Türkiye ve Kuzey Kürdistan gençliği son dönemlerde faşist saldırıların kıskacına alınmak isteniyor. Toplumun en dinamik kesimini oluşturan gençliğe yönelik saldırılar, polis, özel güvenlik ve sivil faşist işbirliğinde planlı ve organizeli bir şekilde gerçekleştirilmektedir.
01 Mayıs 2008 / Enternasyonal Bülten / Sayı: 69 Türkiye ve Kuzey Kürdistan gençliği son dönemlerde faşist saldırıların kıskacına alınmak isteniyor. Toplumun en dinamik kesimini oluşturan gençliğe yönelik saldırılar, polis, özel güvenlik ve sivil faşist işbirliğinde planlı ve organizeli bir şekilde gerçekleştirilmektedir. 6 Nisan'da Akdeniz Üniversitesi Kampüsü içinde faşist bir grubun basının kameraları önünde devrimci demokrat öğrencilere yaptığı ve 7 öğrencinin yaralanmasıyla sonuçlanan silahlı saldırı, bir süredir bir çok üniversitede öğrencilere yönelik artan faşist saldırıların son 3 aydır ulaştığı boyutu ortaya koymaktadır. Yine 27 Nisan'da Malatya'da Ünönü Üniversitesi öğrencisi ve Sosyalist Gençlik Derneği (SGD) Başkanı Sinan Tanrıverdi'nin sokakta yürürken saldırıya uğraması, gençliğe yönelik saldırıların planlı ve hedefli olduğunu ortaya koymaktadır. Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da devrimciler, komünistler bu saldırılara yabancı değil. Ne zamanki gençliğin örgütlülüğü ve mücadelesinde bir gelişme olmuştur, o zaman faşist diktatörlük hemen benzer planları devreye sokmuştur. Özellikle üniversite gençliğinin mücadelesini önlemek için, sivil faşistleri devrimci, demokrat öğrencilere saldırtmakta, ardından da polisi ve üniversitelerdeki özel güvenlik birimlerini saldırının mağduru olan öğrencilerin üzerine sürmektedir. Faşist saldırılara seyirci kalan polis, saldırganları gözaltına almak yerine, saldırıya uğrayan öğrencileri gözaltına alıp tutuklamaktadır. Üniversite öğrencileri bir yandan ‘'güvenlik'' bahanesiyle fişlenirken, diğer yandan da YÖK'ün talimatlarıyla üniversitelerde sıkıyönetim ilan edilmek istenmektedir. Gençliğe yönelik bu saldırıların hedefi, gençliği sindirmeyi hedefliyor. Üniversite gençliğinin işçi sınıfının sorunlarına ve mücadelesine ilgisinin artması ve üniversite kampüslerinden tersanelere yürüyüş gibi dayanışma eylemleri içinde olması, ırkçılık ve şovenizme karşı halkların kardeşliğini sahiplenerek Kürdistan'a yürüyüşler gerçekleştirmesi, Kürdistan'daki askeri operasyonlara karşı mücadeleyi yükseltmesi, faşist diktatörlüğü telaşlandırmaktadır. Gençlik, giderek daha çok kendi kurtuluşunu işçi sınıfının kurtuluşunda görmekte ve işçi sınıfının mücadelesini sahiplenmektedir. Saldırılar, gençliği pasif, edilgen ve sınıfın mücadelesinden uzak tutmayı hedeflemektedir. Devletin resmi kolluk güçleri, sivil faşist güçler, üniversitelerdeki özel güvenlik birimleri ve üniversite yönetimlerinin ortak saldırılarına maruz kalan üniversite gençliği bu ablukayı dağıtmaya kararlıdır. Faşist saldırılar cevapsız kalmamaktadır. Saldırılara karşı koyan gençlik, ‘'artık mücadele zamanıdır'' diyerek faşist saldırılara karşı mücadele kararlılığını yükseltmektedir. Gençliğin 68 ruhu ve kararlılığıyla işçi sınıfının mücadelesini sahiplenme perspektifi ve eylemi, geliştirilmesi gereken ve geliştirilecek olan doğru yoldur.
|