosova üzerinde emperyalistler arası rekabeti de ortaya sermiştir. ABD, Balkanlar'a yerleşmenin bir adımı olarak, Avrupa'daki en büyük askeri üssünü Kosova'da inşa etmiştir. Kosova'nın işgal edildiği dönemde seyirci kalmak istemeyen Rusya ise, Priştine havalanını işgal ederek, Kosova'yı tamamen Batılı emperyalistlere terk etmeyeceğini göstermişti. Kosova'nın coğrafik olarak Balkanlar'ın merkezinde durması ve yeraltı madenlerine sahip olması gibi nedenler, onu emperyalistler için cazip kılmaktadır.
Kosova'da ilan edilen bağımsızlık, Ulusların Kendi Kaderlerini Tayin Hakkı temelinde gelişmemiştir. Emperyalist güçlerin kendi çıkarları çerçevesinde planlayıp uyguladıkları bir plandır. İşgal altındaki Kosova'da protektorat sömürgeciliğin oluşturulmasıdır. BM'nin Kosova Özel Temsilcisi Martti Ahtisaari'nin 2007'de baharında hazırladığı ve önerdiği "denetimli bağımsızlığın" gerçekleşmesidir. Tamamıyla ABD ve AB denetiminde ve onayıyla atılan bu adımla, Kosova'da yürütmeyi BM yerine AB devralmıştır. NATO'nun Kosova'da konuşlanmış olan askeri gücüne ek olarak 2000 kişilik "uzman" bir güçle Kosova polisini eğitecek, idari kurumlarını yeniden yapılandıracak olan bu plan, Rusya'nın etkisini sınırlandırmakta ve onun stratejik çıkarlarına ters düşmektedir. Rusya, bu yüzden ilan edilen bağımsızlığı onaylamamıştır. AB, bu planla Kosova'da ve bu vesileyle Balkanlarda etkisini güçlendirirken, ABD ise, hem NATO aracılığıyla ve hem de askeri üsleri ve gücüyle Kosova'da varlığını korumaktadır.
Kosova üzerinde sadece emperyalistlerin değil, bölge devletlerinin de hakimiyet çabaları vardır. Sırbistan Kosova'yı kendi toprağı olarak görüp ayrılmasına karşı çıkarken, Arnavutluk da Kosova'yı kendi sınırları içersine kattığı Büyük Arnavutluk hayalleri gütmektedir. Sırbistan devleti, Kosova'nın bağımsızlığını asla tanımayacağını belirtmiş, sokaklarda Sırp milliyetçiliğini örgütlü şiddet eylemlerine yöneltmiştir.
Kosova'da ilan edilen bağımsızlığı hemen tanıyan emperyalist devletler, faşist Türk Devleti'nin Kürt halkına karşı yürüttüğü kirli savaşı ve katliamları desteklemektedirler. Kosova'nın ilan ettiği bağımsızlığı hemen tanıyan Türk Devleti ise, sorun Kürt halkı olunca, inkar ve imha politikası ve pratiğini devam ettirmekte, son olarak Aralık 2007'da başlattığı hava saldırısının ardından 21 Şubat'ta başlattığı Güney Kürdistan'ı işgal saldırısıyla, Kürt halkına düşmanlığını devam ettirmektedir.
MLKP, ulusların kendi kaderlerini tayin hakkını ezilen tüm uluslar için ve doğası gereği Kosova için de savunmaktadır. Ancak Kosova'da ilan edilen bağımsızlık, Kosova'da ulusların kendi kaderini tayin hakkı sorununu çözmemektedir. Kosova halkını emperyalist güçlerin boyunduruğuna mahkum etmektedir. Kosova halkı belli bir döneme kadar bu yönde mücadele etmiş olsa da, UCK'nin teslim alınmasıyla gelinen noktada bağımsızlık ilanı kendi özgücüne dayanarak vardıkları bir sonuç değildir. Öte yandan bu sonucun emperyalist planlar dahilindeki burjuva çözüm planı çerçevesinde alınmış olması da Sırp milliyetçiliğini haklı ve meşru kılmamaktadır. Kosova'ya gerçek bağımsızlığı getirecek olan, Kosova'da yaşayan halkların özgücü, eylemi ve mücadelesi olacaktır.

 

 

Arşiv

 

2019
Haziran Mayıs
Şubat
2018
Ekim
2016
Kasım Ekim
Eylül Ağustos
Temmuz Haziran
Mayıs Nisan

 

