|
Partinin Sesi / Sayı: 2 / Ocak – Şubat 1995 8 Mart kampanyası başlarken, son 45 yılın olgularına, deneylerine ve kazanımlarına güz atarak bugüne nerelerden ve nasıl geldiğimizi sorgulamak kazanımlarımızı tespit etmek ve bundan sonra nerelerden ve nasıl yürüyebileceğimizi belirlemek gerekiyor. Bu 8 Mart kampanyasının parti kitle çalışmasındaki yerini ve hedeflerini netleştirmek, kolektif bir çalışmanın örgütlenmesinin çatısını kurabilmek ihtiyacının ürünüdür. Fazla değil, daha birkaç yıl öncesine kadar 8 Mart üzerine konuşmak veya yazı yazmak, ancak bu tarihten birkaç gün öncesinin işlerinden sayılırdı; hatta bu bile iyimser bir genelleme sayılabilir. 8 Mart üzerine eylem planları çıkarmak gibi şeyler daha lükstü. Devrimci çalışmalar içinde 8 Mart, belki birkaç semt ya da dernek toplantısında 8 Mart'ın anlamı, önemi ve tarihçesi hakkında konuşmalar olarak yer alabilirdi. Bir başka şey; 8 Mart'ın simgeleştiği kadın ve kadın sorunu da yine 8 Mart'larda, birkaç günlük işlerin konularından biri olabilirdi. Yani kadın sorunu, sorunun çözümü için perspektifler sunmak ya da güncel görevlere yönelmek, bütün devrimci çalışmanın planında ancak 8 Mart dolaysıyla yer alabilirdi. O da, genel geçer ve daha çok da uluslararası deneyler ve Marksist teorinin genel söylemlerinin tekrarlanmasına dayanırdı. Güncel bazı sorunlar ya da kendi coğrafyamızdan örnekler, bazen bu konuşma, yazı ya da etkinliklerde yer alsa da, bunlar bütün içinde çok istisna olarak kalmaya mahkumdur. Açıkçası; soyut, yasaksavar misali 8 Mart kutlamaları ve yine 8 Mart'tan 8 Mart'a ele alınan kadın sorunu; durum bu idi. Ancak birkaç yıldır pratiğin gösterdiği gibi, bu durumda çok önemli değişmeler var ve bu sürüyor. Nedenleri üzerine özel bir tahlile girmeksizin bu durumun ulusal ve toplumsal mücadelenin yükselişinin yarattığı olanaklarla, yanı başında özel kadın mücadelesindeki gelişmeyle ilgili olduğunu belirtelim. 87'den bu yana kadının ikinci sınıf konumuna karşı mücadelelerde olsun, toplumsal ve özellikle ulusal mücadelede olsun işçi ve emekçi kadınların nüfus ve etkinlik artışı gerçekleştiği, somut bir olgu. Geçtiğimiz yıllarda işçi eylemlerinde, emekçi memur hareketinde kadınlar büyük kitleler halinde yer aldılar. Aktif kitleler olarak eylemlerin ünlerinde, kavgacı, militan, yöneten ve yürüten konumlara ulaştılar. aynı şey işçi ve memur eşi kadınlarda da oldu. Buna bağlı olarak yoksul kent kadınlarının etkinliği de iki cepheden birden arttı. Kürdistan'daki ulusal özgürlük mücadelesi Kürt kadınlarının giderek aktifleşen katılımını beraberinde getirdi. Ulusal başkaldırının her biçimi; gerilla savaşında kent ve kasabalardaki serhıldanlarda, insan hakları mücadelesinde, cezaevleri mücadelesinde, köy ve mezralarda gerilla güçlerine yardımcı vb. olarak Kürt kadınlarının kitlesel katılımını sağladı ve çok geniş bir şekilde seferber etti. özgürlük yürüyüşü içinde Kürt kadını eski konumunu terk etti; "yeni ve özgür", ulusal kavganın etkin bir unsuru olarak kimliğini edindi. Yine ulusal ayrım belirgin olmakla birlikte bu yeni konuma denk düşen özel Kürt kadın hareketi ve örgütlülüğü gelişti. Aynı şey devrimci ve komünist hareketler cephesinde de gerçekleşti. Kadınların politik aktiviteye katılmalarının arttığı bu yıllarda belli başlı kilometre taşları feministlerin örgütlediği "dayağa son" kampanyası, 1989'da gene feministlerin düzenlediği, ama bir avuç devrimci ve komünist kadının ideolojik etkinlik kurduğu Kadın Kurultayı, 9094 yıllarındaki 8 Mart gösterileri, 92 yılında Komünist Kadınlar Konferansı, Emekçi Kadınlar Kurultayı girişiminin