1 Mayıs, Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da proletarya ile burjuvazi arasındaki savaşın en üst seviyeye çıktığı ve kendisini en yalın biçimde ortaya konduğu gündür. İşçi sınıfı ve emekçilerle, faşist diktatörlüğün kolluk güçlerinin sokaklarda, alanlarda kavgaya tutuştuğu andır. Diktatörlüğün panzerli, gaz bombalı, kurşunlu ve coplu saldırılarına, devrim cephesinin devrimci irade ve cesaretini kuşanarak, taşla, molotofla karşılık verdiği ve sokakları özgürleştirdiği gündür. İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışmasından korkan faşist diktatörlük ise, sınıfın ve öncülerinin sokağa çıkmasını engellemek için olağanüstü önlemler almaktadır.
Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da yasaklı olan 1 Mayıs, bu yıl da yasaklara rağmen coşkuyla, özüne yaraşır bir şekilde kutlandı. Ankara'da 10 bin emekçi Sıhhiye Meydanı'nda bir araya gelerek, polisin provakasyon ve saldırısını püskürterek coşkuyla bayramını kutladı. İzmir'de 50 bin emekçi bir araya gelerek gücünü ortaya koyarken, yürüyüşe katılmak için sabah saatlerinde bir araya gelen Genç-Sen üyeleri faşist bir grubun saldırısına uğradılar. Adana'da bir araya gelen 10 bin emekçi 1 Mayıs kutlamasından sonra dağılırken polisin saldırısına uğradı. Kürdistan'ın dört bir yanında da yasaklara rağmen kutlanan 1 Mayıs, Amed'de 5 bin Kürt işçisi ve emekçisi tarafından kurlandı. Kutlamalarda SSGSS yasası protesto edildi, Genel Grev Genel Direniş talebi dile getirildi. Bütün kutlamalara katılan işçi ve emekçilerin gözü ve kalbi İstanbul'daki sınıf kardeşlerindeydi. Çünkü İstanbul'da savaş vardı.
İstanbul-Taksim: ‘'Ayak takımı'' denilenlerin korkusu1 Mayıs'ın kalbi bu yıl istisnasız Taksim'de attı. Faşist diktatörlüğün 1977 yılında 500 bin işçi ve emekçinin üzerine kurşun yağdırıp 34 kişiyi katletmesinden sonra işçilere yasakladığı Taksim alanı, geçen yıl sokak savaşıyla geri alınmıştı. Geçen yılın kazanımı, bu yıl Taksim'i sendika konfederasyonlarının ve devrimci güçlerin ortak adresi haline getirdi. Sendikalar, devrimci ve ilerici güçlerin daha önceki bölünmüşlüğü ortadan kaldırarak, 1 Mayıs'ı 500 bin işçi ve emekçiyle birlikte Taksim'de kutlama beyanı, faşist diktatörlüğe daha başından korku saldı. Devletin başbakanı Tayyip Erdoğan, işçi sınıfına bakış açısını ve düşmanlığını, "Ayakların başları yönettiği bir yerde kıyamet kopar" sözleriyle ifade ederken, İstanbul valisi Taksim'i 1 Mayıs kutlamaları için yasakladığını ve güç kullanacağını başından ilan etti. İstanbul'a ülkenin diğer kentlerinden 5 bin polis ve panzer takviyesi yapıldı.
Taksim alanına 3 koldan yürümeyi planlayan üç büyük konfederasyon DİSK, Türk-İş ve KESK, bir gün önceden bu kararını değiştirerek, Taksim'e DİSK binasının önünden toplanarak tek koldan yürüyeceklerini açıkladılar.
1 Mayıs kutlamasına katılım için geceden DİSK binası önünde toplanan işçi ve emekçilere sabah saat 6.30'dan itibaren vahşice saldıran polis, binanın içine de gaz bombaları atarak bir çok kişinin yaralanmasına yol açtı. 1 Mayıs'ta İstanbul işgal altında bir görünüme sahipti. 66 ilköğretim okulu tatil edilirken, vapur ulaşımı durduruldu, tramvaylar, otobüsler taksim cıvarında çalışmadı. Bariyerlerle kapatılan Taksim alanına girişin engellenmesi için 20 bin polise ek olarak askeri birlikler yerleştirildi. Saldırılar sonucu sendikalar, can güvenlikleri olmadığından dolayı yürüyüşü iptal ettiler. Yürüyüşün iptal edilmesinden sonra kitle "Her Yer Taksim" şiarıyla Taksim'i farklı yönlerden kuşatarak gün boyu polisle çatıştı. Onbinlerce polis gücüne, panzerlere, kurşunlara meydan okuyan kitlenin üzerine yaklaşık 5000 gaz bombası atıldı, 2500 ‘ün üzerinde gösterici gözaltına alındı. 1 Mayıs'ın kızıl iradesi karşısında acze düşen polis, turistleri bile copladı, Şişli Etfal Hastanesi acil servisine ve gazetecilerin üzerine de gaz bombası attı.
İşçilerin kanlarıyla sulanan Taksim'i geri almak ve 1 Mayıs yasağını parçalamak için komünistlerin, devrimcilerin, işçi ve emekçilerin ortaya koyduğu irade, bundan sonra burjuvaziyi daha çok korkutacaktır. Başbakanın "ayak takımı" dediği işçi ve emekçilerin birleşik gücü bir kez daha görülmüştür. Faşist diktatörlük bundan böyle, 1 Mayıs kabusunu her zaman görecektir. Koşulları her gün daha çok beliren Genel Grev Genel Direniş mutlaka gelecektir. "Ayaklar" baş olacak, kıyamet kopacaktır. Faşist diktatörlük, korumaya çalıştığı çürüyen ve her gün daha fazla çatırdayan kapitalist sistemiyle birlikte tarihin çöplüğünü boylayacaktır. Marksist Leninis Komünistler, 1 Mayıs öncesi ve anında ortaya koydukları cüreti kesintisizce devam ettireceklerdir.