Kosova nereye?
fc Share on Twitter
 

01 Mart 2008 / Enternasyonal Bülten / Sayı: 67

Emperyalistlerin şemsiyesi altında toplanan Kosova Parlamentosu, 17 Şubat'ta bağımsızlık ilan etti. Daha bağımsızlık ilan edilmeden, bir çok emperyalist ülke Kosova'da ilan edilecek bağımsızlığı tanıyacaklarını açıklamıştı. Ulusal ve sosyal kurtuluş mücadelelerini kanla bastıran emperyalist devletlerin Kosova için öngördükleri, adına „bağımsızlık" dedikleri bir bağımlılık planıdır uygulanan. Kosova'yı ilk tanıyan ülkeler arasında ABD, Arnavutluk, Türkiye, İngiltere, Afganistan, Almanya ve İtalya gibi ülkelerin olması, Kosova'da ilan edilen bağımsızlık hakkında bir fikir vermektedir. Bağımsızlık ilan eden Kosova Başkanı Fatmir Seydiu, Başbakan Taçi'nin açıkladıkları bildirgede verdikleri, "Avrupa Birliği ve NATO'ya tam entegre olmak, yeni anayasanın, BM Özel Temsilcisi Martti Ahtisaari'nin planı temelinde olması ve NATO'nun bölgedeki varlığını sürdürmeye davet edilmesi" mesajları da, nasıl bir bağımsızlığın ilan edildiğini göstermektedir.
Kosova nüfusunun büyük çoğunluğunu Arnavutlar oluşturmaktadır. Arnavutların dışında Sırplar, Türkler, Boşnaklar, Çingeneler ve Goraniler gibi ulusal azınlıklar da yaşamaktadır. 1989'dan itibaren, emperyalist güçlerin Balkanlar'da olduğu gibi Yugoslavya'da da uyguladıkları böl-yönet politikalarıyla ulusları birbirlerine karşı kışkırtarak çatışmalar ve katliamlara yol açmaları, Yugoslavya'nın parçalanmasını beraberinde getirirken, Kosova'lı Arnavutlar da silahlı mücadeleye girişerek Sırbistan'dan ayrılmak istedi. Sırp zulmü ve katliamları karşısında Kosova'lı Arnavutlar'ın silahlı gücü olarak kurulan Kosova Kurtuluş Ordusu (UÇK), ABD ve diğer emperyalistlerin dayatmalarına direnemeyerek silahlı güçlerini dağıttı. Bağımsızlıkçı, antiemperyalist mücadele çizgisinden geriye düşerek, ABD ve diğer emperyalistlerle işbirliğine girdi. Kosova'yı NATO aracılığıyla işgal eden emperyalist güçler ise, bu işgalini BM şemsiyesi altında sürdürdüler.
Kosova'nın işgal süreci, Kosova üzerinde emperyalistler arası rekabeti de ortaya sermiştir. ABD, Balkanlar'a yerleşmenin bir adımı olarak, Avrupa'daki en büyük askeri üssünü Kosova'da inşa etmiştir. Kosova'nın işgal edildiği dönemde seyirci kalmak istemeyen Rusya ise, Priştine havalanını işgal ederek, Kosova'yı tamamen Batılı emperyalistlere terk etmeyeceğini göstermişti. Kosova'nın coğrafik olarak Balkanlar'ın merkezinde durması ve yeraltı madenlerine sahip olması gibi nedenler, onu emperyalistler için cazip kılmaktadır.
Kosova'da ilan edilen bağımsızlık, Ulusların Kendi Kaderlerini Tayin Hakkı temelinde gelişmemiştir. Emperyalist güçlerin kendi çıkarları çerçevesinde planlayıp uyguladıkları bir plandır. İşgal altındaki Kosova'da protektorat sömürgeciliğin oluşturulmasıdır. BM'nin Kosova Özel Temsilcisi Martti Ahtisaari'nin 2007'de baharında hazırladığı ve önerdiği "denetimli bağımsızlığın" gerçekleşmesidir. Tamamıyla ABD ve AB denetiminde ve onayıyla atılan bu adımla, Kosova'da yürütmeyi BM yerine AB devralmıştır. NATO'nun Kosova'da konuşlanmış olan askeri gücüne ek olarak 2000 kişilik "uzman" bir güçle Kosova polisini eğitecek, idari kurumlarını yeniden yapılandıracak olan bu plan, Rusya'nın etkisini sınırlandırmakta ve onun stratejik çıkarlarına ters düşmektedir. Rusya, bu yüzden ilan edilen bağımsızlığı onaylamamıştır. AB, bu planla Kosova'da ve bu vesileyle Balkanlarda etkisini güçlendirirken, ABD ise, hem NATO aracılığıyla ve hem de askeri üsleri ve gücüyle Kosova'da varlığını korumaktadır.
Kosova üzerinde sadece emperyalistlerin değil, bölge devletlerinin de hakimiyet çabaları vardır. Sırbistan Kosova'yı kendi toprağı olarak görüp ayrılmasına karşı çıkarken, Arnavutluk da Kosova'yı kendi sınırları içersine kattığı Büyük Arnavutluk hayalleri gütmektedir. Sırbistan devleti, Kosova'nın bağımsızlığını asla tanımayacağını belirtmiş, sokaklarda Sırp milliyetçiliğini örgütlü şiddet eylemlerine yöneltmiştir.
Kosova'da ilan edilen bağımsızlığı hemen tanıyan emperyalist devletler, faşist Türk Devleti'nin Kürt halkına karşı yürüttüğü kirli savaşı ve katliamları desteklemektedirler. Kosova'nın ilan ettiği bağımsızlığı hemen tanıyan Türk Devleti ise, sorun Kürt halkı olunca, inkar ve imha politikası ve pratiğini devam ettirmekte, son olarak Aralık 2007'da başlattığı hava saldırısının ardından 21 Şubat'ta başlattığı Güney Kürdistan'ı işgal saldırısıyla, Kürt halkına düşmanlığını devam ettirmektedir.
MLKP, ulusların kendi kaderlerini tayin hakkını ezilen tüm uluslar için ve doğası gereği Kosova için de savunmaktadır. Ancak Kosova'da ilan edilen bağımsızlık, Kosova'da ulusların kendi kaderini tayin hakkı sorununu çözmemektedir. Kosova halkını emperyalist güçlerin boyunduruğuna mahkum etmektedir. Kosova halkı belli bir döneme kadar bu yönde mücadele etmiş olsa da, UCK'nin teslim alınmasıyla gelinen noktada bağımsızlık ilanı kendi özgücüne dayanarak vardıkları bir sonuç değildir. Öte yandan bu sonucun emperyalist planlar dahilindeki burjuva çözüm planı çerçevesinde alınmış olması da Sırp milliyetçiliğini haklı ve meşru kılmamaktadır. Kosova'ya gerçek bağımsızlığı getirecek olan, Kosova'da yaşayan halkların özgücü, eylemi ve mücadelesi olacaktır.