başlaması; 93'de yaygınlaşan EKK çalışmasıyla Temmuz'da toplanan Kurultay ve EKB'ye ulaşması, bugüne kadar süren etkinlikler, olarak sayılabilir. Bunlara Kürt kadınlarının topladığı kadın konferansı da eklenmelidir. Bütün bunların toplamı son yıllarda 8 Mart'ları pratik bir işleve kavuşturdu ve kadın sorunu ile ilgilenmenin ivmesini yükseltti. Artık çok sayıda devrimci, yurtsever ve komünist güç, kadın sorunu ile özel olarak ilgileniyor; bu doğrultuda pratik aktivitesini arttırıyor. Süz konusu soruna yaklaşım, yayın organlarından, pratik çalışmanın hemen bütün alanlarına kadar güzle görülür bir yer ediniyor. Pek çok dergi ve gazete kadın özel ekleri çıkarıyor; kadın sayfalar ı açıyor ve günlük mücadelelerin sorunları buralarda yer alabiliyor. Kadınlara yönelik propaganda, ajitasyon ve örgütlenme çalışmaları hız ve derinlik kazınıyor. Artık metropol kentler dışında kalan yerleşim birimlerinde de, hiç olmazsa 8 Martlarda yalnızca panellerle yetinilmiyor; miting, gösteri gibi aktiviteler gerçekleşiyor. Bu gelişmelerin içinde özel öneme sahip bir nokta var. Devrimci ve komünist kuvvetlerin üncülüğünde kadın özel çalışmaları, gündemi ekonomik ve politik tüm önemli sorunların oluşturduğu işçi ve emekçi kadın kitleleri arasına yayılmıştır. Yani, kadının kurtuluş mücadelesinin ana kitlesine ulaşılmıştır. Bizzat komünist kadınları, işçi ve emekçi kadınlar arasındaki aktivitenin ana unsuru, birincil yol gösterici gücü haline gelmişlerdir. İşçi ve emekçi katmanlara mensup kadınların birinci derecede ilgilerini çeken şey, devrimci ve komünist kadınların politik-pratik etkinlikleridir. Bu konum kolay elde edilmedi. Bunun arkasında önemli bir emek kullanımı yatıyor. Komünist hareketin beş altı yıllık sürekli ve sistemli, büyük zorluklarla boğuşma pahasına elde ettiği birikimler var. Kadın sorununun teorisini kurmaktan, pratik mücadele gündemini belirleme ve değişik türlerde örgütlenme modelinin oluşmasına kadar pek çok alanda bugün varılan düzey, öncelikle bu yakın zamanın mirasının ürünü. Komünist kadınlar Konferansı ve demokratik kadın çalışmasında atılan önemli adımlar ilk hatırlanacaklardır. Yine komünist hareket, "kadınları partinin eşit üyeleri haline getirme" ve "partinin kitle çalışmasının yarısı kadın çalışması"dır Leninist ilkelerini yaşama geçirmenin kararlı ve bilinçli bir savunucusu olma; kadın özel çalışmasının organları olarak "kadın kurulları"nı tüzüksel bir hüküm haline getirme onuruna sahiptir. Komünist hareket bugün de bu teorik ve pratik birikimi kullanarak parti çalışmalarının bir parçasını kadınlar arasında örgütleme başarısını gösterecek yetenektedir. çünkü birinci olarak bu konudaki görüş açısı açık ve nettir; pratik yönelimi doğru ve hesaplıdır. Ancak, bütün bu anlattıklarımız bu konuda yapacaklarımızı tamamladığımız, hiçbir eksik ve gediğimizin kalmadığı anlamına gelmiyor. Aksine, eksiklerimiz ciddi boyutlarda; hele de kadın sorunun önemi ve parti çalışmasının yarısı, "özel" bir parçası olarak kadın çalışmasının önemini anlamak bakımından önemli sorunlarımız var. Teoride tutarlı, pratikte kararlı bir çizgiyi sürdürebilmemiz için bu sorunları aşmamız, hem de acilen aşmamız gerekiyor. Bu satırları okuyan pek çok yoldaş diyebilir ki, yukarıdaki başarılar tablosuyla bu son söylenenler tam bir karşıtlık oluşturuyor. Hayır, bu görüntüdeki bir karşıtlık, daha doğrusu gerçeğin iki yüzü. Gerçeğin bir yüzü, onurla sahiplenmemiz gereken başarılarımız ki, burada da hala önemli eksiklerimizin olduğu bilinmeli, üzerinden atlanmamalı; gerçeğin diğer yüzü, bütün bu kazanımlarımızı partinin elinde daha ileri adımlar atmanın kaldıracı yapma, işçi ve emekçi kadınlar arasındaki çalışmayı parti çalışmasının bir parçası olarak ele almaya ve yürütmede varolan tutukluk ve hatta yer yer tutuculuklarımız; yetersizliklerimiz ve adım atmada ürkekliklerimiz. İşte bu yılın 8 Mart çalışmaları, partinin kadın çalışmasında birikimlerinin gücünü konuşturarak eksiklerini ve zaaflarını giderme amacını gerçekleştirdiği pratik bir süreç olmalı. Partinin bütün alanlardaki yönetici örgütleri, kitle çalışmasının özel örgütleri, basın yayın organları ünümüzdeki iki aylık süreci, özel bir yönelimle kadın çalışmalarını aktifleştirme, bu çalışmaların organlarını yaratma,partili kadın sayısını artırma hedeflerini belirleyerek değerlendirmelidir. Bu özel amacın yanı sıra, 8 Mart etkinliklerinin bütününde komünist bir inisiyatif göstermek, demokratik kadın hareketine sosyalist bir müdahalede etkili olabilmek hedefi gözetilmelidir. '95 8 Mart etkinlikleri şimdiden ve pek çok değişik platformda başlamış bulunuyor. Bu konuda da komünist kadınlar ilk inisiyatif gösteren güçtür. Bu bile,bizim kadın sorunu ve kitlesel pratik mücadelenin güncel görevleri açısından duyarlılığımızın ve aktivitemizin yüksek derecede olduğunu göstermektedir. Ama bu ilk inisiyatifin arkasını, bilinçli ve planlı bir çalışmayla komünist hareketin getirmesi gerekiyor. Merkezi bir planlamanın yanı sıra yerel planlar;merkezden yerele kadar güçlerin uygun şekilde konumlandırılması ve bunların pratik çalışmaya sürülmesi gerekiyor. Sürecin ve olayların arkasından sürüklenmek istemiyorsak, fazlaca kaybedecek bir zamanımız yok. Ya da, en başta "doğru önerileri yapmış, doğru planlar oluşturmuş, başkalarını bu kapsamda harekete geçirmiş ama,kendisi pratikte pek bir şey yapmamış" konumuna düşmek istemiyorsak,yani teorisiyle pratiği uyumsuz, pratikte güven yaratmamış bir konuma düşmek istemiyorsak, her organ, her yoldaş görevleri gerçekleştirmek için kolları sıvamalıdır. Bu iki hedefe kilitlenmiş 8 Mart çalışmasının bu ikisinin içinde gerçekleşecek üçüncü bir görev de hedefe yerleştirilmelidir. Bu, kadın çalışmasındaki zaaflarımızın ve eksiklerimizin bir nedeni olarak sorunun. zerinde parti kuvvetlerinin eğitimi olarak formüle edilebilir. PS'nin 1. sayısında yer alan kadın çalışmasının özel aygıtı olarak kadın Kurulları hakkındaki yazı, önceki süreçlerde çıkmış ve bugünkü yapımızın mirası kabul ettiğimiz belgeler, kitap, broşür vb. yayınlarımız ve özel olarak seçilmiş kadın sorununu işleyen Marksist klasikler ve yine bu süreçte değişik yayın organlarında çıkacak perspektif verecek yazılar, bu eğitimin materyalleri olmalıdır. Konu üzerine yönetici örgütler ilgili birimlerde ya da az çok kitlesel seminer ve tartışma toplantıları düzenleyerek hem bir eğitim gerçekleştirmek ve hem de bu toplantılar 8 Mart kampanyasının örgütlenmesi için güçleri motive edebilmenin aracı olarak kullanılmalıdır. Yine örgüt yaşamında kadın yoldaşların geri konumlarını nedenleriyle sorgulamak, kadınların eşitsiz konumuyla bilinçli bir mücadeleye girişmek ve kadın sorununda geri ve yanlış eğilimlerle, ün yargılarla mücadele etmek, bu eğitim çalışmasının amaçlarından biri olmalı. Yani 8 Mart dolaysıyla partili kuvvetler, kendilerini de aydınlatma amacıyla bir çalışma yürütmelidir. Kendimize güvenmek için çok nedenimiz var. Teorik ve pratik birikimimiz var; kitleler ve devrimci kamuoyunda güvenilir bir konumumuz var. Bunları hakkıyla değerlendirmek, daha büyük dalgalarla boğuşma cesareti kuşanmak, çok daha büyük hedefleri yakalamak; yarını bu günden hazırlamak için yola koyulmak gerekiyor.
|
|
|
|
|
|
|